• bütün korku filmlerinin 1 adet ögesini almış, konuya zerre özenilmemiş film. gerçek hikayeden esinlendiği her zaman söylenen bir efsanedir, artık inandırıcı da gelmiyor. en azından öyle olduğunu düşünmek istiyorum. çünkü klişe mlişe, hepsinden bir unsur falan ama, altıma işeyecektim. şahsi kanaatim, yönetmenliğin, makyajların, efektlerin, müziklerin, oyunculukların çok başarılı olduğuydu.
  • az önce sinemada seyrettiğim, birçok kritik sahnenin yönetmenin başarısı sayesinde iyi bir şekilde çekilmiş olduğu ancak senaryo itibariyle tipik hayaletli ev filmi klişelerinden kurtulamamış film. yönetmen en ürkütücü sahneleri el kamerasıyla çekerek korku dozunu arttırmış. ayrıca güzel kamera açılarıyla çekilmiş sahnelerde vardı. ancak hayaletlerin makyajları ve bazı yan karakterleri oynayan aktörlerin oyunculukları oldukça kötüydü. özellikle evin babası çok göze batıyordu. sanki yoldan geçerken çevirip filmde oynatmışlar gibi bir havası vardı. hayaletlere ise bildiğin panda makyajı yapılmıştı. işin enteresan tarafı çocuk oyuncular oldukça iyiydi. özellikle christine karakterini oynayan çocuğa bayıldım. tipik olarak ilk yarı ağır tempolu, ikinci yarısı oldukça hareketli geçiyor. birkaç sahnesinde gerilimi hissetirse de, dediğim gibi hayalet klişeleri korku faktörünü oldukça azaltıyor. gerçek olay falan denmiş ama ben pek inanamadım. tipik bir pazarlama hilesi olduğunu düşünüyorum. iyi bir film ama imdb ve rottentomatoes gibi sitelerden aldığı yüksek puanları haketmiyor. bir diğer şaşırtıcı nokta da içinde herhangi seks, küfür ve aşırı kanlı şiddet sahneleri olmamasına rağmen filmin r rated almış olması. demek ki kan gövdeyi götürmeden de r rated film çekilebiliyormuş.
  • yaşanmış bir hikayeye dayanan perili ev ve şeytan çıkarma temalarını buluşturan gerilim/korku filmi.klişe ama son dönemlerdeki türün başarısız örnekleriyle kıyaslandığında iyi bir yapım.özellikle lili taylor'ın başarılı oyunculuğu filmi daha da izlenir kılıyor.ancak çok fazla abartıldığı da bir gerçek.beklentileri fazla yükseltmezseniz keyif almak mümkün.her halükarda türün meraklılarını memnun edecektir.

    edit:ayrıca benzer konulu birçok korku filmi gibi bu da çok ama çok muhafazakar
  • new york'da gittiğim film. o sırada kaldığım ev filmdeki eve çok benzediği için beni korkutmayı başarmıştır.
  • yönetmenliğini james wan'ın yaptığı, başrollerde vera farmiga, lili taylor, patrick wilson ve ron livingston'ın oynadığı 2013 yapımı korku filmi.
    bir korku filminden beklenilen her şeyi verebilme özelliğine sahip bir film bu. konunun geçtiği 1970'ler her türlü ayrıntıyla (eşyalar, kıyafetler vs) çok iyi verilmiş hatta film de 16 mm ile o dönemde çekilmiş duygusu uyandırdı bende.
  • hiç kasmadan kendisini izletebilen ender gerilim ve korku filmlerinden birisidir.

    evde izledik kuzenle amma ve lakin sinemada izlemeyi, orada gerilimin doruklarına tırmanmayı tercih ederdim. öyle çok üst düzey bir konuya sahip değil. oradan, buradan görebileceğiniz efekt, sahneler, oyunlar falan var evet ama bu filmde bu etmenler daha fazla hissedilebilecek şekilde düzenlenmiş.

    --- spoiler ---

    sonu da daha güzel olsa daha da güzel olabilirdi.

    --- spoiler ---
  • bu filmdeki en korkunç şey ne hayaletler ne de şeytan çıkarma sahneleri. bence en korkutucu şey warren çiftinin evlerindeki lanetli eşyalarla onların istiflendiği ürpertici oda ve tabii ki annabelle doll. hatta sırf annabelle doll için bir spin off çeksinler.
  • klişelerin iyi kullanıldıklarında hala korkutabildiğini gösteren film. eski korku filmlerinin havası var. ortalığa kan saçmak yerine olması gerektiği gibi tekinsizlik üzerine kurulmuş.

    edit: imla
  • dün gece izleyip gayet beğendiğim, akabinde bebeksi bir uyku çektiğim film. beğensem de maalesef supernatural effectten dolayı hiçbir korku filmi bende gece uyuyamama, koridor ışıksız diye tuvalete gidememe gibi sendromlar yaratmıyor artık.

    patrick wilson denen şahsı çeşitli özel benzeme sebepleri yüzünden aşırı beğeniyorum, çok öpülesi bir insan zaten ama o vera farmiga adlı hatun nasıl da dev bir kediymiş, evin babası haricinde tüm cast gibi bu ikisini de çok beğendim.
    sinister faciasından sonra, korkutmasa da en azından geren bir filme ihtiyacım vardı ve yönetmenin diğer filmi insidious gibi bu da bunu başardı.
    ama artık gelenek olduğu üzere, bir insidious değil.

    --- spoiler ---

    bir insidious olmamasının sebebi inanılmaz derecede din propagandası yapması. yok çocuklar vaftiz olmuş mu, yok musallatın ailenin götünü kesmesini engellemek için taaa vatikan'dan izin beklenmesi filan derken din çok süper bişi mutlaka inanın dayatması can sıkıyor.

    gelelim güzel yönlerine,

    - ed and lorraine warren çiftini, daha çok bu çiftin lorraine kısmını natgeo ve discovery'deki hortlaklı program izleme meraklıları az çok tanırlar, gençliğinde en az vera farmiga kadar güzel ve havalı olan bu teyzemiz ve tombalak kocası, hayatlarını nerede bir "yetişin warrenlar, evdeki hayalet bize halleniyor!" diye imdat isteyen varsa ona adamışlardır. gerçek bir hunter çiftin yaşadıkları, gerçek bir hikayeye dayanması filmin artısı.

    - film dünyanın en lanet şeylerinden biri olan oyuncak taş bebekle açılıyor. oyuncak bebek fobisi olanlar fav. koskoca kızına antikacıdan oyuncak bebek alan ananın da kafasına filler sıçsın, ha? warrenlar'ın evinin altındaki gudubet nesne müzesi güzel olduğu kadar da ürperticiydi. şahsen böyle bir müzeyi değil yaşadığım evin kıçının dibine, oturduğum ilçeye bile kurmam, hele ki o annabelle doll denen fahişe bebekle değil aynı çatı, aynı gökyüzü altında yaşamak bile bir tırnak kemirtgeç.

    - erkeği bulalım diye habire üreyip "hamdoldu hamdoldu.." fıkrasını gerçek hayata geçiren ailenin bulduğu kelepir ev de son derece sidikli bir evdi dikkat ettiyseniz, ve tabi ki tüm lanetli evli korku filmlerinde olduğu gibi, evde ailenin satın alırken varlığından zinhar haberdar olmadıkları bodrum katları, kuytular vardı. filmde anlamadığım nokta, o köpek ve kuşlar neden öldü? kuşlar salaklıklarından öldü de köpeğe kim kıydı?

    - vera farmiga'nın kıyafetleri muhteşemdi. özellikle o yelpaze yakalı lila gömleğine hasta oldum <3 gözlerimi kapattığım çeşitli yerlede ben mi kaçırdım bilemedim ama lorraine'in son şeytan çıkarma seansında başına gelen neydi, oldukça merak ettim.

    en korkunçlu sahneler top 5:

    - karanlıkta çırpılan eller,
    - evin büyük kızının odasındaki dolabın üzerinde beliren ve kıza saldıran cadının sureti,
    - christine'in "kapının arkasında biri var" diye ağladığı gerim gerim gerici kısım,
    - polis memuru eleman etrafı kontrol ettiği sırada "bana ne yaptılar bak!" diye yırtınan hayalet kız,
    - judy odaya girdiğinde sallanan sandalyede kucağında annabelle doll ile oturan cadıyı görmesi, bebeğin kafasını çevirerek bakması.

    her şey iyi hoştu ama artık duasını ezberden okuyabildiğim şeytan/kötü ruh çıkarma seansları pek çok kişi gibi beni de hiç etkilemiyor ve korkutmuyor. the others gibisi bir daha gelmedi amk. başka bir yere bağlanmamasını da senaristlerin tembelliğine değil based on a true story oluşuna bağlıyoruz ve 7/10 vererek bir korku filmimizi daha uğurluyoruz..

    --- spoiler ---
  • ruhlar bölgesi'nde fena halde tırsmış ve testere'yi izlememiş bir izleyici olarak fragmanından süper korkunç hatta halk yaratığı recep ivedik'in tabiriyle bardak altı kadar bir bölge ıslatmalı izlenimi aldığım film. ki sabahtan beri kardeşim gelse de akşam izlesek diye panik oldum.
    (bkz: otobiyografik entry)

    spoylır:

    karanlık ve bol odası bulunan evli, fedakar anneli ve çocuklu bir film olup da izleyeni germemesi mümkün değil.

    ek:

    --- spoiler ---

    gerçek hayattan alınmış bir hikaye olduğunu öğrenmemle birlikte işin içine girecek ecinnileri hesaba katarak izlemeye başladığım filmde, mustafa ceceli ve eşinin korkulu eve gelmeleriyle birlikte söz konusu aile gibi benim de içime su serpildi. zaten tedirgin edici sahneler de bu sırada görülmeye başladı. neyse efem çok korkmadım demeye korkuyorum. bu tip filmlerden sonra aynalara bakarken korkma, ayna yanından geçerken veya dolapların kapaklarını açmadan önce gerilme yan etkileri görülebiliyor. ne varsa fragmanda var imiş.

    ek olarak şahsımı da en çok dolabın üzerindeki joker suratlı korkunç yaratığın kızın üzerine atlamadan hemen önceki tünemiş sahnesi korkuttu. ş. çıkarma sahnesini de izlemedim, sadece sesleri duyduğum halde ürperticiydi. ve tabi hayalet avcısı ablanın, eve girdikten sonra eşine gördüklerini anlatırken geri dönüş sahnelerinde aile üyelerinin aralarında beliren gölge ruhlar...

    film boyunca kimse ölmüyor bir de.

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap