• mahallede kaybolma diye ismiyle dilimize çevrilen ve ilk baskısı mart 2019'da can yayınları'ndan çıkan patrick modiano kitabı.
  • 2014 nobel ödüllü modiano'nun dilimize çevrilen son kitabı. bu kitapla birlikte dilimize toplam 7 kitabı çevrilmiş. biri çocuk kitabı zaten, o hariç hepsini okudum. en beğendiğim kitapları en uzağından unutuşun ve bir gençlik ki ikisi de can'dan çıkmıştı. bir sirk geçiyor varlık'tan, şu an baskısı olmayan yıkıntı çiçekleri ve kötü bir ilkbahar isimli kitaplar da yine can yayınları'ndan çıkmış.

    bu kitap da diğer modiano kitaplarının neredeyse aynısı. yine bazen paris sokaklarında bazense kendi belleğinin dehlizlerinde geçmişin izini süren bir karakter var. yine fazlasıyla melankolik bir hava var kitapta. fakat diğer kitaplara kıyasla biraz daha merak uyandırıcı bir hikaye var. ne var ki bir yerden sonra geçmişin yoğun anıları arasında kaybediyorsunuz o merak duygunuzu.

    ben modiano'yu çok sevdiğimden büyük bir hevesle aldım kitabı ve keyifle de okudum, ancak okuduklarıma arasında en iyi modiano kitabı bu diyemem. yıkıntı çiçekleri ya da kötü bir ilkbahar kadar fazla belirsizlik ve durağanlık olmasa da sanırım başlardaki yaratılan o merak hissinin kitabın ortalarından sonra hiç önemsenmeyip yok edilmesi biraz canımı sıktı. yine de iyi bir kitap bence ve yeni bir modiano kitabı dilimize çevrilse onu da hemen alır okurum. hala aynı heves ve heyecanı duyuyorum bu adamın kitaplarına karşı. hevesime bir şey eklemedi bu kitap ama ondan bir şey eksiltmedi de.

    aşağıdaki alıntılardan birisini çok ilginç buldum. şöyle ki;

    ben fleurs de ruine* başlığına girdiğim işbu* entryde modiano'nun aşağıda yer alan ve bu kitabın 60. sayfasından ilk alıntıladığım kısımda yaptığı benzetmenin aynısını genel olarak modiano için yapmışım zaten.

    --- spoiler ---

    ama bir zamanlar felsefe hocası maurice caveing'in kendisine dediği gibi, yazları her şey askıda kalırdı, ''metafizik'' bir mevsimdi yaz. sf. 18

    yıllardır bunu düşünmez olmuştu, öyle ki, yaşamının o dönemi, bulanık bir camın ardından kalmış gibi geliyordu ona. bu cam, ışığı çok az geçiriyordu, ancak yüzler ve siluetler belli olmuyordu. sf. 60

    uzaktan, onunla konuşma olasılığı olan bir tanıdık görünce, kaldırım değiştirmeye hazır, dikkatlice yürürdü. gerçekten karşılaşmaktan memnun olunacak bir insanla ancak ender olarak rast gelinebileceğini fark etmişti. hayatın içinde iki, bilemediniz üç kez. sf. 60

    (can yay. - 1. baskı - nedret öztokat çev.)

    --- spoiler ---

    bu da benim entrymdeki bölüm;

    modiano kitaplarında belli başlı öğeler hep var. bir şehir, bu şehirde savrulan bir ya da birden fazla genç, asla net olarak okuyucuya tanıtılmayan tabiri caizse genelde siluet halinde bir baba figürü, melankoli ve tüm kitaba sirayet eden puslu atmosfer. modiano bunu tam olarak nasıl yapıyor bilmiyorum ama tasvir ettiği bütün mekanları, yarattığı bütün karakterleri ve hatta hikayeyi buğulu bir camın ardına koyuyor adeta ve size asla net bir görüntü sunmuyor. bu metafor üzerinden gidersek bu kez camdaki buğu bana çok fazla geldi ve beklediğimden, istediğimden çok daha az şey görebildim. bu yüzden de diğer kitapları kadar sevip zevk alamadım bu kitaptan.
hesabın var mı? giriş yap