• kimsenin inkar dahi edemeyeceği efsane olay.

    maliyeti 20 lirayı geçmeyen 2 kişilik masaya bakıyorsun 110 lira fiyat biçmiş adamlar. 110 liralık kahvaltıya bakıyorsun sucuklu yumurta fiyata dahil değil, menemen dahil değil, portakal suyu dahil değil. bir de bunlardan dünyanın en kolay yapılan yemeği olan sucuklu yumurtayı eklersen oluyor toplamda 135 lira. beyaz yakalı dallamalar düdüklenmeye doyamadığı için fiyat sürekli artıyor. ben hayatımda serpme kahvaltı falan yapmadım bu fiyatlara yapmam da zaten ama alt tarafı kahvaltı yani ne kadar pahalı olabilir ki?

    yorumu gidip bildiğimden değil, işletmelerin instagram üzerinde verdikleri fiyat bilgileri doğrultusunda yaptım. ben her gün evde kahvaltımı yapar öyle çıkarım dışarıya.

    evde kahvaltı maliyetim; (toptan fiyatı)
    100 gram peynir - 2.25 lira (1 kg ekici 22 lira)
    1 yumurta 0.5 lira (1 koli keskinoğlu 15 lira)
    1 salatalık 0.25 lira (1 kg cumartesi pazarı 2 lira)
    1 domates 0.50 lira (1 kg cumartesi pazarı 3 lira)
    50 gram zeytin 1 lira (1 kg marmarabirlik 20 lira)
    100 gram tahin pekmez 2 lira (700 gram seyidoğlu 14 lira)
    1 dilim ekmek 0.25 lira (20li uno tava ekmek 5 lira)
    1 sallama çay 0.25 lira (20li doğuş sallama çay 5 lira)

    günde 7 liraya, haftada 49 liraya, ayda 210 liraya hayvan gibi kahvaltı yaparak doyuyorum. serpme kahvaltı enayi mıknatısıdır.
  • 34 parça serpme kahvaltı diyen, çayın yanına koyduğu 2 şekeri bu 34 parçanın 2 parçası diye hesaplayan mekanda oturmaya ter yok. her yer dolu.
    durum böyle olunca mekan sahibide istediği gibi saplar hesabı. bu piyasada arz'ı talep şekillendiriyor.
  • zaten masaya getirilenlerin ilk defa sizin önünüze koyulduğunu düşünüyorsanız muhtemelen bu dünya için fazla safsınız demektir.
  • bakırköy san marcos da 30 liraya isinizi görebilirsiniz.üstelik nezih bir yer.vermeyin 110,120 tl.veren var ki fiyatları boyle ucurmus kansız orospu çocukları.
  • cebindeki üç kuruşa bakmadan insanlara fakir muamelesi yapan zevatın savunduğu olay.

    ne kadar param olursa olsun, orta kalite peynir, tereyağı, ambalajlı reçel ve balın olduğu, kıytırık menemeni, ot suyu çayı lütuf gibi sunan kahvaltıcılara aptal gibi para bayılmam. gittiğiniz kahvaltıcıların da %90'ından fazlası bu tip ürünler kullanır.

    bir de uyduruk limonlu suyu "anne limonatası" diye 25 tl'den gazlayan yerler var. yiyorsanız afiyet olsun da, başkalarını da kendiniz gibi enayi sanmayın.
  • fiyatlardan yana bir sıkıntım yok da benim derdim hijyenle alakalı. benim masama gelen zeytinin peynirin reçelin benden önce gelen bi masanın artığı olup olmadığını bilemem. öyle şeyler okuyoruz ki aslında hiç dışarda yememek, konaklamamak lazım ama serpme kahvaltıda daha cok yapılabilir gibime geliyor.
  • sadece türkiye değil dünyanın çoğu ülkesinde insanlar yemekle kafayı bozmuş vaziyette. böyle bir yemeğe hiçbir vücudun ihtiyacı yok. resmen yemekle uyuşturuyorlar insanları. benciller için israf kısmını geçtim, bunları yiyip sıçıyorsunuz, bu yediklerinizin yüzde biri yetiyor zaten size gerisi hastalık.
  • adam kahvaltıya 120 lira verilmez diyor -ki bence de haklı. diğerleri de gelmiş 25 liraya yaptığı sınırsız çaylı kahvaltıyı güzelleyip kahvaltı pahalı değil sen fakirsin diyor çok değişik.
    istediğiniz kadar zengin olun her şeyin ortalama bir ederi vardır o ederin üstünde aldıklarınız kazıktır arkadaşlar delirmeyin. gittiğiniz kahvaltı mekanlarında onun bunun zeytinini, 4 masa dolaşıp el değmeyen o eşsiz reçelleri yiyorsunuz zaten çok fazla takılmayın tipboxa da 100lük atmayı unutmayın sonuçta kira falan ödüyor eleman çalıştırıyor yazık :(
  • işte bu memlekette zenginsen enayi de olmuyorsun tezini savunan entryleri içeren başlık.

    neymiş, zengini olduğu için kahvaltıya çok para vermek enayilik değilmiş. hem malsın hem enayisin bacım afedersin.

    uyarı üzerine sosyal sorumluluk eklemesi (türkçeyi düzgün kullanalım.) : pekiiii geliyor o zaman, sıkı tutun :)

    afv arapça kökenli, yanına etmek yardımcı eylemi geldiğinde ses türemesi olması da bunu kanıtlıyor: affetmek. bununla birlikte tdk'de "affetmek" olarak görünse de günlük hayatta "pardon" anlamında kullandığımız kelime "afedersin". bu zamanla sözlüğe girecek. sonuçta dil yaşayan bir varlık. değişiklikler önce konuşma dilinde meydana geliyor, ardından sözlükteki yerini alıyor. "affetmek" daha çok özür durumlarında kullandığımız kelime. bu yüzden mi tek "f" ile yazdım, hayır elbette. bizimkiler diye bir dizi vardı bir zamanlar, orada bir tipleme hep "bacım afedersin" derdi; "bacım affedersiniz" demezdi. ona atıfla tek "f" ile yazdım. teşekkürler :)
  • eksilen tabakları doldurup aynı reçelleri ve sahte balları 500 kişiye yedirmeleri kadar büyük rezalet değildir.

    mekan ve fiyat ne olursa olsun yenmeyen zilyon çeşidin çöpe atıldığına inanıyor musunuz. bu yüzden çok kaliteli yerlerde açık büfe olur yada sen sipariş edersin. 500 kişiyle vücut sıvılarım değişsin derseniz buyrun serptirin.
hesabın var mı? giriş yap