• -sen kilo mu aldın ?
    - sen zayıfladın mı ?
    -sen daha iş bulamadın mı?
    -sen de saçları iyice döktün mü?
    -sen daha evlenmedin mi?
    - çocuk yapmıyor musunuz ?

    bunları ve buna benzer soruları soranlar azaldıkça , anlayın ki toplum olarak çağ atlamış bulunuyoruz.
  • bunu bir de "sen kilo almışsın" şeklinde soranlar var. hadi ya? cidden mi) ben farkında değilim kilo aldığımın iyi ki söyledin canım.
  • kilo verince hiçbirini bulamazsınız.
  • sen kilo mu aldın = kadın evreninin cruciatus büyüsü.
  • 12 kilo aldığımı farketmeyecek kadar embesil olduğumu düşündükleri için beni kendime getirmeye çalışan iyi niyetli insan grubu. iyi ki varsınız
  • "sen kilo mu aldın" terör örgütüyle birkaç ay önce tanıştım. evet yazın birkaç kilo almıştım, o an saflığıma geldi ve "hee biraz aldım ya spora başlıyorum" dedim. o an benim başıma geldiğinde, bu densizliğin ve kimsenin üzerine vazife olmayan konunun ne kadar korkunç olduğuna kafam ayıkmadı.

    daha sonra aynı "terör örgütü elebaşı" arkadaşla, yanımızda başka bir arkadaş da varken buluştuk. üçümüz masaya doğru giderken bu elebaşı, yanımdaki arkadaşa dedi ki, "yaaa şeyda'cım sen yaşlanmışsın biraz" dondum kaldım. gerçekten masanın başında öyle birkaç saniye kaldım. kafamı kaldırıp terör örgütü elebaşına baktım, sonra yaşlanmışsın dediği arkadaşıma. diğer arkadaş "ya öyle mi görünüyorum" dedi, yüzü düştü.

    buradaki saf kötülük beni o kadar şaşırttı ki, kiloyla alakalı bana yapılan yorumda düşmeyen jeton, yanımda başka bir arkadaşıma yaşlanmasıyla ilgili yapılan "eskiden x'tin şimdi y" şiddetinin altındaki kötülüğü çırılçıplak gördüm.

    bir anda terör örgütü elebaşına dair bir sürü parça birleşti kafamda. bu kadın kötüydü. uzaktan birbirimize yaklaşırken insanlara "yaaa yorgun görünüyorsun biraz makyaj yap" dediği, bana kilo mu aldın dediği zamanlarda gerçekten anlamamışım, basbaya kendisiyle aynı yaşta olan kadına "sen biraz yaşlanmışsın" diyordu, onun kendisini, "olumsuz yönde değiştiği" ile ilgili boktan hissetmesini istiyordu. belki "başkalarına boktan hissettirme gücü"nü kendinde görüyor, kurbanının üstüne tek ayağını koyup silahını kaldırarak kendisini muzaffer hissediyordu.

    aşırı sinirlendim ama insanların davasına karışmamam gerektiğini çoktan öğrenmiş biriyim. o kendisi için sesini yükseltmeliydi. onu koruma haddim yoktu. kendi fark etmeli, içinde bununla boğuşmalı ve bu densiz kadına haddini kendi bildirmeliydi. birilerinin anneliğine veya koruyuculuğuna tuzlukla koşmak da bir hadsizlik, haddimi bilen biri olmama rağmen bu hadsizliği "iyilik zannederek" çok yaptım geçmişte.

    bu terör örgütünün ciddi anlamda kendilerinden nefret eden insanlar olduklarını düşünüyorum. başkalarına kötü hissettirerek, bacağından aşağı çekerek kendisini havaya zıplatmaya çalışıyor sanki. kendi geberiyor aslında diplerde sonlarda depresyonlarda. başkaları da kendisi gibi hissederse yalnız hissetmeyecek belki.

    aklıma gelen en son şey karşımdakinin kilo alması, yaşlanması veya yorgun görünmesi. pardon en son bile gelmez bu aklıma. karşımdakinin nasıl göründüğünden bağımsız iyi göründüğünü ve gördüğüme sevindiğimi söylerim. bir parça iyi hissettirir umuduyla elimden gelen bu. kötü görünse bile bunu söylemek, bir insanla paylaştığın bir lahzada dikkatini fiziksel görüntüsüne çekerek onu düşürmek ne menem bir saçmalık yahu.

    aslında yelpaze genişletilebilir bakın, "eskiden x'tin şimdi y" formül bu tamam mı. "eskiden neşeliydin şimdi durgunsun" veya "eskiden şöyle yazıyordun şimdi böyle" blabla bunun üzerine psikolojik şiddet tanımıyorum ya. insana kendisini sorgulamasına sebep olan, o an için ihtiyaç duyduğu yolda giderken yanlış yolda gittiği sanrısını yaratan, kendisinden şüpheye düşüren korkunç bir psikolojik şiddet bu. buna uygun düşen tek cevap da "sen kimsin?" evet aynen bu.

    uzun zaman ben de anlamazdım bu şiddeti. insanların nasıl olup da "eskiden x'tin şimdi y" deme haddini hududunu kendilerinde görebildiklerini asla anlayamaz, karşımdaki ağzından pislik saçarken "ben neden kendimi kötü hissediyorum şu an?" diye kendime sorardım. "neden kendimden şüpheye düştüm?" diye kendimi deşerdim. "neden artık elimden daha iyisi gelmiyor?" diye kendimi çaresiz hissederdim.

    zamanla anladım. konunun benimle ilgisi yok, karşımda gaspçı bir hadsiz var çünkü. senin bugün varoluşunu gasp ederek burun kıvırmayı, bıkbık etmeyi kendisine hak gören bir hadsiz. tam anlamıyla gasp edilmiş hissediyor insan. karşımızdaki asla demiyor ki "bu insana bu yorumu yapma hakkım var mı? bana soran olmadı, ona siksik ederek haddimi aşıyor muyum? üzerime vazife mi?" diye asla sormuyor kendisine.

    "eskiden bir konuda daha iyi olduğumuzu" belirten bu şuursuzlarla artık ben karşılaşırsam had bildiriyorum, bu konuda geç de kaldım algılayana kadar. ama çevremde yaşandığı zaman insanların gelişim sürecine müdahale etmek istemiyorum. herkes uğradığı şiddeti kendisi tanımlamalı, benim dışarıdan şiddet olarak tarttığım konu, belki de birisinin isyan etmesi için tam ihtiyacı olan şeydir.

    fakat bu "eskiden x'tin şimdi y" fiziksel konularla ilgili de olsa, yeteneklerle vs başka konularla ilgili de olsa benim için, insanı tutunduğu daldan silkelemeye çalışan kabus gibi bir psikolojik şiddet. konu da kilodan fiziksellikten başka yerlere saptı ama oh be. rahatladım.
  • 2 kilo aldığımda “ canımm ya sen kilo mu aldın?” diyenler 30 kilo verdiğimde “ yaa sen kilo vermişsin” bile demediler. o yüzden kulağınızı tıkayın, geçin. dertleri sizin sağlığınız falan değil , sizi üzmek.
    tanım:bu tiplere siz “ kilo mu aldınnn ?” deseniz ağlama krizine girerler dediğim başlık
  • gece gündüz kendi kilolarını düşünen insanların başkalarına yönelip kendini bir an rahatlatmaya çalıştığı sorudur.
  • hassas kantar gibi her seferinde ne kadar kilolu olduğunuzdan dem vuran örgüt. bu örgütün üyelerinin en önemli özelliği zayıflamayı fark edememeleri, etseler de görmezden gelmeleridir.
hesabın var mı? giriş yap