• serinin en adam akıllı filmi...
  • sanırım izlediğim en iyi purge filmiydi. birinci film konsept olarak değişikti zaten ve purge gibi bir konu için kapsama alanı yetersizdi. ikinci film ise aksiyon filmi tadındaydı ama yavan mı desem, gereksiz karanlık mı desem, bir şeyleri eksikti. üçüncü film ise ikinci filme benzer ancak bu sefer olayların doğru düzgün bir sebebi var. bir kaç mantıksızlık dışında film akmakta, akarken de sizi tuzağa çekmekte. filmdeki purge taraftarlarına söverken filmin sonlarına doğru onlardan biri olmamak elde değil "ilginç" karakterler sağ olsun.
  • kesinlikle kötü değil ama yine; "lan çok daha iyi olurdu be" hissini de yaşatmadan bırakmayan the purge serisinin 3.filmi.

    şöyle ki; sokaktaki sahneleri aktarırken izleyiciye, ne kadar yaratıcı olurlarsa, ne kadar özgün ve ürpertici sahneleri insanların gözüne sokarlarsa bu film o kadar iyi olur. tabii ki bu gerilim/korku filmi değil; ama insanın içindeki o vahşilik ve delilik kavramını ne kadar uçlarda gösterirlerse o kadar etkili oluyorlar.

    bu filmde de çok iyi noktalar vardı. ancak belli bir noktadan sonra yine sokağı bırakıp kendi senaryosuna odaklandı. dışarıyı biraz daha zorlayabilirlerse, gerçekten çok başarılı bir film çıkacak ortaya. belki 4.filmde olur, bekleyeceğiz artık.

    ayrıca şahsi fikrim; elizabeth mitchell filme gayet yakışmıştı. ama bu filmin ek starı tartışmasız joe karakteri ile mykelti williamson. denzel washington performansı izledik resmen.

    --- spoiler ---

    - cinayet turizmi teması. kimin aklına geldiyse helal olsun.
    - led lambalarla kaplı arabanın bomboş sokakta ilerleyişi. çok iyiydi.
    - giyotin sahnesi herhalde bu filmin pik noktası. hem fikir hem sahne olarak.
    - filmin en iyi tipleri de bunlardı bana kalırsa. we love america.
    - kilisedeki arınma gecesi metni başarılıydı. tam bir başbakanımla akşam akşam çıldırmacalar.
    - kişisel favorim. işte anlatmaya çalıştığım ürperticilik bu.

    --- spoiler ---
  • siyasi ve sosyolojik boyutunun güçlenmesiyle serinin en iyi filmi olmuştur. b movie olsa da b movielerin en üst %5'lik diliminde kesinlikle. ancak tadına bıraksınlar, devam ettirmesinler.

    bu serinin aslında film değil oyun yapılması gerekiyor. işte o zaman tadından yenmez. bir de türkiye versiyonu olsa ve düzgün yapılsa çok güzel olabilir ama tabi türkiye buna henüz hazır değil.

    --- spoiler ---

    filmdeki murder tourism kısmı çok başarılıydı bir de. gelip de bizim a-takımının üstüne çullanan ekibin ful rus olması da çok isabetli. sovyetler birliğini görmemiş, yeni nesil oligark çocuğu rus gençliğinin amerikan hayranlığı ve trumptan daha amerikancı olmalarının altı çok güzel çizilmiş.

    kilise sahnesinde çok güzel iç yağları erimesi yaşadık sanırım hepimiz.

    roan'un rakibinin öldürülmesine karşı çıkacağı ve "onların seviyesine inmeyelim, onları öldürürsek onlardan farkımız olmaz, bu adamı seçimde yenerim kesin ama şehit olursa kesin kazanır" edebiyatı yapması elbette hiç şaşırtmadı. 2 dakika liberal doucheluk yapmasalar ölürler. sonra da seçimi landslidela kazandı tabi. gerçek hayatta olsa başka bir şeyi kazanırdı da neyse terbiyemi bozmayacağım.
    --- spoiler ---
  • 2. filmden geride, yine de izlenesi. palyaço ve maske fobisi olanlar için güzel sahneler var. *
  • post apokaliptik film manyağı olduğum için 10 tane de devamı çekilse hepsini izlerim o ayrı ama her bölümde düşen kalite yüzünden de mutsuzum. bu film bu açıdan serinin en kötüsü...

    seri, gördüğüm, izlediğim, okuduğum en iyi 10 fikirden birine sahip ama uygulanma biçimi yerlerde sürünüyor. yine de her aklıma geldiğinde istanbul'a uyarlıyorum filmi... bağcılar'ın desperado gençleri nişantaşı'nda zengin avına çıkıyor. bağdat caddesi'nin zenginleri sultanbeyli gettolarında garibanları beşer onar paket edip büyükada'nın arka taraflarında çeşitli fantezilerle kesip biçip denize atıyor vs... tabii bu film bazında böyle sınıfsal. gerçekten de türkiye'de böyle bir arınma günü olsa, alevi-sünni, kürt-türk, laik-islamcı ve eski eşin kendisiyle eski eşin yeni kocası şeklinde işlenir cinayetler... türkiye'nin demografisi değişir resmen bu nefret toplumunda.
  • --- spoiler ---

    lan kadın texas'ı almış mk, mümkün mü bu? wyoming ve nebraska da var üstelik.

    https://i.hizliresim.com/jberyr.png

    --- spoiler ---
  • vasat bir aksiyon filmi. purge fikir olarak cok guzel bir konsept aslinda ama olmamis iste. 5/10
  • --- spoiler ---

    türkçesiyle "arınma gecesi seçim yılı" veya "arınma gecesi 3", the purge serisinin 2016 tarihli üçüncü ve şimdilik -son- filmi. serideki tüm filmler gibi james demonaco tarafından yazılıp yönetilen abd-fransa ortak yapımı olan film, serinin en çok hasılat yapan filmi olmayı başarmış güzel bir distopik-korku yapımıdır. filmin başrollerinde ikinci filmde de yer alan frank grillo, elizabeth mitchell ve mykelti williamson yer almışlardır. film, ilk iki filmden farklı olarak washington dc'de ve gelecekteki bir abd başkanlık kampanyası döneminde geçmektedir. filmin müziklerinde ise yine nathan whitehead imzası vardır. filmin imdb.com ortalaması 6/10 gibi düşük bir puan olmasına karşın, siyasi mesajları olan etkileyici bir yapım olduğunu söyleyebilirim. son olarak, murder tourism kavramını literatüre sokan bir film olduğu da eklenmelidir.

    konusu
    arınma gecesi 3, yönetmenliğini ve senaristliğini james demonaco'nun üstlendiği serinin üçüncü filmi. tüm dünyada 200 milyon dolar gişe hasılatı yaparak beklenmedik bir başarı elde eden serinin yeni filminde, amerika’nın yeni kurucuları tarafından her yıl hayata geçirilen 12 saatlik anarşinin dehşet verici yeni bölümü gözler önüne seriliyor. yeni bölümde seçimlerde başı çeken bir senatörün hikayesini izliyoruz. arınma gecesi'nin kaldırılması için kampanya yürüten senatör, henüz amacına ulaşamadan arınma gecesi gelip çatıyor. 24 saatlik özgürlüklerine veda etmek istemeyen suçlular da bu kez senatörü hedef alıyor.

    imdb.com - http://www.imdb.com/title/tt4094724/

    wikipedia - https://en.wikipedia.org/…/the_purge:_election_year

    trailer - https://www.youtube.com/watch?v=rxmp9fbomjw

    --- spoiler ---
  • her bir köşesinden insanın sinirlerini gerim gerim geren cani ruhlu manyak sapıkların fırladığı ilginç bir korku-gerilim-aksiyon serisinin üçüncü filmi.

    bundan önceki filmlerde ortada şeytanca birtakım işler döndüğü üzerinde hemfikirdik ama tam olarak sorunun temeline parmak basamıyor gibiydik. sadece geriliyorduk. "tüm bu psikopatça işlerin bir çözümü var mı?" sorusuna yanıtımız yoktu. bu film bence bu soruya yanıt aradığı için distopyayı açıyor. zaman zaman dünyanın bizzat şeytanlar tarafından idare edildiği hissine kapılanlar özellikle çok sevebilir filmin mantığını. şaka yapmıyorum. fikir olarak güzel bir temele oturuyor bu seri. bu yüzden binaya tuğlaları dizerken birkaç açık vermeleri benim için kabul edilebilir. serilerin handikapı bu zaten. asla tam anlamıyla doyduğunu hissetmiyorsun. yine de ufak ufak açılmaya başladı gibi geliyor bana.

    bu film özelinde bir yandan içerdiği şiddetin ve acımasızlığın dozajı yükseldikçe gerçeklik hissinden uzaklaşıyorsun bir yandan da kedinin gözünü çıkarıp sosyal medya hesabından paylaşan "kim engel olacakmış bakalım bana ahahaha?" diye mesajlar paylaşan "kendi halinde" tiplerin olduğu bir dünyada yaşadığını hatırlıyorsun. insanoğlunun güya en basit delilikleri bu seviyede. filmde sergiledileri kurgu hafif bile kalır.

    --- spoiler ---
    arınma turizmi müthiş bir fikir ve eminim the purge evreni gerçeğe dönüşse özenti geri zekalılar topluluğu ülkeye akın ederdi kesin. zaten filmi izlerken "yok yav insanlar bu kadarını da yapamaz." dediğin hiçbir sahne yok. korkunç yaratıklarız.

    bu filmin en sevdiğim tarafı karakterlerin içlerinde barındırdıkları gizlice büyüttükleri o caniyi tek bir gece için serbest bırakması. aslında iyi olduğunu düşündüğümüz kimselerin cinayet ve yağmacılık suç olmaktan çıksa neler yapabileceklerine küçük bir örnek.

    bir türlü üstesinden gelinemeyen duygular uyanıp harekete geçme fırsatı buluyor bu filmde. mesela sıklıkla farklı şekillerde ırkçılığa dokundular. katillerden birinin zafer çığlıkları buram buram aşağılık kompleksi kokuyordu ki çoğu ruh hastalığının temelidir. anamı babamı demin doğradım şimdi sıra sende diye takılan bir grup manyak ergenle karşılaştık. ava giderken avlananlar vardı. kısacası sokak hikayeleri muazzamdı ama kapalı kapılar ardında yaşananlar hikayenin asıl unsurunu oluşturmasının yanında bir doz daha etkileyiciydi.

    filmin son sahnelerinde adrenalin fazla artınca rahip cübbesi giyen şerefsiz sik kafalıyı unutmuşum birden karşımda tüfeğiyle görünce fakin madafaka diye bastım küfrü.
    --- spoiler ---

    aklımda bazı sorular var ama fena değildi. tipik the purge evreni aslında. seni "sonu gelsin mi gelmesin mi?" noktasında bırakıyor.
hesabın var mı? giriş yap