• "mevlevilerin dönerken eğdikleri başlarının açısı, dünya ekseninde görülen 23 derecelik eğime şaşılacak derecede benziyor. başlarını 20 - 25 derece yana eğince, iç kulakta bulunan 3 adet yarım daire kanalı, aynı anda eşit derecede uyarılıyor. kanalların üçü de aynı uyarılınca, etkiler nötralize ediliyor ve baş dönmüyor" prof. yöndemli 2 temmuz 2004 milliyet
  • anadolu toprağında yetişmiş onlarca inanç sistemi içerisinde en ezoterik ve saf kalanlarından biri olan mevleviliğin, artık ne yazık ki sadece ticarete oynayan kimsesi...

    aslen şu yazıdaki kadar duru...

    "dön semâzen…
    halka halka küçülen bir noktasın sen…
    nokta nokta küçülen bir yoktasın sen…

    dön semâzen… kalp diyârına dön. bir ayçiçeği sûretiyle yüzünü dön şems'e. ve bütün vücudun vecde gelsin güneşe dönüşünle. dön semâzen… ben'den uzak ol mevlânâ gibi, bedeni bırak… dünyaya dair ne varsa, üzerinden at… öyle bir geç ki mâsivâdan, postunu da bırak, dön de dost'una bak… mey rengine kanarak ve ney sesine yanarak… döne döne dost'una yaklaş. aş bütün engelleri. o'na yakın ve kendinden ırak aşkınla… yan ve dön… yan ve sön…

    dinle sözümü sana direm özge edâdır
    derviş olana lâzım olan aşk-ı hüdâ'dır
    âşıkın nesi var ise maşûka fedâdır
    semâ sefâ, câna şifâ, rûha gıdâdır

    siyah hırkana nakıştır toprağa karışan nefsin. ve sikken mezar taşıdır başında. “kün” dendi ve sen “ol”dun. şimdi ölme vaktidir. sıyrıl dünya telaşından, ayrıl tac ile tahttan… koy başına sikkeni… ol ve öl genç yaşında. döndükçe savrulan eteğin mezarda sana tek yârendir. bilirsin, kefen beyaz bir tennuredir. ten, nura gark olur; beden eriyerek yok olur, “ben” ötelerin ışığında kaybolur. kefen, sana beyaz bir tennuredir. ten, nura gark olur; ruh tendeki nurun huzuruna kavuşur. ten ve ruh… insan bir sûredir, ölüm bir âyet… gerisi vesâiredir.

    ey sofî bizim sohbetimiz câna şifâdır
    bir curamızı nûş edegör, derde devâdır
    hak ile ezel ettiğimiz ahde vefâdır
    semâ sefâ, câna şifâ, rûha gıdâdır

    dön semâzen… güller dökülsün destegülünden. süzülsün destârından esrârın. dün, bugün ve yarın… demeden kış ve yaz… dön semâzen… sûfî bir pervânedir. ateşi göze alan âşık, bir pervanedir; gayrısı yanamaz. hamlar yanamaz… anlamaz. o'nun birliğinedir bu elif boy, bu niyâz… o'nun dirliğinedir bu içli seda, bu âvâz… dün, bugün ve yarın. dön semâzen, açılsın kolların. bir elin göktedir, bir elin yerde. derde devadır bu daire… dön, dön, dön… hayy'dan gelip hû'ya giden bu ses, ulaştırır seni halkın tek hakk'ına. lamelif ters döner, ki sûreti sana benzer. lamelif zâhirden bâtına dönen bir yoldur, lâ ve illâ'ya çıkar bu adres… âh bu ses… “allah'tan başka ilâh yoktur.” dön semâzen, o'na dönmekten başka felâh yoktur.

    sazendeye uysun gönül tellerin. kudüm “ol” diye inlesin ve uzansın semâya ellerin. mutrıb çalsın, hânende söz alsın. bu taksim, dokuz delikten gelir. bu iklim, seni bezm-i elest'e gönderir. gelen sensin, giden sen… dön semâzen.

    aşk ile gelin eyleyelim zevk ü safâyı
    göklere değin er görelim hûy ile hâyı
    mesiâne olup debreşelim çeng ile nâyı
    semâ sefâ, câna şifâ, rûha gıdâdır

    adımını kalbinde duysun tüm kâinat. tabiata selâm ver: ehlen ve sehlen. eşref-i mahlûkat olan âdemsin sen. adem olduğun vakit âdemsin sen. dön semâzen. kadem vur zemine, işitsin cümle âlem… tek bir ayakla bütün cihana fark at… dön dünya etrafında ve dünya dönsün adımlarının altında. dört selâmdan sonra… dön, dön ve çark at… şerîat, tarîkat, mârifet ve hakîkat, kat kat gül olsun sûretinde… dön gül gibi… sön kül gibi…

    ayağını mühürle ve kulağını ver o'nun sözüne… “ıkra” emriyle okunsun kitap. sayfa sayfa aşr-ı şerîf bir serap gibi insin gönlünün çöllerine. gülbank sesi duyulsun, dervişlerin hû'lara karışan sesi duyulsun. zikret, zikret ve bir kerecik fikret: sen âciz bir kulsun.

    aşk ile gelin tâlib-i cûyende olalım
    zevk ile safâlar sürelim zinde olalım
    hazret-i mevlânâ'ya gelin bende olalım
    semâ sefâ, câna şifâ, rûha gıdâdır

    dön semâzen. semâ ve sen... kalbin semâya aşık bir kuştur. semâ, halktan hakk'a giden bir uçuştur. dön semâzen… dönüş o'nadır. görüş demidir, öp birer birer eşyâyı… gölgelerden yükselen bir nûr değil midir bu? kır bütün aynaları ve gör hüdâ'yı…

    dön semâzen…
  • (bkz: kul dönmesi)
  • cocukken iki tur dondugunde ebeveynler tarafindan hemen "dur donme evladim basin doner sonra" uyarilarina maruz kalinan bir toplumda yine iyi gelisen bir meslegin erbabi kimse.

    unutmadan: http://www.komikaze.net/default.asp?gun=20110815
  • alemde her molekülün döndüğü gerçeğine bilim-teknik yeni ulaşsa da bu doğruya asırlarca önceden hissi kablel vuku ile şehadet eden dönen mevlevi derviş.
    semazen'in başına giydiği sikkesi onun mezar taşını, üstündeki tennuresi kefenini omuzuna aldığı hırkasıda mezarını temsil eder. yani o ölmeden ölmüş, hak ile hak olmuş, mevlâna'nın dediği gibi "gerçek olan başlangıç noktasına ulaşmış, gözlerindeki perde kalkmış ve sırları görmüştür." sağ elleri yukarı sol elleri aşağı dönüktür sema esnasında
    "haktan alırım halka veririm". der.
  • sairin dedigi gibi ,yolunu kaybeden guneslere gulumseyendir semazen.
    dogu da allah'indir bati da. nereye donerseniz allah'in yuzu oradadir *. 360 derece donerken allah'in yuzunu seyredendir semazen.
    ben donerim
    gokler doner
  • mevlevi felsefesini günümüzde dönerek yaşatan ve dönüşlerini terlemeden, başları dönmeden ve soluksuz kalmadan 20-25 dakika boyunca aralıksız, ruhani bir merkez etrafında dönen beyaz kelebekler gibi gerçekleştiren dervişlerdir.
  • imam şafiî(rahimehullah) dedi ki: "bağdat'da zındıklar 'sema' diye birşey uydurmuşlar, onunla insanları kur'an'dan alıkoyuyorlar."

    ibnu'l cevzi: telbis'u iblis 230
  • bir zamanlar uskudar-kuzguncuk yakinlarinda bulunan, konya pidesiyle unlu guzel bir restaurantti.sanirim ekonomik krize yenik dustu.
  • dönüş esnasındaki ayak hareketi kimilerince daire çizen pergele benzetilir; sol ayak üzerinde, sağ bacağın hareketiyle, sola doğru döner semazen.
    bunun anlamı ise şudur; bir ayak sımsıkı dinin üzerindeyken diğer ayak yetmiş iki milleti kucaklamaktadır. gök ile yerin, hak ile halkın arasında aracı olmaktadır. ve sola doğru yani kalbi merkez alarak döner; kainatın senfonisine senkronize katılır.
hesabın var mı? giriş yap