• öğretmenlerin, sosyal konumlarının getirdiği hayat gailelerini paylaşıp dertleştikleri kesif sigara kokulu, yırtık perdeli odadır..

    bir köşesinde kantinden bir çay söyleyecek parası olmayan pinti matematikçi,
    bir köşesinde yeni gelen coğrafyacının bacaklarını kesen bekar bedenci,
    bir köşesinde üniversitede zar zor okuyan oğlana, cuma akşamına kadar kazak yetiştirmeye çalışan felsefeci,
    bir köşesinde özel ders desteği ile almayı düşündüğü 93 toros'u ödeyip ödeyemeyeceğinin hesabına dalan fizikçi,
    bir köşesinde hanıma kayınpederden miras kalan evi kayınçodan habersiz kiraya versem mi diye düşünen ingilizceci,
    bir köşesinde kızın yaşı henüz 17 olsa da okumayacağı belli olan kızı memleketten isteyen adama versem mi diye düşünen dinci,
    bir köşesinde keşke işim düşen dahiliyeci doktorun kızını uzun tırnaktan fırçalamasaydım diye düşünen müdür muavini,
    bir köşesinde kadroya ne zaman geçer de ercan ile nişanı takarım diye düşünen sözleşmeli almancacı,
    bir köşesinde acaba arka kapıdaki göçüğü yaptırsam mı idare mi etsem diye düşünen müzikçi,
    bir köşesinde yazılı kağıtlarını okuyan, aynı okuldaki oğluna geçen gün dört veren biyolojiciyi kıl kıl kesen kimyacı,
    bir köşesinde öğle yemeğinde astsubay arkadaşının yemek davetine giderse hesabı o mu öder diye düşünen türkçeci,
    bir köşesinde her şeye rağmen oğlanı iyi eğitim veren cemaat dersanesine mi göndersem diye düşünen edebiyatçı

    olan

    hayat köşesidir.

    ben içinde büyüdüm,
    siz ilimi irfanı kız arkadaşınızı yalamak için facebook'ta yaparsınız,
    zibidiler.
  • içinde neler olup bittigi delicesine merak edilen yerlerden birisi. ögrenciler için büyük bir gayya kuyusu, içine düşen boku yer misali. oysaki merak edilecek bir şey yok bu odanın içinde.

    mesela bugün 4-5 kadın ögretmenin konuşmasına kulak misafiri oldum ögretmenler odasında (yan taraflarında oturuyordum). konuştukları konu mezarlıklarda meleklerin çocuklara göründügüydü. mezarlıklarda melekler çocuklara gülümsüyormuş, aydınlandım yemin ediyorum. bu hatunlardan birisinin çocugu da gülüyormuş bir keresinde mezarlıktayken. böyle fantastik şeyler konuşuluyor işte burada. "bilim filan o da ne ki?"

    dün de müdür toplantı yaptı burada. adam okulun boktan başarısından bahsederken birkaç kadın ögretmen önlerinde kahvaltılıkları, (ilk tenefüsümüz uzun) zeytin, peynir yiyorlardı asxcacaxcscacscva

    düşünün ki önemli bir toplantıyı yönetiyorsunuz ve birileri karşınızda yedigi zeytinin çekirdeklerini umarsızca atıyor gazete üzerine.

    işte ögretmenler odası böyle sikko bi yer. içinde neler oldugunu merak etmeyin diyor yani.
  • türk insanı nasılsa öğretmenin de öyle olduğunun göstergesidir. (tabii bunu doktoru, mühendisi, öğrencisi, akademisyeni, hademesi, itfaiyecisi için de geliştirebilirsiniz)

    bir öğretmenler odasında farklı ilgi grupları bulunur:

    a) bilgisayarcılar: bu öğretmenler teneffüs zilinin çaldığını duyar duymaz odadaki 2-3 bilgisayardan birinin başına geçmeye bakarlar. zil çalana kadar gözleri ekrandadır. bu gruptakilerin çoğu 30 yaşın altında öğretmendir. en işe yarar tarafları sınav ve karne döneminde yaşlı hocaların bilgisayardan not girişini yapmalarıdır. genellikle asosyal damgası yerler.

    b) siyasiler: her ne kadar öğretmenler devlet memuru olduğu için parti üyesi olmaları yasaksa da fiilen hepsinin dünya görüşü bellidir. siyaset yapmak için sendikayı kullanırlar. hemen her öğretmenler odasında türk eğitim sen (milliyetçi), eğitim sen (solcu), eğitim bir sen (muhafazakar) ve eğitim iş (ulusalcı) mensubu öğretmenler vardır. bunlar kendi dünya görüşlerine göre arkadaşları ile sohbet ederler. çoğu zaman okul idaresini eleştirirler.

    c) magazinciler: ekseriyetle kadın öğretmenlerin mensubu bulunduğu gruptur. bu gruptakiler akşam hangi dizi oynamış, hangi şarkıcı estetik yaptırmış bunun muhabbetini yaparlar. aykırı bir öğrenci varsa, onun yediği içtiğinden, giyimi kuşamından bahsederler. hiç konu bulamazlarsa, evde ne yaptıklarını, kendi çocuklarının durumunu anlatırlar. sene başında öğretmenler arasında altın günü organize ettikleri gibi, herhangi bir öğretmen veya personelin, doğum, evlilik, gibi bir hayırlı işi varsa, takılacak altın için para toplama işini bu grubun bir mensubu yapar.

    d)taraftarlar: magazincilerin erkek versiyonudurlar. ellerinden spor gazetesi, hatta bazısının elinden iddaa kuponu eksik olmaz. öğrencilerle haftanın belirli bir günü mutlaka halı saha maçı yaparlar. o kadar ki, bir işleri çıkıp, o gün okula gelmeseler de, halı saha maçını kaçırmazlar. tabii ağızlarından aykut kocaman, burak yılmaz, manuel fernandes gibi isimler eksik olmaz. bu öğretmenler dersin, geçiş taksimlerinde de futbol muhabbeti yaparlar. genelde eğlenceli tipler olduklarından, öğrenciler tarafından sevilirler.

    e)akademikler: sayıca azdırlar ama her okulda bulunurlar. bunların derdi, kendi master, doktora tezleridir. ellerinden boş derslerde kitap eksik olmaz. tabii, daha bilimsel takıldıklarından saygındırlar. bununla beraber, notları genelde kıt ve ders anlatımları öğrenciyi zorlayıcı olduğundan, öğrencinin çekindiği ve pek sevmediği tiplerdir. muhabbetlerine arada bir yabancı dil öğretmenleri ve pedagojik formasyon alan ücretli öğretmenler dahil olur.

    f)uzaktakiler: bunlar öğretmenler odasında durmayı sevmezler. sabah paltolarını bırakıp, akşama kadar odaya uğramazlar. ya, idare ile, ya hizmetlilerle veya, öğrencilerle vakit geçirirler. çoğunun adı bile bilinmez. odaya ya su, ya çay içmek veya tebeşir almak için gelirler ve kimse ile konuşmazlar.
  • hocaanımların hakimiyetinde ise eğer altın günü için gayet müsait bir ortama sahip olabilen oda. aralarındaki yaşça en ufak öğretmen sizseniz, üstüne bir de bekârsanız; evli bayan öğretmenler fırsat buldukça sizi köşelere çekip mehmet coşkundeniz tadında pek çok öğüt de verebilirler aşka ve evliliğe dair.

    not: teneffüse diye geldim kısır yedim az evvel.

    ayrıca: (bkz: işyerinden sözlüğe girmek)
  • olm buraya böyle korka korka girerdik ya, gerçi ben iki defa girmiştim ve hayati olaylar haricinde siksen giremezdim, öğretmen olunca nasıl taşşağa geldiğimizi anladım. olm girin lan içerde acayip muhabbetler dönüyo bi olayı yok.
    süper oda.
  • bu odaya girmek zordu ve sırf bu odaya giremediği için orada yaşananları yıllar yılı merak edip içine dert eden ve "çocukluğun kapatılmamış hesaplarını" tek ödemeyle kapatmak istediği için öğretmen olduğunu söylemişti bir fen biligisi öğretmeni.
  • 16-17 yıllık öğrencilik hayatımda toplasam 1 saat durmamışımdır. benim için bilinmeyen ve bilinmediği gibi merak edilmeyen bir yer idi. ta ki bugüne değin... bugün öğretmenlik mesleğinde koskoca bir gününü doldurmuş tecrübeli bir öğretmen olarak diyebilirim ki biraz hayal kırıklığı oldu. son birkaç evrak işini tamamlayıp öğretmenler odasında beklemeye geçtim. birkaç ay sonra evlenecek olan bayan hoca düğün davetiyesi kataloğuyla içeri girdi. peşi sıra bütün bayan hocalar ve erkek hocaların bir kaçı işlerini bırakıp kataloğun başına doluştular. allahuekber woohoo nidalarıyla bir davetiye örneğinden diğerine geçtiler. erkek hocalardan birisi ki, abuk sabuk esprileriyle ortamı neşelendirme gayretindedir, yerinden doğrulup neredeyse reccep ivedik'in japonlara tersten ayakkabı fırlattığı sahnedeki gibi öne doğru abanarak woohoo nidalarına eşlik ediyordu.

    ikinci izlenimim olarak benden önceki bazı entrylerde de rastladığım gibi çay, kahve vesair ikramının oldukça fazla hatta bunaltıcı derecede olabildiğidir. umarım ilerleyen günlerde her ders iki üç ikramı reddedip sonunda birisine evet demek zorunda kalmam. (bu mevzuda problem bende olabilir. bunu da belirtmekte fayda var)

    ha son olarak o abuk sabuk espiri yapan hoca kantinden kahve içmedi. çünkü orada acı kahve yokmuş. dolabından aldı geldi. buraya kadar herşey normal ama acı kahvesine 8 küp şeker attı. hocam çok acı oluyor yahu dedi pişkin pişkin. (bkz: bu da böyle bir anımdır)
  • icerisinde bulunan her elektronik cihazda virus bulunmaktadir. usb belleginiz elinizde, cebinizde, cantanizda bile olsa su isiticisindan bile virus bulasabilir.
  • acayip sikiş dönen yer. tövbe tövbe adamı söyletiyorsunuz.

    eskiden öğrencilerin kapı açıkken içeriye bile bakmaya korktukları yerdi. şimdi ise öğretmenden çok öğrenci giriyor. yol geçen hanı gibi aq. ya birini şikayete gelirler ya da hocaları göt etmek için olimpiyat sorusu getirirler.(bkz: piç öğrenci) ayrıca veli diye bir şey var sürekli gelir çocuğuyla ilgili sorular sorar.

    ''benim çocuğum derste nasıl? benim çocuğumun durumu nasıl, vs vs'' öğretmenlerin de fiks cevabı vardır. ''oğlunuz zeki ama çalışmıyor'' bok zeki aq. çoğu öğrenci mal. tipik ergen işte. bir araya gelince kendilerini mafya gibi görüyorlar.

    neyse günde altı saat, (4+4+4'e göre artık sekiz saat)45-50 kişilik sınıflarda sanki oraya zorla getirilmişler gibi dersi dinlemeyen, soytarılık yapmaya çalışan, yeri geldiğinde öğretmene kafa tutan, tehdit eden, dövmeye çalışan hatta öldüren ergenlerle mücadele ettikten sonra( mücadele diyorum ders anlatmak demiyorum) 10 dakikalık tenefüste öğretmenler odasına giden ( 4+4+4'e göre 5 dakika oldu artık) öğretmenden kimse bilimsel konuşma beklemesin aq. hatta konuşma beklemesin. anca öğretmen farenjit olan boğazını yumuşatmak için çay ya da ıhlamur içebilir.

    belkide o öğretmen ay sonunu nasıl getiririm diye köşesinde oturarak düşünüyordur.

    herşeyi geçtim öğretmenler odasını nasıl bir yer olarak görüyorsunuz? ortada bir masa kenarlarda bok gibi kaynak yapılmış oturunca götte iz çıkaran saçma sapan sandalyeler olan, kışın soğuk yazın sıcak olan bir yer. her okulu kendi okuduğunuz okul gibi mi sanıyorsunuz?

    sonuç olarak (bkz: neyse ya la ben bişey demiyorum)
  • derste girtlagi sikildigi icin 10 dk boyunca kesintisiz bir sessizlik icinde bekleyen ogretmenlerin bir sonraki girtlak sikertme seansini bekledigi yer.. ama bazen iyidir be. valla.
hesabın var mı? giriş yap