• efendim, öldürelim diyen kesim'e bir öneri de benden gelsin. aşağıdaki linkte bulunan görüntülerdeki eşekler yerine sokak köpeklerini koyalım, hem başka bir yaşam formuna faydamız dokunur, hem hayvanat bahçesine katkımız olur??

    e malum çerçeve pek bir dar, niçin daha da daraltmayalım?

    can ise can, kan ise kan?

    http://www.liveleak.com/view?i=5a29f081d0

    (bu zihniyet ile yakında, yukarıdaki muassır medeniyet seviyesine ulaşacağımızı ümid etmekteyim.)

    zorunlu edit: entrym ile çerçevemin genişliği konusunda açık bir fikir veriyorum, evet. aynı çerçeve de nefes almak nasıl oluyor, merak ettim sözlük, başka birşey değil.
  • kamu sagligina ve huzuruna verdikleri zararin ve buna karsi uygulanmis cozum yontemlerinin sayisiz gundelik haberden, makalelerden, istanbul veterinerler odasi'nin acikladigi verilerden, dunya'nin cesitli gelismis ulkelerinde yapilmis olan uygulamalardan, hatta bizzat bu konudaki uluslararasi anlasmalardan orneklendigi canli.

    tartismak cok keyifli bu konuyu, ama demagojiye kacmazsak tabii. nasil mi?

    1.
    bu sokak kopegi sorununun cozumunu en temelinde yasam hakkina indirgeyerek "dunya uzerindeki canlilardan sadece bir tur olarak digerlerinin haklarina mudahelesi" olarak betimleyenler, hic kusura bakmasinlar demagojinin en dibine demir atmislardir:

    * yediginiz her elmanin uzerinde size el sallayan tarim ilaclarinin oldurdugu mikroorganizmalarin haddi hesabi yoktur.

    * turkiye'de ve dunyada bir cok belediye, sirf siz rahat uyuyabilesiniz, sabahlari da hatir hutur kasinmayasiniz diye sokaklari ilaclamakta sivrisinekleri oldurmektedir. ayni sekilde insanlarimiz da raid demeden baygon demeden her gun piyasada satilan binbir turlu oldurucu zehiri boca etmektedir evlerinde bahcelerinde gordukleri her turlu hasaratin uzerine. bir bakima cok da iyi olmaktadir: en yaygin bulasma yollarindan biri sokak kopegi tarafindan isirilmak olan kuduz hastaligi sebebiyle her sene yuzlerce insanimiz asi olur, duzinelercesi hayatini kaybederken; sivrisinekler araciligiyla bulasan sitma hastaligi turkiye'de yok edilmistir, tek bir insan bile yakalanmaz bu hastaliga.

    kisacasi konu kamu sagligi ve huzuru oldugunda insanoglu diger canlilarin hayatina defalarca kastetmistir ve edecektir. en benim diyen hayvan haklari bildirgesi dahi buna dil uzatmamis, insan hayati ile hayvan hayatini birebir es degerde tutmak gibi bir manyakliga prim vermemistir elbette.

    (ara not: israrla insanlarla sokak kopeklerini kiyaslayip "valla bence insan adi verilen vahsi hayvan turune kiyasla sokak kopegi cok daha sahane bi canli, hem elimi orami burami yaliyo falan" diyen tozutmuslar haliyle "ulan keske binlerce sivrisinek olecegine 5-10 tane insan oluverseydi nolucak be?" diye de buyurabilirdi. bu gibi insanlarin ellerine fikir almadan once kafalarina beyin almalarini hararetle oneriyorum.)

    2.
    "bu sorunda insanlarin hic mi sucu yok, suclu biziz ceremesini onlar cekiyor" seklinde bir yaklasim fazlasiyla makuldur. daha once de defalarca belirttigim gibi, pet shop'dan bakamayacagi hayvanlari alip sonra sokaga birakan sorumsuz insanlarin bu sorunun sebeplerinden biri oldugu cok acik. iyi de buna engel olmak icin o insanlari cezalandirmak yerine kalkip butun toplumu cezalandirmanin anlami nedir? bilmemkimi isirip kuduz hastaligindan olmesine sebep olan kopegin vakt-i zamaninda hayirsizin biri tarafindan alinip sokaga salinmis olmasi oleni geri getirecek midir, yeni olumlere mani olacak midir?

    ayni sekilde, meczub ya da sadist birinin irzina gectigi, bogarak oldurdugu veya baska turlu iskencelere maruz biraktigi sokak kopeklerinin var oldugu (aci) gercegi, bu sorunun varligini ortadan kaldirmaz. bu insanlarin yaptigi eylemler yasalarimiza gore suctur ve cezalandirilmalidir elbette. var olan yasalarin ongordugu cezalarin kafi olmadigina inaniyorsaniz acikca bu meraminizi belirtirsiniz.
    ama bu sizin sokak kopeklerinin kamu sagligina verdigi zarari, sebep oldugu baska sorunlari gormezden gelmenize yol acamaz, bunun en basit adi demagojidir. tipki sokak cocuklarini istismar eden igrenc ruhlu yaratiklarin olmasinin kapkac sucu isleyen sokak cocuklarini masum kilamayacagi gibi.

    3.
    "peki de butun sokak kopeklerini oldurmek en super cozum mudur?" diye sorulabilir. en super cozum oldugunu soyleyebilecek yetkinlige sahip degilim elbette, ama bir cok insanin onerdigi "asilayip kisirlastir, sonra gerisin geri sokaga sal, oldu bitti iste"den cok daha mantikli bir cozum oldugu ortadadir.

    efendim defalarca ornek verdim, kuduz hastaligiyla alakasi bulunmayan bir suru kopegin dahi suru halinde insanlara saldirdigi, hatta ekstrem bir ornek olarak kucuk cocuklari oldurdugune dair. yalnizca istanbul'da her sene 20.000'in uzerinde insanin isirildigini, bu rakamlara gore turkiye'de her dort dakikada bir insanimizin isirildigina dair bilgiler verdim. bir kopegi asilayip hadim etmenin buna ne faydasi olacak? fikradaki temel'in dedigi gibi, "bunlar bizi ısıriyler, sikmeyiler".

    buna verilecek empati yoksunu bir tepki "abi isirdiysa bir sebebi vardir, karni acikivermistir ya hayvancagizin" olurdu heralde. hayvanin ac olmasi sokaktakilere saldirmasini normal hale mi getirir? hayir o zaman ben de kaplan getireyim tayland'dan, acikinca yesin sokaktakileri, "acikmistir kardesim" diyip piskince siritayim sonra?

    kaldi ki, asilama pratikte kuduza karsi bir fayda saglasa da asla yeterli olmayacaktir: bir kere dahi isirilan her insan, kendi canina zerre kadar deger veriyorsa, yine gidip gunlerce kuduz asisi olacaktir mecburen, "yok ya asilamislardir nasil olsa bunu" diye bosverip olumu goze almaktansa. ortalama her dort dakikada bir isiriktan hesap edin artik gereken asi miktarini. (bir cok insanin "aman nolucak" diye kestirip atarak hayatiyla yazi-tura oynayacagini da tahmin edebiliriz kotumser bir acidan)

    burada bir parantez acalim ve kuduzun diger memelilerden de gecebildigi bilgisini, bu bilgiyi hatirlatanlara tesekkur ederek, not edelim. kesinlikle dogrudur, teorik olarak yarasalardan da gecebilir kuduz. ama turkiye cumhuriyeti nufusunun 4'te 3'unu dogrudan ilgilendiren* kentli yasam pratiginde bunun pek bir onemi olmadigini da gorebiliriz, zira kent ortaminda basibos olarak en sik gorulebilen ve insanlara karsi en saldirgan olabilen hayvanlar arasinda sokak kopeginden baska ornek gosteremeyiz. (heralde sivrisinekten baska, turkiye'de her dort dakikada bir isirma vakasiyla karsilasilan baska hicbir hayvan yoktur).

    4.
    bu arada, tam "iki saattir tartisiyoz bi kere ad hominem demedik" diye hayiflaniyordum ki "bu kopekleri oldurmek isteyen kaka insanlar eminim savas da istiyordur" tadinda psikopat bir argumana rastgeldim dagda bayirda. bursst diye sakinlestirdim once dolu dizgin giden argumani, sonra da dedim ki kendisine:
    "sevgili argumancim, balatalari mi siyirdin ulan sen? sokak kopegi sorunu ile ilgili konusurken bile karsindakini alakaya cay demle modunda savas destekcisi olarak mimliyorsun. alakasi nerde ulan? sana da her zit fikirliyi savas taciri sanan bakir gerzek yakistirmasini mi uygun gorelim? yakisiyor mu hic?" diye sordum efendice. "pardon abi, bilemedim." dedi usulca, sumuklerini sile sile uzaklasti. bir maceranin daha sonuna geldik.

    5.
    son olarak icimiz sizlayarak not duselim: kendini "hahaha benim hicbir yakinim kuduzdan falan olmedi valla, eger kuduzdan olen varsa da kendi salakligidir kardesim" gibi ifadelere burunebilecek kadar alcaltabilen insanlara ise verilecek tek yanit, kus kadar idrak kabiliyetiyle ironi paralamaya calisirken uzerlerindeki camuru cevrelerine sicratmamalari olur heralde. agizlarindan salya akita akita yaptiklari absurd auschwitz benzetmelerindeki reductio ad hitlerum hastaligina ise cozum bulmak gerektigi dogrudur: mesela, schindler's list izlenme rekorlari kirdigindan beri en default metaforlardan biri olan bu auschwitz'in olur olmaz kullaniminin yasaklanmasi, karsit oldugu fikirlere karsi baska turlu bir arguman getirmekten aciz olan beyinlere ise zorla murekkep yalatilip hic degilse arada bir dachau, treblinka, terezin falan demelerinin saglanmasini oneriyorum, ki cesni olsun hic degilse.
  • yurtdışında yaşanmış diyalogtur. köpeğini gezdiren komşunun yanından geçerken biraz tereddütlü davranılır.

    -korkmayın, bir şey yapmaz
    -sahipli köpek sonuçta, korkmuyorum o kadar
    -ben yanında olmasam da ısırma gibi huyu yoktur
    -hayır yani, sahibi var, sokak köpeği değil anlamında dedim. bundan korkmam
    -sahipsiz köpek ne gibi oluyor? kayıp köpek mi?
    -(ingilizce seviyesi müsait değildir, tökezlenir biraz) sokak köpeği olur ya hani.. sokakta yaşayanlardan. onlardan korkuyorum.
    -süper.. türkiye de belediyenin yetiştirdiği köpekler mi var?
    -(kalakalmak)
  • insanların korktuğu canlılardan biridir. çocuklarımı hayvan sever olarak yetiştirdim, kayınpederimin sokaktan yavruyken alıp evinin bekçi köpeği olarak büyüttüğü hayvanla altalta üstüste oynuyorlar ama sokak köpeklerine karşı onları ihtiyatlı olmalarını öğreterek yetiştiriyorum, kafalarında ister istemez "neden??" sorusu oluşuyor. bu toplumda kuduz hayvan gerçeği var, pek çok ebeveyn daha ilk yürüdüğü günden itibaren "düşman köpek" söylemi ile çocuklarını şartlandırıyor, çünkü insanla ve çevresi ile olan ilişkileri bazında inceleyecek olursak sokak köpekleri mutant bir ırktır. şehirde yaşamaya çalışır, çöplerle veya kendilerine yemek verenlerin desteği ile beslenir, insan ve trafik dışında doğal düşmanı bulunmadığı için eğer müdahale edilmezse (kısırlaştırma, itlaf) kontrolsüz olarak ürer, bu noktadan hareketle eğer büyük bir metropol içinde bazı sokak köpekleri kısırlaştırma operasyonuna maruz kalmaz veya insan sahipleri tarafından sokaklara yeni köpekler salınırsa kısa süre içinde nüfusu eski seviyesine ulaşır.

    geçtiğimiz hafta sonu ağvaya gittik. ağva, bilenlerin malumudur, yaz ayları kalabalık bir nüfusa ev sahipliği yapan şirin bir belde, çevresi de vahşi doğaya ev sahipliği yapıyor. bu beldenin merkezinde biz gittiğimizde kalabalık bir sokak köpeği nüfusu vardı. yaz aylarında yazlıkçılar tarafından baş tacı edilen, her akşam değişik bir evde ayrı bir mangal partisi artığı ile ziyafet çeken dostlarımız kalabalıkların terkinin 2. ayı içinde oldukça sinirli şekilde etrafta geziyorlardı. eşimin alışveriş yaptığı şile bezi ürünleri satan bir dükkandan yaşlı bir teyze çıktı ve köpekleri görünce bağırmaya başladı "bunlar koyunları yedileeeer, koyunları yedilerrrr". anlaşıldıki merkezde gördüğümüzden daha kalabalık ayrı bir köpek sürüsü bir bahçeye baskın yapıp, orada bağlı iki koyunu afiyetle yemişlerdi. bütün bunlar çok normal tabii, aç kalan her canlı, hele kurt soyundan gelen köpeklerin bunu yapmaları kesinlikle doğanın kuralıdır. ama mümkündür ki ağva belediyesi 1-2 böyle olaydan sonra eli tüfekli zabıtaları ile bu köpeklerin çoğunu öldürecektir. köpeklere kaşı "cani, acımasız" olarak adlandırılan insanların temelinde köpeklerin yarattıkları problemler kadar bu çocukluk şartlandırması da var. yeni nesillerin hayvanlara karşı caniler olarak yetişmelerini istemiyorsak sokakta korkacakları potansiyel ölüm tehlikeleri gezmemeli, belki bu büyük günahı bizim kuşak işler ama gelecek nesiller kendi evlerinde besleyecekleri hayvanlara, doğada karşılarına çıkacak hayvanlara karşı önyargılı olmazlar. ortalıkta kuduz tehlikesi olmadığı bir zamanda bile, eğer sıkı kurallarla başıboş köpek nüfusu sürekli kontrol edilmezse insan/köpek gerginliğinin çıkması için binbir türlü bahane olacaktır. bugün birini ısırılar, yarın çocuğunuzu kovalarlar, ertesi gün koyunları yerler. bütün bunlar apaçık belli iken sokakta bir köpek popülasyonunu desteklemek ve devamından haz almak aslında uzun vadede bu köpeklere yapılan bir kötülük değil midir ? eğer köpeklerle beraber yaşayacaksak yerleri sokaklar değil, evlerimizde bizle beraber olmalıdır. insanlarımıza köpek sevgisi vermek istiyorsak sokaktaki köpeklerle mümkün olacak bir hayal değildir bu. aynı mantıkla sokaklarımız kedi dolu, kediden de kuduz bulaşır ama bir allahın kulu çıkıp "sokak kedilerini itlaf edelim kuduz tehlikesi var" demiyor. çünkü kedilerle insanların ilişkisi bambaşka, sokakta yaşayan bir hayvanla problemimiz yok, sokakta yaşayan köpeklerle ise problem pek çok. köpeklerin iyiliğini istiyorsak sokak köpeklerine sıfır tolerans politikasının en uygun çözüm olduğunu lütfen düşünelim

    gelelim dünyada sokak köpeklerine karşı bulunmaya çalışılan çözümlere

    birincisi : avrupa'nın genel olarak yaklaşımı hayvanları kısırlaştırarak sokağa salmak değildir. istisnalar olduğu bana özel mesajla bildirildi, güney ispanya ve italya’da bu yöntem izleniyormuş. bu yöntemlerle ilgili bir literatüre rastlayamadım ama mesaj atan arkadaşlar boşa yazacak değillerdir diye kabul ediyorum. geri kalan avrupa ülkeleri ve abd’de başıboş sokak köpekleri genel kural olarak eğer sahibi çıkmazsa belli bir süre sonra iğne ile uyutulmaktadır.

    kaynak :

    http://www.powys.gov.uk/index.php?id=205

    "what happens when a stray dog is found?

    if the stray has no collar and tag or other means of identification, it will be registered at the police station. details of breed or type, colour, sex and where found will be recorded.

    the stray will then be transported to the rescue centre and kept there for seven clear days. if the stray is re-claimed by the owner within the seven days, a fixed fee is charged, plus kenneling and all other costs will be required by the police before the dog can be released. if unclaimed after that period of time, it will be re-homed or otherwise disposed of."

    kuduz tehlikesi ile mücadele dünya metropollerinde sokakta başıboş hayvan bırakmama yöntemi ile yapılmaktadır (bkz: #11289179). romanya, bulgaristan, hindistan gibi ülkelerde de bizimle aynı sokak köpeği problemi olduğunu öğreniyoruz. sadece bükreş'te 100,000 sokak köpeği olduğu söyleniyor ve kayıtlarda bu köpekler tarafından ağır şekilde yaralanıp ölen insanlara rastlıyoruz. bu konudaki yazılardan birinde yine avrupa birliğinin sokak köpeği tanımı da var, okuyalım

    "i know that upon this matter a european convention for the protection of pet animals has been signed in strasbourg on 13th november 1987 and it recognise that man has a moral obligation to respect all living creatures and bear in mind that pet animals have a special relationship with man.
    the convention lays down the obligation for each member to take the necessary steps to give effect to the relevant provisions of that convention, which includes, amongst others, provisions on the keeping, killing neutering and reduction of numbers of stray dogs and information and education programmes for the public.
    stray animal is defined as a pet animal which either has no home or is outside the bounds of its owner’s or keeper’s household and is not under the control or direct supervision of any owner or keeper and when a country considers that the numbers of stray animals present it with a problem, it shall take the appropriate legislative or administrative measures necessary to reduce their numbers in a way which does not cause avoidable pain, suffering or distress."

    en geniş manada tercümemiz şu, "sahibi tarafından terkedilmiş veya hiç sahibi olmamış hayvanlardır" ve "bir ülke sokaktaki köpeklerin sayısını ciddi bir risk olarak hissederse sayılarını azaltmak için çok fazla acı, çile veya çaresizlik yaratmayacak yöntemlerle bunu sağlayabilir" bu yöntemlerin itlaf ve kısırlaştırma olduğu da üst paragrafta (avrupa birliği evcil hayvanları koruma sözleşmesinde) belirtilmiş

    neyse sözün özü şu, dünya kısırlaştırma kadar itlafı da bir çözüm olarak kabul ediyor. bunun da tabii canice yapılmamasını şart koşuyor. itlaf, cani sözlük yazarlarının hastalıklı kafalarından çıkan bir fikir değildir. bunu ifade etmek istedim. saygılar

    gideceğimiz yer atina, her şeyi ile bize benzeyen yunanlılar bakalım bu konuda neler yapmışlar ...

    tüm yazı aşağıda :
    http://www.athensguide.com/straydogs/index.htm

    benim alıntılarım :

    özetle yunanlılar sıkı bir takibe girişmişler ve sokak köpeklerini barındıracak büyük merkezler kurmuşlar, 10,000 civarında köpek atina sokaklarından toplanmış

    "as in most civilized countries, in greece too, every municipality had a "dog
    pound" and a "dog catcher". and, as in most cities throughout the world,
    many domesticated dogs in greece would one way or another gain their
    "freedom" from their owners. either they would run away on their own, or
    they would be "let go" by irresponsible owners. whatever the case may have
    been, these stray dogs often would breed and have puppies and multiply
    accordingly. the dog catchers in greece used to step in and round up as
    many strays as they could. the strays were held in the local municipal dog
    pounds for a period of no more than 90 days, and if no one claimed the
    dogs, they were typically then put to sleep."

    daha sonra bu köpeklerin "sahibi çıkmayanları" 90 gün sonra itlaf edilmiş, sistem bir süre ülke genelinde devam etmiş ta ki :

    "this system kept the stray dog population down to a manageable level up
    until about 10 years ago. at about that time, a local animal rights
    activist group found out about a particular dog pound that kept their dogs
    in miserable and inhumane conditions. they visited the pound and filmed the
    scene. then they took their evidence and presented it to the local district
    attorney who in turn issued a warrant for the responsible mayor's arrest.
    that mayor was charged with the crime of "maltreatment of animals" which is
    a very serious offense in greek law. he was convicted and sentenced to
    several months in prison along with a stiff monetary fine. as a result,
    almost every municipality in greece dissolved their dog pounds and fired
    their dog catchers."

    bir tane "köpek barınak evi" nde sağlık ve muamele skandalı ortaya çıkana kadar, yunan yasalarına göre hayvanlara zulüm büyük suç sayıldığı için bu olaydan sonra tüm belediyeler bu kadrolarına lağvetmişler, köpekler başıboş üremeye ve yaygınlaşamaya devam etmiş

    bu olaydan sonra ve 2004 olimpiyatlarından önce de atina belediyesi yaklaşık 3,000 sokak köpeğini toplamış ve bu köpeklerin akıbetleri bilinmiyor ... (yani başladıkları yere geri dönmüşler, yarım alınan tedbilrer sonunda yine toplu köpek itlafları ile neticelenmiş.)

    avrupa ülkelerinde orta ölçekli bir şehirlerindeki "evcil kedi köpek sahibi" nüfusu bütün türkiye'den fazladır. hayvanlara sevgiyi biz mi onlara öğreteceğiz, onlar mı bize ... sokak köpeği olmaması gereken bir yaşam biçimidir. köpek seven evinde besler, her türlü aşısını eksik etmez, 5 yavrusu olunca sokağa atmaz. bu bir disiplin işidir. uygarlık belli disiplinleri gerektirir, sokağa bırakılan hayvan sayısı kontrolsüz artarsa (ki 0 tolerans la hareket etmezseniz hayat bir şekilde hızlı üremenin yolunu bulur) 1 ytl lik aşıları her hayvana vurduğunuzdan emin olamazsınız. emin olmadığınız yerde de hem o hayvanlar hem de insanlar için kudurarak ölme riski vardır.

    farklı bir bakış açısı :

    http://www.animalpeoplenews.org/…lprogsbenefit.html (hayvanseverler sitesi)

    " the new york city animal control statistics offer an excellent longterm illustration. from 1895, when records first were kept, until 1962, no u.s. city more vigorously exterminated stray dogs and cats. yet the number of dogs and cats killed rose every year, topping 100,000 for the first time in 1908 (after approximately 75 years of killing strays and 13 years of record-keeping). the new york city numbers continued to rise each and every year, peaking at 250,000 in 1962 and remaining at that level until 1966.

    every year, no matter how many animals were killed the year before, more were found at large to kill. san francisco also began keeping records of animal control killing in 1895, and saw the same trend. record-keeping started much later in most other cities, but not one u.s. city of any size ever achieved a lasting downward trend in dog and cat killing or in stray dog and cat pickups until more than 30 years after the last major u.s. outbreak of canine rabies, which occurred in the late 1940s and early 1950s."

    yetersiz mücadele ve önlemler sonucu 1950 lerde new york gibi büyük şehirlerde sokak köpekleri ve kuduz vak'aları zirveye ulaşmış özetle

    " in 1957, friends of animals started the first low-cost dog and cat sterilization project in the u.s. in the new york city area. after 10 years of effort, it was fixing enough animals per year to stop the growth of the stray population, and started branch programs in other parts of the country. i believe dr. gissendammer here became involved in that effort in the 1970s or early 1980s.

    other organizations including the american spca, fund for animals, and north shore animal league america meanwhile also began doing high-volume sterilization surgery in and around new york city.
    thus, from 1967 through 1995 the number of strays killed in new york city dropped every year, hitting a low of 40,000."

    yani deniyor ki 1957 de başlatılan aşıla/hadım et/sokağa sal metodu başarılı oldu. sokak köpeği sayısı 40,000 lere indi ..

    "since 1995 the total has fluctuated between 40,000 and 45,000, and the new york city ratio of animals killed to human population has been the second lowest in the u.s., at about 5.8 per 1,000 people."

    10 milyonluk new york'ta 40-45,000 civarı köpek geziyor ve her yıl 58,000 civarı sokak hayvanı (sadece köpekler değil) belediyece öldürülüyor

    bu yazıdan çıkartılması gereken dersler şu

    (1) aşıla/hadım et/sokağa sal metodunun denendiği ve işe yaradığı bir yerler varmış .. ama sokaktaki köpek nüfusu buralarda da asla iddia edildiği gibi sıfıra inmiyor. 40,000 köpek oldukça kalabalık bir nüfus.
    (2) bu metodun uygulandığı yerlerde dahi bir şekilde onbinlerce hayvanı öldürüyorlar (demek ki tek başına yetersiz kalıyor birinci yöntem)

    edit : yukarıda verilen örnekler ve linklerde de anlatıldığı üzere avrupa topluluğunda köpek itlafı yasak değildir, sadece köpeklere zulüm yapılması yasaktır. bu farkı iyi tespit etmek lazım. ayrıca "nokta !" gibi ünlemlerle ve link vermeden bir fikir savunulmuş olmuyor. lütfen kaynaklarınızı bizle payaşın (varsa)
  • kanunlarla ve yapılan avrupa sözleşmesiyle (ki anayasamıza göre bu sözleşmeler kanun sayılırlar) itlaf edilmeleri yasaklanmış canlılardır.

    nokta.
  • dikkat ederseniz dünyanın en güzel yaratıkları bunlar arasından çıkmaktadır. topluca itlaf edilmelerini şiddetle arzulayan herkesin itlaf edilmesini rica ediyorum. böylece dünya belki biraz daha tahammül edilebilir bir yer haline gelebilir.

    avrupa'nın güzide kentlerinin hemen hiçbirinde sokak hayvanı yok. bu yüzden, misal frankfurt'ta güvercinler geceleri yerlerde uyuyor, en şık alışveriş caddelerinde sabaha karşı fareler cirit atabiliyor. brüksel'de sokakta kedi gören bir grup çocuğun "pus pus" diye kendilerini yerden yere attıklarına şahit olabilirsiniz. böyle (güya) hijyenik dünyalarda yaşamak isteyen ibişler var tabii, şükür onlardan biri değilim. bu yüzden buradan frankfurt halkına çağrıda bulunuyorum: alaman kardeşler, o parklara, main'in kenarına kısırlaştırılmış kediler, köpekler salınız. hem pest popülasyonunu kontrol altına alırlar, hem de kedisiz, köpeksiz park olmaz. olmamalıdır.

    bu arada madem avrupa kanunları işimize gelinince örnek alınıp baştacı ediliyor, fırsat bu fırsat, isviçre kanunlarına göre evde tek kedi beslemenin yasak olduğunu belirtmek istiyorum. en az iki kedi olacak. bunun sebebini tek kediden iki kediye geçiş yapan herkes bilir.

    neyse, asıl slogan şu: haydi itlafçılar, iğne olmaya! bizi kendinizden kurtarın.
  • garip bir sekilde bir grup meczubun "turkiye bruksel olmayacaaaggh" seklinde haykirislarina konu mankeni olmus bahtsiz hayvan.

    goruyoruz ki "biz en harbi turkuz ulaaaayn. vurdugumuz yerden ses gelir, kestigimiz bastan kan gelir bre dinsizler!" siarini dustur edinmis bu guruh cennet vatanimiz turkiye'yi hijyenik olma felaketine karsi bir turk intikam tugayi komandosunun gorev askiyla koruyor.

    bu vatan korucularinin "burasi turkiye lan, isvicre degil. ssssst, akilli ol!" tarzi soylemlerini gundelik hayatimizin her aninda aktif olarak uygulamalarini diliyorum samimiyetle. bu sayede, sokaklarinda kopek besleyecek denli kudretli biz turk irkini o tuysuz isvicrelilerden ayiran butun ozelliklerimizi, mesela tore ve namus cinayetleri ve maganda kursunu gibi inkar edilemez sosyal gerceklerimizi de bagrimiza basmamizi saglamaya calisabilirler belki de, saatler yirmibirinci yuzyili gosterirken.
  • yine kendini insan vasfına sokmuş bir yaratık tarafından canı yanmış bir garip sokak köpeği haberi yayınlandı gazetelerde. haber başlığı ne yazıkki çok rastlanan cinsten "köpeği 4'üncü kattan attı".

    ne istenir bu hayvancıklardan anlamadım gitti.

    yağmur ve soğuktan korunmak için bir inşaata giren sokak köpeğini kaldırıp atmış şerefsizin teki 4. kattan aşağıya. köpeğin ön 2 ayağı kırık yaraları var.

    peki bu hayvancık resimde görüldüğü gibi gücü kuvveti yerinde bir hayvan (inşaattan düşmeden önce tabi). niye ısırmamıştır niye korumamıştır kendini bu iblisten. niye mi? çünkü hayvan haliyle bile zarar vermeye gerek duymamıştır sözde dostu! insana... ama insan öylemidir hayır.. şöyle bir sözlük başlıklarından hafızalarımızı zorlayalım;
    (bkz: 10 aylik kopek yavrusuna tecavuz edilmesi)
    (bkz: araba ile kopek ezmek)
    (bkz: cinde yasanan kedi kopek katliami)
    (bkz: coplukte insanlar tarafindan tecavuz edilen kopek)
    (bkz: zehirlenen kopekleri can cekisirken preslemek)
    (bkz: yazlik sitelerinde kopek zehirleyen mahlukatlar)

    sokak köpeklerine insanların yaptığı işkenceleri sürekli okur hale geldik gazetelerde. sokaktaki hayvanlara zarar verenlerin kati sürette tedavi görmesi kliniğe kapatılması gerekmektedir şahsımca. çünkü en az kuduz bir hayvan kadar tehlikelidirler.

    ayrıca sokaklarda dolanan hayvanların tehlike yaratıp huzuru bozdoğunu iddia edenlerin oturup düşünmesi gerekmektedir. kaç köpek veya kedi yankesicilik yaparken yakalanmıştır veya cep telefonu çalmıştır. çöpü karıştırırken bulduğu pirzola kemiğini kutlamak için silahla magandalık yaptığını ve can aldığını duydular.

    entrye konu haberin linki ise; http://www.hurriyet.com.tr/gundem/7570614.asp
  • ben de şimdi sözlükten öğrendim, dehşet saçan hayvanlarmış bunlar...

    "acısız" yöntemlerle öldürülmelilermiş... geceleri hırlayıp, havlayarak ürkütüyorlarmış bazılarını... toplayıp, hepsini öldürmek lazımmış... ingiltere de öyle yapmış. eee... ingilizler yaptıysa kesin doğrudur zaten...

    bazen düşünüyorum da insanın kendi türünden nefret etmesi için ne çok sebebi var. kimisi köpeği sivrisinekle bir tutar, kimisi "salam sucuk yemiyor muyuz? inekle köpeğin ne farkı var?" der... ne mantıklı, ne realist, ne bilinçli, ne ruhsuz heriflersiniz; kıskanıyorum lan sizleri...

    insan böyle bi yaratık işte... önce gider veledine eğlence olsun diye küçük, zavallı bir köpek yavrusu satın alır, 1-2 ay ailece o'nunla eğlenirler, ingilizce isim falan takarlar zavallı hayvana... sonra köpek biraz büyür; doğal olarak bakım, sorumluluk falan ister... işte o zaman ne yapılır? sal gitsin sokağa... ne bok yerse yesin orda...

    ondan sonra zora gelince de hepsini öldürelim... sonra yine verelim parayı alalım yenisini pet-shop'lardan ya da yavru halleriyle getirtelim köylerinden, çiftliklerinden şehirlerimize... her zamanki gibi sıkılınca atalım sokaklarımıza... yine topluca öldürürüz ne olacak ki? yeter ki insana bi şey olmasın... dünya'nın ve yaşama hakkının tek sahibi insan varken, kedinin köpeğin lafı mı olur?!

    korkuyorlarmış... tehlike oluşturuyormuş bazı başıboş hayvanlar... ulan o korktuğunuz hayvanlar; dişi köpeklerin 4 ayağını birden kesip, tecavüz ettikten sonra iç organlarını çıkaran sapık beyinli piçlerle size aynı yakınlıkta, o gerçekçi beyinlerinizle bunu da idrak edebiliyor musunuz acaba? yani diyorum ki: bu pislikliler zavallı hayvanları yakalayıp, bu canilikleri rahatça yapabildiklerine göre demek ki aynı sokaklarda dolaşıyorlar o korktuğunuz köpeklerle... ama onlardan o kadar çok çekinip, "acısız" şekilde öldürelim bunları önerisini yapan pek çıkmıyor... neden? çünkü sözde de olsa insan onlar... ama öteki sadece köpek, ne olacak ki?

    toplayıp, kısırlaştırmak, bakımları için fazladan vergi ödemek, hayvan beslemeyi kontrol altına alan yasal yaptırımlar getirtmek, parayı basana hayvan verilmesini engellemek falan gibi tedbirler zor geliyor değil mi alt tarafı bir "köpek" için? düzenli aralıklarla öldürmek çok daha kolay ve pratik....

    yok efendim: "önce insan"mış... sokayım insanına...
  • ne çeşit bir gösteriş merakı, yağni kompleks dahilinde beslendiği anlaşılamayan kafayı tırlatmış, lab mamülü dövüş köpekleri kadar tehlikeli olduklarını zannetmediğim köpek çeşidi. artı insanlar sokakta bu kadar çokken köpeğe sıra mı geliyor?
hesabın var mı? giriş yap