• dizide çok şahane bir detay yakaladım

    --- spoiler ---

    naz saçlarını kazıttıktan sonra freddy bi lakap seçmen lazım alaaddin mi sinbad mı demişti, naz sinbad'ı seçti. ilerleyen zamanda bir elinin parmaklarına dövme olarak 'sin' (günah) yazdılar, sonrasında çok kısa bi geçişle diğer elinin parmaklarında 'bad' (kötü) yazdığını gördük. birleştirince sinbad, yani naz'ın seçtiği lakap ortaya çıkıyor.

    --- spoiler ---
  • nefis dizi.

    --- spoiler ---

    6. bölümde, naz'ın babasının, avukat ablanın yemek siparişini kapısına bırakıp gittiği an içim ezildi resmen.
    --- spoiler ---
  • 6. bölümü izlemediysen okuma...

    --- spoiler ---

    avukat beyin 6. bölümde ancak keşfettiği şeyi, daha 2. bölümde benim anadolu çomarı arkadaşım keşfetmişti. tabi ki müge anlı sayesinde. klasik bir türk olarak adamın aklı önce "bu ev nasıl sadece kıza kalır la, kesin akrabası öldürtmüştür" dedi. ve sonuçta bu çıktı. teşekkürler müge anlı.

    (tabi daha kesin değil)
    --- spoiler ---
  • nefis bir finalle ekranlara veda eden dizidir. yılın tartışmasız en iyi tv yapımıydı. bu kadar güzel kadrajlar ve color correction kalitesi sektördekilere ders olarak okutulmalı.

    --- spoiler ---

    nasir’in cinayet davasından aklanıp çıkmak üzereyken içeride işleyececeği bir suçtan (freddy’i öldürmek gibi) hapiste kalarak biteceğini düşünmüştüm ama bu son da beni fazlasıyla mutlu etti. son sahnede kedinin kadraja girdiği an insanın gözlerini yaşartan bir sahne olmuş.

    egzama ve kedi mevzuları üzerine;
    avukat stone’un egzamasının kaynağı tamamen psikolojik. o yüzden ne kullanırsa kullansın geçmedi. ona iyi gelen şey aslında alerjisi olduğunu sandığı kediydi. kediden nefret ediyor gibi gözükse de aslında ona duyduğu merhamet ve sevgi duygusu ve onu ölümden kurtarmanın verdiği huzur avukata iyi geldi ve kediyi eve aldığı anlarda iyileşme belirtileri gösterdi. geri verdiği zamanlar da ise hastalık nüksediyordu. buradaki metaforik anlamlara da bakmak lazım. muhtemelen egzama mevzusu, iyileştirmek adına kullanılan farklı yöntemleriyle, yöntemleri kullanan mercilerin farklı ve birbirinden yanlış düşünce yapılarıyla, ne olursa olsun iyileşme belirtisi göstermeyip her defasında daha kötüye gitmesiyle amerikan adalet sistemini temsil eden bir metafordu. kedi ise masumiyeti, dolayısıyla da naz’ı temsil ediyordu. avukatın egzama olmasına yol açan ruhsal bunalımlarının sebebi, ailesel problemleri ve en çok da şimdiye kadar hep gerçek ve genelde adi suçluları temsil etmiş olmasıydı. naz’ın davasıyla ilgilenerek masumiyet karinesinin önemini bir daha idrak etti ve aslında masum göçmen bir çocuğun amerikan adalet sisteminin önyargılarla dolu çarkları arasından kurtulmasına yardım ederek iç huzuruna kavuştu.

    --- spoiler ---
  • kan sıçrama analizlerini koskoca amerika'da sadece dexter morgan'ın yapabildiğini göstermiştir. cinayet miami'de işlense dexter bir saat içinde olayı çözüp katili de okyanusun derin sularına göndermiş, dizi bitmişti.
  • dizi ile ilgili hazırladığım, izlemeyenin bi bok anlamayacağı, izleyenin çok şey anlayacağı fanmade afiş;

    http://i.hizliresim.com/y4nv5j.jpg
  • --- spoiler ---

    bu ayaklarda kesin bir mesaj var diyip duruyordum. nihayet bu bölümde tahminim var: sanırım, amerikan sağlık sistemine paralel olarak amerikan adalet sistemine bir gönderme var. amerikalı doktorlar havalı sözlerle, reçeteler sundular. hepsi bir öncekini reddetti ama verdikleri ilaç faydalı olmak bir kenara daha da zarar verdi adamın ayaklarına. çinli bir amca ise son derece sade bir şekilde ilacını sattı ve adamın tüm dertlerine bir anda çare buldu. avukatımız ayakkabıları ile gösteriş yapacak kıvama geldi.
    jack stone zaten zor yürür bir haldeydi. ayaklarında sorun vardı ve genellikle karşıdaki tarafından ilk dikkat çeken özelliği kaşıdığı ayaklarıydı. aldığı ilaçlar nedeniyle cinsel yönden de çökünce bir avukat olarak mecazi anlamda da hiçbir gücü kalmıyordu. sağlık sistemi, yetenekli bir adamı tamamen bitirmiş olacaktı.
    adalet sistemi de bu adamı pek sevmiyor. amerikan adaleti, aynen tıpta olduğu teatral bir havada sürüyor. bol şatafatlı ama sonucu belirsiz. belki de dizi, bize çözümü kokuşmuş adalet sistemi yerine alternatif bir yolda aramamız gerektiğini ima ediyor.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    finalinde, hiç de beklendiği gibi müthiş bir mahkeme savunması sahnesi, naz'ın kesin olarak aklanması, ya da herhangi bir noktada herhangi bir katarsis yaratan herhangi bir öge barındırmadı. bu harika.

    uzun süren çetrefilli bir orta saha mücadelesi ve berabere biten bir maç.

    baştan sona, siyah ve beyazın hiç olmadığı bir dizi bu. herkes ve her şey gri. herkes ve her şey mümkün. ve iyi ve kötü falan da yok. çünkü herkes iyi ve kötü.

    hapishanedeki (boardwalk empire'daki chalky white'ı da oynayan) abimiz her türlü suçlu, ama iyi. "gerçeği" bildiği halde naz'ı yine de içeri attırmak isteyen "kanun adamı" savcı, kötü.

    naz iyi, naz kötü.

    annesi masum ve de suçlu.

    avukatlar zaten, grinin elli tonu.

    neyse, acayip bir diziydi. her türlü klişeyle yola çıkıp onları en sonunda alaşağı etmek, bu sırada da her yere mesajını güzelce iletmek, ancak hbo'nun yapacağı işti zaten.

    --- spoiler ---

    edit: spoiler ibaresi.
  • dizinin yapımcılarından rahmetli james gandolfini yaşasaydı, dizide de oynayacaktı. john turturro'nun yerine o oynayacaktı diyenler var ama detective lucas için biçilmiş kaftan olurmuş söylemek lazım. mükemmeliyetçi, titiz, işinin erbabı polisi dehşet güzel oynardı, ruhu şad olsun.

    turturro zaten tek başına bir şeyi izleme sebebi benim için. ekranda belirdiği anda içinde bulunduğu sahneyi bambaşka bir heyecana bürüyen, çok ama çok özel bir oyuncu. the night of'un gözümde bir tık yukarıda olmasını sağlayan adam.

    hikayenin baş karakteri naz'a hayat veren riz ahmed ise gerçekten takdire şayan bir performans ortaya koyuyor. ilk bölümden bu yana sadece gözlerini takip edin, gözbebeklerinin büyüyüp küçülmesinden tutun da bakış açılarına kadar müthiş bir oyunculuk sergiliyor.

    valla açık konuşayım, elbette dizide katilin kim çıkacağını merak ediyorum ama karşımızda basit bir katil kim sorusundan öte, seyirciyi bambaşka bir boyuta sokan çok saf bir sinema var. gerçek bir sanat eseri, bugünlerde eşine pek rastlanmayacak derecede çıplak gerçeklik vurgusuyla bezeli, süsten püsten uzak bir kara kutu. üstüne yazılacak, çizilecek tonla şey var. en iyisi dizinin bitmesini bekleyelim, sonra üstünde daha rahat yazışırız.

    --- spoiler ---

    5 bölümün tamamında dikkatimi çeken en önemli ayrıntı, cinayetin işlendiği evin giriş kapısında duran geyik başının mutlaka her bölümde bir saniye bile olsa gösterilmesidir. tek aklıma gelen, o geyiğin içine gizlenmiş bir kameranın ortaya çıkması ve cinayetin çözümlenmesidir.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    hayatımda izlediğim en gerilimli pilot bölüme sahip dizi. efsane olmaya aday. özellikle karakolda bekleme sahnelerinde insanı ciddi anlamda geriyor.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap