• son derece stresli bir durumdur. ikramin zamanlamasi ikram edilen yiyeceklerden onemlidir cunku. iceride ecel terleri doken tez ogrencisinin sacmalamaya basladigi anda iceri girilmesi vaciptir. juri uyelerinin dikkatini biraz olsun dagitmak ve ortamin yumusamasini saglamak, ikrami yapan asistan kisilerin zekasiyla dogru orantilidir.
  • en doğru kararı danışmanınıza sorarak verebileceğiniz ikilem. derse ki ben çok acıkırım tez jürilerinde bir pasta börek yapın. ama genel olarak tez jürisi sizi mahkeme duvarı gibi bir suratla dinlemek isteyecektir. yani ikramları götürmeye vakit bulamazlar. o sebeple şahsi görüşüm su ikram etmenin yeterli olacağı yönünde.
  • eğer ilk hakkınızsa, zaten kalacaksanız ve hatta jüriyi değiştirecekseniz, hiç de derdiniz olmayacak sorunsaldır. çıkınca canları ne isterse onu yesinler.
  • tez jürimde bir gün önceden kendi ellerimle yaptığım yulaflı çikolatalı kurabiyeleri bir tabakla masanın üzerine yerleştirmiştim. hocalar gayet afiyetle de yediler. savunmam savunma gibi geçmedi: soru bile sormadılar. neticede aliyyülâla olarak sıfatlandırıldı tez:)
    anafikir: tez jürisinde ikram iyidir, yapınız, yaptırınız
  • bir gün tez jürisi olursam yapan herkese 0 (sıfır) çekerek sonlandıracağım sorun. * bu ne lan! üniversite öğrencisi olmuş tez yazmış yeni bi bakış açısı kazandırsın istiyoruz, bu sırf teamül herkes yapıyo diye tutmuş pasta getirmiş. yahu olur mu arkadaşım bi dur düşün, ben bunu yapıyorum ama saçma bişe değil mi lan bu de. farklı bir duruş sergile. risk nedir? e budur tabi.

    risk şart.
  • ramazan ayında yapılan jurilerde iyice ayyuka çıkan sorun. ikram yapsan ayrı dert yapmasan ayrı dert olur. e öğrenci bütçesiyle iftar yemeği de verilemeyeceğine göre en iyisi danışmanla konuşup jüriyi bayramdan sonraya ertelemek. iki bayram arası juri olmaz gibi bir önermeyle oldukça vakit kazanılabilir sevgili doktor adayları. yerse...
  • kadrolu olmayan araştırma görevlilerinin başındaki maddi kaynaklı sorunlardan yalnızca en göze batandır.

    çoğu araş. gör. kadrolu olmasa da yer aldıkları projelerden sağladıkları gelir ile geçinmekte, projesizlikten kuruyan bahtsız kadrolar ile çalışan arkadaşlar ise tek kuruş para almadan sabah 9 akşam 5+ sefilllik çekmektedir. bu duruma düşmemek için master ya da doktora yaparken başka bir yerde çalışan arkadaşlara iyi gözle bakılmadığı gibi herhangi bir imkan da sunulmamaktadır. kısacası hem gitme, hem öl denmektedir.

    kaldı ki saha ve laboratuvar çalışması bol olan bir bölümün öğrencisi olan arkadaşların tezlerini tamamlayabilmeleri için mesai saatlerini tamamı ile bu araştırmaya yöneltmesi gerekmektedir. kişi bu durumda tezini başarı ile tamamlayabilmek ve emeklerinin karşılığını alabilmek için işini bırakır. bu durumda yol ve yemek için gerekli parayı ya okuldan kazanacak ya da okuldan kazanacaktır. aksi halde sefer tasları ile evden yemek taşımak, aylık akbilini de bayram harçlıkları ile doldurmak durumundadır. kaldı ki 25 yaşını geçmiş ve çalışıp da para kazanacak diye gözünün içine baktığı yavruları hala kendisine el açan anne babalar emekli halleriyle çalışmaktan yorulmuş dizlerini ovuştura ovuştura bir tas çorbalarını zar zor içmektedir.

    hem başarılı hem de çalışkan bu araştırma görevlisi arkadaşlar hali vakti yerinde torpilli kimselerin gasp ettikleri burs imkanları nedeniyle sınırlandırlmış burs olanaklarının kısıyından köşesinden tabi eğer şanlılarsa faydalanabilmektedir. bu da bir asgari ücretin üçte biri bile değildir. yemeğini evden götürebilen şanslı kesim yol parsını burstan karşılayabilir, belki telefonuna kontör yükleyebilir, adsl faturasını ödeyebilir ve başka da bir şey yapamaz.

    bu koşullar altında bilimin içinde bir parça olmaya çalışan bir master ya da doktora öğrencisi, başka bir değişle kadrosuz araş gör, yazdığı tezi kendi imkanları ile bastıracak klasörleyecek, beşi asil yedi tane jüri üyesine dağıtacak ve sınav günü gerekli evrakların çıktısını da önceden hazır edecek, ayrıca jüri üyelerinin sınav sırasında ağızları tatlansın diye kurabiyeler alacak ya da yapacak, sınavdan sonra da ya öğle yemeği ya da akşam yemeğine götürecek. kimse de gelip sormayacak oğlum/kızım sen bu işleri neyle yapacaksın diye.

    bunları bilip de göz yumarak şu ülkede bilimin b'si yapılamaz. özgün değere sahip onlarca projenin harab olduğu, kendisini araştırmaya adıyan öğrencilerin telef olduğu, yıldığı şu ülkenin üniversitelerinde süregelen bu sistem nasıl değişecek bilmiyorum. gelecek nesillerden ümidimi yitiriyorum. insanların vicdanları kıçı kırık projelerle parsayı toplamalarına, bilimin üç paraya satılmasına nasıl izin veriyor bilmiyorum ama ben pencereyi açıp yangın var diye bağırmak istiyorum.

    yangıııın vaaaaaaaarrrrrrr!
  • her hocanın hoşlanmadığı bir davranış şeklidir. savunma sonrası -sonuca bağlı olmaksızın-jürideki tüm hocalar için teşekkür amaçlı çikolata almıştım, ancak bir hoca kabul etmemişti. ben de öğrenci işlerindeki bayana götürmüştüm ç"ok kahrımı çektiniz bu da sizin diye", yazık çok mutlu olmuştu.
  • üstesinden gelmenin pratik bir yöntemi için (bkz: tez jürisine sodexo kartları dağıtmak)

    .
  • eger boyle bir ikramin varligindan haberiniz yoksa sekli degisen bir sorundur. yuksek lisans zamani sehirdisinda calisiyordum. tezi sunacagim gun elimi kolumu sallaya sallaya geldim. danisman hocam da birsey dememisti heralde benim halledecegini zannederek. juri geldi adamlarin surati asildi. danisman hocam anladi durumu kantinden cay ve biskuvi soyledi. neyse gectik savunmayi attilar imzalari falan, sonra hocam geldi ayip oldu misafirlerimize dedi. ben hala anlamiyorum acaba bisey mi yaptim diye. sonradan ogrendim ki sadece turkiyede degil tum dunyada racon boyleymis.
hesabın var mı? giriş yap