• ali ihsan varol'un tanımıyla "esnafın prömiyeri". çok tatlı bu adam.
  • ilk olan. bunun gibi(ilk tanımım).
  • (bkz: sefte)
  • yeni alınan ayakkabının üzerinde çıkan eski ayakkabı izleri.
  • çogu sabah bakkalla yasanan durum:

    -bir winston light lutfen
    -kisa mi uzun mu?
    -kisa, surdan alirmisin
    -abla daha siftah yapmadik, sen 10 milyon veriyorsun
    -bozuk yok napim
    -bekleyin siz ben sunu bozdurayip gelim en iyisi ama bir `bozukluk atta da siftah edelim
    -eh peki 100bin olur mu?
    -tamamdir, ugursuzluk getirir biliyor musun? hede hodo
  • (bkz: meftuh): fethedilmiş, zapdedilmiş, ele geçirilmiş.
    (bkz: fetih)
  • esnafların siftahından öte bir de, kafayı dazlak ya da 3 numara yaptırmış insanların kafasına voleybolda servis kullanırmış gibi vurup pişkin bir yüzle "siftaaah" diye anırmak da halkımızın komik bulduğu bir dawranıştır...

    daha komik olanlar "fistaah" demeyi tercih ederler, siftan'tan sonra parayı ve kafayı öpenler de çoğunluktadır.
  • kesin olmamakla birlikte arapça fath- fetih (açma) kelimesinden türemiş sözcüktür.

    esnafın çakal olmadığı, ahilik denen güzel kavramın yaşandığı dönemlerden beri süregelen fakat son yıllarda yaşlı esnaflar dışında kimsenin hatırlamadığı bir gelenektir.

    sabah namazı sonrası dükkanı besmele ile açmak ve sağ ayakla içeri girmekle başlarmış çarşı pazar işleri. açılış sonrası satılan ürünün ücreti , eğer satıcı "siftah senden, bereketi allah'tan" derse müşteri tarafından yere atılırmış ve bir süre yerde kalırmış.

    fatih sultan mehmet döneminde, sabah tebdil-i kıyafet ile halkın arasına karışan padişahın aynı esnaftan iki ürün alamadığı anlatılır. rivayete göre siftah yapan esnaf, diğer esnafların siftah yapmadığını düşünerek onlara yönlendirirmiş müşteriyi. şimdiki esnafa aradığınız şeyi nerede bulabileceğinizi sorarsanız alacağınız cevap "bulamazsın"dır.

    siftah kavramı dinden öte tamamen ahlaki bir gelenektir. şimdiki esnafın çakallığı bu ahlaki çöküntünün yansımasından başka bir şey değil aslında. öğlene kadar dükkan açmayan, müşteri geldiğinde somurtan, kazıklamaya çalışan ve sonra da iş yapamadığından yakınan insanlara kaldı esnaflık.

    o güzel esnaflar da atlara binip gittiler, o nasıl bir atsa artık, her güzel şey ona binip gidiyor.
hesabın var mı? giriş yap