• gece gördüğün rüyalar, gündüz aklının okuduklarıyla pişer; ruhun dünyası apayrı
  • bedenlerimizle giydirilmis, maneviyat yönü kuvvetli, huy çıksa çıkmayan, eşi olan ama asla bulunamayan(ruh eşi varmış ya güya) hayal dunyamda grimsi hissedilen saydam varlık.

    varlığından eminim ve olmediginden. .
  • güzel bir rehber şarkısı. sözler için buyrun:

    turp günlerinden bi' gün, sabah beş.
    dilimde bi' şarkı nasıl'sa beleş.
    bendeniz şekerler'in oğluyum, cebimde güneş.
    misal düşmemiş bi' kar tanesiyim.
    varsay uykuda bi' köy hanesiyim.
    içim ihtiyar savaş gazisi.
    talebim değil hanlar hamamlar, gömme saraylar.
    sahibi olduğum her şey: rûyalar.
    herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek.
    senin de öyle.
    pantolon-ceket, sokaklar benim.
    bastığım toprak, ağaçlar benim...
    neler gördüm, neler görmediğim?
    aldım ihmalden planlarımı.
    gezdim çıkmazda sokaklarımı.
    kadınlarca derya yüzdüm, saadet bulmadım!
    beyaz attan düştüm ne hükmüm kaldı, ne prensliğim.
    adımdan bi' harf attım, görmedin.
    herkesin doyduğu bi' çıkma ekmek.
    senin de öyle.
  • şimdi çok iddialı olacak ama böyle bir şey yok lan. nöronların elektriksel, biyokimyasal düzenidir bizim ruh bildiğimiz. beyin ölünce, ruh da ölüyor işte, kabul etsek de etmesek de yeniden mutlak yokluğa döneceğiz. beyindeki son atp'de harcanınca, beyindeki nöronlar ölünce ölüyoruz, bu kadar işte.

    diye düşünüyorum baz günler.

    sonra tövbe diyorum, olmaz öyle şey diyorum. ruh var ve ölmez diyorum.

    ne bileyim saçmalayıp duruyorum.
  • ruh ; bedene sunulan sevgilidir.
  • saat 5 ise dinlenmesi farz olan sarkidir.
  • felsefi literatürde, özellikle islam felsefesi göz önüne alındığında, bazen "nefs" şeklinde de ele alınandır.

    ruhu veya nefsi üçe ayırır ibn sina: nebati, hayvani, akli (bitkisel, hayvansal, akılsal). nebati nefsin alameti farikası ikidir: büyüme ve üreme. hayvani nefis, buna ek olarak, algılama, hareket etme, arzu gibi melekelere de sahip. peki insan? ona da müdrike ve muhayyileyi bahşeder filozofumuz; insanın ötekileri de kapsayacağını kabul ederek. peki, insan, bu ayırıcı vasıflarının dışında, ortaklık kurduğu özellikleriyle nebati ve hayvani nefiste birebir örtüşme sağlar mı? yani, bir hayvanın arzu edişi ve bir bitkinin büyümesini aldığımızda bile, insana yükleyeceğimiz bir benzerlik söz konusu olabilir mi?

    şurası açık ki, insan aklı bu benzerlik temelinde iş görür: akıl konusundaki üstünlüğe diyecek olmadığı aşikar iken, bir hayvanın arzu edişi ile arzularımız benzerlik gösterir, demeye varır bu. varlık hiyerarşisini, üsttekinin alttakini kapsayıp, ona ek olarak/fazladan bazı özellikleriyle ondan yükseldiği ön kabulü ile sunarız. öyle ki, birini diğerinden yücelten özelliğe bakışların yönelmesiyle, ortaklık kurulan ve ikisini de aynı kılan özellikler ıskalanmış olur.

    hayvani nefsin sahip olduğu iştiha veya devinimlerinin sebepleri ile aklın hiyerarşik düzlemde yücelttiği insanın bir şeye yönelme sebepleri aynı olabilir mi? burası oldukça karanlık, fakat her nasılsa, bu ön kabulden hareket ederiz. farklılıklara yönelen zeka, aynılıkların “aynılığı” üzerine düşünmeyi ıskalamış olur. büyüme derken nasıl bir büyüme anlarız? hem bir aynı tarz büyüme olgusundan bahsettiğimiz takdirde bile, bu büyümeyi harekete geçiren nedenleri de aynı sayabilir miyiz?

    her varlığın kendine özgü özelliklerinin olduğu kanaatini taşımaktayım ve dahi farklı değerlerinin. hiyerarşik bir durum, ancak bir canlının ötekine “fazla olarak” varsayıldığı bazı üstünlüklerin kabulü ile sağlanıyorsa, canlıların kendilerine özgü, bir diğerinde asla bulunmayacak tarzda özelliklerinin bulunmasının kabulü, hiyerarşiyi yıkar. çünkü eğer aynı özellikleri içerecek ortak bir zemin kurulamayacaksa, şu halde, onu diğerlerinden ayıracak özelliklerin daha değerli olacağını belirlemek de imkansızlaşacaktır. değer atfetme, ortak bir paydadan hareketle, bu zemini kabul ettikten sonraki kıyasla belli olur. oysa ortak bir zeminin yadsınması, kıyası da imkansız kılacaktır.

    her canlının kendinde taşıdığı ve bir diğer canlıyla kıyas kabul etmeyecek melekelere sahip olduğu bilinci, “değer hiyerarşisi”ni yıkmakla birlikte, onu kendi özüne daha yakın kılar. insanın düşünüş şeklinden farklı olması ve insana nispetle bazı becerilere sahip olmayışı, hayvanları, insanlardan farklı kılmakla birlikte daha değersiz kılmaz, ne de daha aşağı düzlemde. dikey hareketler, becerilerin farklılaşması ve bir şeye ulaşabilme gücünden kaynaklı olamaz. bu, insani mantığı yüceleştirme, bu mantık örgüsüne sahip olmayanları aşağı görme eğilimidir. bunun sonraki adımı, her şeye muktedir bir zekaya sahip insanın, diğerlerine kendisinin arzu ettiği şekilde yön verme, yok etme veya yaşam izni gibi bazı müdahalelerini haklı kılma adımıdır. oysa niteliklerin farklılığı ve dolayısıyla ortak düzlemin imkansızlığı, bu adımın haklılığını ortadan kaldıracaktır. birbirleriyle örtüşmeyecek düzlemlerden, özelliklerden, melekelerden, hallerden bahsediyorsak, değer yüklemenin anlamsızlığını da kabul etmemiz gerekecektir.
  • hala varlığı tam olarak kanıtlanamayan kavram.
    düşündüğümüz veya belli kalıpların içine sokmaya calıstığımız şeylerden ayrı olabileceği gibi hic olmayan bir uydurma da olabilir.daha çok insani özellikleri belirtmek için kullanıyoruz mesela beğenmediğimiz bir davranış görünce bir konuyla ilgili ruhsuz yaftasını yapıstırabiliyoruz.ince ruhlu da keza oyle.pekala bunlar artık deyimlesmis diyebileceğim bir durumu aktarmaya yarayan sözcükler.o zaman ruh içimizdeki enerji midir,iç sesimiz midir,bizi biz yapan unsurlar mıdır? tanımı herkese göre değişir bu aynı bir toplulukta tanrıya herkes inansa bile zihninde farklı sekillenmesi gibi.insanın iç dünyası,inanc bicimi gibi etkenler rol oynuyor.belki de ruh kavramı tamamen psikolojiktir.escinseller arasında soyle bir düşünce de vardır, ruhlar bedenlerini bulurken bizim ruhlarımız yanlıs bedenlere hapsoldu.peki anne ve babamız birlikte olmayıp başkaları ile olsalardı yine biz olur muyduk? dıs görünüs acısından imkansız elbette ama iç sesimiz yine oluşur muydu? gerçi bunlar da beynimizdeki dusunceler ancak bizi biz yapan o enerji vs her ne ise o bizi yine bulabilir miydi bilemiyoruz.
    gördüğümüz rüyalarda bile söz konusu olabilen bir konu ruh.bazıları gece çıkıp geziyor gördüklerin yasadıkların diyor başkası baska bir şey diyor.
    belki olduğu bilinse ya da bilinmese çok fark edecek bir şey olmayacak ama insanın kendi vücudundaki bir şeyi kesin olarak bilememesi ilginç bir durum.
    elbette bu sadece ruhla ilgili değil.
  • ruh demiş peygamber dememişti.

    beden rahibi - ruh hekimi - ruh rahibi

    ruhun aklındaki delik, delilik..
    delilik olmadan hayat tam tadında yaşanamaz. mutlak akıl akıllıca değil.

    ruh osuruk gibidir. bir bedenden çıkar da kaç tane burna girer, gene de varlığından emin olunamaz, bilinemez. 21 gram bile çekmiyor ruh, radyoaktif madde gibi. bir var bir yok, bir ışıldak bir karanlık.

    ben bir tür gazeteci yazarım. ruh gazetecisi. ruhtan skandal haberler. atlatma ilişki dedikoduları.. aktüalite.. (bkz: yazar/@ibisile)

    - ruh emar'ı nerede çekiliyor?
    - yatakta.
    - ilaçlısı?
    - çıplak çekim. coca cola'ya ilaç katılıp çekiliyor. (burada hastaya önceden az bilgi verilir.)

    fethiye köylüklerinde türk geniz yapısına uymadığından ruh sözcüğü başına sesli harf eklenerek uruh diye dillendirilir. cümle içinde kullanımı: "sizden umanların uruhuna varsın." (bkz: sizden umanların ruhuna varsın)

    ruhun (egodan) bağımsızlığı üstüne: "ruhun kendi içinde, senin elinde değil.." herkesin fikri/hissi farklı da olduğuna göre, bu ruh kesin gezen bir şey. bu itibarla ruhun vücutta/dünyada nerede oturduğunu söyleyemeyeceğim.

    ortanın sonu. ruh ve sınır hastalıkları...

    içki içmenin adabı/içki içme adabı:
    rakı kadehi tepeleme doldurulmaz.
    içkinin üstünde ruha da yer bırakılması gerekir.
    yoksa gökgörmedik olursun.
    rakıda ruhun yerini su tutar.
    içkiden çok ruhla sarhoş olmak için rakının yanına bir kadeh daha su.
    bektaşi ruha gönülsüz olduğundan tasla, çanakla içiyor olabilir.
    kadeh gönlündür. peş peşe kadeh devirmek çoğalma istemin.
    içmeyişin kendinden korku ve saklanma.

    şey ruhunu temsilcisi olacak olan sözcüğe veriyor. biz ondan sonra artık sözcükte de ruh görüyoruz. hatta bir sözcük uydurmakla yoktan ruh da türeyebilir, hiç belli olmaz. neolojizmin de bir gücü var.

    ***
    ruh, lise 1'deki coğrafya dersimize giriyordu galiba. bir arkadaş soyunan karılı bir deste kumar kağıdı getirmiş, azgın azgın o ve hepimiz ders-teneffüs dinlemeden bakındığımızdan, dersinin birinde ruh bunu yakaladı. hemen bütün kağıtları müsadere etti. cebine koyup kaybolmadı, hepimizin önünde, ön taraftaki çöp kutusuna ilerledi. hiddetten bombozdu, elleri titriyordu. bir yandan kağıtları yırtıyor, bir yandan söyleniyordu: "ben, ömrümde böyle kağıt görmedim!" bizim sınıfa bu, ömrümde böyle karı görmedim gibi geliyordu ve, gülüştük mü, yoksa sonradan mı koptuk ayıramıyorum.

    sevgili ruh'umuzun lakabını alışını da an be an yaşadık. üst sınıflardan nizamettin abi ve büyükler ekibi vardı. ruh okula atamayla yeni gelmişken, yatakhanede nöbetçi öğretmenlik yapmaya başladığında elbirlik onlar koydu adını. öğretmenlerin nöbetler için ne kadar fazla mesai aldıklarını merak etmek hiç aklıma gelmemiş. birlikte aileyiz ya, yeni geleni yadırgamak dahil aileliğe; meraksızlık da ailelikten. "ifade edeyim evladım" en tipik sözüydü. sabahları tek tek her ranzaya kaldırmaya uğrardı. kuralcı olduğundan gece yat saatinde gergin olurdu. tam saaatinde koridorlar boşalsın, ışıklar sönsün diye koşturur dururdu. onun hassasiyetini farkeden büyükler, organize olmuşlar, bir biri bağırıyor urrrh! diye, bir biri. ve koridorun zıt uçlarından sırayla bağırıyorlar, kaçışmaya da becerikliler. oradan oraya koşar, kan ter içinde kalırdı. örneğin erdoğan hoca eşek şakası yapanı yakaladığında kayışını çıkarır da döverdi. ama ruh hoca ya yakalayamıyordu, ya yakalasa da herhalde sadece kulak çekerdi. bu haytalara ise kulak çekme pek terbiye olmazdı, eminim. ufakken ona ruh hoca demezdik tabii, sadece ruh derdik.

    ***
    ruh anlayışı/kavramı tarihte nerede nasıl belirdi bilmiyorum, antik mısır'da ka ile ba aynı insanın enerji ögesiyle cismani tarafını paylaşıyor veya temsil ediyorlar. bu ikilide ka ruha oldukça benziyor. günümüze batı düşün/kavram dünyasından iki ana ruh izleği kalmış: spirit ve soul.

    "bir zamanlar ruh tanrıydı, derken insanlaştı, şimdiyse yığınlaşıyor bile." friedrich nietzsche - also sprach zarathustra

    "ruh zenginliği ganimet biriktirmeyle değil, alımlama açıklığıyla olur." carl gustav jung - die archetypen und das kollektive unbewusste

    "ruh, kavramlarda yaşamaz, yapılanlarda ve gerçeklerde yaşar." carl gustav jung- erinnerungen traume gedanken

    "oysa madde, bizlere en az ruh kadar yabancıdır. son olup bitenler hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. bizde dengeyi sağlayan tek itiraf bu." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "latince'deki animus ruh ve anima can, eski yunanca anemos rüzgar sözcüğüyle aynı köktendir. rüzgar anlamına gelen diğer eski yunanca sözcük, pneuma aynı zamanda ruh anlamına da gelir." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "bir başka inanış da, tuhaf ama, sık rastlanır, ruh ile adı özdeşleştirir. kişinin adı ruhu sayıldığından, yeni doğan bebeklere atalarının ruhunu yeniden canlandırmak için onların adı verilirdi." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "doğu dünyası da maddenin ancak bir "maya" [yanılsama] olabileceğini ileri sürerek ruh'u seçti ve asya'ya özgü yoksulluk ve pislik içinde uyuştu gitti." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "bize göre, bilincin yeri beyindir. fakat bilinç, ruhun tamamı demek değildir, ruh temelde, vücudun her yanına dağılmış sinir sisteminin işlevidir. vücudun merkezi de başta değil, karında, onun boğum kümelerindedir. ruhun belirsiz varlığı burada yer alır. bilincin, beyin yarımkürelerinde yer alması ise algısal bir işlevi, bir algı organını kurar." carl gustav jung - insan ruhuna yöneliş

    "tanrıya çok fazla ruh tahsis ettik, insana ise pek az. fakat insanın ruhu açlıktan kırılırsa, tanrının kendisi de serpilip büyüyemez. dişil psişe bu açlığa yanıt verir, çünkü o, logos'un ayırdığını bütünleştirecek olan eros'un işlevidir." carl gustav jung - aspects of the feminine

    "tanrı rüzgardır, görünmez bir nefes-ruh olan insandan daha güçlü ve kudretlidir. ibranice ruah sözcüğündeki gibi arapçadaki ruh sözcüğü de nefes ve ruh anlamlarına gelir." carl gustav jung - aspects of the masculine

    "insanlar, kendi ruhlarıyla karşılaşmamak için ne kadar saçma olursa olsun her şeyi yaparlar. hint yogası ve bütün gereklerini yerine getirir, katı bir beslenme programı uygular, hikmet öğrenir ya da dünya edebiyatının mistik metinlerini papağan gibi tekrar ederler - bütün bunların sebebi kendileriyle iyi geçinememeleri ve ruhlarının herhangi bir fayda sağlayacağına dair en ufak bir inançları olmamasıdır." carl gustav jung - rüyalar

    "sohar'a göre insan, nefesch'te yani doğal ruhta birleşmiş olan bitkisel, hayvansal, rasyonel ruh dışında ruhun daha üst aşamaları sayılan ruach'a, yani manevi ruha ve neschama'ya, yani tanrısal kıvılcıma ya da tanrısal ruha sahiptir. ruhun daha üst aşamaları insanda latent (pasif) durumda bulunur, ancak sezgisel meditasyonla ve insanın kendi üzerine bıkıp usanmaksızın sürdüreceği çalışmayla hayata geçirilir." werner hoffmann - özdeyişler üzerine

    "nino halkına göre bugüne dek verilen en ağır ruh 10 gm, insan ömrünün uzunluğu ruhunun boyu ile orantılıdır, erken ölen çocukların ruhu kısadır." sir james george frazer - the golden bough

    "eskimolar 'ruhun ait olduğu bedenin şeklini gösterdiğine, fakat daha nazik ve daha uçucu bir yapısı olduğuna' inanırlarmış." sir james george frazer - the golden bough

    [gel gör ki irimias hiç kulak asmadı, kendini iyice kaptırmıştı. "sahibini yitirmiş köledir bunlar ama gurur, saygınlık ve cesaret olmadan da edemezler. içlerindeki ruhu canlı tutan budur, hatta bütün olanların kendilerinden kaynaklanmayıp yalnızca onların gölgesinde yaşamayı sevdiklerini, o küt kafalarının derinliklerinde duyumsadıkları halde böyledir bu..."] laszlo krasznahorkai - satantango

    "hiçlik bilinen anlamda yok; ama dünyanın kendisi maddi bir kitledir ve ruhların toplamından insan ruhu oluşur. madde ruhtan daha fazla ölemez, yalnızca iyilik ve kötülüğe göre biçim değiştirebilir. geçmişimiz ve geleceğimiz bir zincirin halkaları. kendi soyumuzda yaşıyoruz, ve soyumuz bizde yaşıyor." gerard de nerval - les filles du feu (rüya ve yaşam öyküsü)

    "peki hem ben olan hem benim dışımda olan bu ruh neydi? adı efsanelerde geçen çiftim* miydi, ya da doğuluların ferouir dediği o gizemli kardeş miydi? -yoksa, hani bir masaldaki, ormanda bütün gece, aslında kendisinden başkası olmayan yabancıyla* çarpışan şövalyenin hışmına mı uğramıştım?" agy

    "iki ruh yarışıyor gövdemizde, bütün organlarımızda üretilmiş, birbirine benzer iki parça görünümündeki gövdeye bu karma tohumu işte iki ruhun birbirleriyle yarışı koydu. her insanda bir seyirci, bir oyuncu var, konuşan ve yanıtlayan." agy

    "çünkü bütün dünya gençliğinin seviyesi manen düşmüştür. yalnız ruh'u küçümsemekle kalmıyor, ondan nefret ediyorlar. bugün dünyanın bütün gençliğinin nişanesi budur. sporu, hareketi, savaşı, sınıf mücadelesini neden isterler sanıyorsunuz? ruh'tan nefret ediyorlar. gerçeğe dönmek istiyorlarmış, romantizmden, manevi değerlerden, boş fikirlerden iğreniyorlarmış."* nikos kazancakis - ispanya, yaşasın ölüm

    "kalp ruha der ki: ben severim, aşık olurum; ama acısını nedense hep sen çekersin. ruh da cevap verir: sen yeter ki sev." şems-i tebrizi

    "övgü sana rabbim, hastalık kardeş için
    ağırbaşlıdır, iyidir, insana acır
    ruhun maddeden kaçmasına yardım eder" nikos kazancakis - allah'ın garibi

    "plotinus'a göre ruh, üstün aklın düşüncelerini yansıtarak maddesel nesneleri yaratan bir aynadır." italo calvino - bir kış gecesi eğer bir yolcu

    (bkz: ruhlar/@ibisile)
    (bkz: ruhum), ruhum daraldı, gavsaram daraldı
    (bkz: ruh göçü)
    (bkz: ruh kovalama)
    (bkz: sözcüklerin ruhu)
    (bkz: ey ruh/@ibisile), ruh çağırma seansı
    (bkz: hulk/@ibisile), hulkum
    (bkz: koca gönül), koca can, nefs
    (bkz: seele/@ibisile)
    (bkz: kadıköy anadolu lisesi yatılısı/@ibisile)
    (bkz: beden dışı deneyim)
    (bkz: ruh ve sinir hastalıkları)
    (bkz: bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi/@ibisile)
    (bkz: su içerken elini başının üstüne koymak/@ibisile)
    (bkz: also sprach zarathustra/@ibisile)
  • baki olma ruha ait zati bir özelliktir. ruhu ruh yapan asli sıfatlardandır. insanda ölen nefistir. kuran, ruhun değil nefsin ölümü tadacağını buyurur *.
hesabın var mı? giriş yap