• geçen hafta sonu baya bi içtim. zil zurna sarhoş eve dönerken birden acıktım ve ağırlık çalışan, ekmeğe karbonhidrat, ete protein diyen ben birden ilkel bir insan gibi patso yemem lazım diye gördüğüm ilk büfeye çöktüm. 1 buçuk patso söyledim önüme bir tencere patates geldi. artık nasıl iştahlı yiyorsam bi kız yanıma gelip ben de yiyebilir miyim diye sordu. kafamı bile kaldırmadan tabii dedim kız karşımdaki taburaye oturdu ikimiz de hiç konuşmadan patso yiyoruz. kız baya yedi yedi sonra kalkıp teşekkür etti ben de yine kafamı patsodan kaldırmadan rica ederim dedim ve kız gitti. artık kalben'le mi patso yedim, zeynep bastıkla mı yoksa kafası benim gibi iyi kadıköylü bi kızla mı yedim bilmiyorum. kızın yüzüne bile bakmadım çünkü. sonra bir şekilde eve geldim ama nasıl geldiğimi hatırlamıyorum.

    koltuğa uzanıp bi bölüm dizi izledim sonra yatayım bari deyip tuvalete gittim. normalde ayakta işeyip giderim ama kafam iyi olduğu için oturayım dedim. meğerse kakam da varmış az da olsa kaka yapınca taharet musluğunu kullanmam gerekti ve kolu çevirdiğim an yandım anam diyerek bi feryat kopardım. çünkü taharet musluğum o an bozulup tüm tazyikiyle hard anal bir darbe vurmuştu götüme. mührü bozdurduğum yetmiyormuş gibi bir de musluk bozuldu. hatta nasıl yalama olduysa kapatmaya çalıştıkça daha da tazyikli fışkırmaya başladı ve o şekilde kaldı. baya taharet musluğu tüm tazyikiyle banyoya su fışkırtmaya başladı. kafam da güzel olduğu için ne yapacağımı bilemiyorum. birkaç kez poşet filan tıkamaya çalıştım ama üstüm başım daha da ıslandı. baktım böyle olmayacak çıkıp vanamı bulup kapatayım bari deyip gecenin 4'ünde apartmanın içinde üstüm ıslak bi şekilde vanamı aramaya başladım.

    daha önce de hiç vanayla işim olmadığı için vanam nerde bilmiyorum. önce bodrum katına indim baktım 3 tane vana var ama üstünde bir bok yazmıyor. bunlardan biridir herhalde diye 3'ünü de kapattım tekrar eve çıkıp baktım su hala fışkırıyor. ulan milletin gece sevişmesi banyosunun suyunu kestim galiba deyip tekrar inip açayım dedim ve tekrar inip vanaları açtım. sonra bir üst kattaki vanaları kapatıp tekrar inip kontrol edecektim ki kapıya yönelip elimi cebime atmamla başımdan aşağı kaynar sular döküldü. anahtarı almadan çıkmışım ve gecenin 4'ünde ne telefon ne anahtar üstüm ıslak bi şekilde kapıda kaldım. zaten hala sarhoşum lan napıcam şimdi ben göt gibi kaldım derken yüksek girişte oturduğum aklıma geldi. apartmandan çıkıp bahçeye geçtim ve hırsız gibi kendi balkonuma tırmanıp balkonuma çıktım. allahtan balkon kapısını kilitlememişim de eve girebildim. girdim girmesine ama su hala tüm tazyikiyle fışkırıp banyoyu suluyor.

    baya sinirlerim bozulunca banyoda çömelip başımı ellerimin arasına alıp kafamı toplamaya çalıştım. olum sen pratik zekalı adamsın bi taharet musluğunu mu halledemiceksin sakin ol düşün diyerek kendimi toparlamaya çalıştım ve vikingler'deki zekalı çocuk gibi kafamda bi ampul yandı. bir vida alıp etrafına poşet sardım ve son kez üstümü ıslatma pahasına allah ne verdiyse vidayı deliğe sokuşturup keserle bam bam vurup laps diye tıkadım deliği. su şak diye kesildi. işte bu kadar ya oh kafa varmış diye mutlu olup yattım. en azından kaba kuvvetle de olsa sorunu çözmüştüm. ertesi gün tesisatçı çağırdım. adam taharet çıkışındaki vidayı bi çekti suyu kesmemize rağmen vida hava basıncından mermi gibi patlayıp tak diye fayansa çarptı. tesisatçı vidanın karşısında olsaydı vida baya adama saplanabilirdi. ikimiz de ufak bi şok geçirip apışıp kaldıktan sonra adam abicim böyle şeyler yapma bi daha çoluğumuz çocuğumuz var deyip sitem edip musluğu açtı iyi güzel çalıştı.

    bunca saçmalık üstüne bi de tıkadığım vida tesisatçının boynuna saplanıp adamı öldürseydi ve hapse girseydim tam olurdu herhalde. o kadar salak bi olay çünkü. neyse sorun çözüldü nasılsa derken bu sabah da banyo giderim taştı ve etraf baya boklu su doldu. birkaç lavabo açıcı döktüm ama baktım hala taşıyor en iyisi gideri tıkayayım dedim ve tıkayıp çıktım. az önce eve bi geldim bu sefer klozet taşmış ve sular koridora kadar yürümüş. senin ben tesisat gibi ananı sikeyim diye diye koridordaki suyu banyoya çektim ama banyo giderini tıkadığım için su kaldı öyle.

    bu sefer su gitsin diye tıkadığım banyo giderindeki tıpayı çıkardım ve çıkarır çıkarmaz boklar yine fışkırmaya başladı. senin ben tesisat gibi ananı sikeyim orospu çocuğu diye diye viledayla boklu suları temizleyip gideri tekrar tıkadım. yarın tesisatçı gelecek ama çok yıprattı bu süreç beni. sonra abi hep senin mi başına geliyor böyle şeyler, abi bu olay gerçek mi, abi bu kurgu mu? keşke gerçek olmasa ama oluyor işte. valla apartman yöneticisi kameraları izliyorsa benim görüntüleri akıllı tv'ye satabilir. daire 3'te çocuk da baya aptalmış demiştir kesin. bana x yapma aptal olursun diyenlere de ben zaten aptalım mal diye çıkışıyorum zaten. evet aptalım kesin bilgi.

    edit: az önce apartman görevlimizden gelen sıcak bir bilgiyi paylaşıyorum:

    sayın kat malikleri apartman garaj girişinde 3 numara dairenin yanında su kaçağı tespit edilmiştir buna bağlı olarak kalorifer su pompası tam olarak su pompalama işlemini yapmamaktadır bu nedenle acil olarak bu işlemin tamiri gerekmekte olup 27 aralık salı günü kalorifer yanmayacaktir bilgileriniz ve buna göre aksiyon almanızı rica ederiz.

    bilin :) bakalım :) daire :) 3 :) kim :) bunların hepsi bir hafta içinde benim evimde patlayan sular. yarın baya yatak odamın dış duvarını yıkıcaklar lan. öğlen gidip gidip yatıyodum ben. allah kahhar adıyla kahru perişen eylesin böyle tesisatı. borularına ateşler salsın. imdat.

    edit 2: sadece yatak odasını değil küçük odayı da kesip kırmaları gerekiyormuş :)
  • daha iki hafta önce şunu (bkz: #146824952) yazmıştım. bir hafta içinde evimi üç kere su bastı, apartmanın kalorifer tesisatı yatak odamdan patladı, bir hafta ev savaş alanı oldu bir dünya masraf. tam yaralarımı sarıp toparlanmıştım ki iki gün önce balkon kapısını kitlerken mekanizmadan çıkırt diye bir ses geldi ve kapı kilitlenip bir daha açılmadı. önce dili filan sıkışmıştır sabah bakarım diye önemsemedim ama sabah tornavidayla uğraşmama rağmen açılmadı.

    ben de usta aramaya başladım. buldum birini aradım adam yarım saate oradayım deyip gelmedi. yüksek girişte oturduğum için iki gündür mutfak penceresinin demir parmaklıkları ardında kader mahkumu gibi sigara içiyorum. kaç usta aradıysam gelmedi sonunda birini zar zor getirdim şöyle tornavidayla kaktırıp açar 100-200 verir hallederim diyordum ki adam mekanizmayı bi açtı içindeki demir kırılmış. bunun komple değişmesi lazım dedi söküp gitti şu an ve kaç milyar saplanacağını bile bilmiyorum. boyum kadar demirli bi mekanizma baya bana girdi.

    cidden son iki haftadır evde çıkan sorunlar yüzünden vefat etmek üzereyim. masraflar için onlyfans açmayı bile düşünüyorum artık. (aa karıymış lan bu diye yürümeyin sikerim belanızı. sağlıklı ve isteyen bir erkeğim ben ama hayat beni bu noktaya getirdi işte) sonra abi bunları uyduruyor musun? abi bunlar gerçek mi diye yazıp duruyorsunuz. keşke gerçek olmasa da yazmasam. eziyet çekip üstüne bi de para verip niye sizi güldüreyim mal mıyım. zaten ev sahibim bu ay 5 milyar dolar zam yaptı üstüne bu masrafları ondan almaya uğraşırsam mahkemelik oluruz ve hiç uğraşasım yok.

    o yüzden bu entry'i bir onlyfans içeriği gibi düşünüp bana ptt ile para gönderebilirsiniz. gönderilen meblağa göre nude bile atarım. ohaa tam bunu yazarken ev sahibim tam şu anda yekpare bey nasılsınız yazdı. olum ben nasıl bir günah işledim? kimin tavuğuna kışt dedim neden tuttuğum her şey elimde kalıyor? neden tüm apartmanın kalorifer tesisatı yatak odamda patlıyor da ustalar yatağımın kenarında kıvılcımlar saçarak demir boru kesip satisfaction klibi çekiyor? vidanjör apartmanın tıkanan gider borusuna su basınca neden benim klozetim tarkan'ın girdiği lav havuzu gibi fokurdayıp etrafa bok saçıyor? neden lan neden. kötü biri değilim ben. namaza mı başlayayım hacca mı gideyim. kurşun mu döktüreyim yoksa sıktırayım mı? noluyo lan noluyo.

    edit: kapıya 900 lira sıkışmış arkadaşlar usta sıkıştığı yerden alınca düzeldi.
  • köyde kaldığım zamanlar...allaha şükürler olsun hayatta kalabildim o iki sene zarfında. şimdi başta köyde olduğum zamanlar deyince yanlış anlaşılmasın, şuan cihangirde yaşamıyorum. yine bir köy okulunda öğretmenim ama o zamanlar köyde kalıyorum işte.

    yatağın yanında bir pencere var, pencere de yerden 1 metre yükseklikte en fazla. her taraf açık yatıp uyuduğum bir anda olanlar oldu. dışardan gelen bir arkadaşım eşşek, kafayı içeriye uzatmış içerde ne olup ne bitiyo gibilerinden. uykunun en derin, en sağlam yerindeyim. tamam baktın, bi bok anlamadın çekip gitsene de mi? yok işte adı üstünde eşşek, anırmadan durur mu? bir ses duyup fırladım, fırlamamla pencereden dışarıya bakmam bir oldu.

    burun buruna geldik arkadaşla, siyah, kesif bir mayıs kokusu, gecenin bir yarısı, sokak lambası vuruyor hafiften, uykuyla uyanıklılık arasındayım, algılar kapalı. ben direk azrail sanıyorum, beyin motor gibi çalışıyor, film şeridi gibi geçiyor herşey. annem, hayallerim...kendimi arkaya atıyorum.

    ışığı açıp baktığımda masum masum duruyordu eşşolusu. üçbeş sene götürdü ömürden.
  • altıncı, rakamla (6.) eski dilde orta 1. sınıftaydım. sınıfta 2 tane seda vardı, hoca bu ikisinin notlarını okurken falan sürekli karıştırıyor, her defasında hangi seda sorusuyla karşılaşıyordu. ben dedim ki birisinin adı seda kemal olsun. siz matematik öğretmeni değilsiniz ama idare edin hocam.

    kimse gülmedi.

    o günden sonra o sınıfta espiri yapmadım.

    ben halen ne hocanın ne de sınıftakilerin mustafa kemal e kemal ismini veren matematik öğretmenini tanımadığını düşünüyorum.

    ayrıca espri de güzeldi.
  • vernikli iskemleye oturup pantolonun götünü parlatmak ve bu şekilde, adeta bir sanat güneşi misali gezmek.
  • cok uzun zamandir gorusemedigim bir arkadasimin e-mail adresini bulmustum. hevesle, oldukca uzun, hayatimda ne olup bittiyse anlatan bir mail attim. bir sure sonra, arkadasimdan cevap geldi: "canim su anda japonyadayim uzun yazamiyorum klavye degisik optum".
    sonra baska mail filan gelmedi arkadasimdan...
  • dışarıda saatlerce bağırsak gurultusuyla dolaşılan, hatta sessiz bir ortam olduğunda bu gurultunun gürültüye dönüşmesine şahit olunan anları vardır herkesin. anormal olan burası değil.

    ...
    lise sondayım. sene 95. içim patladı patlıycak. artık acı çekiyorum resmen. hani midye dolmaları kabuğuyla yemişim de bağırsaklarım kesiliyor gibi bak yemin ederim.

    bir şekilde eve ulaşmayı başardım. gözüm hiçbirşeyi görmüyor. koridor bu kadar uzun muydu ya. köşeleri dönerken evde f1 sürücüsü gibiyim. tozunu alıyorum şikanların. banyonun kapısını nerdeyse kırarak açıyorum. bu meret de deliğe yaklaştıkça çıkası gelir ya, yok bu çıktı aslında benim haberim yok. klozete arkamı döndüm. pantolonu indirmemle içimdeki malzemeyi bırakmam bir oldu diyebilirim. hani pantolonun kemerini teğet geçmiş olabilir o derece. ya da içine denk getirememiş de olunabilirdi.

    bunların hiçbiri olmadı, söyle bişiy oldu;

    klozet kapağı kapalı !!

    işte o gün kendi bokuna oturmak neymiş anladım.
  • istanbulun en yüksek yerlerinde bir askeri birlik, manzara muhteşem, askerleri 15 dakika serbest bırakmışım, toplayıp derse sokacam (bilgisayar kursu) elimde sigara manzaraya baka baka yaklaştım yanlarına;

    - manzara güzel mi beyler?
    - oo süper süper

    kendinden emin bir ses tonu ve diksiyon gayet iyi, kafamı çevirdiğim anda 14 tane yıldız parladı, 2 üsteğmen bir yüzbaşı bana bakıyorlar.

    - şşey komutanım kursun askerleri sanmıştım, kusura bakmayın
    - gel lan siktiret otur (yüzbaşı)
    - saolun komutanım

    her ne kadar kral adamlar olup iyi davrsansalar da ben o 10 dakikayı bilirim.
  • istiklal caddesi, sabah 10'a kadar tarfiğe açıktır, mağazalar devasa araçlarla koliler yükler, boşaltırlar. cadde kısa süreliğine trafiğe açık olduğu için de sabahları mayın tarlası gibidir, gideceğiniz yere varmak için mümkün olduğunca kenardan yürümeniz gerekir.

    işte böyle kenardan yürüdüğüm bir sabah, kulağımda müziğim ve gözlerim eski binalardaydı. adidas ve koli dolu dev kamyonun arasından geçiyordum ve kulaklığım sağır, etraftaki binalar kör etmişti beni. o arada bişey oldu, ne olduğunu anlamadığım bir çarpma ile hop diye düştüm. misminicik bir saniye içinde, çarpma etkisinin tepeden gelmediği, neden sağ taraftan geldiğini, beynimde ya da kalbimde sorun yoksa nerde sorun olduğunu düşündüm. tüm soruların cevabı ise yanımda duran dev koliydi. araçtan mağazaya fırlatılan kolilerden birinin hedefi olmuştum ve bu herkesin başına gelmeyecek şeyden eğlence çıkarmam gerektiği için güldüm, etrafdaki insanlar da gülsün en azından keyifsiz bir ortam olmasın istedim. sonra da yoluma devam ettim. çıkarmamız gereken ders ise, talihsizseniz, talih siz'siniz. *
  • ilkokul dördüncü sınıfım, kardeşim okula yeni başlamış. o zamanlar kardeş demeye bin şahit ister. annemin tabiriyle kedi köpek gibiyiz. 2 paket çubuk kraker alırız, biri onun biri benim ama birkaç tane saklarım yastık altına çekmecelere, kardeşimin bitirmesini beklerim. o bitirir zuladan çıkartır baaakkk der gözünün içine baka baka yerim. kavgaya tutuşur anne terliğini yedikten sonra da eski halimize geri döneriz.

    5 katlı apartmanın beşinci katında oturuyorduk. bir akşam babamın iş arkadaşı cumali amcalara gideceğiz. hazırlandık kardeşim ve ben önden iniyoruz. hızlı hızlı indim, çıktım apartmandan. saatler öncesinde plan yapmışım onu uygulayacağım. kapının arkasına geçtim, kardeşim gelecek kapıyı açacak aniden 'bööhhhhhh!' diye atlayacağım önüne, korkacak kahkahalarla sıçacam altıma. yavaştan duydum ayak seslerini. yaklaştı, yaklaştı... kapı açılır açılmaz atladım böööhhh diye. hayatımda ilk defa gördüğüm mülayim suratlı orta yaşlı bir amca... eminim yıllardır böyle bir korku yaşamamamıştır. hani gülmekten altıma sıçacaktım ya, işte o an korkudan altıma sıçacaktım. o mülayim suratlı amca hiçbir şey demedi sadece canavara dönüşen surat ifadesiyle öylece baktı. tam olayın üstüne denk gelen annem, babam ve kardeşim de içten içten güldüler. kardeşimle şu hayattaki savaşımda büyük bir darbe aldım. koca adam olduk hala alay eder herkese anlatır pezevenk.
hesabın var mı? giriş yap