• ambulans şoförleri erken boşalan insanlardan seçiliyormuş.
  • asus laptop'unuzun klavye aydınlatması gitti. ne yaparsanız yapın fn+f3/f4 ile aydınlatma çalışmıyor. hatta windows'u başlattığınızda klavye bazen hiç çalışmıyor, yeniden başlattığınızda çalışıyor. aygıt yöneticisi/device manager en güncel klavye sürücüsüne sahip olduğunuzu iddia ediyor.

    çözüm: internette atk package diye bir zırıltı var. onun kendi sisteminize göre 32 veya 64 bit olanını indirip, kurup, bilgisayarınızı yeniden başlatıyorsunuz. bu kadar.

    büronun laptop'una ssd taktım. blower'la grafik kartının menfezlerine tazyikli hava üflettim biraz, arada bi baktım, klavye gitmiş. önce donanıma fiziksel bi halt oldu sandım. az daha alt kapağı söküp çıkan soket filan mı var yoksa diye anakart kontrolü yapacaktım. hiç açmışlığım da yoktu halbuki. neyse ki fiziksel bişey yokmuş. arada ekleyip kaldırdığım üç beş yazılım sürücüleri bozmuş sanırım.
  • ucaklarda carpisma aninda alinan (bkz: brace pozisyonu) yani one dogru egilip dizlerin arkasından sikica kavrama durusu soyle ortaya cikmistir; 70li yillarda yasanan bir yolcu ucagi kazasindan sadece bir yolcu kurtulur. carpisma aninda tam olarak ne yaptigini sorduklarinda adamin ayakkabilarini bagladigini ogrenirler. iste o durus bugun acil durumlarda hayatta kalabilmek adina kullaniliyor.
  • kadın orgazmı erkek beyninde gerçekleşseydi; orgazm sırasında beynin yaydığı çok güçlü "teta dalgaları" erkekleri öldürebilirdi.

    https://www.science20.com/…_female_orgasms_kill_men
  • uzayda maddesel ortam olmadığı halde uluslararası uzay istasyonu'nun içindeki insanların ve cihazların ürettiği ısıdan nasıl kurtuldukları ve aşırı ısınmayı nasıl önledikleri.

    buradaki ilginç noktayı anlamak için çok temel düzeyde ısı transferi bilmek gerekiyor. (bkz: yunus çengel)

    ısı aktarımı 3 yolla gerçekleşir.

    1. kondüksiyon: sıcak bir metale dokunduğumuzda parmağımız yanar, ısı metalden direkt olarak parmağımıza geçmiştir.

    2. konveksiyon: dışarıda hava soğuk olduğunda evin camları da soğuk olur, çünkü dışarıdaki soğuk hava molekülleri camın dış yüzeyine çarparlar ve yüzeydeki ısıyı alırlar, cam soğumuş olur.

    3. radyasyon: günlük hayatta kullanıldığı gibi değil tabi. ufo ısıtıcıları buna örnektir, ufo çalıştığı zaman havayı ısıtmaz, sadece ışınların çarptığı yer ısınır. güneş de buna örnektir, bizden milyonlarca km uzakta olmasına rağmen sadece ışınlarının çarptığı yerler ısınır.

    ısı çok çok basitçe bu şekilde aktarılır. şimdi bu 3 ısı aktarımının ilk 2 tanesi için maddesel ortam gereklidir, madde bulunmayan ortamda (uzay) sadece radyasyon yoluyla ısı aktarımı olabilir. bu bilgiye göre uluslararası uzay istasyonu'nda oluşan ısının kondüksiyon ve konveksiyon yollarıyla kaybedilmeyeceği açıktır.

    yine aynı bilgiye göre uluslararası uzay istasyonu'ndaki astronotların ve elektronik cihazların ürettiği ısı zamanla iç ortamın sıcaklığını canlıların yaşayamayacağı kadar yükseltmesi gerekirdi. peki sıcaklık nasıl sabit tutuluyor?

    uzay istasyonu'nun içinde bulunan bütün cihazlar (bilgisayarlar, elektronik sistemler, filtreler vs.) merkezi bir su soğutma sistemine bağlı olan plakalara temas halinde bulunur. bu plakalar cihazlardan gelen ısıyı soğutma sistemindeki suya iletirler.

    bu ısınan su, içinde amonyak bulunan başka bir ısı değiştiricisine pompalanır ve sudaki ısı amonyağa iletilir. amonyak kullanılmasının nedeni donma noktasının -77 derece olmasıdır, eğer su kullanılsaydı uzay ortamında su donardı ve borular patlardı.

    ardından bu amonyak istasyonun dışında bulunan ve çoğu kişi tarafından güneş paneli olarak bilinen radyatörlere pompalanır. aslında iss'in dışındaki panellerin bazıları güneş paneli, bazıları ise sıvı soğutma sisteminin parçası olan büyük ve geniş radyatörlerdir. bu fotoğrafta görülebilir.

    bu radyatörlerin yüzey alanı radyasyonla yaşanan ısı kaybının, tüm istasyonun ısısını dengeleyecek kadar fazla olmasına yetecek kadar geniştir ve bu sayede iss, her zaman "soğuk" kalabilir.

    kaynak: https://science.nasa.gov/…e-at-nasa/2001/ast21mar_1
  • the power of the dark sideee
  • hemen hepimizde default olarak kargaların 200 yıl civarında yaşadığına dair bir bilgi var. parklarda bahçelerde karşılaştığımız kargalar için kaç yaşında acaba bu lan diye içimizden geçiririz. ama işin aslının öyle olmadığını ben deniz daha dün öğrendi.
    ortalama yaşam süreleri:

    bayağı kuzgun: 10-15 yıl
    amerikan kargası: 7-8 yıl
    avustralya kargası: 22 yıl

    kayıt altına alınabiliş en uzun yaşayan karga ise 59 yıl yaşayabilmiş.

    edit:imla
  • türkiye boks federasyonunun bile, sadece federasyon başkanı yandaşlarını (rakip boksör iyi olsa bile) bir şekilde galip cikarabildiğini öğrendim. yeni. gözlerimle gördüm.
    ve dedim ki vay be. torpilde daha ne kadar iyi ve ilerlemiş olabiliriz ki
  • sittinsene deyimindeki sittin 60 demekmiş. sittinsene de aşağı yukarı bir insan ömrü edio (tabi özellikle eski zamanlar göz önüne alındığında) .uzun sürer minvalinde bir laf etmek için hayli uygun bir deyim gerçektende.
  • baslikta ara diye bir ozelligin olmasi. mesela buraya bir bilgi girmeden once baslikta araya tiklayip o bilgiye dair bir kelimeyi aratirsaniz, sittin kere yazilmis bilgiyi bir daha yazmamis olursunuz.
    not: bu entry icin bu basligi benim gibi takip edenlerden simdiden özür dilerim.
hesabın var mı? giriş yap