• arjantin - nijerya 1996 atlanta olimpiyatları final maçında elde patlayan bir örneği için:

    pierluigi collina'yı da ayrıca tebrik etmek lazım. gol nizami.

    bu golle nijerya maçı 3-2 aldı ve olimpiyat şampiyonu oldu. hey gidi günler hey. kanu, babayaro, west, uche, babangida, oruma, okocka, ikpeba, amokachi, sunday oliseh ne güzel takımdı.
  • lise takımı için seçmeler yapılıyor.

    beden hocamız nevi şahsına münhasır bir insan. hani modern futbola tepki olarak doğan sabri örneğinden bahsediyoruz ya, bizim veli hoca da başlı başına moderniteye ve hatta tevhid-i tedrisat kanununa tepki olarak doğmuş bir insan adeta. simaen de ciguli'nin kopyası. gözünüzde canlandırın. canlandırın ki yazacaklarım daha da anlamlansın.

    seçmeler için 50 liseli ergen, toplanıyoruz sahanın kenarında. hoca ikişer takım kuruyor, arta kalanlar kenarda oturacak. ilk kurulan takımlardan birindeyim ben de. maç başlıyor.

    çocukluğumdan beri defansın bel kemiği pozisyonunda oynarım. yine müdafada başlıyorum maça.maçın henüz 2. dakikası falan; veli hoca'nın sesini duyuyorum. 7 sene boyunca adımı doğru telaffuz etmişliği yok gibidir. bu kez de öyle oluyor, sahada olmayan bir isim bağırıyor ama ben anlıyorum ki, hoca bana sesleniyor.
    gidiyorum hocanın yanına, daha 2 dakika olmuş, ne diyecek acaba diye. "tamam sen çıkabilirsin" diyor.

    "ulan!" diyorum içimden. "nasıl ya? almayacak yani bu beni takıma, öyle mi? vay arkadaş, bari az daha oynasaydım be!"

    sonra sürekli birileri çıkıyor, yerlerine birileri gidiyor. bende ise ilk çıkan olmanın gurur zedelenmesi. kafamdaki hesaba göre, maç sonunda hala sahada olan adamlar takıma seçilmiş adamlar olacak.

    maç bitiyor, hoca hepimizi topluyor takımı açıklamak için. ben de öylesine gidiyorum. hoca sıradan başlıyor seçilenleri saymaya.

    " gençler, şimdi... sıradan okuyorum.
    1- anavarza1940
    2- mehmet ka..
    3- selahatt...
    4- cans...
    5- ork...
    6- ...
    7- ..
    8- . "

    "ana!" diyorum. demek ilk beni almış da, boşuna sıkıntı yaratmışım ben. demek veli hoca futboldan anlıyormuş hakikaten.
    sonra takıma seçilenler kalıyor, diğerleri gidiyor. hoca antrenman programı yapmış, onu okuyor bize. şöyle çalışacağız, böyle çalışacağız. aslansınız, kaplansınız faslı... sonra hayatta yapmadık o çalışmaları, orası ayrı tabii.

    lafı bittikten sonra da bana dönüyor. bir ömür boyu aklımdan çıkmayacak bir suratla, inanmışlığın ifadesi çelikten bir yüz olmuşken, "acı yok rocky acı yok!" kararlılığında başlıyor konuşmaya.

    -seni neden aldım biliyor musun?
    -neden hocam?
    -ofsayt taktiğini çok güzel yapıyorsun! çok beğendim!
    -öyle mi? (taşak mı geçiyor lan bu diyen iç ses)
    -öyle! antrenmanlarda arkadaşlarını da çalıştır.

    ulan, şimdi yine düşünüyorum. neresinden bakarsan bak, şu diyalog tamamen bir mantıksızlık abidesi.
    bir kere, dünyanın en iyi takımları bile, ofsayt taktiği denen şeyin hakkını verebilmek için köpekler gibi çalışmaya ihtiyaç duyar. savunmada oynayanların hepsi birbirlerini kitap gibi okuyabilen adamlar olacak ki, yaptıkları bir şeye benzesin.
    ben o okul takımı seçmesinde ofsayt taktiği yapıyorum ama savunmada oynayan kimsenin bundan haberi yok. gerçi benim bile haberim yok!

    hocayı bozmuyorum, tamam hocam çalışırız diyorum.
    aradan günler, haftalar geçiyor...
    bir büyü yaratmaya çalışıyoruz.
    şehrin en iyi ofsayt taktiği yapan lisesi... manşetleri görür gibiyim!

    okullar arası turnuvalar başladığında ilk maçımız bilmem ne endüstri meslek lisesi ile oldu.
    biz anadolu lisesi çocukları olarak dersaneye, soru günlerine, özel derslere falan giderken, 8 yıldır sakal traşı olan ve boş zamanları yoksa bile boşaltıp körük gibi ciğerlerle top oynayan skoda bacaklı bir rakibimiz vardı.

    ve gerçekten gazetelere çıktık;

    takımı 5-0 gerideyken hakemin kararlarını beğenmeyen veli h.d., karşılaşmanın 67. dakikasında sahaya girdi. yaşanan olaylar nedeniyle yarıda kalan maç sonrasında veli h.d.'in çalıştırdığı okul 3 yıl turnuvalardan men cezası aldı.

    allah belamı versin ki noktasına virgülüne varana dek, based on a true story...
  • bugun taksimde eylemcilerin alasını sergiledikleri taktikdir. eylemciler gezi parkı cizgisine cekilince, provokatorler ayan beyan ofsayta dusmuslerdir.
  • esbpl organizasyonlari cercevesinde buyuk sahada 12 serlikten oynadigimiz macta 15. dakikada vazgectigim taktik. nedeni ise basit. top bizdeyken topu uzaklatirip "ciiik" diye bagiriyorum. hep beraber ileri cikiyoruz. namussuz top orta sahaya kadar anca gidiyor zaten. sonra rakipten biri ayni sekilde bizim arkamiza uzun bir top atiyor. haydiii hep beraber geri. bu ortalama bu tip bir pozisyonda 50 m depar atmak demek. 15. dakikada ben yaklasik bir kilometre depar atmis oldum. iste bu dakikada su veciz sozumu sarf ettim :

    - sikerim lan ofsayt taktigini . beyler kimse ileri cikmiyor. birakin gelsinler. cakili oynuyoruz.
  • bir de yılmaz vural tarzı ofsayt taktiği vardır ki, karşı takımın her atağında tüm oyuncuların bilinçsizce ileriye koşmasını öngörür. en belirgini 9 mart 2008 fenerbahce vestel manisaspor maci n da görülmüştür ve yılmaz hocanın önderliğindeki vestel manisa fenerbahçeden 4 yemiştir.
  • 1 adet ibrahim kaş'la çok rahat içine sıçılabilecek taktik.
  • halı sahada denenmemesi gereken taktik.
  • defans oyuncularınız istediği kadar zeki olsun günümüz futbolunda orta düzey takımların bile sizi kevgire çevireceği taktik.
  • cok guzel yapilabileni oldugu gibi, icine sicilanida bolca mevcuttur yesil sahalarda..

    http://www.dailymotion.com/…gl_f-0-2-tymo_lifestyle
  • hayatımda gördüğüm en fail ofsayt taktiklerinden birisini dün jeonbuk hyundai motors sağolsun canlı izleme fırsatına nail oldum. adamlar 2 ayaklı maçta bu yüzden elendiler bir de, cins misiniz olm?

    https://uk.sports.yahoo.com/…de-trap-173008588.html
hesabın var mı? giriş yap