• ben ne zaman duysam bu cümleyi, bakmayayım diyorum.
    yani görmek fiili ve el kelimesi ile öyle harikalar yaratılıyor ki güzel türkçe' de..

    sonra kafamı çevirip denizi falan seyrediyorum. (genelde vapurda duyuluyor çünkü bu cümle) eğer aksaray ya da topkapı' da denk gelmişsem de öteki tarafa baka baka yürümeye devam ediyorum.

    lakin cümlenin devamı hep çok ilginç oluyor;
    -şu elimde görmüş olduğunuz kaçık çorap dikme aleti...

    (aha da dertlere deva, ekonomiyi kalkındıracak bir buluş. ama hala bakmıyorum...)
    -...ile, aman çorabım kaçtı, vah yeni almıştım derdine son.
    yapmamız gereken çok basit...
    (kesin kararlıyım, düşmeyeceğim tufaya. basitse basit, almayacağımı bildiğim için bakmayacağım.)
    - önce bir çay bardağına..
    (nasıl lan? )
    -..çorabı geçirip, bardağın ağız kısmına kaçık bölgeyi denk getiriyoruz.
    (nasıl? nasıl bardak? )

    tt : hanfendi biraz kaçılır mısınız? göremiyorum..
    -.. sonra şu minik mekanizmayı bir ilmeğe geçirip, bastırıyoruz.
    (vallahi de dikti yavvv, ipsiz mipsiz dikti kaçık çorabı fıtı fıtı..)
    -işte ne kaçık kaldı ne birşey, denemek isteyen
    tt : ben!! n' apıyorum tam olarak? aaaa çok kolay valla...
    fıtı fıtı dikiliyor..
    çantada da taşı bunu misler gibi.
    kaça bu?

    alıyorum sonra, ama nedense evde yapınca olmuyor. adamlar büklüm büklüm patatesler doğruyor, evde ruffles yapma metodu gösteriyor, orada denetiyor bana,yapıyorum. eve geliyorum safi patates zayiatı, delik deşik çoraplarda artık ojeyle de düzelemeyecek delikler..

    bir daha bakmayacağım diye yemin ediyorum.

    -şu elimde görmüş olduğunuz sıvı, her nevi metali ilk günkü gibi pırıl pırıl yapar.. elli bin lirayı alıyoruz, üzerine biraz pamuğa tatbik ettiğimiz sıvıyı sürüyoruz; veee işteeee
    tt: hani? aaaaa valla süpper! e ben musluğu falan parlatiim bununla, tokalarıma süreyim.kaça?

    ne basınca gözü oynayan kurbağalı kalemler aldım, ne evde renkli fotokopi çekme mumları, limon sıkma boruları, kek süsü yapma naylonları, tek harekette cam silme aparatı, 5 kalemi aynı anda açabilen kalemtraş, 10 tane tükenmez ve hediyesi fihrist, çanta için dikiş seti ve hediyesi olarak; tarak, toka seti, yeşil bir fermuar,10' lu çatal iğne.....

    belki de sandığımın aksine işin sırrı üründe değil, ilk cümlede..
    -şu elimde görmüş olduğunuz...-
    demek millet görmüş, hani? ben de bakiim?
  • benim için sabah ve akşam eve gidiş gelişlerimin değişmez manzarası... artık kimin ne sattığını ve bu cümleden sonra hangi cümleleri söyleyeceğini ezbere biliyorum...
    - şu elimde görmüş olduğunuz bıçak laser bir bıçak olup kesmeyeceği, doğramayacağı bir şey yoktur...
    - afedersiniz, sizin sesinizi de kesebiliyor mu aceba?
  • vapura binip bi$i satanlarin olaya giri$ cumlesi
    son zamanlarda bisuru kalem satiyolar bi milyona ama insani katil etcek bi sunu$ bicimleri var
    sayin yolcular $u elimde gormu$ oldugunuz kalem pilotun yeni uretmi$ oldugu kalem olup sifir be$ yazar. herbi$eyin uzerine yazan bu kalemi kirtasiyerde sorunuz 750000 den a$aa alamazsiniz biz size bu kalemi bi milyona veriyoruz.
    bittimiiiiii bitmedi
    yaninda bide hertarafi celikten (bi yere vuruyo tak tak) bi kalem daa veriyoruz. oldukca $ik bu kalemi cebinizde cantanizda ajandaniz da ta$iyabilirsiniz. akmaz kokmaz bi$i olmaz
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiii bitmedi
    yaninda 2 tane biri sifir 7 biri sifir 5 yazan kur$un kalem veriyoruz
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiii bitmedi
    yaninda 4 adet tukenmez kalem veriyoruz hemde herbiri farkli renk ustelik yazarken mis gibi parfum kokar.
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiii bitmedi
    yaninda birde cok $ik dolmakalem $ekilli tukenmez kalem(!) veriyoruz
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiii bitmedi
    yaninda 6 li keceli kalem
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiiiiiiii bitmedi
    yaninda bir falcata
    hala bi milyon lira
    bittimiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiii bitmedi
    yaninda bide cakmak

    oha dedim be ben bittim adam bitmedi dedim be
  • ekseriya sabahleyin, daha afyonum patlamamış; kulağıma çalınır bu eksiltili cümle. devamı da gelir, limonsıkacağı, bıçakseti, tükenmezolduğusöylenenamatükenenkalem... "değerli yolcularımız, rahat ve güvenli bir yolculuk için, vapurun kapalı ve açık alanlarında sigara..." diye devam eden anonstan daha sabittir cümleleri. yıllardır söyleye söyleye ezberlemişler tabii.

    altılı koltukların arasında dolanırken vapur satıcıları: kafalar kalkar gazetelerden; bacak bacak üstüne atmış bir hanfendi, yudumladığı çayı elinde, tabak öteki elinde, ilgiyle bakar. artık kulaklık icat edildi, mertlik bozuldu azizim; kimisiyse hiç işitmez sesleri. denizde mayın patlasa duymazlar. varsa yoksa müzik. bir şey soracak olsanız soramazsınız; kapalıdır algıları, müzikten başka her şeye...

    tutunamayanlar'da turgut da şaşırır bu insanların varlıklarına. şimdi bir el uzatımlık mesafede duran kitabımı alayım da, alıntılayayım:

    "... çok şeyler biliyorlar olric, çok farklı şeyler biliyorlar. kimi, pencerenin yanında oturmayı akıl ediyor, kimi ön tarafta yerim olsun diye diretiyor. kimden ne zaman öğrendiler bu kadar bilgiyi? bazısı sigara içiyor: öyle olur olmaz bir marka değil, kendi istediği sigaradan içiyor. bazıları da yol uzundur diye, bir sürü gazete, dergi alıyor otobüse binmeden önce. gazete satanlar biliyorlar onların ne çeşit dergi istediklerini; hemen koltuklarının altındaki yığından, kılıç çeker gibi çıkarıveriyorlar. sen o dergilerin adını bile duymamışsın; şöyle ikiye katlayıp uzatıyorlar bir anda. zehirlenmeden sigara içmek için ağızlıklar, saymak için tespihler satıyorlar; çakmağını dolduruyorlar, içine taş koyuyorlar. ihtiyaç sahipleri ve onlara ihtiyaçlarını temin için didinenler. bu işler ne kadar uzak geliyor bize. aralarındaki gizli bağı göremiyoruz. sen tam, bu adam elindeki eşyayı kime satar, diye düşünmeye başlarken birden başka bir adam, beklenmedik bir adam elini kaldırıyor, ver bakalım bir tane, diyor. yağmurlu havalarda ayakkabı boyacıları vapura binmiyor; herkes işini biliyor bizden başka. ben bütün insanlara hayranım olric. bütün satıcılar, biletçi yanlarından geçerken nasıl gülümsemek gerektiğini ve arkasından nasıl küfredileceğini biliyorlar. biletçi de işini biliyor: atarım sandığınızı denize bir daha görürsem, diyor. nasılsın arkadaş, bir sigara ister misin? demiyor mesela. benim yanımdan geçerken de saygılı bir tavır takınıyor. içlerinden bir tanesi bile görevini şaşırsa, kim bilir ne karışıklık çıkar. vapur altüst olur. hepimiz denize dökülürüz..."
  • her duyduğumda aklıma önce şener şen'i ardından ise şu insanları getiren sözcük öbeği.

    (bkz: amerikan başkanı kennedy)
    (bkz: bridget bardot)
    (bkz: fenerbahçeli cemil)
    (bkz: taçsız kral pele)
    (bkz: beckenbauer)
    (bkz: kaleci mayer)
    (bkz: nadia komanachi)
  • (şu elimde gördüğünüz hayat, pembe, etli ve sağlıklı olmakla beraber, sadece üç kuruşa sizin olabilir! evet! sizin! öyle bir hayat ki bu, insanın içini titreten, gözlerini kamaştıran, dudaklarını uçuklatan, maceralarla dolu, erkeklerle, kadınlarla, çocuklarla dolu manyakkkk bir hayat. pembe! etli! sağlıklı! iyi bakın, iyi bakın ve anlayın ki, bir daha karşınıza böyle fırsat çıkmaz. iyice bakın, kıvrımlarını, titreşimlerini, zonklamasını hissedin. hayat bu be, hayat! erkek gibi, kadın gibi, çocuk gibi bir hayat. sizi delirtecek, delirtecek sizi ve başınız dönmeye başlayacak, bir acayip olacak, daha önce kendimi hiç böyle hissetmemiştim diyeceksiniz, demekle kalmayacak bağıracaksınız ruh hastaları gibi, sizi deli zannedecekler deli diyecekler pis pis bakacaklar ama bu delilik değil, hayat bu be, hayat! işte, iyi bakın, iyice bakın, gözlerinizi kısın, kaslarınızı kasın, dudaklarınızı gerin, hayat duruyor karşınızda. diyorum size, bir daha karşınıza böyle fırsat çıkmaz. gece uyurken birden korkuyla gözlerinizi açtığınızda, tuvallette oturmuş bokunuzu sıçıp acıyla terlerken, karıların memelerini, erkeklerin siklerini sıkarken aradığınız hayat var ya, işte bu o! elimde! etli! sağlıklı! pembe! görmüyor musunuz? görmüyomusunlan?! yüzüne sokunca mı anlayacaksın lan bunun hayat olduğunu? sadece üç kuruşa diyorum, anam ağlıyo benim bunu anlatıcam göstericem diye insanlara, delirtmeyin lan beni. kollarımı koparttım, bağrımı yaktım, yüreğimi söktüm ben bunu bulabilmek için. ve size diyorum ki, işte, alın, üç kuruş be! 3! 3!)

    - dp, 2007
  • - beyleer ve bayanlar.. şu elimde görmüş olduğunuz..
    - *ping*?
    - size girsin.. nihohoho .. hoho .. ah .. aaah.. vurmayın.. aah.. *çat*
    - manyak!
  • medeni cesaret ile paralellik gösteren pazarlama cümlesi..
    o an elinde ne olduğu satan kişinin hayal gücüne bağlı..
    (bkz: kalem)
    (bkz: çakmak)
    (bkz: jigolo)
hesabın var mı? giriş yap