• içi ve dışı vardır..

    ne yaşamış olursanız olun, dışarıdan kaynaklanan sıkıntıları, üzüntüleri, öfkeleri içeri sokamazsınız.. tataminin dibinde çıkardığınız altı tozlu terlikler gibi, yüreğinizdeki olumsuz/menfi/negatif hisleri de o sınırın dışında tutmanız gerekir..

    sahlanankoc'un titrek kuzu olduğu ve tatamide gönül derdine derman aradığı yıllarda, bir antrenman sırasında tecrübeli aikidoka arasından bir ağbi, önünden geçen bir pervaneyi iki elini çırparak *çat* diye eziverir..

    bunu gören sensei, bizim ağbinin yanına gelerek çalışmayı keser.. tecrübeli aikidoka diz üstüne çökerek hocasını dinlemek için vaziyet alır..

    sensei çok detaya girmeden doğrudan konuya girer.. ve aradan yüzbinlerce yıl geçtiği için kelimesi kelimesine hatırlamadığım ama anlam olarak aşağı yukarı aşağıdaki gibi olan konuşmasını yapar:

    -"sen şimdi bu küçük güveyi öldürdün ya hani.. neden yaptığını sormayacağım sana.. ama bilesin ki şimdi bu hayvanın canını aldığın için tataminin dengesini bozdun.. burada akan enerji artık 2 dakika önceki halden çok uzak.. bilesin ki sırf senin bu menfi hareketin yüzünden çalışma sırasında uken sakatlanabilir.. önemsiz gibi gördüğünüz şeyler çok büyük dengeleri yerinden oynatabilir.."

    ...

    bir pervanenin, küçücük bir güvenin acısıyla yıkılan tataminin dengesini düşününce, yaşadığımız son 100 yılın taşıdığı bunca acı, oluk oluk akan kan ve gözyaşı nasıl tarumar ediyor bizi hayal edemiyorum.. ama bu acı niçin bitmiyor, bilakis, çığ gibi artarak büyüyor daha iyi anlıyorum..

    dışarının maddi ve manevi kirinden arı olması gereken tatami artık yok.. iç ve dış artık bir olmuş durumda.. hiç olmazsa gönül evinin tarumar olmasını engelleyelim, bari oraya ağyarı sokmayarak temiz tutalım diye düşünsem de bu kadar ölüm ve acı içinde nasıl mümkün olabilir hiç bilmiyorum..

    zulme karşı olduğunu söyleyip zulmedenleri, empati yoksunlarına küfredip tüm dış seslere sağır olanları gördükçe dışarıda bir kurtuluş yolu göremiyorum..

    o halde "dışarı" ile aramıza maddi-manevi sınır olan bu temiz bölgenin, yani tataminin inşaası için çok çalışmamız lazım.. ne pahasına olursa olsun, içeride bir pervanenin bile incinmediği bölgenin sınırlarını çizmemiz lazım..
  • japonyada (tabiiki "sadece" japonyada degil) turklerdeki "kilim" yerine gecen (ayni sekilde kica batan ve garip koku salan) yere serilen hasir. hatta turkiyede plajda annelerin serdigi hasira benzemektedir.

    bu hasirlar serit halinde olup yanyana serilirler. hayirlarin kenarina "overlok" cekilmistir, siyahimsi bir bez ile. ilginc olan tatami nin uzerinde yururken bu siyahlara basmak, tam olarak uzerine oturmak vs. "ayip" olarak nitelendirilir. gerci japonyada her bokun "ayip" olarak nitelendirildigini (ornegin ayagi 'uzatma' olayina sokma sonucu ayak tabaninin gorunmesi, bazi yerlerde bacak bacak uzerine atmak, metroda vs insanlarin yuzune bakmak, hatta metroyu gectik, yola yururken de 'kesismek' diye tabir ettigimiz bakis ile etrafi suzmek, metroda hafifce sesli konusmak, istisnasiz yerde sesli gulmek vs vs ) dusunursek cok da ilginc gelmez sanirim.

    bu kadar kurallar icinde bogulan japon genclerinin sacma sapan giyinerek bas kaldirmasi anlasilir bir durum haline geliyor tabi...
  • tatami, japon evinde cay seremonilerinin yapıldıgı odanın adıdır.
    evet bu oda kilimlerle kaplıdır...
    üstelik eski japon evlerinde ev boyutlari bu kilimlere göre belirleniyordu...
    hala bazı japon mimarlar bu boyutlara gore tasarım yapmaktadırlar...
    osss...
  • (bkz: hasır)
  • önemli bir ozu özelliği olanı biteni çay seremonisindeki oturuşla gözlemesi, iç mekanda da, dış mekanda da bunu sürdürmesidir. oturulan minderden hareketle ozu kamerasının yükseklik ayarına tatami düzeyi denir.

    (bkz: yasujiro ozu/@ibisile)
  • ilk defa mindere ayak bastım bugün. öyle birdenbire, beklemiyordum. gelin isterseniz deyince, gittim. tatamide farklı bir enerji vardır derlerdi de, yaşamamıştım hiç. bir anda seni içine alan, oranın bir parçasıymış gibi, sanki yıllardır minderden inmemişsin gibi hissettiren bir enerji... çıplak ayağınla mindere basmak, çimenlere basmak gibi heyecan vericiymiş. seni içine çekiveren, güçlü hissettiren, yaşadığını hissettiren bir alan tatami... sanki hep orada olmak istiyormuşsun gibi... sonra yoruldun mu dedi, yok dedim. istersen değişin dedi. olur dedim. ve biraz buruk, tatamiye veda ettim. tekrar ayak basıncaya kadar...
  • (bkz: #8251270)
  • tatami aynı zamanda bir japon ölçü birimidir. bildiğimiz mat gibi fakat ölçüleri: 90 x 180cm dir.
    kisaca: yanyana gelen* 2 adet (90x90) kareden olusur.

    hocamdan not: "japonyada kalan geleneksel evlerin hemen hepsi bu ölçekle yapılmıştır."

    kaynak soranlar için: https://en.wikipedia.org/wiki/tatami?wprov=sfla1
  • ayrıca (bkz: tadao ando)
  • alman terlik üreticisi.

    http://www.tatami.de/
hesabın var mı? giriş yap