• "hoş geldiniz" denildiğinde "hoş bulduk" demenin (ve benzeri bilumum kombinasyonun) yasak ve hatta cezaya, mimlenmeye tabi olması!..
  • iki rütbelinin er önünde tartışması. evet, kulağa gayet normal geliyor olabilir. askerliğimi yaptığım tugay'ın komutanı tuğgeneral ile bir çavuş (bildiğin çavuş) arasında geçen diyalog aynen şöyle (ben uzaktan kulak misafiriyim).

    bir çavuş bir er'i deli gibi azarlıyor, bağırıyor çağırıyor, küfrediyor, tartaklıyor. o sırada oradan geçmekte olan tugay komutanı durumu görüp yanlarına geliyor.

    tugi: asker ne oluyor ne bağırıyorsun ve vuruyorsun?
    çavuş: komutanım bu adam böyle böyle yapıyor...
    tugi: bunun için adam dövülür mü?
    çavuş: komutanım bence iki rütbeli bir er'in yanında tartışmayalım...

    aynen yaşanmıştır, bizim hepimizin it gibi korktuğu, donuk yüzlü tugay komutanını bile gülümsetmiş bir olaydır.

    (bkz: ibrahim yılmaz)
  • suriye sınırında nöbet defterine düştüğüm not

    "tarih saat, x nöbet bölgesinin 150 metre güney batısı, 1 kadın, silahsız, tamamen çıplak"

    o nöbet postasındaki alt badi sivilde bi köyde imamlık yapan bi çocuktu (bana göre çocuktu)

    şöyle bir diyalog yaşandı...

    - şş altbadi gel gel gel
    - söyle çavışım?
    - minarenin solundaki 4. evin bahçesi, dürbünle bi bak bakalım...
    ...
    ..
    .
    - töbee! çavışım bu kadının yaptığı oruspulukta senin yaptiginda itnelik haa sabah sabah...

    bu tip şeylerin askerlerin ilgisini bi yöne çekmek amacıyla yapıldığını bildiğimizden kadına mal mal bakmadık tabi. işimize baktık.
  • kürt bir arkadaşla yapılan sohbettir:
    (bkz: benim kürt arkadaşlarım da var)

    aegis: baran güzel isim yaw. ne demek ki?
    arkadaş: yağmur demektir.
    aegis: eh eh. "yağmur yağıyor" ne demek o zaman? "baran barıyor" mu?
    arkadaş: (taşak geçercesine gülerek) yok lan mal mısın? (gayet ciddi) "baran bariy" demek.
  • tuvalet duvarına sürülmüş bok, ciddi bir sikayetle gittiginde kendi haline bırak gecer ehehehe diyen doktor, eşek sikmiş ciddi bir kalabalık, 5 yasında cocuk zekasına sahip adamlar ve maalesef imkansızlıklardan okuyamamıs cok zeki birkac adam.

    ha birde 2 kişinin koluna girerek getirdigi ayagı sakatlanmıs adamın herkes gibi orgripal verilerek yollanması var unutmamak lazım.
  • yattığın odanın bitişik odasında bir askerin, yere çömelme ve çenesine g-3 piyade tüfeği dayamak ve ateşlemek suretiyle intihar etmesi. askerin beyin parçalarının odanın her yerine dağılması. tahkikat için askeri savcının gelmesini 3 gün boyunca beklemek. evet, 3 gün boyunca o parçalanmış kafataslı cesedin o kapalı odada kalması ve inanılmaz derecede kokması. zaten 1950 yılında yapılmış 200 metekarelik eski bir sınır karakolu olan binanın hepsini o kokunun kaplaması. ilk gece kokudan dolayı uyuyamak. diğer iki gece ise kokunun git gide ağırlaşmasına rağmen horul horul uyumak. ne kokunun ne de olayın umrunda olması. insan her şeye alışıyor.
  • açlıktan sırf lezzet katsın diye ekmeğin arasına hoşafın üzümünü koymak.
  • hepi topu 384 kişiden kaçının ailesi yemin törenine gelecek, kaçının ailesi gelmeyecek; bunların listesinin alınmasının 3 gün sürmesi. (işin aslında 7 gündür. 3 gün çavuşların uğraşması, 3 gün komutanın uğraşması, 1 gün de sonra açıklayacağım kararın gelmesinin bekleneceği umularak beklenilen süre.)

    acemi askerken belki bu tip vakalarla hayat boyu kullanılabilecek "sabır" denen erdemi başka bir yerde daha iyi şekilde kazanamazdık diye düşünüyorum. normal hayatta sigara almaya bile yollarken 10 kere tembih edip yolda da n'olur nolmaz diye arayacağınız kişilerin bölük çavuşu olduğunu düşünün.

    sizi toplasın sabah sabah. önce akil bir şekilde "şimdi ailesi gelecekler şu tarafa, gelmeyecekler bu tarafa" diye ayırt etsin. sonra bu sayma işlemini yarım saatte tamamlasın. ardından da süre uzayınca acemilerden dağılanlar olsun sıra karışsın. ardından kalanlar sayılsın ve eksikler bulunana kadar esas duruşta beklensin. sonrasında eksikler bulununca askerler dağılmasın diye kontrol edecek onbaşı ve çavuş sayısı arttırılsın.

    sonrasında liste içeriye götürülüp, yalnızca 3 kişinin geleceği bilgisine ulaşılsın ve yeniden liste yapılmaya başlansın. 1 kişi gelecekler bi tarafa, 2 kişi çağıracaklar bir tarafa, 3 kişi gelecekler bir tarafa, 3 kişiden fazla gelmesi muhtemel olanlar bir tarafa. liste içeri gitsin. yine sayı fazla bulunsun. bu defa sayı 2'ye indirilsin ve yeni liste alınması istensin.

    1 kişi çağıracaklar bir tarafa, 2 kişi çağıracaklar bir tarafa, 2 kişiden fazla olabilecekler başka tarafa. bu listeyi almak için da baya zaman harcansın. tabi listeler alınırken karışıklıklar olsun, kaçan göçen bulunana kadar yine beklenilsin vs.

    sonrasında acemilerin komutanla görüşmek istemesi üzerine komutan gelsin. çoğu kişinin gelecek kişi sayısı konusunda gerçek bilgi verebilmesi için ailelerini aramaları gerektiği, sayı sınırından dolayı ya hep ya hiçlerin olabileceği gibi detaylar üzerine vurgu yapılsın. bunun üzerine aileleri aramak için 10'arlı gruplar halinde ankesörlü telefonlara askerler çavuş eşliğinde götürülsün ve kalanlar güneş alnında esas duruşta beklemeye devam etsin.

    bu işlemler esnasında görüş değiştirenler olsun ve liste sürekli güncellensin. sonrasında liste çorba olsun. en baştan sayı alınmak için sayıma başlansın ve askerler sınıflandırılsın.

    ardından sayı hep fazla bulununca sadece anne baba ve en fazla 1 kardeş sınırı gibi sınırlamalar konsun. sonra yeni liste alınsın. öyle olunca madur sayısı çok olunca bu işlemden vazgeçilsin. kim kimleri çağıracak bu şekilde not edilsin. atıyorum mehmet'in anne-babası, rüstem'in teyzesi ve dedesi, fatma'nın eniştesi ve teyzesi gibi. yok yok fatma yok. unutun. askerlik lan burası.

    neyse efendim bu tarz liste alınırken zamanın daha uzaması. sonra böyle de olmayacağı düşünülüp annesi gelenler ve babası gelmeyenlerin ayrı ayrı listelenmesi. sonra babası gelip annesi gelmeyenler ama teyze veya benzeri gelenler gibi sınıflandırmalarla karikatürlerde görülecek cinsten sınıflandırmalarla ayrı listelerin tutulması. komutanın "sikmişsiniz lan ortalığı çavuşlar, adam gibi liste yapın" demesi üzerine bu listeden de vazgeçilmesi.

    sonra komutanın "bir boku 3 gündür yapamadınız" diyerek çavuşlara çıkışması ve sanki hangi listelerin alındığı ve bunların bir işe yaramadığını bilmiyormuş gibi işe el atması ve eski listeleri farklı sıralarla kendisinin tekrar alması.

    daha önce yapılmış listelerin tekrar alınıp bunlardan tekrar vazgeçilmesinden sonra üst komuta emri ile 2 ayrı yemin töreni yapılmasına karar verilmesinin ardından ailesi gelecekler ile gelmeyeceklerin ayrı yerde yemin töreni yapılacağının anlaşılması üzerine yeni liste almaya gerek var mı diye çavuş ve komutanların 1 saat kadar düşünmesi ve sonra yeni liste almaya gerek olmadığının kanaatine varılması, ancak yapılmış listelerin spor salonunu taşırmayacak bir davetli sayısı ayarlayamaması üzerine yeni liste yapılmasına karar vermek ve bunun denemelerine başlamak.

    bunun üzerine 1. derecede ailesi geleceklerle diğer kişileri ayrı toplayıp listesinin alınması. sonrasında anne-babası olmayanların vs. madur olmaması açısından bundan da vazgeçilmesi ve tekrar 3 kişi sınırının konması. her asker başına 3 kişi gelse bile salon taşacağından 2 kişi sınırının konulup tekrar liste alınması ve ailesi gelmekten vazgeçenlerin listeden çıkarılması. her nedense bunu yaparken ailesi gelmekten vazgeçen var mı diye sormak yerine sıfırdan liste alınması. daha önceki tüm benzer durumlarda da listelerin en baştan yazılmaya başlanmış olması.

    3 günün sonunda hala adam akıllı bir liste alınamaması ve bunun sonucunda çavuşların "la amuğa goyim bir liste yapamadık" diye bağırıp çağırması ve sigara yakıp hiç bir şey yapmadıkları halde askerleri esas duruşta bekletmesi ve askerlere sadece bakmaları. kimisinin kafayı yiyip kendi kendine gülmeye başlaması falan... sonra 3 gündür yemek arası dışında sigara içemeyen ve benim de içinde bulunduğum askerlerin, çavuşların sigara içirmeme konusundaki tutumundan dolayı isyan başlatması, çavuşların üzerine yürümesi, çavuşun bölüğe kaçıp dış kapıyı kilitlemesi ve askerlerin sigara bayramı yapması.

    evet evet amk. şimdi düşününce o isyanı sadece sigara için çıkarmış olduğumuzu fark etmek aslında askerlik gerçeğinin başka trajikomik bir yönü.

    sonuç mu?

    güneş altında esas duruşta 3 gün beklemekten birçok askerde güneş yanığı vakası görülmesi. en ağır olarak benim olmam ve revire gittiğimde ilaçların yazılması ama ilaçların 5 gün sonra gelmesi. geçen 5 gün zarfında güneş altında beklerken acıdan ağlayacak kıvama gelmem, yine de ben ve benim gibilerin durumu bilinse de önlem alınmaması ve süt kıvamında ben ve benim gibi arkadaşların 10 gün içinde türk bayrağı gibi kırmızı beyaz hale gelmesi. aynada yüzden boyna kadar olan bölüm bildiğin cırtlak kırmızı, eller ve bilekler cırtlak kırmızı, kalan bölüm bembeyaz olması. 5 gün sonra gelen merhemleri sürecek olunsa eğitim sahasının tozundan toprağından yüzün katman bağlayacağından ve sadece gece yatarken sürmeye fırsat olduğundan, oysa merhemlerin acayip renklerde ve kurumayan, yastığa yatmaya vs. fırsat veren merhemler olmadığından sürülememesi; en azından 2 gün uyumayarak yatakta dikilerek sabahlanması ama sonra merhemden vazgeçip güneş altında sucuklu yumurta gibi pişilmeye mecbur kalınması ve bir can alıcı nokta daha:

    liste işinden vazgeçilip gelen kişi sınırının kalkması, liste alınmasından vazgeçilmesi ve önce gelenin oturacağı bir yağma düzenine karar verilmesi.

    hatırladıkça bir garip olurum. onca şey arasında isyan ettiğimiz şeyin trajikomikliği ve aslında duruma ne kadar uyum sağladığımız vs. ama iyi ki de bu gibi abukluklar yaşamışız. inanılmaz bir tecrübe. yaşamak ayrı güzel. insan denen hayvanın, koşullar değişince nelere katlanabileceğini ve ne hallerde olabileceğini daha iyi görebileceğimiz başka bir labaratuar yok. ki bu mantıksız görünen şeyler aslında fevkalade mantıklıdır. askerler sabrı öğrenir. anlamamaları gereken birçok konu olabilir karşılaşacakları ve saçma gelse de yapması gereken bu şeyler karşılarına çıkacağı zaman bu gibi olaylar kanıksatılarak sorgulamadan yapma yetenekleri geliştirilir. askerler robotlaştırılır, duygularından arındırılır ve sabır yüklemesi yapılır. direnç artar. askerde mantık yok diyenin alnını karışlarım. her saçma harekette aslında dayanılan mükemmel mantık kurgusu trajikomik vakalar ile süslenmiş, bu vakalara gizlenmiş ve eğitim olarak can bulmuştur.
  • doğumgünümde havan ve obüs atışı yapılması.

    (bkz: #18774360)
  • askerlik yapılan karakola her ay fax kağıdı rulosu gelmesi fakat kağıtları kullanmak için uygun fax makinasının olmayışı. santralde görevli askerin fax kağıtlarını tuvalet kağıdı olarak kullanması akabinde karakolun tuvaletlerinin tıkanması. askelerin tıkanan tuvatleri açmak için rögara girmesi, karakol komutanının herkes eşit çalışsın diye tüm askerlerin üstünü başını kontrol etmesi temiz olanları rögara atması.
hesabın var mı? giriş yap