yazar
-
gece denizlerinde gezdim de topladım.
insan bataklıklarında, yazar bilmecelerinde.
kavuşamayan aşık oluyor, sevişemeyen şair-yazar.
ben bir tür gazeteci yazarım. ruh gazetecisi. ruhtan skandal haberler. atlatma ilişki dedikoduları.. aktüalite..
azar azar ya da bozar bozar da yazar
bozmazsa yazamaz yazar
yaşar yazar yazamaz
yaşar yazar yaşamaz yazar
düz yazar boz yazar
ne yazar kopamaz yazar yazamaz kopar
tanrım yazar olamazsam hiç olmazsa azar oluyum.
yazar olarak bilinmek ünlenmek değil, yazmadan duramamakmış yazar olmak. ister sevinç, ister üzgü, ister anılar.
yazarken bir şey buldum veya yeni bir anlama veya kullanım biçimine ulaştım hissiyle bileşik* yazma itilimi duyuyorum; oysa bir metni okurken ne kadar basit, tekdüzeyse o kadar rahat okuyorum.
okur yorulmak ve gezdirilmek ve zorlanmak için vardır. yazar da aynısı içindir: zorlanılır, gezdirilir, yorulur.
yazar hayattaki çağdaş yazarların en ünlüsü de olsa.. kitap okumak ölüler diyarıyla haberleşmek. ölüler bazen çok doğurgan olabiliyor, çok uzaklardan, istemle dölleyebiliyorlar. kitap ölüyle canlı arasındaki bir arayüz. bu arayüzle canlı, ölmeden ölmeye, ölü, ölüyken canlanmaya çabalıyor. ortaklaşa bir çaba. verimliliği tam da başarısız çabasında yataklanıyor.
artık, yazıp toparlayabilirsem edebiyat kitabı da istediğimi anladım. bir yaşlı feysbuk izleyicimin notları arasında çıkan bana ait alıntı kendimi yazar gibi hissettirdi*. tek okuyucu yeter. ki kendime hayal ettiğim tek okuyucu da hazır. önceden bakmasa bile öldükten sonra yazılarıma meraklanabilecek olan kızım.. diğer herkes, yeme de yanında yat lükslerim, zenginliklerim olur. çoksatar olmak isteyen her yazar da önce tek okur yeter demiş midir? 'çoksatar olmayı hiç arzulamıyorum ve şimdiden feda ediyorum,' diye söz vermem* gerekiyor mu?
şair olmak isterdim, ama ben daha çok yazarım. yazarlık tarzımı betimlesem "gizdökümcü (itirafkar*) gizemci" diyebilirim gibime geliyor. iki kutuplu veya genelde kutupsal yapılı. benim için açılmak da önemli, sırf tahmin dolayımıyla anlam ve derinlik varsaymak da önemli. iki tarafım birbirinin şahidi ve limiti. iyilik de önemli, kötülük dökümü de. tanrısız olduğum halde iri ufak her varsayım, olasılık ve varlığı gözden geçirmek.. bilimciyken ruhçu veya metafizikçi gibi olmak, yazarlığa gönüllenmek. sadece okumak bile beni edebiyatçı yapar, ama iyi kötü yazmaya devam, çünkü gönlüm edebiyatta, yazmaya yatkınım.
yazan bir aracıdır, yazdığı bir kehanet, herkes biliyor olsa da yarı şifreli kehanet. yazdıklarım benim, ama bir o kadar da senin. sen malına sahip çık. istemezsen depoya, kilere, bodruma at. o malların var, bir yerlerde duruyor. olmadı, buda, iyilet, güzellet. kim bu piçleri saldı ortaya diye kız, hatta ne bokum var anlamıyorum demen bile malınla ve aracınla yeterli ve güzel bir iletişim sayılabilir.
her yazara tek bir sözcük üzerinde egemenlik hakkı verilseydi, edgar allan poe (kısıtlanmaya eleştiri hakkını saklı tutarak) hiç duraksamaksızın fırlar tuhaf sözcüğünü tekeline alırdı, kısa sürede imparatorluğu kurardı. mümkün olsa copyright/telif hakkı evrensel olarak onda olurdu. halen bazı yazarlar/şairler aynı sözcükleri sahiplenebiliyor, kendi önünden kendi çağrışımını yiyor. sözcükler bakımından bu poliandri gibi işliyor.
cesare pavese'nin hayatla** da kadınlarla da sorunu hep vardı ve devam etti. yazar oluşu onu normal biri, sağduyunun hakimi yapmıyordu, sağduyulu değildi ama yaratıcıydı. yanlıştı belki ama değerliydi. o değer uzun erimde gelip geçici çıkabilir, halen değerli, ömrünü zaman, süreç söyleyecek.
sanatta da şiddete hayır. misal, yazar bunu yazamasın:
"çocuklar, tüm umursamazlıklarıyla, babalarından bir şamar yiyene kadar, ellerini havuzun buzlu sularına daldırıp çıkarmaya devam ediyorlardı." amin maalouf - tanios kayası
"söz ne bir araçtır, ne bir taşıt: bir yapıdır, gittikçe daha iyi kavrıyoruz bunu; ama yazar, tanımı gereği, kendi yapısını da, dünyanın yapısını da sözün yapısında yitiren tek kişidir. " roland barthes
"yazar rahibe benzer, yazman notere: birinin sözü geçişsiz bir edim (yani bir bakıma bir devini), ötekinin sözü bir etkinliktir. " roland barthes
"yazarın ekonomik özgürlüğe* ihtiyacı yoktur. ihtiyacı olan tek şey bir kalem ve biraz da boş kâğıttır." william faulkner
"iyi yazarın başarıya ya da zengin olmaya aldıracak zamanı da yoktur." william faulkner
[ister "boş" bir kitabın yazarı olsun, ister "dolu", sonuçta yazar film tarafından yok edilir. bu, ister sinemacının ardında yatan yazar olsun, ister bildiğimiz basbayağı yazar. ve yine de yazar kendini ifade etmiş olur. onun enkaza dönüşmesinden ortaya film çıkacaktır.] marguerite duras - les yeux verts
"o zaman, yazan kişiyle ilgili bir soru doğar; bir yazarla mı karşı karşıyayız, geleceğin yazarıyla mı, yoksa tamamen konu dışı biriyle mi? basılmaya aday bir metnin iyiliği, kötülüğü pek öyle ölçülemez, hep çok öznel kalırsınız...(...) yazar, kişinin yalnızca kendi kendini memnun etmek için yazmadığını bilen, yalnız olmadığının bilincinde olan kişidir. yazıyla gerçekten ilgilenen erkek ya da kadın, kendisinin, başka yazarlardan oluşan bir topluluğa ait olduğunu, kendisini yargılayıp eleştirecek, ona koşut biçimde yazacak çağdaşlarının bulunduğunu bilir.(...) çoğu zaman, şu ilk metni ya da şu ötekini yayınlasaydık daha iyi etmiş olmaz mıydık, diye düşünür durursunuz; çünkü basılmış metnin görüntüsü, kendi yazdığını basılı halde görmek yazarı bütünüyle değiştirir." marguerite duras - les yeux verts [yayıncı raymond queneau'dan]
"aslında, edebi yeteneğe sahip bir insanın, maddi gerekçeler hariç, hangi akla hizmetle senarist olmaya kalktığını hiçbir zaman anlayamadım. bir yazar yazmalıdır. filmsel görüntülerle düşünmesini beceren birisiyse yönetmenler ordusuna katılmalıdır." andrey tarkovski - die versiegelte zeit
"yazar ise, tersine, imlerle uğraşır. (...) iyi ama şiir sözcüklerden aynı biçimde yararlanmıyor ki; hatta onlardan hiç yararlanmıyor*; bence, şiir onlara yararlı oluyor. ozanlar, dili kullanmayı reddeden kişilerdir. (...) ozanlar konuşmaz; susmaz da: bambaşka bir şeydir onların yaptığı. (...) gerçekte, ozan araç-dilden bütünüyle kurtarmıştır kendini; ta başından sözcükleri birer im değil, birer nesne gibi gören tutum seçmiştir." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"yazar, konuşan kimsedir: o gösterir, ortaya koyar, buyurur, yadsır*, çağırır, yalvarır*, hakaret eder, inandırır, araya sokuşturur*. bunu boş yere yaptığı zaman ozanlaşmaz. hiçbir şey söylemeden yazan konuşan bir düzyazı yazarı olur." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"düzyazı yazarı sözcüklere fazla özen gösterdi miydi, eidos "düzyazı" bozulur ve insan saçma sapan sözler etmeye başlar. ozan da anlatmaya, açıklamaya ya da öğretmeye kalktı mıydı, şiir düzyazısallaşır, ozan o anda davayı yitirmiştir*. bütün bunlar karmaşık, karışık, ama sınırları iyice belli yapılardır." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"çünkü yazınsal nesne, ancak devinim içinde varolan garip bir topaçtır. bu nesneyi ortaya çıkarabilmek için okuma adını verdiğimiz somut bir edim gereklidir, ve topaç, bu okuma sürdüğünce vardır. okuma kesildi mi, kağıt üzerindeki kara çizgilerden başka bir şey yoktur artık karşımızda. ayakkabıcı, eğer ölçüsü tutuyorsa, kendi yaptığı ayakkabıyı giyebildiği, bir mimar kendi yaptığı evde oturabildiği halde, yazar kendi yazdığını okuyamaz*." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"proust, charlus'ün* eşcinselliğini sonradan keşfetmedi, çünkü kitaba başlamadan buna karar vermişti. ve yapıt günün birinde yazarı için nesnelliğe benzer bir şey kazanırsa, bunun nedeni, aradan yıllar geçmiş, yazarın yapıtı unutmuş olmasındadır, artık onun içine giremeyişinde ve onu yeniden yazamayacak duruma gelmiş olmasındadır. ömrünün sonunda toplum sözleşmesi'ni okuyan rousseau gibi." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"ve evrenin vazgeçilmez, önemli bir öğesi olmak isteyen yazar, bu evrendeki haksızlıklardan nasıl sıyrılabilirdi acaba? oysa onun da payı bulunmalıdır bu haksızlıklarda; ama yazarın haksızlık yaratmayı kabul edişi, ancak bu haksızlıkları ortadan kaldırmak üzere girişilmiş bir aşma hareketi içindedir. bana, yani okuyana gelince, eğer haksızlık dolu bir dünya yaratıyor ve onun varolmasına yardım ediyorsam, bunun sorumlusu olmamak elimde değildir. ve yazarın bütün sanatı beni, kendisinin bulup ortaya çıkardığı şeyi yaratmaya, yani suç ortaklığına katılmaya zorlayışındadır." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"aslında yazara para verilmez: çağına göre az çok beslenir o. başka türlü de olamaz, çünkü onun etkinliği gereksiz'dir: bir toplumun kendi bilincine varması hiç mi hiç yararlı değildir, hatta kimi zaman zararlı'dır. (...) ve toplum, önünde sonunda değişmektedir; bilgisizlikten gelen dengeyi yitirmekte, utanç ile ikiyüzlülük arasında kalmakta, kötü niyetliliğe başlamaktadır; demek ki yazar toplumun bilincini* rahatsız eder; bu yüzden de, bozmak istediği dengeyi korumaya çalışan güçlerle sürekli bir çatışma halindedir." jean-paul sartre - edebiyat nedir
[demek ki yazar yönetici "seçkin sınıfın" asalağıdır. ama, görevi dolayısyla o, kendisine bakanların çıkarlarına aykırı düşen bir yolda ilerler. yazarın durumunu belirleyen temel çatışma da budur işte. kimi zaman çatışma açıktır. yönetimin ölüm çanlarını çaldığı halde, figaro'nun düğünü'nü başarıya ulaştıran saray nedimelerinin hala sözü edilir. kimi zamansa çatışma gizlidir, ama gene de vardır; çünkü adlandırmak göstermek, göstermekse değiştirmek demektir.] jean-paul sartre - edebiyat nedir
"hugo*, hiç kuşkusuz, her yere girebilmek gibi ender bir talihe sahip oldu; o, yazarlarımız arasındaki ender, belki de biricik gerçek halk yazarıdır. ama öteki yazarlar, kentsoylu sınıfın düşmanlığını kazanmış, buna karşılık, kendilerine işçi sınıfından bir okuyucu topluluğu yaratamamışlardır." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"yazarın okuyucular üzerinde etkin olduğu doğru değildir, o yalnızca okuyucuların özgürlüklerine çağrıda bulunur; yapıtlarının etkili olabilmesi için, okuyucunun koşulsuz bir kararla, bunları üstlenmesi gerekir." jean-paul sartre - edebiyat nedir
"artık bir yurdu kalmamış bir kişi için, yaşanacak yer olur yazı. orada, tıpkı vaktiyle baba evindeki gibi, çöp ve lüzumsuz eşyanın da birikmesi kaçınılmazdır. (...) sonunda, yazara kendi yazılarında bile yaşanacak yer kalmamıştır." theodor w. adorno- minima moralia
"yazar, kendini ne kadar dikkatli, kesin, dürüst ve nesnesine uygun bir biçimde dile getirirse ortaya çıkan metnin de o kadar karanlık bulunduğunu, oysa gevşek ve sorumsuz ifadelerin hemen anlaşılmakla ödüllendirildiğini görecektir." theodor w. adorno- minima moralia
"yazarın birçok okurca anlaşılmak isteğiyle işe giriştiğini baştan düşünmek, birçok şeyi hesaba katmamaktır. hem "birçok okur" kimdir?" bilge karasu - imbilim ders notları
"bana kalırsa bir yazar ile bir yazma hastasını ayıran en belirgin özellik, yazarın anlatacağını kurması, yazma hastasınınsa bir an önce ve nasıl olursa olsun anlatmasıdır. sözdizimi, yazım kuralları vızgelir bir yazma hastasına, hatta küçümser onları..." tomris uyar - yazılı günler
"öykü taslağı. vadinin karşılıklı iki yamacına kurulmuş iki şalede yaşayan iki yazar sırayla birbirini gözetliyorlar. içlerinden biri sabahları, öteki öğleden sonraları yazıyor. sabah ve öğleden sonra yazmayan yazar dürbününü yazana çeviriyor." italo calvino - bir kış gecesi eğer bir yolcu
"bu kuşku, yalnızdır, yalnızlığın kuşkusudur bu. ondan doğmuştur, yalnızlıktan. (...) kuşku, yazmaktır. dolayısıyla yazardır da. ve yazarla birlikte herkes yazar." marguerite duras - ecrire
"tuhaf kişidir yazar. bir çelişkidir, aynı zamanda bir anlamsızlık. yazmak konuşamamaktır. susmaktır. sessiz çığlıklar atmaktır. huzur veren biridir yazar, çoğu kez; çok dinler. (...) kitap sinemanın karşıtıdır, tiyatro ve öteki gösterilerin karşıtıdır. bütün okumaların karşıtıdır. hepsinden zordur. en berbat olandır." marguerite duras - ecrire
(ilk giri tarihi: 20.7.2016)
(bkz: yazarlar)
(bkz: yazmak/@ibisile), yazan/@ibisile
(bkz: ecrire/@ibisile)
(bkz: yazıyor)
(bkz: gölge yazar)
(bkz: yazar olmak/@ibisile), yazarlık/@ibisile
(bkz: yazarlığa giden uzun ve meşakkatli yol)
(bkz: iyi bir yazar olmanın yolu)
(bkz: kitap yazacak sözlük yazarları)
(bkz: muharrir/@ibisile)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap