• hap yutmakta zorlananlar, toplanın çözümü anlatıyorum. önce ağzınıza bir yudum su alıyorsunuz, sonrasında hapı ağzınıza atıp yutuyorsunuz. teknik olarak hapı değil, suyu yuttuğunuz için sorununuzu da aşmış oluyorsunuz. test edildi, onaylandı.
  • ona öğrenildiğinde demeyelimde deneyimlenildiğinde diyelim..sony xperia z2 markalı telefonumu 7 yıldır kullanıyorum ve her sene şaşırmaktan kendimi alamıyorum artık..10.yıl partisi vermeyi kafama koydum,doğum günü hediyesi olarak ona bir oğul alacağım:))
  • bilim kurgu; yakın ya da uzak gelecek ile ilgili öykülerin bugün olası olmayan bilim ve teknoloji unsurlarını da kullanarak oluşturulmasıdır.
    bilimkurgu eserlerinin fantastik eserlerden farkı hikâye kapsamındaki kurgusal ögelerin çoklukla doğa kanunları üzerine yapılmış bilimsel önermeler ya da ispatlar dahilinde olası olmasıdır.

    bilim kurgu kitaplarında gelecekle ilgili şaşırtıcı öngörülere rastlarız;

    örneğin jonathan swift'in 1726'da yazdığı güliverin seyahatlerinde laputa adasındaki astronomlar mars'ın iki uydusu olduğunu farkeder. 1877'de marsın gerçekten iki uydusu olduğu keşfedilir.

    kredi kartları ortaya çıkmadan 63 yıl önce 1888’de edward bellamy'nin 'geçmişe bakış' adlı ütopik romanında, 2000 yılında uyanan romanın kahramanı para yerine kredi kartlarının kullanıldığına şahit olur.

    1899'da h.g wells 'when the sleeper wakes'da 1960'da icat edilecek olan sensörlü otomatik kapılardan bahseder.
    h.g wells'in 1903'de genel hatlarıyla anlattığı tank ise ilk olarak 1. dünya savaşında kullanılır.
    1923'de adını koyduğu atom bombası 1945'de -ne yazık ki- hiroşimanın üstünde patlar.
    bazı hayranları tarafından zaman yolcusu olduğu ileri sürülen yazar 1980'lerde yaygınlaşacak olan telefon mesajlarını 1924'de yazdığı 'men like gods' kitabında öngörmüştür.

    adına her yıl ödül verilen bilim kurgu yazarı hugo gernsback 1914'de, kullanıma girmesinden 24 yıl önce radar'dan, 67 yıl önce güneş enerjisiyle çalışan makinelerden bahseder.

    aldous huxley'in kült eseri 'brave new world' (1932) antidepresanları 18 yıl, genetik mühendisliğini 40 yıl önceden haber vermiştir.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…izkzcq&usqp=cau

    arthur c. clarke’ın 1968’de yayınlanan ve aynı yıl stanley kubrick tarafından filmi çekilen bilimkurgu romanı '2001: uzay macerası'nda insanların kitap, gazete okudukları neredeyse 'ipad'i birebir tarif eden 'newspad' adında bir cihaz vardır.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…ky53dw&usqp=cau
    aynı yazarın 'a fall of moondust'ında 40 yıl öncesinden 'soyuz tm 32' ile 2001'de uzaya çıkan dennis tito gibi uzay turistlerine rastlarız.

    şüphesiz, john brunner'ın 'stand on zanzibar'ı (1968) öngörü konusunda diğerlerinden bayağı öndedir.
    brunner tam 50 sene önce, o yıllarda sadece motorsiklet ve pikap üreten honda'nın elektrikli araba üreteceğini, elektronik müziğin popülerleşeceğini, eşcinselliğin ve esrarın yasallaşıp evlilik yerine beraber yaşamanın yaygınlaşacağını, görüntülü konuşmayı, uçak yolculuklarında tv ve oyun olacağını, avrupa birliğinin kurulup kendi ortak para birimini kullanacağıni, tv de isteyenin istediği programı izleyebileceğini, uydu kanallarını, okullara ve kamusal binalara düzenlenecek silahlı saldırıları, a.b.d'de 50 yıl içerisinde fiyatlarin 6 kat artacağını, a.b.d'nin en büyük rakibinin çin olacağını, detroit'teki fabrikaların kapanıp şehrin boşalacağını, bilgisayardan lazer yazıcılar yardımıyla çıktı alınacağını öngörmekle kalmamış, 2010 yılını anlattığı kitapta dünya nüfusunu 7 milyar olarak tahmin etmiştir. yetmedi mi? kitapta 'başkan obomi' adında etkili bir lider var.
    ama, ne yazık ki john brunner'i ikinci nostradamus ilan edemiyoruz çünkü, doğru tahmin ettiklerinin en ez iki katı kadar da yanlış tahminleri var.
    https://encrypted-tbn0.gstatic.com/…zsm7zq&usqp=cau
    bu yazarın 'the shockwave rider' (1975)'ında ise tüm dünyanın tek bir iletişim ağına bağlı olduğu ve her şeyin bu ağ üzerinde bulunduğu ilginç bir gelecek tasviri vardır. ticaret, eğitim, yönetim; hatta aşk ve din bile bu ağda olup bitmektedir. tabii bu ağın kontrolünü elinde tutanlar, gerçek iktidarı da elinde tutarlar.

    william gibson'in hugo, nebula ve philip k. dick ödüllerinin üçünüde kazanan romanı 'neuromancer' (1984) yılında '...siberalem. her ulustan milyonlarca yasal kullanıcının, matematiksel kavramları öğrenen çocukların her gün yaşadığı, bilinç ve duyguyla ilerleyen istemdışı halüsinasyon… insan sistemindeki her bir bilgisayarın kayıtlarından yansıtılan verilerin grafiksel sunumu...' tarifiyle günümüz sanal alemini açık seçik ifade etmiştir.
    yazarın, daha ortada internet yokken, internet hackerlarını anlatması ise bambaşka bir entry'nin konusudur.

    isaac asimov 1989 yılında special reports magazine isimli periyodik yayında yayımlanan ‘future fantastic’ başlıklı yazısında, ikibinli yıllarda insanların vaktinin çoğunu bilgisayar karşısında geçireceğini, her türlü bilgiye buradan ulaşabileceğimi yazmıştır.
    hatta şu satırlarını okursak facebook, youtube, instagram ve tiktok gibi uygulamaları bile 20 yıl önceden öngördüğünü söyleyebiliriz;
    "çoğumuzun içinde bir gösteriş meraklısı vardır. duşta şarkı söyleriz, amatör tiyatroda görev alırız veya gösterilerde dans ederiz. tahminime göre 21. yüzyıl, bilgisayar ağı üzerinden nüfusunun üçte birinin, kalan üçte ikisini eğlendirmeye çalıştığı bir toplumu görecek."

    octavia butler'ın 'parable of the talents(1998)'ında 2032 başkanlık yarışında teksas senatörü başkan adayı müslümanlarla ilgili sansasyonel açıklamalar yapar.
    sloganı, 'make america great again' dir.

    son olarak raymond kurzweil 1990'da yazmış olduğu, 'the age of intelligent machines' kitabında 2000 yılında bilgisayarların dünyanın en iyi satranç oyuncusunu yeneceğini
    (1997'de ibm'in yaptığı 'deep blue' adlı bilgisayar kasparov'u yendi), 2010'da çeviri yapabilen taşınabilir telefonlarla gezeceğimizi, 2019'da bu telefonlarda sanal kişiliklerle arkadaşlık, ve hatta öğretmen-öğrenci ilişkisi kurabileceğimizden bahsedip haklı çıkmıştır. (bkz: siri)

    2020'lerde arabaların sürücüsüz istenilen yere gideceğini ve kimliğimizi parmak izimiz ve sesimizle yapay zekalara deklare edeceğimizi iddia eden kurzweil, 2030 yılına gelindiğinde insanların hafızalarını internete yüklemeye başlayacaklarını 2045’te ise insanın yapay zekâ temelli makinelerle birleşerek sınırlarını aşacağını, hastalık, sakatlık ve tüm bedensel aksaklıkların tarihe karışacağını savunuyor.
  • veri bilimi ve makine öğrenimi hakkında bir şeyler duydunuz ve başlamak istiyorsunuz. ama ilk adımı bir türlü atamıyor musunuz?

    başlamak bitirmenin yarısıysa size yolun ilk yarısında rehberlik edecek kısa bir kılavuz hazırladım.

    ______birinci adım_________

    birinci adım her konuda olduğu gibi seçim yapmak.

    işe girişmeden önce hangi dili kullanmak isteyeceğiniz üzerine karar vermeniz gerekiyor.

    çok sayıda seçenek var. ama ben sizler için seçenek sayısını ikiye indirdim.

    r dili ya da //////// python

    görsel

    her iki dili kısaca inceleyelim.

    ... r dili....

    r dilinin ortaya çıkış serüveni waterloo üniversitesinde görev alan robert gentleman’in üç ay boyunca ders vermek amacıyla auckland üniversitesi’ne gitmesi ile başlıyor. orada ortak ilgi alanlarına sahip olduğunu keşfettiği o zamanlar istatistik profösürü olan ross ıhaka ile tanışıyorlar.

    görsel
    görsel

    mevlana ve şems buluşması gibi bir etki oluşuyor. birlikte o zamanlar yaygın olarak kullanılan s dilini optimize edip s plus olarak geliştiren ikili zaman içinde kendi özgül programlama dilleri olan r dilini ortaya çıkarmış.

    zamanla ekibe yeni kişiler katılmış. dil geliştikçe gelişmiş. 1995 yılına gelindiğinde bir karar vermeleri gerekmiş. biz bu dili ne yapacağız. hobi gibi başladık ama sonu nereye varsın?
    bir şirket kurup bunu satalım mı?
    yoksa açık kaynak kodu olarak internette serbest dolaşıma mı bırakalım?

    seçimleri serbest bırakmak oldu. r’ dilinin kaynak kodunu artık bir özgür yazılım lisansı altında kullanılabilir hale gelmişti. bunun anlamı insanlar onu istedikleri gibi kullanabilir, değiştirebilir ve dağıtabilirler. bu sayede çok sayıda insan kendi ihtiyaçlarına göre programı optimize etti. yaptıkları optimize hali paylaştı. onu daha ileriye götürenler oldu. geriye götürenlerde oldu. tıpkı evrim gibi. işe yarar özellik kazandıran eklemeler popülasyonlar arasında yayıldı. işe yaramaz versiyonlar tarihin tozlu sayfalarına karıştı. böyle böyle program ilerledi. 2000 yılında r programlama dilinin ilk kullanıma hazır tek kaynaktan indirilebilir 1.0 sürümü yayınlandı. hala açık kaynak kodlu bir programlama dilidir.

    kim kullanıyor bu dili ve ne amaçla kullanıyor?

    twitter: veri görselleştirme ve kullanıcı deneyimlerini görüntülemede r dilinden yararlanır.

    facebook: kullanıcıların etkileşimlerini tahmin etmek ve sosyal ağ grafiğini güncellemek için r’ı kullanır

    google: arama sonuçlarını iyileştirmek, daha iyi arama önerileri sunmak, reklam kampanyalarının yatırım getirisini hesaplamak, çevrimiçi reklamcılığın verimliliğini artırmak ve ekonomik etkinliklerini tahmin etmek için r dilinden yararlanmaktadır.

    amazon: müşterilere çapraz ürün önerilerini geliştirmek için veri analizlerinde r kullanır.

    ford motor company: ford, iş stratejisini ve gelecekteki tasarımlarını geliştirmelerine yardımcı olan ürün hakkındaki müşteri düşüncelerini analiz etmek için r’ı istatistiksel analizler için kullanıyor

    national weather service: hava durumu tahmini ve afet tahmini için r’ı kullanır.

    amazon: müşterilere çapraz ürün önerilerini geliştirmek için veri analizlerinde r kullanır.

    konuştuğumuz konunun ne olduğu yavaş yavaş gözünüzde canlanmaya başladı sanırım. ortada dev büyüklükte içinden çıkılmaz veriler var. ve siz bir sebepten ötürü bu verileri kullanarak anlamlı yorumlar yapmak istiyorsanız veri analizi bilimine ihtiyacınız vardır.
    r programlama dili bu analizi yapacağınız en yaygın kullanılan 2 dilden biri

    bir diğeri ise

    python

    ismini bu aralar her yerde duyuyorsunuzdur. aslında oldukça eski bir programlama dili olmasına rağmen geliştirilmesinden yıllar sonra veri analizinde ve makine öğreniminde kullanılmasının oldukça yararlı olduğu fark edilmesiyle bir anda patladı. son yıllarda oldukça popüler. ve neredeyse her taşın altından çıkıyor.
    kısa bir tarihine bakarsak,

    90’ların başında hollandalı guido van rossum isimli bir arkadaş geliştirdi. lale dikmek / programlama dili oluşturmak seçeneklerinden ikincisini seçen bu arkadaş yaptığı şeyin bu kadar işe yarayacağını eminim kendi bile ön görememiştir. zaten konu bilgisayar olunca tohumun içinden ne çıkacağı lalelerde olduğu gibi belli olmuyor.

    python'un diğer programlama dillerine göre en sevilen yanı olabildiğince az kodlama satırı gerektirmesidir.

    bu noktada küçük bir parantez açmalıyım. bu yazı bu konuları hiç bilmeyenler için yazıldığına göre programlama dili nedir? onu da kısaca açıklayım.

    (

    bilgisayarlar tıpkı biz insanlar gibi belirli mantıksal hesaplamalara göre karar veren, seçim yapan makinelerdir.
    örnek olarak tıraş bıçağı alan birisine tıraş köpüğü de almak isteyebileceği düşünülerek tıraş köpüğü reklamı çıkarmanın iyi olacağı kararını bilgisayarın kendi kendine verebilmesi için ona bunu nasıl yapacağını öğretmemiz lazım.
    bunun iki yolu var. şu olursa bunu yap, bu olursa bunu yap diye tek tek yazmak. ya da ona neyi nasıl seçeceğinin mantığını öğretmek. birinci yol artık demode. seçimler ve olasılıklar bu kadar sonsuza yakınsak olan bir evrende bilgisayara olası her ihtimalin en uygun seçimini yazarak vermek korkunç zor. artık yazılımcılar bilgisayara balık tutup vermiyor. balık tutmayı öğretiyor. buna biz kabaca makine öğrenimi diyoruz.

    lakin makineye bir konunun mantığını öğretirken yaşanacak bir ton sorun var. bunlardan ilki

    makinenin karşısına geçip

    "yeğen yemeğin salçalısı kadının kalçalısını seçeceksin diyemiyor oluşumuz". çünkü o seni anlamaz. çünkü sen konuşuyorsun. ama o senin konuştuğun dili bilmiyor. o bir ve 0 ları kullanıyor.

    işte burada programlama dilleri bize yardımcı oluyor.
    programlama dili insan beyni ile makine beyni arasında bir ara yüz oluşturur. birbirlerini anlar hale getirir.

    )

    python,da r dili de bizim makine ile konuşurken birbirimizi anlamamızı sağlayan ortak dili daha teknik ifade ile mantık ara yüzünü oluşturur. en doğruya yakın anlatımla ise insan mantığı ile makine mantığı arasında köprü olur.

    bu köprü yani programlama dili makine mantığına yakınsa, yani makine salak insan zeki, makine zorlanmasın insan zorlansın diye düşünülerek kurulmuş ise bu dil ile yazılan bir program makine üstünde kabaca çok daha hızlı ve oldukça az sorun çıkararak çalışacağını ön görebiliriz. fakat bu hızın ve güvenin bir kusuru vardır. makine mantığına çok fazla yaklaşmak insan mantığından epey uzaklaşmayı gerektirir. bu durumda da insanlar için bu dili öğrenmek çok zor hale gelmiş olur. insan zannettiğimiz kadar zeki değil. ya da hem zeki hem üç kuruşa milyonlarca satır kod yazacak insan bulmak zor olduğu için artık bu yönden uzaklaşıldı.
    bilgisayar programcılığının ve yazılımın ilk yıllarında tonla böyle program vardı. şimdilerde programlama dilleri insan dostu. yani insan mantığına makine mantığından daha yakın. böyle olması öğrenilebilirliği oldukça artırdı. hatta bu tarz insan dostu dillere yüksek seviyeli diller adı verilir.

    pyhton hiç kuşkusuz yüksek seviyeli bir dildir.

    python programlama dilini r dilini kullandığımız hemen hemen her alanda kullanabiliriz.

    peki hangisini seçeyim?
    r dili mi?
    python mu?

    r dili yalnızca veri bilimi ve veri görselleştirmeyi amaçlayan biri iseniz sizin için daha uygun bir seçim olur. deneyimsiz bir programcıysanız veya programlamayı sevmiyorsanız ama şirkette veri analiziyle bazı sihirbazlıklar yapmayı planlıyorsanız ya da şu konuya bir bakayım sevecek miyim? seversem derinlerine inerim derseniz. r dili sizin için bence daha uygun

    büyük ölçekli projeler veya makine öğrenimi üzerinde çalışmak istiyorsanız bu durumda python size daha uygun. öğrenmek biraz daha uzun sürebilir. ama öğrendiğinizde elinizde daha geniş bir araç setiniz olur.

    buradan şu yanlış çıkarım yapılmasın
    python bilen biri r dilini bilen birinden daha üstündür.
    böyle bir şey yok. bu işler zeka ve yetenek işi.
    adamın biri 3 çeşit fırça ile harika bir resim yapar
    sen elinde 10 çeşit fırça vardır. çeşit çeşit boyalar. iyi resim yapamazsın.
    yetenek ve kullandığı dile hakimiyetin yapabileceğin işteki başarını belirler.

    ama işe başlarken ikisi arasında bir seçim yapacaksak kabaca neye göre seçeceğimizi öğrendiğimize göre ikinici adıma geçebiliriz.
    bence bu adımda biraz daha durup r dili ile python arasındaki farklar avantaj ve dezavantajlar hakkında biraz daha okuma yapabilirsiniz.

    __________ikinci adım_________

    hangi dili kullanmak istediğinizi seçtikten sonra internette tonla video ve yazılı metin var. online eğitimler.
    kendinizi o dipsiz kuyuda kaybetmeden sadece seçtiğiniz dilin temel mantığını öğrenecek kadar geliştirin. bunun için size 15 gün günde 4 saat çalışma öneriyorum.
    bunun yarısı video izlemek yarısı kendiniz denemeler yapmak için. hedefiniz işe yarar çalışır bir şey üretmek değil. amacınız konu ne? neden bahsediyoruz?. ne nasıl niye yapılır? kaba taslak kuş bakışı bir izlenim elde etmek. ikinci adım bu!

    ________3. adım _____________

    temel istatistik kavramlarını öğrenin.
    bu işte ustalaşmak istiyorsanız bu adım çok önemli. amaan bunlar ne işe yarayacak. lazım olunca öğrenirim demeyin. burası çok önemli. istatistik bilmeden veri analizi bilimini bilebilmeniz olanaksız. sadece copy paste yaparsınız.
    bir şey üretmek için temel bilim şarttır.
    veri analizi biliminin temel bilimi istatistik.

    bu konuda size bir sınırlama getirmiyorum. üst limit sizin iradeniz. alt limit ise

    1. istatistiksel özellikler — ortalama, medyan, mod, dağılımlar
    2. olasılık teorisi — olasılık dağılımları
    3. hipotez testi — z puanı, t-testi, ki-kare
    4. regresyon teknikleri
    5. a/b testi deneylerin tasarımı (doe)

    bunları bilmeden olmaz bu iş. bunları en azından öğrenin.

    ________4. adım__________

    makine öğreniminin temellerini öğrenmek

    1. denetimli/denetimsiz öğrenme
    2. pekiştirmeli öğrenme
    3. eksik takma vs fazla takma
    4. düzenlileştirme
    5. çapraz doğrulama
    6. makine öğreniminin farklı alanları, görüntü tanıma, doğal dil işleme gibi ilginizi çeken konularda daha detaylı bilgiler edinin.

    ______5. adım________

    bir şeyler inşa edin. hemen şimdi. ekşi sözlükte bir arkadaş vardı. python aracılığı ile kendi mahallesindeki en iyi lahmacunu satan firmayı yemek sepeti yorumlarını ve puanları kullanarak fiyat performans olarak en avantajlı olanını otomatik olarak seçen bir program yazmıştı.

    bu basit görünse de oldukça zor. siz ilk başta çok daha basit işler ile başlayın. yaparken nerede zorlandığınızı ve niye zorlandığınızı analiz edin. zorlandığınız konu 5 başlıktan hangisine dahil ise o başlıkla ilgili bilgilerinizi bir adım daha derinleştirin.

    yeni bir proje yeni öğrenme ihtiyaçları, o ihtiyaçları giderme daha büyük proje daha fazla öğrenme ihtiyacı, ihtiyaçların giderilmesi ve çok daha büyük proje

    bu yolu kullanarak r dili ya da python da kendinizi ileri seviyelere götürebilirsiniz. yeteneğinizde varsa bu konuda bir kariyeriniz olması oldukça olası. evet bu konuda bir üniversite bitirmeden bunu yapabilirsiniz.

    niyetiniz varsa vira bismillah .
  • şoktayım..

    ilk kez kaliteli bir başlık gördüm.

    hücrelerin içinde bulunan kofulları gerçek anlamda temizlemek canlıların ömrünü uzatmak için büyük bir avantaj sağlayabilir diyor araştırmalar.

    buradan ne anlayabiliriz; temizlik her yerde her daim işe yarar :)
  • https://kulturenvanteri.com/

    bu web sitesi ile türkiye'de bulunan tüm kültürel varlıkları harita üzerinde görebiliyor ve isterseniz sınıflandırabiliyorsunuz.

    misal anıt ağaçlara meraklıysanız bütün anıt ağaçları görebiliyorsunuz.
  • yalan makinesine bağlanmadan, insanların yalan söylediğini anlayabilme yöntemleri vardır.
  • biri ile dertleşmek istiyorsanız ve bunu yaparken biri de olsun istemiyorsanız. fişi çekili klavyeye içinizi dökün.
    konuşur gibi yazın, dertleşin harflerle.
    tuşların sesi bir süre sonra terapi gibi gelecek, deneyin.

    konuştuğunuz her bir şey de gökyüzüne karışacak.
  • çocukken yaşanılan istisnasız her anın, her konuşmanın, olumlu olumsuz her gelişmenin kişiliğini oluşturması.

    namı diğer bilinçaltı olayı.

    bunu öğrendiğimden beri çocuklarla diyaloğum değişti.

    düşünsene senin en ufak bir sinir patlaman o çocuğu ilerde içine kapanık bir insan yapacak ki bu işine, eşine, hayatının her noktasına yansıyacak.
    bu bana ağır gelir...
  • vücudumuzdaki morluklar yaranlanma sonucu deri altında kanama nedeniyle oluşur. gün geçtikçe farklı renklere evrilir. sebebini açıklamak gerekirse, bir süre sonra oluşan morluklardaki bu kan, kılcal damarlardan sızdığı için artık dolaşım sisteminin bir parçası değildir ve hücrelerimizin arasındaki boşluklarda durgun kalır. başlangıçta kırmızı kan hücrelerindeki hemoglobinin kendisine bağlı bir miktar oksijeni olacaktır ve bu nedenle koyu kırmızı görünecektir. birkaç dakika içinde bu oksijen çevre dokulara geçecek ve deri koyulaşarak mor bir renge dönüşecektir.

    bundan sonra, beyaz kan hücreleri yani akyuvarlar temizlemeye başlamak için harekete geçer. bir haftadan 10 güne kadar ölü kan hücreleri parçalanır, yutulur ve metabolize edilir. hemoglobin pigmenti, sonunda temizlenmeden önce aşamalı olarak biliverdine (yeşilimsi bir renk) ve bilirubine (sarımsı) ve hemosiderine (kahverengi) dönüştürülür. bu biyokimyasal değişim sonunda iyileşme süreci tamamlanır.

    https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/…kler-ortaya-cikar
hesabın var mı? giriş yap