• cimri.com’un ceo’su serkan koç, sokakta su satan kız çocuğundan etkilendiği bir olayı anlatan içeriktir. ceo deneyimlerini anlatması için küçük kızı şirketine davet etmiş.
    bu 13 yaşındaki kızın adı gülru.

    sekan koç yazısında aldığı dersi şöyle anlatıyor:

    “gülru'nun cadde'de su satmaya başladığı gün işe başlamışım. gülru'yu cadde üstüne koyduğu suları satarken görüp bir kaç su aldım. sonra bir kaç kez daha aldım. camdan bakarken gülru’nun sürekli aynı motivasyonla (iki ışık arasında gücünü toplayarak) kırmızı ışıkta su satmasına tanık oldum. gülru'yu davet edip motivasyonu ve hevesini öğrenmek istedim. sapık gibi görünmemek için ezgi ismindeki çalışma arkadaşımdan ofise davet etmesini rica ettim. gülru geldi.

    biz 4 kardeşiz. babamın tekstil işinden kalan penyeleri metro'da satıyorduk. kendimize "5 lira sigaradan ucuz" sloganını bulmuştuk. (hedef kitlesinin anladığı dilden konuşmuş) midye satan biri su satıyordu. o 1 hafta tatile gidince su satmaya başladık. sonra midyeci geldi ve bizi kovdu. o metro koridorunda satıyordu. aklıma girişe gitmek geldi. böylece hem çıkanlara hem de girenlere ilk biz satış yapıyorduk. (rekabette tıkanmış ve yeni ve daha iyi bir yol bulmuş) bunu gören midyeci yeğeni ve 1 arkadaşını çağırıp onların sattığı yerde su sattırmaya ve gülru'lara sataştırmaya başlamış. (onlar yine yılmamış.)
    2 kardeşi penye'ye dönmüşler. gülru atatürk caddesi kozyatağı girişinde evlerine yakın yerde su satmaya başlamış. ‘neden’ dediğimde öncelikle güvenlik, ‘eve yakınım’ dedi ama en önemlisi su ısınmasın diye ablası sürekli su tedariki sağlıyormuş.(tedarik'in zamanlaması ve ürüne göre soğuk veya taze olması önemli) caddede satarken yayalar çok su almıyormuş ama arabada olanların uzun süre sıcaktan bunaldığını düşünerek arabalara satmaya başlamış. zaman içinde ki, 2 haftada" hangi araba su alır? suratında yorgunluk olan mı alır yoksa sakin olan mı alıra göre gideceği arabayı önceliklendirerek daha fazla satış yapmaya başlamış. (segmentasyon yapmış ve ihtiyaç anını tespit etmiş.) cuma günü çok önemliymiş. cuma namazından sonra herkes ya yardım amaçlı ya da cuma namazı sonrası susuz kaldıkları için su alıyormuş. o yüzden bu saatte çok çalışıp tüm gün sattığımı 1 saatte satıyorum diyor. (rekabet avantajını sağladığı anda tüm enerjisiyle maximum fayda sağlıyor)
    gülru'ya bunları yazıp hazırlar bize pazartesi anlatır mısın dedim. “bilgisayar vardı ama kırıldı tamirde kağıda yazsam olur mu” dedi. “tabi” dedim. “siz şimdi bunu neden yapıyorsunuz ki?” dedi. “insanlar büyüyünce deneyimlerinden dolayı maalesef çaresizlik üzerlerine yapışıyor. sen yılmadan önündeki engelleri aşmışsın, bunları görüp biz de senin gibi olmaya çalışabiliriz” dedim. “ayrıca deneyim satmak daha değerlidir. sen bunu bize anlatınca tüm günde kazandığından çok fazla parayı kazanabiliyorsun” dedim. (günde 70 tl kazanmak için 70 tane su satıyor) neyse ki ikna oldu.
    .çok uzatmayayım. gülru bugün bize geldi ve deneyimlerini aktardı. ben umudumu kaybedersem artık gülru var. onu hatırlar tekrar koşmaya devam ederim.
    yaşı tutsa kesin birlikte çalışmak isterdim. gülru'ya ekip olarak bir notebook hediye ettik. belki deneyimlerini yazar ve ilerde iyi bir satış eğitimcisi olur.
    küçük mü? hayır! olgun ve en önemlisi yılmadan deniyor iyileştiriyor çalışıyor. bence değerliydi. ne dersiniz?
    ---kaynak kaynak linki
  • benim bu hikayeden gordugum kadariyla:

    bir sirket ceo'su, facebook'ta hayatini curutmesine sebep olma hevesiyle, hirsli ve zeki bir kiza notebook hediye edip bir rakibi daha ortadan kaldirma yolunu secmis.

    o kiz o sirketi satin alir bak benden uyarmasi...
  • network marketing kıvamında bir hikaye,
    kızın hikayesi gerçek olabilir fakat ceo'nun etkilenme kısmı sadece hikayeyi yaratma çabası.
  • cimri.com 'un ceo su demek. çok etkilendim.
    bizim kanzuk' un title ı bile ondan daha havalıdır lan. hikayenin o kısmı vurucu olmamış.

    ama nerde bizimkinde böyle anektodlar varsa yoksa dürüm.

    ps : türkiye de bile 410 uncu sıradaymış site.
  • benzeri hikayeleri çok defa duydum. bunlar beyaz yakalı plaza çalışanlarının motivasyon hikayeleridir. bu durumda elde ettiğim tek çıkarım şu: sokaktaki çocuk, kasaptaki dayı, manavdaki amca.. hepsi zaten hayatın içinde, sokakta bunu öğrenip uyguluyor. bizim beyaz yakalı plaza bebeleri 30 sene bordro mahkumluğu yaptıktan sonra "aa ne yaratıcı bir şey" diyerek bunları uzaydan gelmiş sanıyor. azıcık sokağa çıkın lan.

    edit: imla
  • hikayeden çıkardığım tek sonuç, kurumsal yaşamın sıkıcılığı oldu. allah kurtarsın.
  • vergisiz, illegal bir satış. üstelik çocuk işçi çalıştırılıyor. bu ülkenin zabıtası ne iş yapar? aile ve sosyal politikalar bakanligi, calışma bakanlıgı , ilgili belediye ne iş yapar??

    haftaya da sokakta çalışan sex işçilerini çağırsın motivasyon toplantısına. müşteri nasıl memnun edilir (experience), kişiye özel muamele (exclusive), müşteri nasıl kendine bağlanır (loyalty) vs.vs en iyi onlar bilir.
  • güzel bir hikaye.

    daha doğrusu, bir "çocuk işçinin" hikayesi. serkan bey'e bu değerli deneyimini aktardığı için çok teşekkür ediyorum. iyi niyetli ve güzel bir şey yapmış ama sonuçta değişen bir şey olmayacak. gürlu ismindeki melek ve kardeşleri, sokaklarda. ve gürlu, serkan bey'in dediği gibi akıllı, ama olgun bir insan değil; henüz "çocuk" ve korunmaya muhtaç. içinde yaşadığı şartlar, onun çalışmasını gerektiriyor. gürlu'nun yaşamı hakkında bir bilgiye sahip değiliz; zira, serkan bey, bu küçük kızın yaşamından daha çok, onun "azmine", "satış taktiklerine" ve "ticari başarısına" odaklanmış durumda. oysa ki, gürlu gibi küçük yaşlarda çalışmak zorunda kalan çocuklar, okula gidemiyorlar; hep dışarıda oldukları için, her türlü tacize, şiddete ve kazaya açık durumdalar. evlerinde sahip oldukları yaşam, beslenme, temizlik ve barınma koşulları son derece yetersiz. herhangi bir sağlık sigortaları yok.

    ben serkan bey'in yerinde olsaydım, o gün, gürlu ve kardeşlerini bir okula göndermek için burs ayarlardım. o çocukların yeri sokaklar değil, okul. bu yazıyı serkan bey okur mu veya kendisine iletirler mi, bilmiyorum; ama, gürlu ve kardeşlerini bulup, okula yönlendirmek, onlara okumaları için gereken "sürekli" maddi yardımı sağlamak, bu insanlar için yapılabilecek en iyi şeydir.

    bu hikaye, gürlu ve onun gibi meleklerin içinde yaşamak zorunda bırakıldığı acımasız ve insanlık dışı ortamı meşrulaştırıyor. verdiği mesaj son derece açık: "evet, dünya acımasız. ama, çocuk olsanız bile büyümek, rekabetçi olmak ve mücadele etmek zorundasınız. kavgada üste çıkan hayatta kalır". sizi bilmiyorum, ama ben bu hikayenin içinde insana ait bir erdem bulamadım. çürümüşlüğün ve çöküşün bedelinini ödemek zorunda kalan bir meleğin hikayesi, sonunda "ödül" olsa bile, beni mutlu etmedi. tam tersine, kaygılandırdı.

    benim derdim, çocuklara notebook değil, bir çocuk gibi mutlu, sağlıklı ve güven içinde yaşayacakları bir dünya verebilmek.
  • gülru sokakta su satıyor, (gülru fakir) ama kozyatağında oturuyorlar.
  • sonadora'ya katılıyorum.

    ulan üniversitelerin işletme fakültelerinde çok matahmış gibi anlattıkları bi konu var. (bkz: swot analizi)!!111birbirbir!!. duyan sanır efsane bi olay. yepyeni bir yaklaşım. kimsenin haberi yok. bunu yaptın mı karlılık oranın 5 kat artacak.

    işin aslı ise mahalle bakkalının da zaten dükkan açmadan * yaptığı durum değerlendirmesi.

    avantajım ne ? yerleşim yerlerine yakınım.
    dezavantajım ne ? küçük ölçekli olduğum için fiyat rekabetine giremem.
    ne gibi tehditler var ? marketler her yanı sardı. mahalle içlerine bile girmeye başladılar. başıma bela olacak gibi.
    nası fırsatlar sunuluyor ? bizim toplumumuzda muhabbetin yeri başkadır. müşteriyi hoş sohbetin ile bağladın mı kolay kolay kopmaz o senden. müşteri sadakatini çok kolay kurabilirsin.

    al bak ne oldu ? swot analizi... ulan sence bu dediklerimi düşünmeden herhangi bi işe giren olur mu ? sen bu kelimeyi kullanınca muhtar kent mi olduğunu sanıyorsun ?

    hele bi de toplam kalite yönetimi zırvası vardı ki ağlarsın.
hesabın var mı? giriş yap