• 111 dakika boyunca gözünüzü ayırmadan izleyebilirsiniz filmi. guillermo arriaga izleyiciyi kesinlikle boş bırakmamış. "kesişen hayatlar" kurgusu 21 gram'daki kadar sert ve etkileyici olmasa da keyifli. charlize theron çıplak, abartısız ve doğal.
  • baya sağlam başlayan, sonlara doğru düşerek hafif hayal kırıklığına uğratan ama if istanbul'da şu ana kadar izlenen filmlerin içinde en izlenilesi film olmuştur.
  • charlize theron'un muthis guzelligini bir kac curetkar sahne ile perdeye yansittigi filmdir. onun disinda pek de birsey kalmamis aklimda demekki.
    --- spoiler ---
    piper oldugunu tahmin ettigim ucagin dusus sahnesi biraz sacma olmus gibi geldi. neticede tek motorlu pervaneli bir ucagin oldukca guzel bir suzulus orani vardir. yani motoru dursa dahi bir jet ucagi gibi cakilmadan bir mecburi inis paterni gerceklestirilir. burdaki ucak ise sanki pilotu bayilmis da ucak gidip cakilmis gibi dustu.
    --- spoiler ---
  • kesişen hayatlar, kaçılan gerçekler, yüzleşilen geçmişler... sağlam bir senaryo dahi olsa, tam oturmamış bir kurgu. oyunculuklar sıra dışı değil, hatta çok iyi de değil. hani izledikten sonra bir şeylerin eksik gedik olduğunu hissettiren filmlerden, ama umutlandıran bir ilk film.

    if istanbul ek seanslarda emek sinemasında izleyen sinefiller salonda donsa da, kimsenin film bitmeden salondan ayrılmaması filmin beğenildiğinin göstergesi. ismiyle ironik bir şekilde, buz gibi bir atmosferde, kapşon & mont ile daha da bir içselleşen filmdir ayrıca, bi ara yanımda oturan tanımadığım adamın eldivenli ellerine yapışacaktım, o ayrı.
  • hikayenin büyük bir kısmını filmin başında anlamak için süper zeki olmaya gerek yok. o nedenle türün örnekleri gibi sonunda çiçek açtıran, herşeyi aydınlatan bir sürpriz yok. filmin geçtiği zamanları çoğaltarak kesişim noktalarını yakalama derdiyle bir senaryo güçlendirmesi yapılmaya çalışılmış ancak kanımca çok da başarılı olunamamış. günümüz tek zamanda anlatılırken geçmişi; geçmiş öncesi, geçmiş ve geçmiş sonrası olarak ve birbirine geçirilmiş şekilde vermek her babayiğidin harcı değil; arriaga da kanımca becerememiş bunu
  • executive producerlar içinde charlize theron'un adının en başta yazması da ayrıca takdir edilesidir. kendisi belli ki filmin hem yapımına hem de çıplak sahneleri ile pazarlamasına katkıda bulunmuştur.
  • executive producer yazılan oyuncuların genelde yapıma faydaları, rayiçleri itibarıyla almaları gereken ücretin ufak bir kısmını alıp, geri kalan bakiye karşılığında gişeye ortak olmaları şeklinde olmaktadır. charlize theron da bu filme büyük ihtimalle böyle executive producer olmuştur.
  • kiz karavani yakarken icinden hadi anne cik artik diye mirildanmasi ilginctir. zira kiz karavana en son baktiginda annesi ciplak bir sekilde sevismekteydi. sonra karavani atese verdi. birazdan karavanin havaya ucacagini biliyordu.
  • kurguyu ilk 15 dakikada çözebildiğiniz, senaryo yazarlığı ile yönetmenliğin gerçekten farklı iki iş olduğunu gözümüze seren film olmuştur.

    yönetmenin ilk yönetmenlik denemesi için oldukça başarılı olduğunu söylemek için oyuncuları değerlendirmek lazım. gerek charlize theron gerekse kim basinger'i unutmamak lazım. basinger uzun zamandır yüzünü unutturmuş,onu görmek iyi geldi. hüzünlü theron ve tutkusunun esiri basinger'in bu kadar iyi iş çıkardığı dünya için bu anlamda film o kadar başarılı değildi sanki. senaryosunu yazdığı diğer filmlerin bir tekrar atmosferi vardı filmde, kendinden bir renk katamamıştı yönetmen.

    ağır temposuna rağmen gene de oyunculuk için seyredilesi film olmuş, daha iyi bir alternatifiniz yok ise.
  • "kesişen hayatlar"dan ziyade bir vicdan azabı hikayesidir bu film; kurgusuyla şaşırtmaya, tempoyu ya da merak unsurunu ayakta tutmaya çalışmaktan ziyade basitçe insana dair bir hikaye anlatıyor. sadece arriaga yoğurdunu böyle seviyor, tek fark orada. tahmin ediyorum ki seyircide oluşan hayal kırıklığı bir inarritu filmi beklentisinden mürekkep. ama işte arriaga ilk filminde kendi hikayelerini istediği tarzda anlatmaya başlamış ve bu anlamda bir inarritu filminden ziyade three burials'daki gibi bir anlatım benimsiyor. olay yine arriaga'nın favori mekanı meksika'yla alakalı olsa da bu sefer öyle alt metni, oyunculuğu ve görselliği kuvvetli bir film yok ortada. ancak büyük beklentilere girmeden izlendiğinde fena olmayan bir ilk film bana kalırsa, en azından ben bundan sonraki arriaga filmlerini merak ediyorum.
hesabın var mı? giriş yap