• yeni izledim ve hasiktir diyorum.
    "based on a true story" fakat kaynak: kicim.

    hikayeyi daha kli$e bir senaryo ile anlatamazlardi herhalde.
    hep kli$eler, hep ayni $eyler.

    yani adamlar utanmadan, "yeni ta$inilan evin eski kiracisini kutuphane gazetelerinden ogrenme" geyigini bile koymu$lar, daha ne diyim.
  • gerçek bir olaydan uyarlandığını duyunca bir hevesle ve korkarak izlediğim film olmuştur kendisi. evet belki de yalandır, belkide gerçekle alakası yoktur ama görüyorsunuz ki ne kadar saf bi insanım her şeye inanıveriyorum böyle bir olayın gerçek olma ihtimali bile beni korkutmaya yetiyor. ben film şirketi sahibi olsam çektiğim tüm filmlere "gerçek bir hikayeden uyarlamadır" notu düşerdim. benim gibi safları kandırmak ve daha bi hevesle izlettirmek için.

    filme gelince , klişelerle dolu olsa da güzeldi, en azından vasatın üstündeydi, victoria tarzı eve bayıldım, oyuncular gayet iyiydi, gözkapağı fikri güzeldi beni ürpetti. korku filmi fanatikleri izleyebilir; ama yılda bir iki korku filmi izleyen tarzın takipçisi olmayanların beğeneceğini sanmıyorum.
  • arada insanı gerebilen sahnelere sahip hollywood yapımı korku gerilim filmi.yapımın ucuzluğuna nazaran leş korku filmleri arasında izlenebilitesi olan bir filmdir.
  • bir aile dramı içine gömülmüş benim izlediğim sağlam korkutan filmlerden.

    ----spoiler----

    belirtildiğine göre filmin senaryosu gerçek bir hikayeye dayanıyormuş...

    film oldukça etkileyici; korku tarafını bıraktım sadece çocuğunu almaması için tanrıya dua eden anne bile bir insanın kalbini parçalamaya yetiyor.

    filmde göstere göstere gelen "şimdi korkutucu bi' şey pitiy diye çıkacak" deseniz de irkilmekten kendinizi alamıyorsunuz.

    bazı yerlerde ise hiç beklenmedik anlarda (örneğin evin annesi sara wendy'e odası olacak yeri gösterirken kapı açıldığında kapıya gömülü aynadaki adamın yansımasını görünce) insanın adeta altına doldurası geliyor.

    ayrıca ilginç bir hikayesi var, hikaye kanser olan çocuğunu connecticut'a bir hastaneye getirip-götürmek zorunda olan bir ailenin connecticut'ta bir -cenaze- evi satın almaları ve oraya taşınmalarıyla başlıyor.
    filmde daha önce ruhlarla irtibat kurulan ve medyumluk yapılan evde huzur bulmayan bir ruhun, ölüme yakın olduğu için metafiziksel olgulara duyarlı olan matt'e çeşitli sanrılarla görünmesini, bu sanrıların sebebini ve bir fertlerini günden güne kaybeden ailenin dramı anlatılıyor.

    eğer aptal saptal "amerikan gençliğin bir yerlere kafa çekmek, sevişmek için giderken ıssız bir yerlerde kaybolur ve tesadüfi olarak oralarda ikamet eden katil gelip hepsini öldürmeye başlar" tarzı korku filmlerinden sıkıldıysanız kesinlikle başvurmanız gereken bir film.

    ayrıca evin babasına da hasta oldum abicim. çakmış vodkayı, çakmış gitarı ohoovvvv.

    ----spoiler----

    bu sene izlediğim güzel korku filmlerinden televizyonu kapatmadan önce ışıkları açmaya gittiğimi sonra televizyonu kapatarak karanlıkta kalmaktan sakındığımı söylemek isterim. aynı duyguları 30 days of night filmini izlerken de yaşadım.
  • türü itibariyle "rosemary's baby" ve the exorcistden sonra izlediğim en aklı başında filmlerden biri. genel hatlarıyla klişelerden uzak olması; abuk subuk korku efektleri vermek yerine film ilerledikçe gerilimi ve merakı arttırması filmi sonuna kadar izlenebilir kılıyor.
  • insanı korku yönünden ziyade dram yönüyle etkileyen bir film.

    --- spoiler ---
    korku ögeleri biraz zayıf olsa da arka planda işlenen genç medyum çocuğun ve hayata veda etmek üzere olan kanser hastası matt'in hikayeleri insanı içine çekiyor. yalnız sonunda matt karakterini gerçekten öldürselerdi çok daha etkileyici olurdu.
    --- spoiler ---
  • ing.
    konecitut'ta hayaletlenme.
hesabın var mı? giriş yap