• hannibal 2. sezon tanıtımında kullanılan çok değişik bir mona cover'ı da vardır.

    http://www.youtube.com/watch?v=8dhfpekuop4
  • "my heart will never be your home..."

    (bkz: noel gallagher)
  • şöyle mızıkalı bir coverı olan şarkı.
  • defalarca dinlediğim, sözlerine defalarca eşlik ettiğim ama hiç dikkatle dinlemediğim şarkı idi.

    ta ki sevgilimin ellerimi tutarak, stand by me dediği ana dek.

    birinin gözlerinize bakıp, ellerinizi tutup, dudağınızdan öperken söylediği iki kelime nasıl kazınıyor hafızanıza..
    şarkıyı tekrar dinlerken nasıl da yaşıyorsunuz o anı, aynı hislerle..

    aşk ne güzel şey..
    ve o aşık olunanın verdiği huzur..
  • geçen sene izlediğim ve çok beğendiğim film.gerçekten film hakkında söylenen iyi yorumlar sonuna kadar doğru yapılmış.bundan 10 yıl önce bir cumartesi günü film hakkında hiçbir bilgim yokken zdf kanalında filmin nehir sahnesini görmüştüm ve tekrar filmi izlediğimde tesadüfen bu sahneyi görünce o zamanı hatırladım.o zamanın çocuk oyuncularını ve en çok da river phoenix için izlenmesi gereken filmdir.filmin sonunda filmle aynı adı taşıyan şarkının da çalması ilginç bir detay =)))
  • bazı filmlere biçtiğimiz değer yaşam öykümüzle örtüştüğü noktada bambaşka bir seviyeye çıkar. illa ki stalker gibi yaşam, ölüm, sanat, felsefe, din üzerine büyülü bir yolculuğa çıkarmasa da olur.

    bazı filmlerin değeri anı havuzunda biriken burukluklar, hayalkırıklıkları, keşkeler, çocukluk masumiyetine duyulan yakarış ve özlemle artar. o filmleri estetik ve ahlaktan, sanatsal içerik ve kategorizasyondan, bilim ve felsefen ayırarak yalnızca bilincinizin en saf haliyle seversiniz.

    hissettiğiniz şey tıpkı bir zaman kırılması gibi sizi alır boşluğuna çeker, unutusun paslı zindanında çürümeye terk ettiğiniz masumiyeti yavaşça yüzeye taşır. dostluğun, kardeşliğin, arkadaşlığın turuncu yazları, bedenin hareket ve eylemin önemini kavramayan aylaklığı, ifadenin hesapsız, henüz emekleme aşamasındaki sakilliği.

    bir ormana yaşamı değilse de, kendini, erkekliğini sınamak üzere (tabi bundan habersiz bir şapşallıkla) attığın ilk adım, tren raylarında, yol'u, yolculun bizzat kendisini keşfedip, tarif edilemez bir arzuyla kendini onun çekimine bırakışın. bulduğun küçük kovuklara, mağaralara korkarak adım atıp, yanındakilere korkmadığını belli etmemek için çabalaman. bir tehlike karşısında, kendi erginleme törenini bizzat gerçekleştirme umuduyla (ve taib ki bundan habersiz) gözü kara bir düşüncesizlikle hareket edişin. soluklandığın bir ağaç altında kızların 'kutsal memelerinden' büyük bir beceriksizlikle söz edişin, o tatlı hayallerle ve attın büyük palavralarla tüm kızların sana aşık olduğu hayalini kuruşun, sınandığın bu yolculukta, kırılışın, incinişin, sevdiğin arkadaşlarınla ilk ölümüne kavga edişin.

    en sonunda eylemin, yolun bizzat seni götürdüğü yerde keşfettiklerinin bir kum tanesi kadar işe yaramadığını düşünüp, kendine, arkadaşlarına öfklenip eve dönmeye koyuluşun. ve yaşamında ki ilk gerçek kırılma.

    izlemeden ölmeyin derim.
  • (bkz: ceset)
  • rıver phoenix'ın adam olacak çocuk performansı sergilediği ve çoğunlukla stephen kıng'in çocukluk anılarından esinlenip yazdığı bir öyküye sahip, çocuk saflığı ve temizliği barındıran 1986 yapımı film.

    stand by me yaş grubu olmayan bir film. herkesin bir zamanlar geçtiği yollar ve hatıraların üstünden geçen bir hatırlatıcı. bizden sonraki jenarasyon muhakkak bu filmden bir bok anlamayacak, ondan adım gibi eminim ama.. çünkü filmde anlatılan çocukluk heyecanı, arkadaşlık ilişkileri, sürekli sokakla ve dışarıdaki bizi bekleyen maceralı serüvenle dolu geçen çocukluk hatıraları, heralde en son 90'lı nesille beraber tarihe karıştı. şimdi evinde bilgisayar başında dışarıdan kopuk, kendi dünyasını kurmuş çocuklar var ve bu çocuklar hiç bir zaman hayali bir ceset aramaya çıkmayacaklar heralde..

    neyse, güzel filmdir.. hemde çok güzel bir filmdir. izleyiniz sevgili suserler..
  • ben e. king'in drifters olarak çıkardığı lp'in açılış şarkısı... muazzam bi eser.
  • gordie'nin evde hep abisinin gölgesinde kalması.
    chambers'ın doğuştan bir kaybeden olması.
    vern'in aşikar beceriksizliği.
    duchamp'ın hiç var olamayan babası..

    dört ayrı hikaye var önümüzde.
    etkileyici ve hatta sarsıcı anlar var filmde...

    bize ciddi psikolojik açılımlar sunuyor film.
    bazı zamanlarda bir yerlerde kaybolmayı isteriz. bu dünyaya ait olmadığımızı hisseder, düşünürüz.
    bu çocuklar da başka bir dünyaya ait olma ihtimallerinin peşinde koşuyorlar filmde.

    başka türlü birşeydir, bizim istediğimiz;

    http://www.youtube.com/watch?v=ci7znpbyshw
hesabın var mı? giriş yap