• ne büyük ne küçük olabilmiş kardeş, kardeşlerin en çilelisi. kardeşler içinde sosyal çevresiyle etkileşimi en yüksek bunlar olur genelde. 3 kardeşiz, bizim evde de var bundan bi'tane. şimdi yıllar geçti, çilesi sıkıntısı azaldı, geçmiş kritiğini şöyle yapıyor;

    abi ben "abiye vurulmaz o büyük, kardeşe vurulmaz o küçük" telkiniyle büyüdüm. lan ben erkek çocuğum vurmam, kırmam lazım ama yok, anlamıyor ki annemler. ne oldu? sana saldırdım sen dövdün, kardeşime saldırdım annem dövdü. dayak arsızı oldum lan sayenizde. çayımı tazeleyin.

    çocuk %100 haklı. ha gerçi ne oldu? dayak yiye yiye atmayı da öğrendi eşşoğlu. zaten goril gibi gücüm de yetmiyor. şimdi bir dediğini iki edemiyoruz gt korkusundan. devletin bu konuda bi'şeyler yapması lazım.

    ben şunun çayını doldurup geleyim.
  • ortancanın en büyük özelliği şaşırtmasıdır. geçen yıl mavi olan ortanca bir bakarsınız bu yıl renk değiştirmiştir. esasen bu toprağının asitlik oranıyla alakalı olduğundan, istenilen renkte ortancaya sahip olmak mümkündür. misal:

    -toprağa kireç atarsanız, beyaz veya pembe;
    -toprağa paslı demir, çivit, çay demi, mürekkep koyarsanız mavi tonları;
    -sulama suyuna sirke katarsanız, koyu pembe veya kırmızı olur.

    ayrıca oburdur, gıdaya çok düşkündür. hararetlidir, suya da çok düşkündür. gölgeye aşıktır. güneşten korkar, küçülür. küçük saksılara hapsedilmeye tahammül edemez. kış aylarında, ille de ortanca istiyorum derseniz, yaz aylarında çiçek açan ortancanın dallarından kesin ve baş aşağı sallandırın. rengini kaybetmeden kurur ve yıl boyunca güzelliğini korur.
  • mor ve mavi renkler için toprağa çivit, kırmızı tonları için bir avuç çivi atılması önerilen çiçek, gölge ve su sever.
  • iyi bakildiginda uzun yillar dayanan, yillar gectikce minik birer agaca donusen cicek. tam dibinden degil de dibinin bir adim otesinden minik agacin butun etrafina gelecek sekilde sulanmasi gerekmektedir. sulama saati olarak sabah erken saatlerde veya oglenden sonra secilmelidir. yaz aylarinda sicaktan buzulen, yere kadar egilen ortanca cicekleri ogleden sonra sulandiklarinda nerdeyse 5 dakika icinde eski hallerine gelirler. bahce guzelliklerinden bir mucizedirler. eger dallari cok yayiliyorsa kumas parcalariyla dallara zarar vermeden yayilan dallar ortaya dogru baglanabilir. rengini degistirmek icin ortancanin topragina cayin demi atilabilir. zamanla renk pembeden maviye dogru degisir. ayrica bir ortanca bahcesinde buyumusseniz saklambac oynarken saklanilacak en iyi yerin ortancalarin arasi oldugunu da bilirsiniz, ama yillarca kimseye soylemezsiniz.
  • mavi veya kırmızı tonlarını toprağının asit-baz ayarıyla oynanması neticesinde elde eden bitki. asit oranı fazla olunca maviye mi çalıyodu kırmızıya mı tam hatırlayamadım ama var böyle bişey.
    seralarda özenle üretilen ve şahane mor, pembe tonlara sahip olan bu ortancaları saksılarda alırsınız, bir hevesle evinize götürür dikersiniz. aman allahım ne de güzel renkli çiçekleri vardır değil mi? vardır evet. ama seneye açan çiçeklerin arasında bir adet beyaz renkli nah çıkar. işte maalesef siz o çiçeğin rengini sürdürmesi için gerekli naneleri toprağa katıştırmadığınız veya ayarını tutturamadığınız için o renkler kaybolmuş, solmuş yerine böyle sikindirik açık sarı-beyaz kıvamında solgun bir renk çıkmıştır. takdir-i ilahi.
    biz satıyoruz mesela bunları, ama söylüyorum ben seneye bunlar açmaz böyle bakın iyi düşünün diye. iflas edicez galiba yakında.
  • gölgede yetişen, güneşi sevmeyen bir güzel arsız bitki.. yazın çiçek açar "arsızca".
  • dunyanin en sevimli ciceklerinden biri.

    istanbul'u hatirlatir bana. sahilde gordukce severdim, parklarda gidip koklardim. bizim sitenin bahcesinde de vardi, pencereden bakinca selamlasirdik yazlari.

    tasininca bahcemize de misafir oldu turuncumsu renkli ortanca, uzerinde 'sen mutlu ol diye' bir mesaj. nasil olmayayim?

    cok gecmedi birliktegimiz, yine tasindik. hem bu sefer ulke degistirdik. umarim benim turuncu ortancama yeni sahipleri iyi bakmistir bunca yil.

    simdiki bahcemizde ortanca yok hic, ekelim istedik yer bulamadik. az once konusu gecti, 'turuncu ortancan napiyor acaba, gidince bir ziyaret etsek mi ne dersin' dedi gulerek.

    simdiden soyluyorum, bir gun kapiniz da calar da, merhaba biz eski kiraci, turuncu ortancaya bakmaya geldik derse birileri, yabanci degillerdir, bahceye buyur edin onlari olur mu?
  • bunun çiçek olanı, yazın açınca kendini taşıyamaz. dallar çiçeğin ağırlığıyla aşağıya çekilir hep. kirli kırlent isimli öykü kitabında yusuf eradam çok güzel bir şekilde kullanmış bu durumu. adını şimdi hatırlayamadığım bir öyküde elleri kolları poşet dolu yaşlı kadına yardım teklif edilince kadın şöyle cevap veriyordu; “ ay yok istemem! ortanca mıyım ben kendi yükümü taşıyamayacağım!”...ortancalar alınmasın.
  • bu çiçeğin türlü türlüsü bahçemizde var. bahçede uyuyakalıp uyandığımda gözlerimi bu çiçeklere açtığımda cennetteyim sanıyorum.
  • kendisiyle duygusal bağlarımız olduğunu düşünüyorum. en sevdiğim iki çiçekten biridir kendisi. ikincisi için (bkz: şakayık).

    en sevdiğim! yukarıda bir yazar belirtmiş; hydrangea hortensia ismiyle kalabalık ve uzun ömürlü aile anlamına geliyormuş, türkçesi de ortanca. ee ben de kalabalık ailemin ortanca çocuğuyum, daha ne olsundur.* (kendime anlam çıkarmaya çalışıyorumdur)

    evlenirken, nikah çiçeğimi annemin bahçesindeki ortancalardan kendim yapmıştım.
    görsel
    görsel
hesabın var mı? giriş yap