• (bkz: tamu)

    "yerin altındadır tamu
    suçluların gittiği karanlıklar ülkesi,
    korkutan ürküten yer
    ne kulakları duyar çığlıkları
    ne gözleri görür kıvranan karışan yüzleri"

    öldükten sonra suçluların cezalandırılmak üzere gittiği yer...
    uçmağ'ın* karşıtı.

    pek çok inançta geniş betimlemeler yapılmış ve nasıl bir yer olduğu hakkında değişik fikirler ileri sürülmüş olsa da neredeyse tüm görüşlerdeki ortak nokta ateşle ilgili olduğudur.

    eskiden türkler (örneğin oğuzlar, çu'lar) yeraltında bulunduğuna ve erlik han tarafından yönetildiğine inanırlardı.
    (hakaslarda ise cehennemi yöneten tamı han adlı bir tanrının varlığından söz edilir.)

    altay türklerinde, ölenler tamu/tamağ'da cezasını çektikten sonra yayuçı tarafından göğün üçüncü katına götürülürdü.

    bütün kötü ruhlar, yeraltı dünyasıyla bağlantılı olup erlik'in hizmetinde çalışırdı. (şimdi böyle yazınca mafyayı anlatıyormuş gibi oldu, çok da yanlış değil aslında, bunlar çıkarcı, acımasız ve çok kötü ruhlar) erlik'in yunan mitolojisindeki karşılığı hades, zerdüşt inancındaki karşılığı ise ehrimen diyebiliriz.

    bu yeraltı dünyasına ayna denen kötü ruhlarla bağlantılı olarak ayna çer (aynaların yeri) de denir. altay yaradılış destanı'nda 'tüpken kara tamu' (derin kara cehennem) olarak geçer.

    alkarısı, aynalar, çorlar, hıbılık, köynek, alyaban, şulbus, pitsen, mite, opkan, ubır, kamos vs yeraltı dünyasının kötü ruhlarından bazıları...

    ha bi de bu cehennemin dibi var, cehennem çukuru yani, ona da kazırgan deniyor.
    divanü lugati't-türk'te tamı, codex cumanicus'da tamuk olarak karşımıza çıkıyor.

    divanü lugati't-türk'de şöyle bir atasözü ile örneklendirilmiş: 'tamı kapuğın açar tawar' (rüşvet, cehennemin kapısını açar; nasıl olur da başka kapıyı açmaz)

    kötü ruhlara karşı yapılan dinsel törenlerde şamanlar yer altına yolculuk yaparlar. uyaklı bir anlatımla başlarından geçenleri dile getirirler. örneğin, cehennemde kıl köprüden geçerler, kuzgun uçmaz kızgın sarı çöller aşarlar, günahlı samanların sayısız iskeletlerini görürler ve yılan, ejder gibi canavarlarla karşılaşırlar.

    yeraltındaki katlardan söz edilirken en çok erlik'in beşinci ya da dokuzuncu katta oturduğu belirtilir. ondan aşağıdaysa altaylıların kasırgan/kazırgan dedikleri asıl cehennem bulunur.

    kaynak: bahattin uslu - türk mitolojisi
    yaşar çoruhlu - türk mitolojisinin anahatları
    ismet zeki eyüboğlu - anadolu mitolojisi
  • yalnız eski türkçede değil, türkmencede de bulunmaktadır. 18. yüzyıl türkmen şairi olan mahtumkulu'nun şiirinden bir bölüm:

    "yaman söz ayırar yagşı dostuñdan,
    günehiñ agramı basar üstüñden,
    cehennem içinde, tamug astından,
    peleklere çıkar üynün, gıybetkeş."

    türkiye türkçesiyle:

    "yaman söz ayırır yahşi (iyi) dostundan,
    günahın ağırlığı basar üstünden,
    cehennem içinde, "tamug" altından,
    feleklere (göklere) çıkar sesin (ünün), gıybetçi."

    görüldüğü üzere mahtumkulu hem "cehennem"i hem de "tamug"u aynı dizede birlikte kullanmıştır. mahtumkulu, türkmen bir halk şairi olduğuna göre tamug sözünün oğuz türkleri arasında bir dönem kullanılan bir kelime olduğunu, zamanla kullanımdan düştüğünü anlıyoruz.
  • eski türkçede*cehennem anlamına gelen kelime. tam* kökünden türemiştir.
  • tam/dam kökünden türemiştir. kapalı yer demektir. karanlık anlamı vardır. sanskritçe (eski hintçe) tamas (karanlık) sözcüğü ile de bağlantılı olduğu söylenir.
hesabın var mı? giriş yap