• konuyla ilgili on bilgi icin oncelikle (bkz: sihhiye), bir de keyfinize gore (bkz: on sevisme)
    guzel sehir, baskent ankaranin en guzide, een nezih, soylemesi ayip en sosyetik semtlerinden biri olan meydani ile unlu sihhiye artik kendisi ziyaret eden pek sevgili vatandaslari uzeri 23 nisanda cosan cocuk motifleriyle bezeli koprusu ile karsilar. dunya tarihinde ilk defa denebilecek bir yenilik olarak "u donusu" bu faideli ve pek lazum kopru ile yapilir. kopruden u donusunuzu gerceklestirirken yolun kenarindaki apartmanlarin 2. kat seviyesinden gittiginiz icin gelengul yengenin balkondan size uzattigi ince belli bardagi uzanip alabilir, yolunuza devam ederken cayinizi hopurdetebilirsiniz.
  • koprunun altindaki kofteci donerci tayfasinin tasradan gelen vatandaslarimizi kandirip ankara
    yaprak doneri olarak isleme tabi tuttuklari rivayet edilirdi zamaninda.
  • köprü altında tavuk döner, egzoz, kalabalıktan kaynaklı ter, nefes karışımı bir koku barındırır. buraya hastır başka yerlerde sittinsene arasanız bulamazsınız. köprü altına yaklaşınca tutulan nefesi dtcf'ye gelince vermeye mütakip kısa süreli baş dönmesi ve tansiyon düşüklüğü yaratabilir. yoga uzmanlarının "doğru nefes almak çok onemli,dogru nefes bıdı bıdı" söylemleri yerinde ise bir çok dtcf'linin ömrünü kısaltmıştır.
  • ankara'ya göç etmiş birçok insanın anlattıklarına göre biraz ilerisindeki zafer pasajı'yla birlikte nerdeyse psikolojik bir eşikmiş sıhhiye köprüsü. ankara'ya yeni gelen, dolayısıyla da hemen hemen hiçbir yeri bilmeyenler sıhhiye köprüsü'nün daha ilerisine, yani kızılay'a ve daha yukarısına gitmekten çekinirlermiş. kaybolacaklarından korkarlarmış. onun için de o sınırı geçmezlermiş. bugün artık aşıldığını düşündüğüm bu mentalite, bir zamanların belirgin ulus-kızılay farkını da açıklar gibi. belki de bu nedenle sıhhiye köprüsü hep sanki ulus-kızılay arasındaki yolu ortadan ikiye bölmüş gibi keskin bir sınır olarak görünür göze.
  • döner kokusunun bok sidik kokusuna karıştığı yer. yağışlı havalarda altından geçerken kafanızın bıngıldak tabir edilen yerine, köprünün üstünden aşağıya sızan sular damlar... 50 cm yanınızdaki adamın konuşması duyulmaz olur. 200 300 metre ötede necatibey caddesine bağlanan yoldaki demir üstgeçit ile melih gökçek'in sürrealist sanat anlayışını temsil eder.
  • ulus ve kızılayı yıllardır hem sosyolojik hem de ekonomik olarak ayıran köprüdür.çok açık bir şekilde köprünün iki yanı birbirinden farklıdır.
    fakat 4 yıldır ankara dışında yaşamamdan dolayı ankaraya her gittiğimde bu durumun eskisi kadar belirgin olmadığını görüyorum.ne kızılay eski kızılay,ne ulus eski ulus.bu fark dengeye doğru emin adımlarla ilerleyen bir hal almış sanki.bunda etkili olan etken belki de ankara'daki alışveriş merkezi çılgınlığı olabilir.
    yeni gözlemlediğim sosyolojik ve ekonomik sınır kızılay-tunalı ve kızılay-bahçelievler farkı.kızılayın ulusla olan farkının azalması sebebi ile bu ayrım yeni oluşmuş gibi.
    sonuç olarak sıhhıye köprüsü ankara için bir köprüden öte.hem bazı toplumsal farklılıkarı temsil etmesi ile hem ankaranın mitinglerine ev sahipliği yapması ile ve daha bir çok özelliği ile...
  • ankara'nın altındağ ve çankaya ilçelerini ayıran köprü. doğrusu elbette sıhhıye değil, sıhhiyedir.
  • sanıyorum ankara'daki en çirkin yapı. altındaki otobüs duraklarında insan nirvanaya eriyor.
  • mabetsiz şehir projesinin başladığı noktadır. eski ankara ile yeni ankara'yı bir birinden ayırır. bir köprü olsa da, işlevi, birleştirmek değil, eski ile yeni arasını keskin bir şekilde ayırmaktır. köprüden aşağısı ne kadar asil duruyorsa, yukarsı o kadar ruhsuz ve duygusuzdur. bazı sözde elitler için de bir sınırdır. mecbur kalmadıkça köprünün ulus tarafına geçmezler bile. ama yazık ki havaalanı o tarafta inşa edilmişti. o nedenle ister istemez oralardan geçmek gerekiyordu.
    çarşı iznine askeri kıyafetle çıkıldığı zamanlarda er ve erbaşlara kızılay yasaktı yanılmıyorsam. o yüzden gençlik parkı, ulus ve tandoğan asker kaynardı.
  • memleketteki en apokaliptik yapı olabilir. üzerinden bu ülkenin* cemaziyülevvelini okuyabilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap