• bu akşamki bölümünde aşağıdaki diyalogla hönk ettiren dizidir...

    x: kadın arabada kaşını alırken cımbız gözüne girmiş

    arzum onan: oh ne korkunç birşey
  • erkan petekkaya kisisinin canlandirdigi karakterin ismi "yigit sancaktar" imis. az once tanitimda gorunce agzimdaki cayi puskurtuverdim. ben mi cok komigim yoksa birileri polat alemdar'in kuyusunu mu kaziyor ne? zira iki isim de hemen hemen ayni anlama geliyor neredeyse.
    (bkz: ahahah ben iste buna guluyorum ya)
  • dün akşam son bölümü yayınlanmış ve resmen insanları enayi yerine koymuş dizidir. o nasıl bir final sahnesiydi öyle... hadi karakterleri öldürdün ama üstüste düşmeleri seni seviyorum nidaları nedir kardeşim hangi devirde yaşıyoruz? artık bıkmadıkmı böyle sahnelerden. tamam madem bitirceksin diziyi bari güzel bi final yap da izleyiciler memnun kalsın. yok valla bu dizi furyasından bir hayır gelmez...
  • erkan petekkaya'nın "pişikli polat" tiplemesini çok başarılı bulduğum dizi. zaten gıdı sarkmış adem elmasinin üzerine, bi de o pişikli oğlanlar gibi açık bacaklarla yürüyüşüne bittim. gider bu dizi.. yani umarım senelerce gider. hayırlısı, uğurlusu..
  • kanallar arasında dolaşırken rastladığım, kedinin tekine karbonel (abartırsak carbonelle) diye hitap edilmesiyle beni dumur eden yapım.
    daha sonra bir hatun "tornavidayla öldürdüm ben onu" (kediyi değil adamın birini) diye sayıkladı.
  • ya tamam çok güzel bir kadın olabilir ona birşey demiyoruz ama, alsınlar şu diziden arzum onan'ı yaa... lütfen yaa... yapımcı amcalar duyun sesimi, bu kadınla olmuyor bu dizi miy miy miy hay allam...

    edit: ay o ne iğrenç gelinlik öyle off rezalet
  • bir modifiye şahin arkası yazısı.
  • keske arzum onan dizinin ismine bir referans olarak dilsiz * olaymış. ve hatta sağır. çünkü ancak bu şekilde duyduğu şeylere verdiği sahte tepkiler anlam kazanır ve konuşması engellenebilirdi. bundan sonra oynayacağı dizilerde sadece oturup, bakıp, gülüp, öylesine durması gerekiyor kendisinin. hastasıyız o ayrı.
  • aynı anda başka bir güzide kanalımızda yayınlanan sessiz gemiler adlı diziyle çakışan, beni sessizliği gömen ve yine sessizce tvyi zaplamama neden olan televizyon dizisi...
  • bu akşamki bölümünde şöyle bir sahne ile beni yerlere yatırmış dizidir..

    yiğit sancaktar isimli karakterimiz -ki dizide deniz karakteri tarafından kendisine sürekli olarak ad-soyad ile hitap edilmektedir ve bu bambaşka bir entry konusudur- sevgilisi deniz'e hediye olarak bir kedi vermiştir.. bunlar gece telefonda konuşurlarken şu diyalog gerçekleşir:

    y.s:kedi nerede (tamam, hoş karşılanabilir bir soru)
    d:kucağımda (bu da fena değil, kedi zira.. kucakta okşaması zevkli hayvan)
    y.s:keşke ben de orada olabilseydim.. (lan!?)
    d:keşke.. (lan lan lan!?)

    edit: dizide de 50 kere tekrarlandığı üzere, özür dileyerek düzeltiyorum; "kedi" değil, "karbonel"..
hesabın var mı? giriş yap