the spy in the attic

• şu saatler itibariyle doum gününü idrak eden sevgili badicim!
  
  içinde ne war ne yoksa, herşeyi rahatlıkla ortaya döktürebilicek bi insan! dedikodu kazanını fokur fokur kaynatabilicek bi cadı!!
  
  mutlu ol, mutlu kal...
• 1 yas daha yaslandi iste... fakat halen kafasindaki her bir sikik sey icin "30'a kadar yolu var yeaa" demiyor mu, sussun artik yeter.
  
  koskoca bir 365 gun daha gecirdikten sonra bi bak bakalim yine, yap her zamanki kafani duvardan duvara vurdurtan analizlerini, bir turlu hayata geciremeyip tum umudunu baglamaktan ziyade hayattan ziyadesiyle sogutmaya yarayan planlarini.... elinde avucunda ne var bir bak bakalim. icsesin ne diyor ki?
  
  - ne istiyorsun sen ne?
  
  ah bir bilse...
  
  kendini alabildigine amacsizca ruzgarda ucusan cisimlere benzetmekte su siralar. ruzgari bile sert esmiyor ki sictigimin sansina, bikti ayni loopta dolanmaktan, gecen gun yine farketti bunu annesinin soylemiyle;
  
  - hoopp yine dondun dolastin ayni yere geldin farkinda misin?
  
  evet farkindayim. yine kipirdandi, yine rahat durmuyor durdugu yerde bu aralar farkindayim ama bir yandan kimseyi de uzmek istemiyor. bakalim sonu ne olacak diye de halen bir umut bir seyler icin cabalamaya calisiyor, cabasi da umudu da tukenmek uzere yalniz...
  psikolojik tarihcesine not dusulsun bugun diye de bu entry'i yazmaya karar verdi nacizane.
  siler bir gun belki...
• pek yakında içinde sevinç kelebeklerinin uçuşacağı, güzel yeşil bir taşın peşinde bir damla suyla okyanuslar aşacağını ümit ettiğim, o kadar çok kafasını şişirmeme rağmen bir git demeyen iyi kalpli yazar^*
• marianne martens ile ursel scheffler 'in birlikte yazdığı 1997 çıkışlı çocuk kitabı.
• kavafis'in su siirini hic sevmedigini tahmin ettigim yazar.
  
  "yeni bir ülke bulamazsın
  başka bir deniz bulamazsın
  bu şehir ardından gelecektir
  sen yine aynı sokakta dolaşacaksın
  aynı mahallede kocayacaksın
  yeni bir ülke bulamazsın
  başka bir deniz bulamazsın
  bu şehir arkandan gelecektir
  aynı evde kır düşecek saçlarına
  dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin
  geleceksin bu şehre sonunda
  başka birşey umma
  başka şey umma."
  
  love galore.
• doğum günümü kutlayarak tanışma şansına eriştiğim yazar.
• artık kesinlikle eminim ki, kendisi izmir şubem olur.
  
  itinayla yaptığımız her türlü dedikodu, dizi-film eleştirmenciliği, görselli pasta, börek, alinazik paylaşımcılığı, kimi aktör ve aktristlere olan hayranlıkta ortak görüş bildirimi, hayattaki iniş ve çıkışlar, bir takım 'konulu fotoğraflar', ortaklaşa yapılacan bir kadın programının hangi kanala nasıl satılabileceği konulu girişimcilik örnekleri, halkoyunculuğu, geçicihevesseverlik, kadın erkek ilişkileri üzerine söylenmemiş ne kalmış olabilir sempozyumları ideal dizi için casting önerileri ve bunlara benzer gerekli gereksiz tüm konularda saatlerce yaptığımız fikir teattileri sonrası anladık ki biz aylakız ağbicim. (aslında böyle demeyecektim ama bu kadar şey sıralayınca baktım ki hakkaten ne kadar çok konuşuyormuşuz, demek ki aylakız dedim. neyse...)
  
  sözün özü, her konuda keyifle sohbet ettiğim, yaşına başına bakmadan akranmışız gibi sergilediği bir takım olgun tavırlar sayesinde hemen arkadaş olabildiğim (yazar burada kendim çok olgunumdur demeye çalışmış ama olmamış tabii), aklı başında, hayattan ne istediğini bilen, kendine çizdiği yolda kafasındaki her adımı uygulamaya koyması konusunda sonuna kadar desteklediğim, karşılaştığımız günden bugüne, hayatımda hep eksikliğini hissettiğim 'kız kardeş'i bulmuş kadar sevindiğim, sevdiğim güpgüzel insan.
  
  yakında amerika'yı da fethedecek ve bayiilik vereceğiz inşallaaaah yaleppim. dinimiz amin.
• yıllar yılı en çok anlaştığım hocalarım hep ingilizce hocalarımdı. kendisi de bu alışkanlığıma en iyi ayak uyduranlardan biridir.
  
  (bkz: alemin kralı)
• sebepsiz sevilen badişim can ciger kuzu sarması, sakatat düşmanı. mütemadiyen işkembe corba içesim geliyor kendisiyle.
• son gunlerdeki heyecani ve enerjisi ile dunya kupasini muzesine goturecektir, begenerek seviyoruz ve ilgiyle destekliyoruz.^*