• de da yı bile yeni yeni ayırabilen birisi olarak. sikerim belanı.

    dedirten davar beyanı.
  • doğrusunun "insanların çoğunun boktan sosyal analizler yapması" gereken hede.
    en ırkçı, en utanılası, en barbar yorumları sadece sayısalcılar yapmaz; herkes yapar.

    ama bizim ülkemizde yaratılan "sayısalcıysa zekidir" algısından kaynaklanan "odtü'de bilgisayar okuyorum, demek ki her şeyi biliyorum" sanrısının bireyde yarattığı sanal özgüvenden dayanak alarak "ülke böyledir, şöyledir" gibi çıkarımları şuursuzca yapmak da yanlıştır.
    nasıl ki bir sosyal bilimci kardiyovasküler sistem anatomisi * hakkında konuşurken şöyledir, böyledir diye sallamıyorsa, bu bilgisayarcı arkadaş da sallarken çekinmelidir.

    bu noktada şöyle bir kırılma noktası da var; öncelikle sosyal bilimler ve doğa bilimleri arasındaki farkı anlaması gerekiyor insanın. televizyondan, oradan buradan duyulan bilgilerle sosyal çıkarım yapmak kolaydır tabiki ama bu biraz da youtube'dan izleyerek açık kalp ameliyatı yapmayı öğrenmeye çalışmaya benzer. yıllardır apartman dairesinde oturuyorum, hiç inşaat mühendisi bir arkadaşıma gidip "kolon sayısını artır, şuraya bir kiriş yok" demiyorum ama adam karşımda yayıla yayıla "bu seçimde akp kesin bitti" diyor. yav he kardeşim he, ideoloji sanki kolon-kiriş gibi birşey de bir seçimle yıkılacak.

    aslında bir de toplumsal yapımızdan kaynaklanan şöyle bir sıkıntı da var: kendi inandıklarımızı doğru, başkalarının inandıklarını ise körü körüne yanlış olarak kabul ediyoruz. bu yanlış yaklaşım, sosyal analizlerde de kendini gösteriyor. marx okuması yapan sayısalcı bir arkadaşım (bkz: benim sayısalcı arkadaşlarım da var) marx'ı eltisinden, kayınçosundan daha çok benimseyip hiçbir şekilde toz kondurmuyor, sosyal teorilerin fizik kanunları gibi değişemeyeceğini düşünüp karşılaştırma yapmaya yanaşmıyor. e tabi bu da adamı yanılgıya itiyor.
    sosyal bilimler doğa kanunları gibi değildir, öyle olsaydı seçimlere gerek kalmaz, ölçer biçer sonuç bu derdik, seçimlere de gerek kalmazdı. bir dakika, hakkaten böyle mi yapsak ya? *

    uzun lafın kısası, sayısalcı-sözelci-eşit ağırlıkçı fark etmez, kim yetkin olmadığı bir konuda çıkarım yapmaya çalışıyorsa yarım yamalak analizler yapar. ama bizde ağzı olanın konuşmayı çok sevmesinden dolayı kimse düşüncelerini bir süzgeçten geçirip bir şeyler öğrenmeye çalışmadan konuşmaya bayılıyor. e tabi bu da ben dahil hepimizi yanlış çıkarımlara itiyor.

    böyleyken böyle işte.
  • olay sayısalcı-sözelcide değil kafada bitmektedir önemli olan zihniyet.
  • bir önerme. sayısalcı olarak türkçeyi fullemiştim öss de. sosyal yönüm kuvvetli olmasa da sosyal olayları kavrama yeteneğim var. analiz edebilmek sadece sözelcilere ait bir lütuf olmasa gerek..
  • sayın (bkz: sik oğlu sik) toplumsal bir analiz yapabilmek için insan olmak yeterli sayısalcı yada sözelci olmaya gerek yok iletişim kuruyorsa ve azcık mantık yürütebiliyorsa bu işi kotarabilir.

    sen şimdi sözelcisin yaptığın analize bak (bkz: sayısalcıların boktan sosyal analizler yapması) ne kadar da boktan.
  • "analiz"in sayısal olmasını bilmeden sözelcilerin sayısalcılardan daha iyi analiz (!) (analiz yapınca sayısalcı oluyorsun biraderim..en azından olmayı deniyorsun) yapabileceğine inanan sözelci canım kardeşim kabahat senin,
    — demeğe de dilim varmıyor ama —
    kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
  • hakkında fikir belirtmeden önce bazı kavramları netleştirmek gereken durumdur.

    (bkz: eşit ağırlık)
    (bkz: sayısal)
    (bkz: sözel)
    (bkz: sosyal bilimler)
    (bkz: iktisadi idari bilimler)
    (bkz: fen bilimleri)
    (bkz: güzel sanatlar)
  • tembel ve barbar sayısalcıların şu savları da buna katkıda bulunan önemli bir etken:

    (bkz: analiz bir iletişim meselesi)
    (bkz: analiz için bilgiye ihtiyaç yok)
    (bkz: analiz için insan olmak yeterli)

    ben de bir sav ekleyeyim tam olsun.

    (bkz: bir fizik yasası bulmak için insan olmak yeterli)
  • sosyal analiz yapmak için sözelci olmak gerekmez. ama sosyal bilginin s'sinden haberdar olmayan adamların facebook'ta yapılan manipülatif paylaşımlardan beslenerek boktan sosyal analiz yapmaya çalışması daha ziyade sayısalcılara özgü bir durum. bu bir türkiye realitesi, tarihte görülen birşey değil.

    en barbar yorumları da onlar yapıyorlar. kimyasal deney yaptıklarını zannediyorlar. yakacaksın, çürük bunlar, tepkime lazım, gaz sıkacaksın...
  • guzel iddia. bunun aynisini zamaninda senator mccarthy linus pauling icin soylemistir. linus pauling de yanit olarak "mccarthy'nin biyokimya bilgisi benim siyaset bilgim duzeyinde olsaydi ben onu dinlerdim." demisti. siyaset tarihindeki en zarif yanitlardan birisidir. sonra linus pauling nobel kimya odulunun ustune nobel baris odulunu ekledi. mccarthy de mccarthy oldu.

    "sen su konuda yorum yapma lan" diye ota boka karisan "komunistler soyle, sayisalcilar boyle" diye genelleme yapan adamlara bugun mccarthy ozentisi deniyor. bizde de bunlardan bol miktarda mevcut.

    ikisi de kendince tarihte bir iz birakmis.
hesabın var mı? giriş yap