• 1965 yılında norman jewison tarafından çekilmiş, baş rolünü büyük oyuncu steve mcqueen oynadığı güzel film
  • 1965 yapımı, yıldız oyuncularla dolu unutulmaz bir norman jewison**** filmi. richard jessup'un aynı adlı kitabından uyarlama.

    başrollerde steve mcqueen, karl malden, edward g robinson, ann margret ve rip torn.

    süre: ~100 dakika

    filmden pek anlaşılmasa da, kitaba göre 30'ların amerika'sındayız. büyük buhran yılları. cincinnati kid lakaplı genç bir poker oyuncusu* önüne geleni ütmektedir. şehirde ona borcu olmayan, elinde seneti olmayan poker oyuncusu kalmamıştır. kızlara pek yüz vermez falan. tam bu sıralarda şehre zamanın en iyi poker oyuncusu, yaşlı kurt howard* gelir. büyük bir kapışma kaçınılmazdır.

    all star cast'in harika oyunculuklarıyla 1 dakikası bile sıkmayan sürükleyici bir film. kesinlikle izlediğim en iyi poker filmi. steve mcqueen'in karizması, ann margret'in güzelliği anlatılmaz. dvd'si piyasada mevcut.

    bonus: married with children'ın poker oynanan bir bölümünde bu filme gönderme var.
  • aynı isimli filmin ray charles imzalı şarkısı.

    he came with the name cincinnati
    a kid with no ace in the hole
    on a hot poker pot, cincinnati
    had staked his heart and soul
    he played night and day like a demon
    and prayed for that one lucky day
    when the lush royal flush of his dreaming
    is just a game away
    beyond all the green felt shadows
    his own queen of hearts will wait
    but till he's king of the green felt shadows
    she'll wait, and wait, and wait
    for sure as the cards will be falling
    and chips in the pot, he'll remain
    for the book lady luck will be calling

    whoah, the cincinnati kid
    i mean the cincinnati kid
    whoah, the cincinnati kid
    whoah, the cincinnati kid

    i'm talking about the cincinnati kid
    everybody knows the cincinnati kid
    have you heard about the, the cincinnati kid
  • poker masasinda her seyin, her an ve hic beklenmedik bir sekilde bitebilecegini gosteren kumarbaz filmi.
  • cincinnati kid, kısa ve orta mesafelerde başarılı yarışlarına tanık olduğumuz muvaffak bir sprinterdır, milerdır.

    sahibi: k.levent kitapçı
    orjin: george thomas- top honor
  • edward g. robinson'un fena halde yalçın küçük'e benzeyen yaşlılık halini gördüğümüz, the hustler'a veya pokerle alakalı olduğundan olsa gerek the man with the golden arm'a benzetilesi, bu iki film kadar iyi olmasa da new orleans atmosferi ve güzel oyunculuklarıyla sevmemek mümkün değil bir film.
  • aslında çok da iyi olmadığını bildiğiniz ama bir şekilde sevdiğiniz filmlerdendir. karl malden'ı,steve mcqueen,edward g.robinson'u izlemek,dönem filmlerini sevenlerin hoşuna gidecek. ray charles imzalı müzik de filme çok şey katmış; the cincinnati kid diyince aklıma ilk gelen aynı adlı şarkının ezgisi çünkü.
  • yeni dönem filmlerinden biraz olsun sıkılıp da eskilerden bir şey izlemek istediğinizde ilk bakmanız gereken filmlerin başında geliyor bu film. üstelik içinde türk hamamı da var! televizyonda rastlamak biraz zor ama dvd'si gönül rahatlığı ile alınır, izlenir, horoz dövüşü yakından görülür, poker sevilir, çok keyifli bir 100 dakika geçirilir.

    edit: bahsetmeden geçmeyelim, flimin müzikleri çok güzel. özellikle baştaki zenci cenaze töreni ve ortasında yaşlı zenci kadının piyano başında şarkı söylediği bölümler etkileyici. orleans ve jazz ikilisini çok daha iyi anlıyor insan.
  • 1965'in steve mcqueen'li hit filmi the cincinnati kid'in aynı adlı soundtrack albümü ve bu albüme ve filme adını veren güzel şarkı. lalo schifrin ve dorcas cochran imzalıdır ve ray charles tarafından seslendirilmiştir. sözleri şöyledir;

    he came with the name cincinnati
    a kid with no ace in the hole
    on a hot poker pot, cincinnati
    had staked his heart and soul

    he played night and day like a demon
    and prayed for that one lucky day
    when the lush royal flush of his dreaming
    is just a game away

    beyond all the green felt shadows
    his own queen of hearts will wait
    but till he's king of the green felt shadows
    she'll wait, and wait, and wait

    for sure as the cards will be fallin'
    and chips in the pot pyramid,
    for a buck, lady luck will be calling
    whoah, the cincinnati kid
    i mean the cincinnati kid
    whoah, the cincinnati kid
    whoah, the cincinnati kid
    i'm talking about the cincinnati kid
    everybody knows the cincinnati kid
    have you heard about that the cincinnati kid

    ray charles (albüm) - https://www.youtube.com/watch?v=rfn1yrwg2oc

    ray charles (tribute klip) - https://www.youtube.com/watch?v=ikx8gdyhouk

    lalo schifrin (enstrümantal) - https://www.youtube.com/watch?v=rkdcemfqzvs

    moment string quartet - https://www.youtube.com/watch?v=lzkeijasy1q
  • filmin en dikkat çekici özelliklerinden biri pek çok sahnede arz-ı endam eden 1920-40 yılları arası üretilen amerikan klasik otomobilleri.

    1935 de soto airstream
    1934 buick series 50 4 kapı sedan
    1936 ford v8 de luxe fordor touring
    1937 buick roadmaster
    1931 ford model a standard fordor sedan
    1933 chevrolet master
    1930 buick series 60
    1929 chevrolet ınternational coupe
    1942 cadillac cenaze aracı
    1936 ford v8 wayne
    ne olduğunu bulamadığım araç

    bu otomobiller olmasa filmin geçtiği dönemi algılamakta zorluk çekerdim. çünkü turistik new orleans oldukça iyi korunmuş bir şehir. liman görüntüleriyse aksine fazla modern görünüyor. baş kadın oyuncular ann-margaret ve tuesday weld, saçları ve makyajlarıyla herhangi bir karede dondurulduklarında oldukça anakronik görünüyorlar. diğer oyuncuların giysileri ve iç mekan dekorasyonlarıyla -özellikle tiffany lambalarla- filme bir 1930'lar havası verilmişse de beni -öteden beri 1960'larla özdeşleştirdiğim- steve mcqueen'i her görüşümde unuttuğum 1930'lara geri döndüren etken otomobiller oldu.

    klasik otomobillerin yanısıra özellikle filmin kadın karakterleri hoşlandığım ana öğelerden.

    lady fingers rolündeki joan blondell bulunduğu her sahneyi doldurup -inanılmaz ama gerçek- edward g. robinson'dan rol çalıyor.
    ann-margret, bu filmde her zaman özendiğim görsel cazibesini biraz kaybetmiş gibi görünse de, canlandırdığı oyunun kurallarını kendine göre değiştirmeyi huy edinmiş, dejenere edepsiz kadın karakterine sempati kazandırmayı başarmış.
    tuesday weld'in köylü güzeli tiplemesi christian, görünümünün aksine aslında hiç de kezban olmayan duyarlı ve kararlı bir kadın karakteri.
    christian'ın kırsal kesime özgü çekingen, sert ve muhafazakar görünüşlü annesini oynayan irene tedrow'u da başarılı buldum.

    bu filmi edward g. robinson'ın neden büyük olduğunu anlamak isteyenlere öneririm. eric clapton'ın gitar çalışı gibi kontrollü, abartısız bir kusursuzlukla oynuyor.
    steve mcqueen'e başlangıç içinse pek iyi bir tercih olduğunu düşünmüyorum. the great escape ya da the getaway onu daha iyi tanıtan filmler.
    the cincinnati kid, aynı zamanda in the heat of the night'la birlikte norman jewison sinemasının en başarılı örneklerinden.

    filmin pek çok kaynakta değinilen diğer özelliklerine ek bir kaç bilgi vermek istedim. izleyecek olanlara iyi seyirler.
hesabın var mı? giriş yap