• hakkında: “sinemanın plastik olanından sıkıldıysanız; patlayan arabalar, komplo teorileri, dünyayı kurtarma safsatalarından gına geldiyse, gerçek bir samimiyetle çekilmiş ve küçük öyküsünü büyük söylemlere bulaşmadan, samimi bir şekilde anlatmış bu filmi izlemelisiniz…” denebilen film. izlense şahane olur.
  • (bkz: 81 nci oscar ödül töreni)

    2008'de gösterime girmiş japon filmleri içinde, en iyilerden biri. bu gece akademi'den "en iyi yabancı film" oscar'ını da kaparak sevindirdi beni.

    http://www.tersninja.com/…n-iyileri-ve-en-kotuleri/
  • kundo koyama'nın yazdığı yojiro takita'nın yönettiği japon yapımı film. 81 inci oscar odul toreninde en iyi yabancı film ödülünü almıştır.
  • diğer adı (bkz: departures) olan oscarlı japon filmi.
    bir orkestrada viyolonsel çalarken, orkestranın dağılmasında sonra bir kasabaya yerleşen ve orada bulduğu ölülere makyaj yapma işini icra eden bir gencin hikayesi diye çok kabaca anlatılabilir filmin konusu.

    filmin açılışı çok güzel özellkle ilk ölü hazırlama merasiminde kamera öyle bir yere konulmuş ki abi kafanı çekte bizde görelim diyesi geliyor insanın. film ölümün insan hayatının -ne kadar görmezden gelinse de- çok önemli bir parçası olduğunu tüm sadeliğiyle gözler önüne seriyor. tam kararında ve oldukca duygusal bir finalle son buluyor. bence oldukca etkileyici ve seyredilmeye değer.
  • içeriğinde çok hoş, çok da orijinal bir evlilik teklifi barındıran film:

    "dünyanın bütün şehirleri bizim yeni evimiz. gel, hepsini birlikte dolaşalım."

    --- spoiler ---

    filmde yaşam ve ölüme dair mesajların yanısıra müzik tutkusuna dâir ince ayrıntılar da var. örneğin orkestranın sahibi dağılma kararını açıklarken ve hemen akabinde öylesine üzgün görünüyor ki, adamın o ruh hâli müzik sevgisini çok çok iyi özetliyor.

    --- spoiler ---
  • sanatçının az sonra yakılacak o bedenle o denli uğraşması, bizim öleceğimizin belli olduğu hayatta bir şeyler için beyhude çabalamamız. ölümün karşısındaki çaresizlik gerçekten dehşet verici, sanki ritüel bu acıyı biraz olsun hafifletiyor.

    oldukça kararlı, doğrudan ve sade bir film. sana puanım dokuz kanka.
  • cuma akşamı aklımı dağıttı sağ olsun. hüngür hüngür de ağlattı.
    böyle saçma sapan günlük işlere canımızı sıktığımız ya da "acaba kariyerim olacak mı?" diye düşünüp hayıflandığımız zamanlarda oturup izlenmeli.
  • ölüm geliyor aklıma birden ölüm
    bir ağacın gölgesine sarılıyorum. *
  • "ölüm her şeyin sonu demek değildir, bu zamandan ayrılıp bir sonraki aşamaya geçmektir."

    filmin fragmanını, sinemaya geldiğini zamanı kesinlikle hatırlıyorum ama hafızamı kaybetmediysem, film boyunca hissettiğim 'ben bu filmi izledim' hissiyatı sadece bir yanılsama olmalı. tıpkı ölüm gibi. film, başından sonuna dek ölümün yaşamın bir parçası olduğunu, olması gerektiğini anlatıyor aslında. ancak ölüm hakkındaki ilk düşüncemiz nasıldır? kesinlikle ürkütücü ve korkunç, değil mi? daigo'nun ilk işinin korkunç oluşu elbetteki bir tesadüf değil, ölüme olan bakış açımızdır.

    film, işsiz kalan bir çellistin, annesinden kalan evine dönüp, eski kasabasında eşiyle birlikte hayata tutunma mücadelesini, ancak kimsenin hoşlanmadığı işini yaparken nasıl değiştiğini anlatıyor. daigo, ölüleri yıkarken, giydirip, makyajlarını yaparken, sadece onları son yolculuklarına hazırlamıyor, geride kalanların da kendisine büyük bir minnet duymasını sağlıyordu. çünkü işini son derece büyük bir özveriyle, adeta sanatçı kişiliğiyle icra ediyordu. sadece ölen kişiye değil, geride kalanların da yaşamına dokunmuş oluyordu. daigo ölümü ve ölüleri giderek kabullenmiş ancak hayatı boyunca nefret ettiği tek kişiyi, onu ve annesini 6 yaşındayken terk eden babasını hala affedememişti. birini affetmek için ölüm gerekli miydi? daigo, öldükten sonra babasını affetmiş, hamamcının oğlu ise öldükten sonra annesinden af dilemişti. ölüm yaşam için bazen geç kalınmış cevaplar anlamına geliyordu.

    film öyle dingin ve huzurlu bir havada ilerliyor ki, hatta başlarda komediyi o kadar dozunda koymuşlar ki, ancak filmin yarısına yaklaştığımızda, kısa bir süre önce benzer bir seremoni yaşamış olduğumu hatırlayıp, afalladım. gel gelelim, ikinci yarısı epey kalp yorucu, göz yaşı garantili diyebilirim, hele acısı taze olanlar için... belki de doğru zamandır izlemek için bilinmez. yine de mendillerinizi hazırlayıp, bu şairane dille anlatılmış ölüm yolculuğuna tanık olmanızı öneririm.

    "iyi yolculuklar, yine görüşeceğiz. "
  • --- spoiler ---

    daigo'nun eşi ne kadar anlayışlı ne kadar pozitif bir kadındır. fırtınada sığınılacak liman gibi. bulayım benzer karakterde birini, ışık hızıyla nikahı basıp, ellerini sıcak sudan soğuk suya değdirisem ne olayım.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap