• 29.09.2005 persembe gunu, saat 22:00 da, gıse fılmlerı kusagında cnbc-e de gosterılıcek olan coen bıraderler fılmı..
  • filmin sürükleyici akisi icerisinde, üreten, tüketen, üretici arasindaki ince cizgi cok guzel aktarilmistir.
    müsterisini kaybetmemek icin cift dikis atan terzi, gercekten müsterisini kaybetmez *
    tasarim denilen seyin ne kadar basit ve onemli **** oldugu gerceginin de altini cizer.
  • coen biraderlerin çok eğlenceli filmlerinden biridir hudsucker proxy:absürd kara mizah demeliyiz bu filmden bahsederken, pastij ve parodik unsurlar içerir, postmodern sinema anlatısının öncü fakat gözden kaçmış filmlerinden biridir. insana kendisini birikimli hissettirir , casablancaya , nightmare on the elm street e ,genel olarak film noir türü ve daha fazlasına bu filmde atıflar, referanslar vardır . coenlerin arşivinin pek zengin olduğunu da daha bi kavrarız ,yalayıp yutmuşlar o güne kadar ki filmleri .
    castte gözden kaçan dev bi oyuncu kadrosu vardır, joe pantolini*, peter gallagher*,steve buscemi , anna nicole smith*, bruce campbell*,john mahoney ilk akla gelenlerdir bunların arasında . sam raimi* ve john cameron un siluetlerini , thom noble* ın ta kendisini görürüz* .jennifer jason leigh kendine hayran bırakmıştır , tim robbins embesil rollerine gitmese de (yakışıklı başarılı bi işadamı imajı bırakmış bende) iyi kotarmış rolü .
    bu film big lebowski nin de sinyallerini vermektedir aynı zamanda , gerek giriş ve son sahnelerdeki dış ses , gerek adamın kameraya bakıp konuşması, dış sesin gülmesi ,ses tonu falan filan feşmekan , big lebowskinin tıpkı basımı gibidir. big lebowskiyi seven bunu da sever , bunu seven big lebowskiye tapar diyerek lafımı bitirmek isterim.
  • jennifer jason leigh'in oynadığı amy archer karakterinin rosalind russell'ın his girl friday'de canlandırdığı unutulmaz hildegaard 'hildy' johnson karakterinden esinlenilerek yaratıldığı şeker gibi film.
    (bkz: his girl friday)
  • klasik bir coen biraderler filmidir ve hiç bir sekilde sizi sıkmaz tersine yuzunuzde surekli bir gulumseme ile izlersiniz. dekoru ile ve oyuncularin aksani ile, ozelikle de jennifer jason leigh'in, tam anlami ile 1950'lerin havasi yakalanmistir.
    ben merak ediyorum bu filmi izleyip de jennifer jason leigh'e hayran olmayan bir insan var mi...
    filmde dikkat edilmesi gereken cok hos ayrintilar da var. mesela ortalarinda bi yerde memories are made of this'i dinlemek hos oluyor.
  • coen brothers'dan yine güldüren, yine absürdlüğüyle hayran bırakan bir film. bu adamlar bu işi hakikaten biliyorlar. cıvımadan, abartı oyunculuklara ihtiyaç duymadan da seyirciyi güldüren ve kendine hayran bırakan işler çıkarıyorlar. bunun ilk örneğini raising arizona'da görmüştük. ikinci komedi denemeleri ve the big lebowski'ye hazırlık aşamaları. bu adamlar ya suç filmleri yapmalı ya da komedi. ötesi yok arkadaşım. bu filmde de komediyi ne kadar başardıkları ortada. 44-45 kat tartışması yapan ve asma katı katı hatırlatan adamla başlayan kahkaha tufanı, mavi mektup, pencereye yapışan şirket ortağı ve bir çok absürd ve güzel sahneyle devam ediyor. jennifer jason leigh eski yılların adabına uygun hızlı aksanıyla göz dolduruyor. paul newman çakal işadamı rolünde mükemmel, tim robbins ise ortalıkda çizdiği daire şekliyle koşuşturan saf insan karakterine cuk oturmuş. hikayeyi anlatan ama hayati rol oynayan karakter ise coenlerin zekasını gösteren bir delil gibi. peter gallagher, steve buscemi, bruce campbell, rahmetli anna nicole smith ve jon polito ise yan rollerde. düşünün yani, öyle bir film bu. steve buscemi'ye iki dakikalık rol verirseniz bu film absürddür lan.
  • filmin o çok merak edilen yumruk sahnesinde norville gerçekten fince konuşmaz, isveççe ve hollandaca'ya benzeyen "gibberish" sesler çıkarır.
  • (bkz: #16193351)
  • coenlerin, alışılmış kadrosundan birazcık farklı, başı sanki brazil'i anımsatan, vahşi kapitalizmi, dolayısıyla "vahşi medya"yı gözler önüne seren filmi!
  • 50'li yılların iş hayatını, kapitalizmi, aniden yükselip dibe vuruşu, coenlerin zekasını, çalışma koşullarını özetleyen iyi bir film.

    yalnız burada kapitalizmi anlatırken onu çok hafif ve yüzeysel bir biçimde eleştiriyor coenler. sanırsam yapılmak istenen sadece göstermek...eleştiriyi seyirciye bırakmış. bu arada sonu bana pek sarmadı. en azından coen filmlerini pek andırmadı. daha ironik ve daha farklı bir son bekliyordum.
hesabın var mı? giriş yap