sorunsallar (6)
  • kütleçekimsel mercek etkisi sayesinde devasa gökcisimlerini mercek olarak kullanabilmek teoride mümkünmüş. böylece akıl almaz gelişmişlikte uzay teleskopları yapabilirmişiz.

    şöyle bir entry var konu hakkında (bkz: #66862405)
  • menekşenin kokmaması.

    "bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi?"
  • bazıları belki ufuk açmaz ama insanı şaşırtır.

    misal:

    halley kuyruklu yıldızını biliriz, her 76 yılda bir evimizin önünden geçer. ama adını kaşifi astronom richard west'ten alan west kuyruklu yıldızı mart 1976 yılında geçtiğinde şöyle görünüyordu. ancak böyle muhteşem bir görüntüyü yaklaşık 250 bin yıl sonra tekrar görebilecek insanoğlu. tabi o zamana kadar kendi gezegenimizi patlatma becerisini göstermezsek. eminim geçerken "lan şurda bir yerde mavi güzel bir gezegen vardı. bıcır bıcır ufak canlılar vardı, arada sırada birbirlerini yokediyorlardı " diyecektir.

    carrington olayı var bir de.
    1 eylül 1859 yılı saat 23:23'te şimdiye kadar ki en büyük güneş patlaması dünyaya çarptığında dünyanın koruyucu manyetik alanında geceyi aydınlatan aydınlık oluşturdu. ilk olarak astronom richard carrington'ın gözlemlediği bu güneş patlamaları kuzey ışıklarının (aurora) taaa jamaika'dan dahi görülecek derecede büyük ve parlak olmasını sağladı. ve işin ilginç yanı bu olay yaklaşık 4 yıl sürdü.
    bu sırada özellikle kuzey amerika'da elektrik ve telgraf/telefon hatlarında ciddi arızalar çıktı. günümüzde bu boyutta bir güneş patlaması olması durumunda dünya genelinde zararın trilyonlarca dolar olması muhtemel. ama eğlenceli olurdu bence. kim gidecek izlanda'ya şu ışıkları görmeye şimdi.

    insanoğlunun çok çektiği çiçek hastalığı için geliştirilmiş rutin aşılama programı tüm dünyada 1977 yılında sonlandırıldı. yani kolunda koca bir yara gibi aşı izi bulunanlar 80'lerden önce doğmuştur da diyebiliriz.
    hastalığına neden olan variola virüsü özel laboratuvarlarda biyolojik silah olarak saklanmıyorsa tamamen yok edilmiştir. savaşı kazandık yani. bende de savaş lekesi var, sağ kolumda, zombi ısırığı gibi.

    neyse biraz da eğlenceli bir konuya bakalım.
    şimdiye kadar kayıtlarda atlı askerler yani süvariler tarafından ele geçirilen tek donanma(oha) 1795 yılında texel adasına demir atmış hollanda donanması idi.
    1700lerin sonları. fransız devrim savaşları yılları, ortalık toz duman. ihtilalin ardından avrupa'daki diğer devletler anında fransa'ya karşı savaş açmış, her krallık koltuğunun derdine düşmüştür. hollanda da bunlardan birisidir ve donanma gemileri texel adasında demirlemiştir. kış çetindir, öyle ki deniz dahi donmuştur. bunu fırsat bilen fransız süvari birliği limandaki donanmaya atağa geçmiş ve 14 gemiyi ele geçirmiştir.
    kayıtlarda gemi kaptanlarından birisinin günlüğü şöyledir "o sabah kalktığımda kamaramdaki pencereyi açtım ve karşımda fransız atlısını gördüm. öyle dikiliyordu geminin yanında"
    tehoooo kaptandan belliymiş bunların içler acısı hali.
  • vazgeçilmez olsa dahi belki ucuz ojeleri kullananlar için tekrar gözden geçirilmesi gereken bilgi,
    oje sürdükten 10 saat sonra vücudunuzda toksin izlerine rastlanılıyor,
    trifenil fosfat; hormon dengesini bozuyor, kilo aldırabilir, endokrin ve çevre düşmanı, hatta şu patlayan telefon pillerinde kullanmayı planlıyorlar, alev geçiktirici olarak.
  • (bkz: savaş sırasında müzik aleti çalan askerler/@minnoklokumcuk)
  • (bkz: üst şair üst şiir/@minnoklokumcuk)
  • laedri = unknown = bilinmeyen
  • mendil hilesi.
  • öncelikle okumadım tüm başlığı bilmiyorum yazıldı mı*

    bildiğiniz üzere klitoris vajinanın üst kısmında bulunan ve kadında cinsel hazzı sağlayan bölgedir.

    evrim ağacının bir yazısında okumuştum,homo sapienslerden çok önceki ara türlerde -hepimiz ara türüz- klitoris vajinanın iç taraflarındaymış ve klitorisin uyarılmasıyla yumurta da oluşuyormuş yani şuanki gibi her ay en az 1 yumurtamızı boşa harcamıyormuşuz. zamanla klitoris daha üste kaymış ve şuanki dişilerde en büyük evrimsel hata olarak görülmektedir.

    ben bu bilgiyi öğrenince şaşırmıştım baya
  • günümüzdeki modern uçaklar öyle bir tasarımın sonucudur ki , rüzgar türbülans vb birşey tarafından kuvvet uygulandığında pilotlar hiçbirşey yapmasa bile o uçak kısa bir süre sonra tekrar aynı pozisyonuna döner ve stabil olur.
hesabın var mı? giriş yap