• richard rodgers*-oscar hammerstein* ikilisi tarafından yapılmış müzikallerden biri.
  • bali ha'i, etkileyici sarkilarindandir, bir kadin icin altodan fazla*, boyle bas gibi bir ses gerektirir.
  • broadwayde ilk sahnelenmesi 1949 yilindadir. kendisi 1950 de pulitzer kazanmis oldugu gibi, uyarlanmis oldugu tales of the south pacific kitabinin da 2 yil once ayrica pulitzer kazanmisligi vardir.. 1958'de de ayni isimle filmi cekilmistir.
  • hikayesi 2. dünya savaşı sırasında, pasifik okyanusu'nda bir adada geçen bi müzikal... bi yandan amerikalı hemşire nellie forbush ve fransız emile de becque arasındaki ilişkiyi anlatır, emile'in melez çocukları olması nellie'nin içine sinmez.. bi yandan teğmen joe cable yerli bi kıza aşık olur ama kızın yerli olması da onun içine sinmez ve olaylar gelişir...

    şarkıları:
    - dites moi
    - a cockeyed optimist
    - twin soliloquies
    - some enchanted evening
    - bloody mary
    - there is nothing like a dame
    - bali ha'i
    - i'm gonna wash that man right outta my hair
    - i'm in love with a wonderful guy
    - younger than springtime
    - happy talk
    - honey bun
    - you've got to be carefully taught
    - this nearly was mine

    ve hatta 2001'de çekilen televizyon versiyonunda nellie forbush'u glenn close, joe cable'ı harry connick jr oynamıştır.
  • ne kolor bilemiyorum ama (technicolor olsa gerek) kolor olayının dibine vurmuş film. sadece arkada laplacivert bir deniz önce tusturuncu çiçekler yemyeşil bir çimen bembeyaz bi ev olayı da değil, sahnelerin bir çoğu olayın havasına uyan bi renkte, yerliler dansederken turuncu bali ha'i şarkısında pembe mor, sabahları masmavi, gibi. doğrusu şikayetim de yok renk dolu filim mefhumundan.

    bu filim rodgers and hammerstein (ştayn diil ştiyn yannız) uyarlamalarının en güzeli değil belki (en güzeli neşeli günler sonra oklahoma deniliyo da bence kral ve ben sonra yine kral ve ben) ama şarkılarının bissürüsü amerikan bilinçaltına nüfuz etmiş hala havalı havalı yüzmekte...

    benim favorimse kızlar tarafından bir yıkanma esnasında söylenen "i'm gonna wash that man right outta my hair." gerçi amerikan yetkililerince uygunsuz olduğu kafasına kakılan elemanı kafasından falan atabildiği yok hatunun, iyki de atmıyo zaten ama gerçekten atılası adamlar söz konusu olduğunda (gözlerinde parıltılar ararken donuk gözlerle bakan adamlar, şarkının sözlerinde) kız arkadaşlarına söylemek ister insan, onlar saçlarını yıkarken, neşeli neşeli. neyse işte kız yetkililer deyince değil de eskiden adamın yerli bir karısı olduğunu öğrenince uzuyo bi süreliğine -ki o zaman da bu şarkıyı adamla söylemeli değil mi ya- amaaaaaa dönüyo tabi.

    bu da filmin ve mesela kral ve benin de, zaman zaman ırkçılığın sınırlarında gezen ama diğer zamanlarında "öteki"ni tanımayı seven tarafına ışık tutabilir heralde.* o kısım önemli hem, biraz daha ışık, biraz daha renk ve belki turuncu dumanın biraz azalmasını gerektirir...

    * ekleme not: hammerstein carmen'i sadece zencilerden oluşan bir ekiple sahelenmek üzere carmen jones olarak yeniden yazmış bi kişidir bu arada.
  • 7 haftalığına londra barbican'da gösterilecek muhteşem müzikal. eğer yakın zamanda londra'ya ziyaret planlıyorsanız klasik west end müzikalleri yerine bu harika yapıma gitmenizi tavsiye ederim. detaylı bilgi için http://www.barbican.org.uk/…ent-detail.asp?id=12004. londra ekibinin resmi tanıtım videosu için http://vimeo.com/28348497.

    konu olarak bana çok çekici ve akıcı gelmemiş olsa da müzikleri insanın beyninde günlerce dönüyor. konu bizim kuşağımıza fazla tekdüze gelebilir, fakat yazıldığı ve oynandığı zaman henüz amerika'da siyahların 2. sınıf vatandaş olduğunu unutmamak lazım. oyundan çıkarken bu müzikalin ilk oynandığında nasıl tepkiler aldığını düşünmeden edemedim.

    müzikal 2. dünya savaşı sırasında güney pasifik adalarından birindeki amerikan üssünde geçiyor. ana karakterler emile ve nellie arasında yaşananlar beyazların ırkçılık konusundaki iki yüzlülüğünü ele alınarak anlatılmıştır. ana karakterlere ek olarak princeton mezunu teğmenin adadaki bir yerliyle yaşadığı aşk da müzikalin ırkçılığa yönelik eleştirisini açıkça gözler önüne sermiştir.

    müzikal boyunca müzikleri bir yerden tanıdık gelir. some enchanted evening adlı şarkıyı frank sinatra dahil pek çok isim okumuştur, sanırım o yüzden melodilerine bir aşinalık vardır. bali ha'i, there is nothing like a dame, i'm gonna wash that man right outta my hair gibi şarkıları kafanızda dolanır durur günlerce, kimi zaman ıslık çalarsınız, kimi zaman mırıldanırsınız. birinden sıkılır diğerine geçersiniz.
  • 2009 tarihli muhteşem bbc belgeseli..seslendiren ise tanıdık bir isim: benedict cumberbatch.

    7 bölümlük belgeselde güney pasifik adalarının vahşi yaşamı anlatılıyor. paskalya, yeni gine, galapagos, fiji, solomon vs adaları olağanüstü görüntülerle sunuluyor.

    netflix'te bütün bölümleri izleyebilirisiniz.
hesabın var mı? giriş yap