aynı isimde "the boys" başlığı da var
  • güzel olmuş. birinci sezonu bir nevi prelude tadında yapmışlar ve fazla da zorlamadan bitirmişler. çizgi romanda sadece female değil, tüm ekip "compound v" almış oluyor; çünkü diğer türlü supe'lerle mücadele edemeyiz diyor butcher. büyük ihtimalle ikinci sezonda "compound v" çakmalarını ve açıkça supe'lerin karşısında mücadele etmelerini göreceğiz.

    bir de seth rogen cameo'su var. preacher'da yaptıkları muhteşem işlerden sonra burada da herifin görünmesi tesadüf olamaz...
  • herkes dc ve marvel'a giydirdiğini zannediyor ama the boys'un bunlarla hiçbir ilgisi yok.

    öncelikle executive producer'lardan birinin seth rogen olduğunu unutmayın. dc ve marvel'a giydirdiğini düşünmenizin ana nedeni bir adet captain america+superman kokteyli, bir adet wonder woman, bir adet miss marvel, bir aquaman, bir adet flash (ve eşantiyonu olarak yarıştığı quicksilver), bir görünmez adam ve batman'e benzettikleri, tek kayda değer yanının piyano çalmak olduğunu gördüğümüz suskun bir karakter.

    bu karakterlerin neredeyse aynıları watchmen'de hatta kene'de bile vardı.** bunlar zaten genelde superkahraman janrına aykırı bir şey yapacaksanız standart betimlemeler. fakat bu dizinin olayı bu değil.

    bir an için the boys'daki vought'un yerine hollywood stüdyolarını, seven'daki kahramanların yerine de aklına getirebildiğiniz dünyaca ünlü oyuncuları koyun. daha ilk bölümden itibaren anlatılan "ünlü olmanın aslında öyle bir şey olmaması" altmetni kesinlikle anlamını yitirmiyor. bütün bu şöhret ve para içindeki insanların birbirlerine davranışları, ilişkileri, taciz/tecavüz olayları, şantajlar, komplolar, bir haftada dünyaca ünlü yapılanlar, bir gecede sahip olduğu her şey elinden alınanlar, kafayı yiyenler, uyuşturucudan ölenler vesaire vesaire. başlangıçtan sona kadar aslında her bir ayrıntısıyla bu dünyaya giydiriyor dizi. öte yandan ilerledikçe politikaya da dokunuyor. "herkeste nükleer silah olursa o zaman dünyada barış olur, çünkü kimse birbirine sıkmaya cesaret edemez" şeklinde aslında yine altmetninde amerika'daki bireysel silahlanmaya bakışı, din üzerinden çıkar sağlayan cemaatleri, sadece savaşa zemin hazırlayabilmek için saldıracağı düşmanına silah satan derin devlet yapılarını ve sonuçta bütün bunları dünyaya sempatik göstermek için kullanılan, halkın sevgisine mazhar olmuş ünlüleri eleştiriyor. hem de bu "natural born talent" diye çıkarılan ve bütün dünyaya tükettirilen pop ikonlarını aslında şirketlerin yarattığını ve iplerinin de onların elinde olduğunu açıklıyor. bunları tamamen bütün örnekleri bir şekilde "aslında amerika'nın çok şahane bir sistem olması" savına bağlanan süperkahraman janrı üzerinden şaşırtarak yapıyor. yani mesele kesinlikle süperkahraman filmleriyle falan dalga geçmek değil. bunu sadece küçük detaylarla eğlence dozajını ayarlamak ve kitle edinmek için kullanıyor dizi.

    düşünsenize, cihatçıların çıkardığı süperinsanın gücü patlamak. sdşlfgkf ilk bakışta biraz ırkçı gibi geliyor ama bugüne kadar intihar saldırısından daha zekice bir şey yapan cihatçı gördük mü? bu kesinlikle dizinin mizahi anlatımı. fakat altında yatan gerçek bu silahı onlara kimin ne amaçla verdiği.

    diğer takımı ele alırsak, bunlar büyük şirketler tarafından sevdikleri ellerinden alınmış tipler. yani underground kalanlar. bütün bu piyasanın pisliklerine dur demeye yemin etmişler. dertleri sadece tekil olarak ikonlarla değil, bu dejenere sistemi yürütmeye çalışan şirketin pisliklerini ortaya çıkarmaya çalışıyorlar. bu nedense bana son günlerdeki spotify listeleri tartışmasını hatırlatıyor. demedi demeyin, ilerleyen zamanlarda dünya çapında bu sentetik eğlence endüstrilerine büyük bir tepki doğabilir. yani ateş olmayan yerden duman çıkmaz diyorum. bu dolaplar, sahtekarlıkla elde edilen kazançlar sadece türkiye'de mi var zannediyorsunuz?

    dizinin mizahı bazı bölümlerde black mirror, draması ise watchmen'i örnek alıyor. bazı sahneler adeta breaking bad'den fırlamış gibi görünürken bazı olaylar sanki bir tarantino filmiymiş gibi işleniyor.

    çizgiromanını okumadım ama en yakın zamanda edinip okumayı düşünüyorum. ve belki de çizgiromana göre çok daha yumuşak ve özünden kopuk olmasının sebebi tam olarak yukarıda anlattığım altmetinlerin verilmesine odaklanıldığı için olabilir.
  • daha önce söylenmiş mi bilmiyorum ama bir bölümünde balık adamın solungaçlarına, kız arkadaşı elini sokuyor ve tripofobi hastaları için gerçekten çok rahatsız edici bir durum, izlerken çok kötü oldum şahsen.
  • ilk bölümde kesin çizgi romandan uyarlanmıştır bu dediğim dizi. konu ve işleyişin dışında sinematografik anlatımı da çizgi roman havasında yapılmış. sonra baktım gerçektende öyleymiş ancak çeşitli farklılıklar da var imiş. bu farklılıklardan kısaca bahseden video.

    din ve milliyetçilik vurgusunu ayrıca dikkate değer buldum. amerika, orta doğu ağırlıklı olarak bu iki unsuru sıkça kullanmakta. elbette içi boş, süslü paket şeklinde. önemli olan kitleleri uyutmak, istenilen yöne kanalize etmek, maddi-manevi kazanç sağlamak. dizinin güzel mesajlarından biri.
  • ilk sezonun oyunculuklar dışında bir albenisi yoktu. kurgu zayıf. hikâyede boşluklar var. bazı karakterlerin neden öyle davrandığını anlayamıyoruz. çeşitli kurumlarla ilgili eleştiriler de internette dolanma yeteneğine erişmiş herkesin zaten bildiği meseleler.

    “ dünyayı şirketler yönetiyor!
    biliyor musun? amerika kendi teröristini kendi yetiştiriyor!
    bütün savaşlar silah satmak için!”
    gibi.

    hikâyenin gelişebileceği bir alan da görmüyorum açıkçası. burada yazılan yorumlardan hareketle izlemiştim ama bazen yanıltıcı tavsiyeler olabiliyor.
  • bu dizide sakallı olan eleman yüzüklerin efendisindeki eomermiş. ben de diyorum nerden tanıyorum sezonu bitirdikten sonra öğrendim.

    -hanidir kılıç kuşanır! - hanidir hemşireme yan bakarsın?

    amk homelander'ı eomer götünü keser senin. evet 12 yaşındayım.
  • şimdiye kadar izlediğim en iyi dizilerden bir tanesi. konusu işlenme tarzı büyük gücün yozlaştırıcı etkisi çok güzel işlenmiş.
  • izlemeyen cok sey kacirir dedigim dizi. karlim urban'im sonunda hakettigi degeri gorecek insallah.
  • banshee'den anthony starr'a, kendisini homelander olarak görüp de "ben bu adamı bir yerden tanıyorum?" diyip bir türlü kim olduğunu hatırlayamadığım kadar iyi bir değişim geçirtmiş, aksiyonu, mizah oranı ve en önemlisi de goresi yüksek* dizi.
    bir de incelemem var dizi hakkında: https://youtu.be/xnogp8ate7u
  • 2 gunde bitirdigim dizidir.
    billy butcher'i benicio del toro canlandiriyor saniyordum... kilik degistirme ustadi karl urban'mis.

    ben sok, ben iptal!

    amazon prime video'nun butcesi netflix'e gore cok daha dusuk; ancak adamlar originals konusunda netflix'e karsi bayagi ustun hale geldiler artik. tamam, netflix'in katalogunda daha fazla icerik var ancak amazon'un da originals'i baya harika.
hesabın var mı? giriş yap