• taksim cumhuriyet anıtı'na saldırı ikinci bir gezi'yi kışkırtmaya yöneliktir. aynı şekilde fatih tezcan'ın atatürk'e hakaretlerini artırması, birilerinin çok sıkıştığını gösteriyor. salgın sürecindeki beceriksizlikleri, ekonomik krizin derinleşmesi; bu sorunları birilerinin üstüne yıkmak istiyorlar. sokağa çıkma yasağında kameraların her açıdan gördüğü meydanda, polislerin gözü önünde anıtı karalamak başka nasıl açıklanabilir? bölgede görev yapan polislerin de açığa alınıp soruşturulmaları gerekir, tarikatlara yakınlıkları var mı? diye. neden müdahale etmediler? diye. anıtın önünde bildiri okumaya kalksan anında biterler yanında. belli ki tertip var.
  • taksim cumhuriyet anıtı üzerinde iki adet kadın figürü de bulunur. bu figürler portre şeklindedir. abidenin iki tarafında en üst kısma oldukça yakındır. birisi mutlu, diğeri mutsuz bir ifade ile tasvir edilmiştir.

    bu kabartmalardan mutsuz olan, yani peçeli, sadece gözleri görünen kadın figürü yeni yapılan taksim camii tarafına bakmakta iken, mutlu olan, yani peçesini açıp güler yüzle gökyüzüne bakan ise atatürk kültür merkezi tarafına bakmaktadır.

    edit: yazmamışım. bu iki kadın figürü, cumhuriyet öncesi türk kadını ile cumhuriyet sonrası türk kadınını temsil etmektedir.
  • bu anıtla ilgili olarak ''taksim anıtı, başlangıçta atatürk’ün şahsı için düşünülmüş olup bütün yazışmalarda bu böyle geçtiği gibi, para toplamak için bastırılan makbuzların başında da bu belirtilir. italyan mimar canonica bu nedenle atatürk dışındaki heykellerin kimliklerinin belli olmasına fazla önem vermemiş ve/veya bu konuda yazılı bir açıklama bırakmamış olabilir.

    anıtta yer alan heykellerin kimlere ait olduğuna dair hiçbir resmi belge hatta anı dahi olmadığından öne sürülen çelişkili iddialar şehir efsanesi olmaktan öteye geçemez. özellikle anıtta rus generallerin yer almış olması mümkün değildir.''
  • taslakları, çizimleri, etüdleri, hatta döküm modelleri roma'da, borghese parkındaki canonica müzesinde bulunur. son derece etkileyici bir müzedir. girişi ücretsizdir. türk evladı için şehrin görülmesi gereken ilk beş poi'si içindedir.

    roma'ya "en overrated şehir" damgası vuran sığırların kaçı gitti ki buraya ? bak halen geçmedi öfkem bu tiplere...
  • kurtuluş savaşındaki silah, mühimmat ve para yardımı için minnettarlık göstergesi olarak bir yüzünde sovyet generallerin heykeli de var olan anıt.
  • yıl 1950. chp, 27 yıllık iktidardan sonra muhalefette. genel başkan ismet inönü. adnan menderes’li dp iktidarda.

    yerel seçimlerden sonra dp’li belediyelerin ilk işi inönü adını taşıyan cadde ve sokakların isimlerini değiştirmek olur. uygulama, “sokak ve caddelere yaşayan kişilerin adı verilemez” diyen hükümet kararına bağlanır. heykeller için ise yasa gerekmektedir. yaşayan kişilerin heykellerinin kaldırılması için yasa da hazırlanır. ama komisyondan geçen teklif, bazı dp’lilerin de aklına yatmaz. dp afyon milletvekili kemal özçoban sorar: “peki, taksim adibesi’nde atatürk’ün yanındaki inönü ne olacak?”

    bu durumda ya inönü’yü anıttan traşlamak ya da anıtı tümden kaldırmak gerekecektir. ikisinin de izahı zor olduğundan vazgeçilir.

    gazeteci altan öymen ‘öfkeli yıllar’ adlı kitabından
  • 24 temmuz 1923’te imzalanan lozan barış antlaşması’nın ardından işgal güçlerinin istanbul’u terk etme süreci başlar. son birliğin de ayrılmasının ardından 3. kolordu, 6 ekim günü gülhane parkı’ndan başlayan rotayla istanbul’a girer ve işgali resmen sonlandırır.

    dört zafer takının altından geçerek devam eden bu yürüyüş taksim’de sonlanır. kurtuluş savaşı’nda rol alan anadolu’daki örgütlerin temsilcileri, orduyu burada karşılar. o güne dek ağırlıkla ‘taksim kavşağı’ olarak bilinen alan, cumhuriyet’in ilan edilişine günler kala ‘kent merkezi‘ olarak boy gösterir. o nedenle anıt buraya dikilmiştir.

    cumhuriyet’in ilanıyla, atatürk ve millî mücadele ruhunun görsel olarak da yansıtılması hedeflenir ve kentlere heykeller yapılmasına karar verilir. 1926’da açılışı yapılan ‘sarayburnu atatürk anıtı’, cumhuriyet’in ilk heykeli olarak tarihe geçer. anıt için seçilen yer, atatürk’ün samsun’a hareket ettiği noktadır.

    bu esnada, ilk günlerini yaşayan cumhuriyet’in kendisini temsil edecek bir alana ihtiyacı olduğu görülür. sultanahmet ve beyazıt meydanları eski günlere aittir. 1800’lerin sonundan bu yana kentin modernleşen yüzünü temsil eden pera ve tatavla bölgesinin arasında kalan taksim, cumhuriyet’in aydınlanmacı kimliği için en uygun yer olarak belirlenir.

    böylece, istanbul’un ikinci heykeli için seçilen yer taksim olur. artık taksim gerçek bir ‘kent meydanı’ olacak ve şehrin merkezi konumuna gelecektir.

    proje, ankara’da etnografya müzesi önündeki ’atlı atatürk anıtı’ ve sıhhiye meydanı’ndaki ‘mareşal atatürk anıtı'yla atatürk’ün beğenisini kazanan italyan mimar pietro canonica’ya emanet edilir. 15 aralık 1926’ta imzalanan sözleşmeye göre, heykel 18 sekiz ay sonunda tamamlanacaktır.

    canonica, atatürk’le birlikte kurtuluş savaşı ve cumhuriyet’in kazanımlarına yer vereceği bir heykel tasarlar. çevre düzenlemesi ise cumhuriyet’in erken döneminde birçok esere imza atacak olan giulio mongeri’ye verilir.

    ancak heykelin tamamlanması için gereken para, acil ihtiyaçları olan yeni bir ülke için oldukça fazladır. canonica, torino’daki atölyesinde çalışmaya devam ederken anıt için bağış toplanmasına karar verir. esnaf, tüccar ve bankaların öncülük ettiği bu kampanya için halktan da katılım olur. bağışlar, masrafın yüzde 75 gibi ciddi bir kısmını karşılar.

    bu sırada sanâyi-i nefîse mektebi’nde bir yarışma açılır. birinci olan öğrenci heykelin yapım aşamasında canonica’yla birlikte çalışacaktır. yarışmayı kazanan 22 yaşındaki sabiha ziya’nın ‘yalnız ve bekâr bir kadın’ olmasından dolayı gidişine izin çıkmaz.

    maarif vekili mustafa necati ise sabiha’nın gitmesi için ısrarcı olur. proje için oluşturulan komisyon, sabiha ziya’yı ikinci sıradaki hadi bara’yla birlikte italya’ya gönderir.

    ağırlığı 84 tonu bulan anıt, temmuz ayının (1928) ilk günlerinde roma’dan gemiyle parçalar hâlinde istanbul’a doğru yola çıkar. kaidesinde italya’nın trentino ve susa bölgelerinden gelen pembe ve yeşil mermerler kullanılan anıtın yüksekliği 11 metredir.

    anıtın harbiye’ye doğru bakan tarafı ise millî mücadele dönemini temsil eder. büyük taarruz’u kumanda eden atatürk’ün arkasında askerler görülür.

    sıraselviler’e doğru bakan tarafı ise cumhuriyet dönemini yansıtır. sivil giyimli atatürk, ismet inönü ve fevzi çakmak dahil cumhuriyet’in kuruluşunda bir arada olduğu arkadaşları ve bayraklar taşıyan halkla birlikte görülür. atatürk burada halka hitap eder şekilde canlandırılır. bu kısmın altında 29.10.1923 yazar.

    akademik bir araştırmaya göre, ocak 1922-nisan 1923 arasında ülkede olan sovyetler büyükelçisi semyon ilyiç aralov da anıtta yer alır. kimi kaynaklarda iki rus generalin olduğu belirtilir. bu görüşlere aynı araştırmada da yer verilmiştir.

    bu isim/isimler, millî mücadele sürecinde sovyetler’den alınan silah, cephane ve malzeme yardımına duyulan minnettarlığın bir simgesi olarak yer alır.

    anıtın diğer iki yanında ise savaş ve barış sancaklarını tutan birer asker vardır. asker heykellerinin üzerinde bulunan iki madalyonun doğu yönünde ağlayan peçeli bir kadın yüzü, batı yönünde ise yüzü açık ve gökyüzüne gülerek bakan bir kadın yüzü resmedilir. canonica iki madalyonda da, yanında çalışan heykeltraş sabiha ziya’nın portresini kullanır.

    ‘taksim’ adından esinlenen canonica, heykeli bir havuzun içine yerleştirerek ‘meydan çeşmesi’ olarak tasarlar. ancak maddi yetersizlikler nedeniyle bu hayata geçmez. hâlen anıtın iki cephesinde su kurnaları ve musluk delikleri görülebilir.

    anıt, 8 ağustos 1928 saat 18.00’de görkemli bir törenle meclis başkanı kâzım özalp paşa tarafından açılır. yaklaşık 40 bin kişiyle açılan anıt, taksim olarak anılan alana ‘taksim cumhuriyet meydanı’ adını hediye eder.

    güvendiği bir mimar olan canonica’yla çalışmaya başlamadan önce yaptığı görüşmede projeyi beğenerek onaylayan atatürk, açılış törenine katılmaz. gösteriş olarak algılanmaması için bu kararı alan atatürk, merak ettiği heykeli açılıştan iki gün sonra görür.

    dolmabahçe sarayı’ndan saat 18.00’de otomobille ayrılarak taksim’e gelen atatürk, yakın bir yerde otomobili durdurur ve araçtan inmeden anıtı seyreder. daha sonra şişli’ye doğru yoluna devam eder.

    cumhuriyet anıtı, açılışından sonraki ilk renkli gününü cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarında yaşar. anıtın önünde iki büyük tak kurulur ve anıtın etrafı ışıklandırılarak bayraklarla süslenir.

    törenin ardından gün boyu cumhuriyet anıtı’nı ziyaret etmeye devam eden kalabalık, istiklal caddesi’ni de doldurur. cadde boyunca kurulan taklardan biri, belki de o günleri en iyi anlatan sloganı taşır: “durmayalım düşeriz.”

    kaynak: kapsül
  • 1968'in öğrenci hareketleri tarafından gerçekleştirilmiş kısa, uzun birçok protesto yürüyüşünde başlangıç yahut bitiş noktası olarak alınmış, önünde antlar içilmiş bu anıttaki iki farklı atatürk temsiline (gezi parkı'na bakan tarafta 30 ağustos 1922 zaferini temsilen ileri atılan başkomutan mustafa kemal görsel vs beyoğlu tarafına bakan tarafta cumhuriyet türkiyesi'ni temsilen atatürk görsel) gençlik hareketi tarafından atfedilen anlam harun karadeniz'in anılarına şöyle yansımış:

    "taksim anıtına vardığımız zaman anıtın beyoğlu'na bakan yanında değil, elmadağ'a bakan yanında toplandık. bunun nedeni beyoğlu'na bakan yanda atatürk, elmadağ'a bakan yanda mustafa kemal oluşuydu. ve gün o gündü ki ülkemiz içindeki düşmanı dışarı atmak için yine savaşmalıydı."*

    şurada ise aynı yılın bahar aylarında yapılmış başka bir yürüyüşte, karadeniz anıtın bu sefer taksim yani atatürk tarafında konuşma yaparken görülüyor görsel
  • maalesef atatürk'e benzemeyen atatürk heykelleri akımındandır. yine de güzel bir eserdir tabii ki.
hesabın var mı? giriş yap