• nahid sirri orik'in baldan tatli romani.. olaylar elbette ikinci abdülhamid döneminde; özellikle de 31 mart vakasi'nin yaşandığı dönemde cereyan eder.. fakat bu 'cereyan', hiç de 'resmi tarih' kitaplarinin istikametinde değildir.. ki nahid sirri'nin edebiyat kitaplarinda pek yeralmayişi, bu durumu biraz anlatmiyor da değildir..
  • bu gizli kalmış muhteşem roman trt tarafından beyaz perdeye aktarılıyor. bu amaçla marmara üniversitesi hukuk fakültesi kampüsüne devasa bir set kurulmuş. romanda ki akıllara ziyan hırslı ihtiraslı karakteri nimet'i meltem cumbul canlandıracakmış. umarım bu muhtaşem eser başarıyla sinemaya aktarılır. filmin trt yapımı olması ve eserin klasik resmi tarih anlayışına çok ters olması bu konudaki çekincelerimi arttırıyor.
  • farklı versiyonlarına ikinci abdülhamit'i sevenler tarafından sultan hamid düşerken, sevmeyenler tarafından da abdülhamit düşerken diye başlık atılan, aslında abdülhamit'ten nerdeyse hiç söz etmeyen "düşüş dönemi"ni bir ailenin düşüşü üzerinden anlatan roman.
  • türk edebiyatı'nın ilk gerçek tarihi romanı. oturmuş karakterleri, sıkı olay örgüsüyle yazıldığı dönemden çok sonra kıymeti anlaşılan, zamanında kanon dışı bırakılarak kendisine yazık edilen eser.
  • ---spoiler---

    nimet'in ihtirasları paralelinde, şefik bey'in, "görev adamı" statüsünden "devrin adamı" statüsüne, devlet yapılanmasının dikey hiyerarşisini iğfal eder şekilde yükselişinin, neticede, zavallının başını yiyeceğini tahmin etmek zor değildi açıkçası.

    "şefik zihninde geçen ayların muhasebesini yapıyordu.

    bu kadın hayatında tahayyül etmemiş olduğu bir saadetle kendisini sarhoş etmiş ve bu saadet için fakir imam oğlunun tasavvur edemeyeceği bir ihtişamlı dekor temin etmişti.

    bir nazır mevkiine kendisini yükselten şey de onun ihtirası olmuştu.

    o karşısına çıkmamış, elinden tutmamış bulunsaydı, belki mebusluğu da istemeyecek, askerlik hayatından ayrılmayacaktı. ve düşüncelerinin burasına gelince, şimdi kendisinin de enver, niyazi, hafız hakkı ve ötekiler gibi bu ordunun içinde istanbul önlerine varmış, istanbul'a girmeye hazırlanmakta olacağı hatırına geldi.

    o zaman birdenbire ruhunda, varlığında kendi de farketmeksizin bir sarsılma, bir çöküntü oldu. ve bu sarsılmadan, bu çöküntüden gözlerine doğru yükselen yaşları güçlükle tuttu. göstermedi."

    ---spoiler---

    nimet. ah değil; yuh nimet, yuh. ağzına sıçtın adamın nimet.
  • nahid sırrı örik'in, harikulade bir dille kaleme aldığı, kurgusu, yaklaşımı, işlenişi okuyanın içine işleyen romanı. örik, türkçe romanın nasıl yazılacağını gösteriyor adeta. yalnızca siyasal/toplumsal bir konuda görüşü dile getirmek için yazılan romanlara da, türkçesi kıt ve dil zevkinden yoksun yazarların zeka gösterisi yapmak için kurguya boğdukları metinlere de ikinci, üçüncü sınıf gözüyle bakmamızı sağlamak için bu romanı okumak yeterli.

    entelijasiyamız tarafından bir yazarın keşfine geç çıkılmasının bu ülkenin kültür hayatına ne denli zarar verdiğini daha önce tanpınar ve oğuz atay örneklerinde yaşamıştık. aynı şekilde kemal tahir ve peyami safa da ideolojik bağnazlıklar yüzünden hakkıyla masaya yatırılamamış, açtıkları yollardan gidecek romancılar yetiştirilememişti. örik'i de yok sayarak, romanı çukurova'nın ve nişantaşı'nın pamuklarına mahkum etmeye kimsenin hakkı yok.
  • ii. meşrutiyet döneminin hızına paralel olarak olayların baş döndürücü bir süratle geliştiği roman. sürekli değişen sadrazamlar ve kabineler, kayırmacılık, balkanların fokur fokur kaynaması, basının kuvveti falan hep insana o dönemi yaşıyormuş hissi veriyor ve roman, dönemin siyasi ve sosyal yaşamının güzel bir panoramasını çiziyor.

    bir de nimet fettan, hırslı; ama şefik de bildiğin salak yahu... göz göre göre kendini harcadı paşa kızının peşinde.
  • hak etmediği şekilde kıyıda köşede bırakılmış bir yazarın oldukça sürükleyici romanıdır. osmanlı'nın son yılları yaklaşırken tüm mevkii ve makamların sadece rüşvet geliri elde etmek için nasıl paylaşıldığı, 80 lik ihtiyarların rüşvet paralarından vazgeçmemek için adeta sürüne sürüne makamlarında kalmaya çabalamalarının hazin öyküsüdür. başka bir yönüyle 15 yıldır ülkemizde iktidarda olan parti mensuplarının ortaya saçılan akçeli işlerine bakınca, aslında kitapta anlatılana benzer bir dönemden geçtiğimizi görüp ürkmemek elde değil.
hesabın var mı? giriş yap