• ingiliz deniz kuvvetlerinde nükleer saldırı kapasitesine sahip 4 denizaltı şu anda bile dünyanın değişik yerlerinde aktif olarak dolaşmaktadır. eğer ola ki süpriz bir nükleer saldırı ile ingiltere yer yüzünden silinirse bu dört denizaltı komutanına hitaben yazılmış olan ve denizaltıların içerisinde özel bir bölmede kilitli bulunan mektuplar mevcuttur. bu mektup yeni göreve başlayan başbakan tarafından yazılır ve gemilere denize açılmadan teslim edilir. başbakan değiştiğinde ise mektuplar açılmadan imha edilir. bu mektup içerisinde 4 seçenek başbakanın tercihine göre el yazısıyla sıralanmıştır.

    - saldırgana karşı misilleme yaparak tüm nükleer silahları kullanmak

    - bir müttefikin emri altına girmek (abd gibi)

    - hiç birşey yapmamak

    - kaptanın kendi görüşü doğrultusunda karar vermesi.

    insan düşünmeden edemiyor gün gelip bir ülke türkiye’ye böyle bir saldırı yapsa ne olur? cevap: hiç birşey.
  • öğrendikçe ne kadar az bildiğini farkedersin, hiçbir insan ufku bırak, çizgisini görecek kadar öğrenememiştir.
  • arkanızdan çevrilen dolaplar cevabı da burada dursun o zaman :)
  • herhangi bir sayının karesi, o sayının bir altındaki sayı ile bir üstündeki sayının çarpımının bir fazlasına eşitmiş.

    ayrıca kolay yoldan yüzde hesaplamak için küçük bir hile;

    y'nin %x'i = x'in %y'si

    örneğin; 75 sayısının %4'ünü hesaplamak daha zorken ters çevirip 4'ün %75'ini hesaplarsanız, ki bu daha kolay, sonuç yine aynı çıkıyor. yani yüzdeyi hesaplamak yerine küçük bir düşünme işlemi ile cevabın 3 olduğunu kolaylıkla bulabiliyorsunuz.
  • yaşamış en ünlü teorik fizikçilerden stephen hawking'in nobel ödülü kazanamamış olması.

    hawking'i bu kadar ünlü yapan şey, kara deliklerin dışarıya doğru madde ve enerji yaydıklarını söylediği hawking radyasyonu adı verilen teori.

    hawking radyasyonu nedir?

    1975 yılında ortaya koyulan bu teori çok ses getirdi çünkü o zamana kadar kara deliklerden ışık da dahil hiçbir şeyin kaçamayacağı düşünülüyordu. ancak hawking'in ortaya koyduğu matematiksel denklemlere göre, kara deliklerin çekim gücü anti parçacıkları tutuyordu ve parçacıklarla anti parçacıkların birbirlerini yok edememesini sağlıyordu. bu sayede kara delikler siyah cisim ışıması'na benzeyen bir radyasyon yayıyorlardı.

    ancak maalesef bu teoriyi kanıtlayabilmek için henüz yeterli teknoloji bulunmadığı için stephen hawking yaşadığı dönemde nobel ödülü kazanamadı.

    eğer bir gün teknoloji kara deliklerin yaydığı hawking radyasyonu'nu tespit edebilecek düzeye gelirse, stephen hawking yaşarken kazanamadığı nobel'i kazanabilir. aslında o gün çok da uzakta değil gibi.

    (bkz: bilim insanlarının 10 nisan'da yapacağı duyuru).

    örneğin albert einstein'ın 1926 yılında ortaya koyduğu kütleçekim dalgası teorisi de tam 90 yıl sonra deneylerle kanıtlanmıştı.

    (bkz: 11 subat 2016 ligo gravitational wave gozlemi).

    aynı şekilde peter higgs de 31 yaşındayken keşfettiği parçacık için 55 yıl bekleyip nobel ödülünü 86 yaşında almak zorunda kalmıştı.

    (bkz: higgs bozonu)
  • roma mitolojisi'nde adalet ve düzen tanrıçası justitia'dır. birçok batı dilinde adalet sözcüğünün karşılığı olarak kullanılan kelimeler de bu isimden türetilmiştir.

    fayton adı da mitoloji kökenli. şöyle ki babası helios'un yerine bir gün için güneş arabasını süren phaeton büyük bir karmaşaya sebep olmuş, sonunda da zeus'un fırlattığı yıldırımla can vermişti. hikâyede bahsi geçen phaeton, faytonlara adı verilen kişidir.

    hollanda'nın en ünlü futbol kulübü ajax da adını ve logosunu yunan mitolojisinden almış. salamisli telamon'un oğlu ve truva savaşı'nın kahramanlarından biri olan ajax (aias), kulübün isim babasıdır.
  • gora filminde arif karakterinin yaşlı amca ile arabada giderken açtığı ye madafaka şarkısını murat boz’un söylüyor olması
  • kediler kendi isimlerini biliyorlar fakat bizi duymamazlıktan gelmeyi tercih ediyorlar

    kediler ilgisiz olmalarıyla meşhurdur ve bu şöhret, şimdi daha da güçlenecek. çünkü japonya’dan gelen bilimsel sonuçlara göre, kedilerin tüm bu zaman boyunca bizi görmezden geldikleri ortaya çıktı.

    köpek sahiplerinin, oğul ve kızlarının kendilerine ilgi göstermesi için pek bir şey yapmasına gerek olmasa da; kediler tamamen farklı bir şey. köpekler, onlara söylediğimiz pek çok kelimeyi anlamak üzere eğitilebilir; kediler ise bazen bizim varlığımızdan haberdar değilmiş gibi görünüyor.

    peki, evcil kediler (felis catus) ile sesli olarak iletişim kurma kabiliyetimizin sınırları var mı? köpeklerin, insanların çıkardığı sesleri nasıl algıladığını inceleyen birçok araştırma var; ancak kedilerin, insanların konuşmasını yorumlama kabiliyeti, şimdiye dek nispeten az keşfedilmiş durumdaydı.

    tokyo üniversitesi’nde çalışan araştırmacılar, kedilerin kendi isimleri ile insanların onlara söylediği diğer tür kelimeler arasında ayrım yapıp yapamadığını anlamak amacıyla, 78 kediyle bir dizi deney yürütmüşler.

    söz konusu kedi ahâlisi, hem sıradan evlerden, hem de bir kedi kahvesinden gelmiş. araştırmacılar da bu kedilerin, kendi isimlerini diğer kelimelerden ayırt edebildiğini söyleyen hipotezi sınamak istemiş. hipotezin temelinde, kedinin isminin; yemek, okşanma ve oyun gibi çeşitli ödüller ile ilişkili olan bir uyarma terimi olabileceği yer alıyormuş.

    evrimsel psikolog atsuko saito’nun önderlik ettiği yazarlar, makalelerinde şöyle açıklıyor: “bu hipotezi sınamak için, seri olarak dört farklı kelimeyi, bir alıştırma uyaranı şeklinde sunduk ve ardından, kedilerin kendi isimlerini de test uyaranı şeklinde sunduk”

    “eğer kediler diğer dört kelimeye alışmışsa ve kendi isimlerine alışmamışsa, kendi isimleri sunulduğu zaman bir yansı tepkisi gözlemlenir ve bu durum, kedilerin kendi isimlerini diğer kelimelerden ayırt edebilme kabiliyetini gösterir.”

    araştırmacılar bu deneylerde, kedilerin isimleri söylendiği zaman kaydedilmiş sesleri çalarak kedileri test etmişler fakat bundan önce, kedilere diğer isimler veya diğer kedilerin isimleri sunulmuş.

    gerçekleşen etkileşimler videoya kaydedilmiş ve sonra, kedinin tepkisindeki ince farklılıkları tespit etmek için analiz edilmiş; bu tepkiler ise kulak hareketi, kafa hareketi, ses çıkarma, kuyruk hareketi ve yer değiştirmeymiş.

    araştırmacılar ayrıca, eğer kedi konuşan insanı tanıyorsa, bu durumun bir şeyi değiştirip değiştirmediğini de test etmişler ve (yabancı insanlar olarak) hem araştırmacılar, hem de kedi sahipleri kendi görüntülerini kaydedip, bunları kedilere çalmışlar.

    sonunda, kedilerin verdiği tepkilere dayalı olarak, elde edilen sonuçlar; kedilerin aslında çoğu zaman kendi isimleri ile diğer kelimeler arasında ayrım yapabildiklerini (hatta bunlar benzer sesli kelimeler olsa bile) ve bunu söyleyen kişi ister sahipleri olsun, ister yabancı bir insan olsun, sonucun değişmediğini ileri sürmüş.

    bu duruma karşı en belirgin istisna, kedi kahvesinde yaşamış olan kedilerde ortaya çıkmış; bu kedilerin isim tanıma becerisi daha zayıf gibi görünüyormuş. bunun sebebi belki de, pek çok insan ziyaretçinin, pek çok farklı kedi ismi söylediğini duydukları bir ortamda yaşıyor olmalarıydı. bu durum, diğer tüm kedilerin isimleri arasında kendi isimlerini ayırmalarını zorlaştırıyor olabilir.

    bundan ayrı olarak araştırmacılar, türünde ilk olan bu deneysel sonuçların, “kedilerin, sesbirimsel farklılıklara dayalı olarak insanların söylediği şeyleri ayırt edebildiklerini” açık bir şekilde gösterdiğini söylüyorlar.

    bu sebeple araştırmacılar, günün birinde bu kabiliyeti kullanıp, belirli sesleri çıkararak, belki de onların tehlikeli nesneleri veya yerleri tanımalarına yardımcı olabileceğimizi ve kedilerin yaşam kalitesini artırabileceğimizi öne sürüyorlar.

    bu iyi bir şey; söz konusu bulgular, bir parça olumsuz olan bir tarafı da kapsıyor gibi görünse bile.

    aslında, kedilerimize seslendiğimiz zaman onların bizi gayet iyi anladıklarını artık çok daha iyi biliyoruz: sadece duymamazlıktan gelmeyi tercih ediyorlar.

    saito’ya göre bu, en azından kişisel bir mesele değil.
    “kediler, insanların işaretlerine cevap vermek için evrimleşmediler” diyor saito new scientist dergisine.

    “insanlarla istedikleri zaman iletişim kurarlar. kedi budur.”

    scientific reports
    popular science
    kaynak
  • (bkz: minnet eylemem)

    kul nesimi’nin genel toplum ahlak yapısına, diktatörlere, hilecilere, din istismarcılarına, siyasal islama, şirk içerisindeki çürümüş din anlayışına, kafa göz daldığı paçavra edip bıraktığı şiiri…
    mekanın cennet olsun nesimi, yüzlerce yıl sonra değişen hiçbir şey yok!

    har (arapça: sıcak, ateş, alev)(farsça: çamur, yıkılmış devrilmiş, dinsiz imansız, din düşmanı, adi aşağılık, yiyici) içinde biten gonca güle (ayrıca kuvvetli bir islam sembolüdür) minnet eylemem;
    - çamurdaki güle; sizin gibi adi, aşağılık yiyicilerin değiştirdiği, devirdiği, cehennem ateşine götüren sizin dininize minnet eylemem…

    arabi (arap, arapça) farisi (fars, farsça) bilmem, dile minnet eylemem
    - oysa yukarıdaki mısrada bu iki dili ne kadar iyi kullanabildiğini ne kadar hakim olduğunu gördük. burada bilmem derken, zaten bildiği bir şeyi bilmediğini söyleyerek kendi egosunu yere çalıyor. ayrıca arap ve fars kültürünü tanımadığını (bilmem) öz be öz türk olduğunu söylüyor. ayrıca dile minnet eylemem derken esasında bunu size açık açık söylemeye tenezzül etmem. benim açıklamaya da ihtiyacım yok diyor.
    - bu noktadan sonra, sarkastik biçimde arapça ve farsça anlamalara da dikkat edin mesajı da var.

    sırat-i müstakim (fatiha suresinde geçer, doğru yol demektir) üzre gözetirim rahimi (rah: farsça’da yol, rahim: allah’ın sıfatlarından, esasında tasavvufi geleneğe göre en önemli sıfatlarından birisidir)
    - rah kelimesini iyelik eki ile, hem yol olarak hem de allah’ın bu şiirin temasına göre en doğru sıfatı halinde kullanması büyük bir deha örneği… kısaca, çok kısaca ben yolumu allah’ın gösterdiği doğru yol bildim… (burada çok uzun çok derin tasavvufi bir temel var, bunu bir paragrafla açıklayamayacağım için, açıklamaya kalktığımızda da bu sefer şiirin ana eksenini okuyucu nezdinde kaçıracağım için çok üzülerek çok çok üzülerek pas geçmek zorunda kalıyorum. merak edenler için konu vahdet-i vücutla, islama sonradan eklenen şirklerle, zaman(tanrı?) ile ve dinin kaynağının yalnızca kuran olması gerekliliği ile çok ilgili)
    iblisin talim ettiği yola minnet eylemem

    - şeytanın yetiştirdiği, büyüttüğü, alıştırdığı, uygulattığı ve uyguladığı yola minnet eylemem. bu da yukarıdaki derin anlamlı paragrafla birlikte düşünüldüğünde muazzam bir yere çıkıyor, islam tabularına sert dalmış şair, o zaman için bunları konuşabilmek, ima edebilmek çok büyük olay.

    --------------------------------------
    bir acaip derde düştüm herkes gider karına
    bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına
    zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına (mal)
    rizkimi veren hudadır (hüda sıfatının seçilmesi önemli yine tasavvufi gelenekle bakacak olursak allah’ın önemli sıfatlarından biridir, kendi kendini doğuran, üreten anlamındadır)
    kula minnet eylemem
    - bu kıta genel olarak en anlaşılır kıta, tekrar etmek anlamsız olacak
    -----------------------------------------------

    oy (acı ünlemi) nesimi, can (alevilik simgesi, tasavvufta da önemli yeri var) nesimi ol (tasavvufta her şeyi başlatan ilk emir) gani (bol, ihtiyaçtan da fazlasına sahip olan, ayrıca allah’ın isimlerinden) mihman (misafir) iken
    - oy nesimi; tarihte iki nesimi mevcuttur, ilki seyyid nesimi, hurufilik mezhebinin kurucusudur. muhalif bir islam anlayışı vardı, tasavvuf ve vahdet-i vücut takipçisi idi. mısır’da derisi yüzülerek öldürüldü… bu şair ise ismini seyyid nesimi’den alan kul nesimi… kendisi de bir hurufi ve tasavvufçu. oy nesimi derken, seyyid nesimi’ye üzülüyor.
    - can nesimi ise kendisi; can diyerek aleviliğe selam çakıyor. ayrıca bir altta açıklayacağım cümlenin anlamlanmasını sağlıyor.
    - ben bu canda, ihtiyacımdan da fazla kalarak (bundan hicap duyuyor, istemiyor varlığa kavuşmayı arzuluyor) misafir iken… allah’ın bizzati yansıması iken, o ol demiş, olmuş iken, gani (hem yukarıdaki fazla olan -şair- hem de allah’ın sıfatı -gani-) iken

    yarın şefaatlarım (hakkın divanında benim adıma af dileyenlerim, kefillerim) ahmed-i (peygamber’in isimlerinden) muhtar (özerk, kendi kendini temsil etme yetkisi olan) iken
    - yarın allah’ın huzurunda sadece peygamberden şefaat isteyecekken, kendi kendimi temsil edecek (muhtar), allah’tan başkasına hesap vermeyecek, kimseden yardım dilemeyecekken

    cümlenin rızkını veren ol gani settar (allah’ın sıfatlarından kullarının günahlarını örten, kapatan) iken
    - herkesin geçim kaynağını bol bol veren ol deyince olan, bolluğun kaynağı, yukarıdaki mısra ile ilişkili olarak günahlarımızı da kapatacak, örtecek, affedecek allah iken,

    yeryüzünün halifesi hünkara minnet eylemem…
    - allah allah bu kim acaba…
  • bildiğiniz üzere, atomlar radyoaktif etkilerle, dışarıdan büyük oranda enerji verilerek değişkenliğe uğrayabilir. güneşte gerçeklesen yüksek ısıdan dolayı füzyon tepkimeleri gibi. hidrojen atomlarının helyuma dönüşmesi bunun en güzel örneğidir.

    peki soru şu? hiçbir etkiye maruz kalmaksızın kendi halindeki bir atom değişebilir mi? cevap: evet.

    evrenin işleyiş mekanizmasının en önemli öğesi entropidir. yani düzensizlik eğilimi. eninde sonunda en kararlı atomun bile çekirdeğindeki proton ve nötronu değişkenliğe uğrayacaktır.

    diyelim ki, bir platformun üstünde x atomu olsun. yine diyelim ki bu platform hiçbir şekilde etkiye maruz bırakılmayan izole bölge. (ısı, radyoaktivite, hava, su... aklınıza ne geliyorsa.) peki bu platformdaki x atomu ne zaman bozulabilir?

    cevap: 10^40 ile 10^45 yılları arasında. diğer bir deyimle; evrenin yaşından bile kat ve kat fazla.
hesabın var mı? giriş yap