• otobüste gördüğüm bazı karakterlerin beni ittiği eylem.
  • beyin hayal gücü zaman ve sabir gerektiren şey
  • paranoyaya yatkınlığı olan insanların hiç ama hiç çaba sarfetmeden en rahat başarabildikleri düşünme,taşınma ve olmadık şeyler yumurtlayıp,hatta ve hatta kendi yumurtladıklarına neredeyse inanır hale gelmeleri eylemi.en sık olarak olabilecek en kötü durumun senaryosu yazılır,aslında bi çeşit kendi kendini mutsuz etme durumudur.kafayı uzaklaştırmak açısından 4 rakamlı iki sayının birbiriyle çarpılması tavsiye edilir.uzaklaşmak için iyi bi yöntemdir.aksi takdirde bu senaryo yazma eğilimi kötü sonuçlar yaratabilir.bi de durumun hiç de üzerinde düşünüldüğü gibi olmadığı anlaşılınca abi ben de neler düşündüm o kadar,diye kendini salak gibi hissetme şeklinde bir yönü vardır.
  • sadece gorsel ve isitsel betimlemelerin yer aldigi, belli bir yazim formatina sahip olan ve senaryo adi verilen film metnini yaziya dokme eylemi.
  • bir ihmalin sebebi var bahanesi yok kısmı.
    örneğimiz cümle içinde olsun
    -bana senaryo yazma len!
  • ciddiye alındığı zaman insanın psikolojisini kemirebilen, törpülü bir deneyim. önce bir fikirden yola çıkıp öykünüzü kurarsınız. sonra ise öykünün geliştirilmesi gerekir. elinizdeki geliştirilmiş öykü, tretman gerçekten yürüyen, bitmiş bir kıvama geldiğinde oturup fazla yaymadan yazmanız en doğrusu olacaktır. bütün bir günü bu işe ayırdığınızda ki aslında bu devre belki de en zevklisidir, her gün yaklaşık 10 sayfa yazılabilir. motivasyonu kaybetmemek için biraz sıkarsanız ve sonlara doğru tempoyu yükseltirseniz 10 günde 110-120 sayfalık bir uzun metraj film senaryosu ortaya çıkabilir. bu sadece bir başlangıç, hemen parti vermeyin!

    elinizdeki metne sadık kalarak yazacağınız ilk senaryoda en ciddi sorun, bütün diyalogların sizin tarafınızdan seslendirilmesi olacaktır. bu sorunu ortadan kaldırmak için karakterler için çok sağlam bir ön çalışma yapmanız gerekir. ki bunun önemini yazmadan anlamanız küçük bir ihtimal. (dahisiniz tamam ama bu iş için fazla sağlıklı olduğunuzu unutmayın) ilk taslak üzerinde yapacağınız muhtemel değişiklikler ise sütun gibi diyalogları kısaltmak ve karaktere uydurmak olacaktır. eğer oldu bitti diyorsanız en az doğru iki kişinin ki onlar genelde arkadaşınız olamayacak kadar yoğun kişilerdir, fikrini almak için sabırla okumalarını sağlamalısınız. (okur gibi yapan çok olacaktır, gözlerini izleyin)

    elinizdeki senaryoyu satmayı kafaya koyduysanız, esas sorunlarla yüzleşmeyi göze aldınız demektir. bir kere sinema piyasasına satmak için, dönemin eğilimine çok uygun bir senaryonuz olması gerekiyor. mesela bir komedi filmi iş yaptıysa o dönemde, ki türkiye'de genelde durum aynen budur, prodüktörlerin soracağı ilk soru "hocam komedi mi?" olacaktır. yapımcı ağzı ile "ağır" bir işse sizi dizicilere yollayacaklardır. gerçekten ilginç, farklı bir senaryo ile tek şansınız yaratıcı bir yönetmenin kapısını çalmaktır. ki böyle isimler genelde başkasının senaryosuna sıcak bakmazlar. kapılarında yatın, sarhoş edin veya evinizi satıp destek verin belki o zaman şansınız dönebilir.

    eğer piyasaya uygun ama dönemin eğilimini taşımayan bir çalışma ise sizi televizyon filmi denilen garip alana çekeceklerdir. işte esas başağrısı burada başlar. vasat bir senaryo yazdıysanız elinizden çıkardığınıza şükredin. parayı doğru değerlendirin, filmi sakın izlemeyin. ama hem televizyonluk hem de sizin kişisel zevklerinize uygun kimi ilginç ve farklı ayrıntılar varsa, bunları ayıklamanız istenecektir. önünüze iki yol çıkar. ya senaryoyu doğru insanı bulana veya siz yönetmen olana kadar saklayacak ya da piyasanın isteklerine uygun değişiklikler yapmaya başlayacaksınız. işte bu işlem en sıkıcı ve yıpratıcı olandır. kafayı toplayıp zekice yollar bularak, altına imzanızı atacağınız o öyküyü veya sözü korumanız gerekir. kolay gelsin... bütün bu deneyim sonunda kısa film yazmanın, çekmenin ne olağanüstü bir rahatlık ve özgürlük olduğunu anlayacaksınız.
  • (bkz: michel chion)
hesabın var mı? giriş yap