• dikkat çekici olan, aileden biri (ki hizmetçi de bizden sayılır bence) ne zaman şehvetlense ve id'iyle yanmaya başlasa, yabancı'ya sulansa önce bir dramatik buhran sahneleniyor... ailemizin yaramaz azgını hemen kendine geliyor ve durumun normalini anımsadıgı anda da "özür dilerim" triplerine girişiyor. yabancı işte o zaman şefkatli ellerini bilumum okşayışa dönüştürüyor. yabancı, bu noktada devreye giriyorsa, sanırım isayı hatırlamış yine yönetmenimiz hafızasının hücreleriyle. af isteyene af veren, geçmişi olmayan yabancı, ailemize hakikatı gösteriyor. ki, bu da, bir nevi sevmek. ben, şahsen, gavurun "sizi sikerim" gibi bakmadıgını bizzat gördüm.

    öte yandan, film, yönetmenimizin seviştigi form yapısına uygun. yani tek defada başlayıp bitmek yerine bölümlere ayrılıyor. iki kısa eşittir bir uzun film tadında. ikinci bölüm bence daha enteresan. yabancı, ortadan toz oldugunda (kader mi yoksa budist varoluşçuluk mu) hepsi kendi klasmanlarına göre dorukta kalmanın yollarını arıyorlar.
    evin babası nüdist meczup, kızı melodramik katatonik, oglu şizoid artist, annesi histerik hanım, hizmetçi de frijit azize oluyor)

    passolini sevmeyenlerin bile, ki ben sevmiyorum, bir kaç insan hali görmek için izleyebilecegi film.
    burjuvaları yıkıyor mu yoksa paklıyor mu, öyle sert bir şey degil. bir film.
  • pasolini'nin hakkında şöyle dediği film. ziyaretçi hakkındaki yorumu bilhassa dikkat çekici.

    burjuvazi'ye karşı nefretim aslında küçük burjuva kabalığına, ikiyüzlü görgü kurallarının adiliğine duyduğum fiziksel bir iğrenme duygusu. belki de bunun nedeni kültürel zalimliklerini dayanılmaz buluşum. her neyse, bu kez burjuvazi üzerine terence stamp'ın oynadığı bir film yapmak istedim. fakat özellikle nefret toplamayan, insanlarda biraz anlayış uyandıran, burjuvaziye uygun kişiler seçtim. yine de burjuvazinin en kötü türüne ait değildi bu insanlar. karakterimi oyuncunun fiziksel ve psikolojik kişiliğine uyarladım. aslında bu ziyaretçinin bir bereket tanrısı olmasını düşünmüştüm. sanayi öncesi dininin tipik tanrısı, güneş tanrısı, incil'deki tanrı, tanrı baba. doğal olarak gerçeklerle yüz yüze gelince başlangıçtaki fikrimden vazgeçtim ve terence stamp'a bu dünyanın dışından gelen metafizik bir görünüm verdim: o, şeytan olabilirdi ya da tanrı'yla şeytan'ın bir karışımı. önemli olan özgün ve durdurulamaz bir şey olmasıydı.

    (aktaran: latif güven, avrupa sineması blogspot)
  • oldukça kendimi zorladığım ama buna rağmen hiç bir şey edinemediğim pasolini filmi. filmi bitirebilmek için ayrı, histerik ve teatral oyunculuklarla sahnelerdeki gerçeklik duygumu yitirmemek için ayrı çabaladım (bkz: suspension of disbelief). bazı filmler izleyici için yapılmamış gibi geliyor, yalnızca yaratıcının kendisi için, kendi zevki ve arzuları için. bu da öyle bir film diye düşünüyorum. bazı sahneler kısa da olsa güzellik duygusu vermiyor değil, emilia'nın ısırgan otu yer, çatıda havada asılı kalır halleri gibi.
  • "varlığı, sonsuza dek kaybedilmiş bazı şeylerin... esaretinde can çekişen... anlamsız ve melankolik bir yaşamdan ibarettir."

    sanatkara kastediyor kendisi; sade sanata temayül gösterende mi olacak ille diye sorgulamaz, sokaktaki vatandaşı hiçe sayıp teatisini eleştiride bulunduğu burjuva zemininde yapar, yanlış yapar.
  • italyan bir arkadasim vesilesiyle haberdar oldugum, ikili iliskilerde erkek tarafinin durusunu dort kusur dakikada en guzel ozetleyen marco ferradini sarkisi. en kisa zamanda turkceye cevirmeye planladigim sozlerine kulak verdiginizde ne demek istedigimi daha iyi anlayacaksiniz.

    take a woman, tell her you love her
    write her love songs, send her roses and poems
    give her heart shapes too
    make her feel important
    give her the best of the best you've got
    try to be a tender lover
    be always near her
    resolve her troubles

    and be sure she will leave you
    who is too much loved will not give back love
    and be sure she will leave you
    who love less is always the strongest

    take a woman,treat her bad
    make her wait you for hours
    don't show up and when you call her
    act as you do her a favor
    make her feel less important
    balance good love and cruelty
    try to be a tender lover
    but out of the bed show no pity

    and then you'll see she will love you
    who less loves more love gets in return
    and then you'll see she will love you
    who love less is the strongest one

    no my dear friend
    ı do not agree,you speak a hurt man
    a good girl,like the bread..and she is gone
    and you didn't resist
    ıt don't exist law's in love
    just be who you are
    leave the door of your heart one
    and you'll see a woman is looking for you

    what's a man without love?
    you do agree with me on this
    what's a man without love?
    this is the only law that exist..

    (bkz: https://www.youtube.com/watch?v=ycb-l9zsfey)
  • burjuvazinin tutarsızlıklarını, küçük çıkmazlarını ağır eleştirmiş passolini filmi. orta sınıfın mutluluğunun, yaşama bağlılığının ince bir iple tutturulmuş olmasının, bir bilinç rüzgarının zihinleri ne denli yıkabileceğinin abartılı alegorisi. yaşama ve sıradan alışkanlıklara pamuk ipliğiyle bağlı olmanın, burjuvazinin görünmeyen yüzleri için zihinlerin uyanışının filmi.
    (filmi izlerken elim bozkırkurdu'nu aradı. gaybdan gelen adam, ziyaretçi de nostalgia'yı çağrıştırdı.)
    ziyaretçi yıkmak için gelmişti. sonunda zihinlerin pası yıkıldı. yeni arayış, uyanışın boşluğu her şeyi yıktı.
  • 35. dakikada başlayan, gözlerin öne çıktığı yaklaşık 40 saniyelik sahnesiyle ilgimi çeken pasolini filmi. illuminati esintisi.
  • teorema filmi pier paolo pasolini'nin dört filmden oluşan "efsaneler dizisi" nin (mythical cycle) ikinci filmidir. diğer üçü ise edipo re (kral oedipus) (1967), porcile (domuz ağılı) (1969) ve medea (1969) filmleridir.

    nazaran ve bakarak sözükleriyle ilintili nazariye-nazariyat kökende görüşe ait, görüşsel demekmiş. "görüşler bütünü" demeye geliyor. (theorem - teorinin kökü de yunanca theoreo - bakmakmış. bu da bizim pier paolo pasolini'nin filmi teorema'yı sadece kuramla ilgili zannetmemize pansuman düzeltme sunar.) ne kuramı kardeşim, burada kuram mı var diye hep aklımı kurcalıyordu.

    filmde kuram var denebilir ama sırf görsellik şöleni ve garip bir öyküleme. o zaman teorema tanrısal (veya gabrielce cebrailce) bakışlar anlamına gelebilir. oradaki zatın konuşmazlığı çok büyük konuşması zannımca. karışmadan karıştırıyor, sadece bakarak ve olarak, olmasına neden olarak. yıkıcı olan da yapıcı olan da o ki, akışta olan olarak en canlı olan, en can alıcıya yönelen bakışı veya dokunuşu var.

    (ilk giri tarihi: 27.4.2017)

    (bkz: porcile/@ibisile)
  • edebiyat ve sinema arasındaki sınırı bulanıklaştırma denemesi olan bir (bkz: pier paolo pasolini) yapıtı.
    teorema'da yalnızca 923 kelime kullanılmakta, fakat film içerisinde binlerce imgeyi, çağrışımı ve anlam katmanını taşımaktadır.
  • marco ferradini'ye ait, hatunların efendi adam yerine piç tercihine tepki olarak yazılmış sözleri olan italyanca bir şarkı.

    şarkının sonunda fikrini değiştirir gibi olsa da, yine de bir eksiklik var gibi bu kararında. çeviri adına üzgünüm zira italyancama hiç güvenmiyorum, gerçi ben türkçeme de hiç güvenmiyorum.

    https://www.youtube.com/watch?v=bgfek__-rio

    prendi una donna, dille che l'ami (bir kadın al, ona onu sevdiğini söyle)
    scrivile canzoni d'amore (ona aşk şarkıları yaz)
    mandale rose, poesie
    dalle anche spremute di cuore; (ona güller, kalbinden kopan şiirler gönder)
    falla sempre sentire importante, (ona kendisini önemli hissettir)
    dalle il meglio, del meglio che hai (ona daha iyisini, sahip olduğunun en iyisini ver)
    cerca di essere un tenero amante, (hassas aşık olmaya çalış)
    si sempre presente,
    risolvile i guai. (hep sorunlarını çözmek için yanında ol)

    e sta sicuro che ti lascerà (emin olabilirsin ki seni terk edecek)
    chi è troppo amato amore non dà, (çok sevilen aşkı vermeyecek)
    e sta sicuro che ti lascerà (emin olabilirsin ki seni terk edecek)
    chi meno ama è il più forte si sa. (daha az seven, daha güçlüdür)

    prendi una donna, trattala male, (bir kadın al, ona kötü davran)
    lascia che ti aspetti per ore, (seni saatlerce bekledikten sonra terk et)
    non farti vivo e quando la chiami (yaşadığını hissettirme ve)
    fallo come fosse un favore (onu aradığında bunu bir lütufmuş gibi yap)
    fa sentire che è poco importante, (ona kendini önemsiz hissettir)
    dose bene amore e crudeltà, (dozunda aşk ve zulüm ile)
    cerca di essere un tenero amante (hassas aşık olmaya çalış)
    ma fuor dal letto nessuna pietà. (ama yatağın dışında merhamete yer verme)

    e allora si vedrai che t'amerà (sonra seni kimin seven seveceğini göreceksin)
    chi è meno amato più amore ti dà, (daha az sevilen sana daha çok aşk verecek)
    e allora si vedrai che t'amerà (sonra seni kimin seven seveceğini göreceksin)
    chi meno ama è il più forte si sa. (daha az seven daha güçlüdür)

    no caro amico, (hayır sevgili dostum)
    non sono d'accordo, (katılmıyorum)
    parli da uomo ferito (kırgın bir insanla konuşuyorsun)
    pezzo di pane? lei se n'è andata (bir parça sevgi için o kadın çekip gitti)
    e tu non hai resistito? (ve sen hiç karşı çıkmadın)
    non esistono leggi in amore,
    basta essere quello che sei, (aşkta hiç kural yoktur, neysen o olman yeter)
    lascia aperta la porta del cuore (kalbinin kapısını açık bırak)
    vedrai che una donna è già in cerca di te. (sonra zaten o kadının seni aradığını göreceksin)

    senza l'amore un uomo che cos'è (aşk olmadan bir adam nedir ki)
    su questo sarai d'accordo con me, (bu konuda benimle hemfikir misin)
    senza l'amore un uomo che cos'è (aşk olmadan bir adam nedir ki)
    e questa è l'unica legge che c'è. (var olan tek kural budur)
hesabın var mı? giriş yap