64 entry daha
  • türkiye'nin siyasi tarihinde, en büyük meziyeti, bürokratik ve hantal devlet mekanizmalarını, belli(kendisine yakın) sermaye grupları için daha hızlı, daha ayrıcalıklı ve daha doğrudan çalışmasını sağlamak, belli çıkar grupları için(özellikle kırsal kesimdeki tarımla uğraşan çevreler için) rant ortamı yaratmak, bunları kollamak ve türkiye'de en büyük arpalık olan devlet içinde kendine yakın insanlar için kadrolar yaratmaktır. bunun dışında bu siyasetçinin, hiçbir ideali, vizyonu, herhangi bir ideolojisi, gelecekle ilgili bir planı yoktur, bütün bunlar onun için tehlikeli ve getirisi olmayan, masraflı şeylerdir, herşeyi günlük koşullara göre düşünür, bugün ak dediğine yarın rahatlıkla kara diyebilir. ancak türkiye'deki belli güç odaklarının belli hassasiyetlerini her zaman göz önünde bulundurmasını da bilir, bunlarla çatışmaya hiç girmez, gerektiğinde bu güç odaklarının suyuna gider, gönlerini hoş tutar, gerektiğindeyse de, işler kontrolden çıkmışsa şapkasını alıp da gitmesini de bilir. herhangi bir akademik konuda(belki mühendislik dışında) uzmanlığı yoktur, bunun için kendisini pek zorlamaz, yüzeysel bilgileri ve döneme uygun politik dille(geçmişte dediklerinin, yaptıklarının hiçbir önemi yoktur, zira nasılsa dün dündür, bugün bugündür!) bol bol demagoji yapar, lafı dolandırır, kalabalık cümlelerle konuyu bulandırır, ama buna rağmen türkiye'nin belki de en fazla fahri doktora ünvanı alan, en fazla konferanslara, kongrelere katılan, en fazla fikri sorulan kişisi olmayı da başarmıştır. özellikle iktidardayken, siyasi rakipleriyle kora kor mücadeleyi, didişmeyi sevmez, kendisinin dediği gibi mızrağını elinde sıkıca tutar, üstüne saldıranlar da daha ona ulaşamadan, bu mızrağa saplanırlar, gerçekten de birçok rakibini bu şekilde defetmeyi bilmiştir. hafızası çok güçlüdür, belli etmese de kendisine yapılanları asla unutmaz, muhsin batur, faruk gürler örneklerinde olduğu gibi, tansu çiller'e yaptığı gibi, fırsatını buldu mu, öldürücü darbeyi vurmasını bilir. her zaman üste çıkmasını, rakiplerinin söylemlerini çürütmesini bilir, bir mitingde "ekmeği adil paylaşmak istiyoruz" diyen kalabalığa, "bakın biz bir ekmek yetmez diyoruz, iki ekmek olsun, üç ekmek olsun, daha fazlası olsun diyoruz" diyerek alkış ve tezahürat almayı başarır.

    kimi zaman yüzünde alaycı ve ince gülümseme belirir bu siyasetçinin, belki de içinden, "türkiye'de benden daha yetenekli, daha bilgili, neyin ne olduğunu bilen bu kadar insan varken, 40 yıllık siyasi hayatımda, hiçbir sorunu doğru dürüst çözememişken, gene ben en tepedeyim, gene ben en büyüğüm" diye düşünmesindendir.
1495 entry daha
hesabın var mı? giriş yap