• 5 litre kanda toplam 5 gram şeker vardır. 3ün altına düşerse veya çok yükselirse sıkıntı çıkıyor. yani çok dar bir aralıkta tutuluyor kan şekeri
  • (bkz: #127105041)
    türbanın ilk ortaya çıkışını anlatan entride çok eksik var.
    " kaynaklar, üniversite çevresinde başı kapalı ilk öğrencinin 1964 yılında cerrahpaşa tıp fakültesi öğrencisi guten ataseven isimli bir öğrenci olduğunu, onun da başı örtülü oldu ğu için mezuniyet törenine çıkarılmadığını, bu olaydan 3 yıl kadar sonra ankara ilahiyat fakültesi öğrencilerinden hatice babacan isimli bir öğrencinin (ki hatice hanım'ın akp'nin kurucularından ve 2002 - 2015 yılları arasında dışişleri ve ekonomiden sorumlu devlet bakanlıkları görevlerinde bulunan, 2020'de kurulan de mokrasi ve atılım partisi - deva'nın genel başkanlığını yapan all babacan'ın halası olduğu vurgulanır) derslere başı kapalı girdiği için okuldan çıkarıldığını, yine aynı yıllarda şule yüksel şenler isimli bir bayanın da "müslüman kadınların başlarında bir örtü olması ve bu örtünün saçları ve gerdanı gizleyecek biçimde olmas gerektiğini" savunup, gazeteci mehmet şevki eygi ile il il dolaşıp kadınlara tesettür (örtünme) çağrısında bulunduğu, hatta bu ne denle de iki ay cezaevinde yattığı, dolayısıyla tesettür konusunda ilk eylemci olduğunu yazar.

    ilerleyen birkaç yıl içerisinde hatice babacan ve şule yüksel şenler'in izinden giden kadınlar tek tük de olsa var olmuşlardir. nitekim 1970'lerin başında ankara barosu'ndan emine aykenar adlı bir avukat duruşmalara başı kapalı biçimde girmek ister

    baro avukatın bu talebine itiraz eder ve kendisini uyanır. ancak tutumunu sürdürmesi üzerine 29 nisan 1973 tarihinde toplanan baro yüksek disiplin kurulu "dinsel örtüyü uygar ve mesleki kılıkla bağdaştırmak olanaksızdır" gerekçesiyle kendisini barodan ihraç eder. aykenar kararı danıştay'a taşır, ancak başvurusu reddedilir, orada da kaybeder. avukatlığa dönemez, milli gazete'de yazı yazmaya başlar.

    aynı konuya ilişkin olarak bu araya bir girdi de yapalım: 28 şubat davasının 09 haziran 2015 tarihli 77'nci duruşmasında tanik olarak dinlenen 28 şubat döneminin anayasa mahkemesi baş kanı yekta güngör özden, ifadesinin bir yerinde muhtemelen aynı bayan avukatı kastederek - şöyle konuşmuştur:

    "ankara barosu başkanlığı yaptığım 1972-74 doneminde bir hanım avukatın duruşmalara türbanla girdiğini söylediler. geldim... zamanın asliye 3. hukuk hakimi ekrem yurdakos'tu. "ekrem böyle bir sey var m?' dedim. "var' dedi. "niye türk häkimi olarak muda hale etmediniz?' dedim. 'bu baro'nun işi' dedi. baro toplandı, yönetim kurulu disiplin kuruluna sevk etti, disiplin kurulu ihraç karar verdi. savunmasim falan da aldık, ayrıntısına girmeyeceğim. danistay'a gitti. 1973-74 yılında danıştay'ın da verdiği bizim kararı onama kararı karşısında, avukatların türban yasağı uygulamaya geçmiş oldu."

    c. tesettürde 1979 iran devrimi'nin etkisi

    martinda (08 mart dünya kadınlar günü'nden bir gün önce) ancak başı kapatmanın en önemli itici gücü 1979 yılı 07 ıran'da humeyni'nin "kadınların isláma uygun giyinmesi" ko blu fetvası olmuştur. bu fetva ile kadınların sokağa çıkışta çar sa giymeleri zorunlu kılınmıştır. tabii ıran devrimini destekleyen radikal islámcı çevreler de derhal humeyni'nin fetvasina uyarak turkiye'deki kadınları savaşıma çağırır, "tesettür" hazır giyimole e duzenlenen ödüllü yazı yarışmalarıyla üniversite öğrencileri yindinilmaya çalışılır, resmi kurumlarda giyim yasalarına uyulma devletin dinsizliği" olarak propaganda edilir, "başörtüsü namusumuzdur" sloganıyla başlatılan eylemlerle hak arama eylemleri teşvik edilir.

    bir süre sonra bu talep yaygınlaşır .nitekim 12 eylül döneminde kenan evren türban konusunu değerlendirirken iranı ve humeyniyi işaret eder. bir konuşmasında "peki, nereden çıkmış bu türban? irandaki o humeyni bunu soktu. humeyni 1979 dan sonra dehşetli para harcayarak bizim türkiyedeki genç çocukları kızları bu yola sürükledi. işte o halen devam ediyor. iran'a hasret duymuşuz sanki... iran'a benzemek istiyoruz, inşallah bundan kurtuluruz", diye sitem ediyor.
    (bkz: bitmeyen sömürü 28 şubat) syf 390-392
  • dinler
  • aptallık ve zekâ geriliği düzelmiyormuş... ikisi de bende mevcut.

    edit: bende olarak düzelttim. (bkz: bağlaç olan de)
  • retina, kan damarları ağıyla kaplıdır. bu ağ, görmemizi sağlayan fotoreseptörler ile gördüğümüz dış dünya arasında kalır. o nedenle normalde dış dünyayı bu kan damarları ağıyla üst üste binmiş şekilde görmemiz gerekirdi. bu damarlar her zaman orada sabit olduğu ve beyin için bir değişiklik ya da yeni bilgi anlamına gelmediği için onları görmezden geliriz, görmeyiz.

    ancak, karanlık bir odada çapraz açıdan gözünüze telefon flaşı ya da bir ışık kaynağı tutarsanız onları görebilir ve normalde görmediğinize şükredebilirsiniz.
  • hastayken geceleri gündüze göre daha halsiz olmanın, uyuyamayacak kadar kötüleşmenin t hücresinin geceleri daha aktif hale gelmesinden kaynaklanması. kaynak.

    konunun uzmanları daha bilimsel açıklamalar yapar ancak benim gibi sıradan insanlar için çok kısa özet: sen dinlenme moduna geçince bağışıklık sistemi işe koyuluyor, sabah savaşa hazır olsun diye topları tüfekleri hazırlıyor.

    aramaya inandım, paylaştım. daha önceden yazıldıysa bu entry kendini imha edecektir.
  • içindeki karanlığı, kötüyü ve dışındaki gölgeni görmek. önce bir şok ve daralma yaşatıyor fakat sonra kendini bir başka biliyorsun, baktığında da daha geniş görüyorsun.

    ha bir de, düşünmek, plan yapmak, endişelenmek beynin sol yarısını hareketlendirirken, bedendeki hisleri algılamak beynin sağ yarısını hareketlendirir ve hatta sol tarafın hareketini de doğal olarak azaltır. sol yarıküre insanı yalıtır ve “ben”i beslerken, sağ yarıküre “biz”i besler ve bütün hissettirir.
  • ufkunuzu genişletir mi bilemem ama şu an adana/ turgut özal/ starbucks'da dışarıda sanayi tipi klima çalışıyor.
  • dünyamız, ilk oluştuğu zamanlarda bir gün yalnızca 6 saat sürmekteydi. thea adındaki mars büyüklüğündeki gezegenin dünyamıza 4.5 milyar yıl önce bodoslama dalmasıyla kopan parçalar yerçekiminin etkisiyle dünyamız etrafında önce bir hare oluşturdu, milyonlarca yıl içinde de ayımızı. ilk oluştuğunda ay dünyaya çok yakın bi mesafedeydi. milyarlarca yıl içinde hem ay dünyadan uzaklaştı, hem de ayın kütle çekimi (gelgit) etkisiyle günler 24 saate erişti.
  • klasik müzik bestecilerinin kuş sesinden ilham alarak birbirinden güzel eserler ortaya çıkarmış olmaları. yüzyıllar öncesinde, zamanı belirlemek amacıyla kullanılan ve aynı zamanda şiirsel anlamlar da yüklenilen kuş seslerinin klasik müzikte yer bulması durumu kısacası. hoş.

    (örneğin guguk kuşu ilkbahar kuşu olarak bilinir, tarla kuşu erken saatlerin habercisi, bülbül ise gecenin kuşudur. yine bülbülün ya da bir kanaryanın ötüşü neşeyi, mutluluğu çağrıştırırken; guguk kuşları sanki haksızlığa uğramış da usul usul isyan edip, iç çekiyormuş gibi mutsuzlukla özdeşleştirilir.)

    doğa her koşulda sanata ve sanatçıya sonsuz bir ilham kaynağı olurken, müzisyenler de kuş seslerine kayıtsız kalmayarak, bu ötüşleri bestelerinde ölümsüzleştirmeyi seçmişler.

    işte şık bir seçki:

    1. clément janequin: le chant des oiseaux

    https://www.youtube.com/watch?v=pap4d2xzgn4&t=5s

    rönesans döneminden fransız kompozitör clément janequin, karatavuk, bülbül ve guguk kuşlarının sesini ‘le chant des oiseaux’ ( kuşların şarkısı) adını verdiği eserinde yansıtmıştır.

    2. antonio vivaldi: the four seasons

    https://www.youtube.com/watch?v=vy-2k9aiqda

    vivaldi'nin dört mevsimi anlatan eserinin, ilk bölümü ''ilkbahar/ la primavera'', kuş cıvıltılarına kulak verebileceğiniz harika bir klasik müzik parçası.

    3. ludwig van beethoven: symphony no. 6 ‘pastoral

    https://www.youtube.com/watch?v=iionuzmup8e

    beethoven'in meşhur pastoral senfonisi'nde, klarnet ile guguk kuşu, flüt ile bülbülün şakıması ve obua ile de bıldırcın sesi oluşturularak; bu üçlü arasında geçen sohbet müziğe yansıtılmıştır.

    4. frederick delius: on hearing the first cuckoo in spring

    https://www.youtube.com/watch?v=jzf1xurd_fg

    tıpkı beethoven'ın pastoral senfonisinde olduğu gibi, klarnet ile guguk kuşu sesi taklit edilerek orkestrasyonu yapılmış, 1912 yılında bestelenen, norveç halk şarkısı '' ın ola valley'' e dayalı beste.

    5. ottorino respighi: the birds

    https://www.youtube.com/watch?v=vz1qobf_jqg

    20. yy. italyan bestecisi ottorino respighi tarafından kompoze edilen, barok usulde yazılmış '' kuşlar'' adlı orkestra suiti. eserde güvercin, tavuk, bülbül ve guguk kuşuyansımalarını bulabilirsiniz.

    6. edward elgar: owls

    https://www.youtube.com/watch?v=g5d4dpbis10

    kasvetli bir eser. ki edward elgar da bestesi ile ilgili olarak:

    “farz edin ki, geceleyin ormandasınız ve baykuş sesleri dışında yinelenen hiçbir şey yok'' demiştir.

    7. maurice ravel: daphnis and chloé (sunrise)

    https://www.youtube.com/watch?v=r8rjyt5cle8

    fransız empresyonist kompozitör maurice ravel tarafından bestelenmiş bale. daphnisadındaki bir çoban ile köylü güzeli chloe'nin aşkını anlatan balede, sabah vakti kuş sesleri ile bütünleşmekte; ağaç tepelerinden yayılan heyecan verici ötüşler, bahar coşkusunu etrafa taptaze bir esinti ve gün ışığı demetleri saçan bir mutluluk patlamasına dönüştürmektedir muhteşem orkestrasyonla.

    8. camille saint-saëns: carnival of the animals

    https://www.youtube.com/watch?v=5lofhsksayw

    fransız besteci camille saint-saëns'in bestelediği ''hayvanlar karnavalı'', on dört bölümden oluşan mizahi bir süit. bu hayvanlar arasında bulunan zarif bir kuğu, ormanın derinliklerinden sesi gelen bir guguk kuşu, kafeslerindeki oyunbaz kuşlar, tavuk ve horozlar...kısacası kuş cennetinden yayılan şarkılar, flütün usta nağmeleri aracılığıyla vücut bulurlar.

    9. olivier messiaen: le merle noir

    https://www.youtube.com/watch?v=_c0oudysnze

    "kuşlar gezegenin en büyük müzisyenleridir" diyerek, eserlerinde ağırlıklı olarak doğa ve kuş seslerine yer veren çağdaş fransız besteci olivier messiaen tarafından, 1952 yılında karatavuk sesini yansıtmak üzere bestelenmiş; aynı adı taşıyan eser.

    10. prokofiev: peter and the wolf

    https://www.youtube.com/watch?v=6fbjh42pqdk

    her bir karakterin, müzikal bir enstrüman ile temsil edildiği, prokofiev tarafından 1936 yılında bestelenmiş, çocuklar için müzikal bir masal. örneğin, kuş sesleri flüt ve ördek sesleri obua ile yansıtılıyor.

    11. einojuhani rautavaara: cantus arcticus

    https://www.youtube.com/watch?v=8x2fu1ku4_u

    fin kompozitör rautavaara’nın 1977 yılında bestelediği kuşlar için konçerto. eserde tarla kuşları, göçmen kuğular ve diğer kuşların sesleri, büyüleyici ve derinden etkileyen, dokunaklı bir müzikle yansıtılmakta.

    12. sally beamish: four songs from hafez

    https://www.youtube.com/watch?v=xs8vglk0fgg

    ingiliz besteci ve viyolacı sally beamish tarafından, 14 yy. iranlı şair hafez'in özlem-ayrılık ya da sevgili gibi unsurların her birisi için bülbül, tavus kuşu ve ibibikleri kullanarak tasvir ettiği şiirlere dayalı bestelediği eser.

    13. chris hughes: slow motion blackbird

    https://www.youtube.com/watch?v=ctkfxchd4lu

    çağdaş besteci chris hughes tarafından bir karatavuğun çıkardığı büyüleyici ve hipnotik sesin çello ile yorumlandığı eser.

    kaynak
hesabın var mı? giriş yap