• küçükken de, büyükken de hayalimde ki meslekti tır şöförlüğü. gerçi otobüste olabilirdi. sonra büyüdük işte, ailenin vereceği tepkinin korkusu, sevgilinin (eski) destek olmaması derken hayalim de hayal oldu. lan madem gidecektin bari karışmasaydın, neyse. içimde ukte olarak kalacak hep. ne vardı ki, bende resmi üniformamı giyip (beyaz atlet), yolları memleketim olarak görseydim, zamansız eve dönüşümde karımı sütçüyle bassaydım çok mu şey istedim?

    8 yıl sonra editi: hayallerime kavuştum heheh, bazı şeyleri halen eksik aman eksik kalsın.
  • imaj sahibi insanlardır.
    heybet, devlik, boy bos, bıyık, pazu..daha gider bu
    gerçi az önce karnesini almaya gelen 1.60 boyunda idi, yan dönse görünmicek cinslerden idi.
    tır kullanmak zordur. zor işi beceren insanlardır. römork çekiciden bağımsızdır bir bakıma. onu evirip çevirmek her yigidin harcı değildir. hata kabul eder ama azcık. heyyula gibi aracı her yere park edebilemezsiniz. onlar ederler maşallah. sadece şöförlük yapmazlar. tırların römorkları üzerindeki o devasa çadırları söküp cıkarmak da, römork içindeki yükü de onlar evirip çevirirler.

    gümrükçünün karşısında zebellah gibi bağırırlar. araç koordinatörüne sadece "ama abi.."diyebilirler. patronun önünde sadece el-pence-divan dururlar. arka odaya gectiklerinde ise ardından atarlar ve de tutarlar
    hiç bir zaman paraları olmaz. hiç kontürleri olmaz. hep sıkıntı içindedirler kendilerince. ve yine kendilerince raconları vardır. mesela ansızın bir yükleme yapılcağı söylendiğinde trip atarlar "benim programım belli" diye. kızdıkları zaman gemiye bincek yüklü arabayı bile bırakıp gidebilirler. memleket sathında bunları bu hareketlerinden dolayı bağlayan hiç bi hüküm yoktur.

    firma içinde en tecrübelilerine en yeni araçlar verilir. bu bir nevi sadakatın bedelidir de aynı zamanda. tabi ilk amaç aracın emin ellere emanet edilmesidir.

    önceden ayı bulurmuş evden ayrı kalmaları. artık en fazla 10 gün sürer ro-ro gemileri sayesinde. yani babalarınızda tır şöförü olup da ayda bir gelen varsa hala sizi yiyordur haberiniz olsun.

    dil bilmeden bir memlekette dolaşırlar tır şöförleri mütemadiyen. el-kol hareketleri ile de olsa anlaşırlar. işlerini yaparlar paralarını kazanırlar. önceleri acırdım gece burda mı yatırlar die yattıkları yeri görünce. gecenlerde baktım yataklarına ortapedikmiş. buna da üzülmeye gerek yoktur.

    ilginç hikayeleri ve jargonları olan amcalardır. misal biri gecenlerde avusturya, salzburg'da yolda 10 km uyuduğunu anlatmıştı. bunlar da r'lerin üzerine basarak konuşurlar. "anadın mı?" derler. "yegenim" ve "anın" hitabını cok kullanırlar

    tır şöförlerine küçük arac kullandırmanızı tavsiye etmem. hadi yaptınız bir eşşeklik yanında oturmayın bari. efendim vites atarken pedalı köklese bile bir şekilde "garrcc" sesini çıkarttırmayı bilirler bunlar. yolun en kalabalık anında 180 km ile giderken makas atabilirler otobanda*
    etrafınızda bunlardan cok var mı bilmiyorum ama benim direksiyon hocam bile tır şöförü idi. devasa aracı kullanmaktan olmalı kesinlikle sakınmazdı yoldan, yolda üstüne gelen arabadan. "yürü kızım boşver. sen kaçma o kaçsın senden" derdi. benden kaccak olanlar da genelde tırlar olurdu..

    ilginç, imaj sahibi insanlardır tır şöförleri..
  • marka giyinme takıntısı vardır, zevkli giyinir. bıyığı yoktur. eskiden kitap okurdu şimdi laptopunda film izler. gerektiğinde 3 gün uyumadan, mola vermeden yol gider.

    çocuğu bir şey beğenip aldırmak istediğinde "ben sana dışardan getiricem, söz" der. daha ucuza, daha iyisini getirir de. çapkındır. öyle böyle değil, çok çapkındır. süslü, bakımlı kadınlardan hoşlanır. göbeği olduğu bir gerçektir. tırı evidir, ayakkabıyla filan giremezsiniz.

    tecrübeli olanları patronlarını cidden umursamazlar. istemedikleri sürece ki bu olsa da çok nadirdir, kendisini yurtdışına falan gönderemezler, kovamazlar da. adam gibi iyi bir şoför bulmak zordur çünkü. sakindirler ki öyle olmak zorundalardır zaten. o gümrükçü herifler sinirlerinin üstünde zıp zıp zıplarken kedi gibi öylece durmak zorundalardır.

    evine az gelir, ayda toplasan 5 gün filan. ama o günlerde güneş daha bir parlaktır. gerçekten öyledir ama. gezilir onlarla, konuşulur, öpülür. ne yazık ki karısı yoktur, sadece çocuğu vardır. iyi insandır. işi onu mülayim, fedakar, babacan bir insan haline getirir. sevilir. en iyi babadır.
  • ekşici piç tır şoförleri konseyi bu hususta beni görevlendirdiler ve ben görevimi ifa etmek için bu entryi giriyorum.

    hadi marş basalım.

    öncelikle "nasıl tır şoförü olurum?" sorusunun cevabı ve bu süreçte alınması gereken belgeler internette mevcut, size içeriden verebileceğimiz en sağlam öneri gideceğiniz direksiyon kursunu iyi seçin çünkü o direksiyona oturmadan sınavı geçmeniz cidden zor.

    bakın girin direksiyon sınavı başlığını okuyun, millet hatchback araba ile kalıyor sınavdan. sizin işiniz extra zor, o yüzden hem güzergahı öğrenmek için, hem de genel manevra mantığını kavramak için mutlaka fiili direksiyon dersi veren bir kurs bulun. ucuza kaçmayın çünkü totalde sınavdan kalmak size daha pahalıya gelecek.

    src 3 almanız yeterli çünkü 3 zaten 4'ü de kapsıyor. 3 ve 4 birlikte angarya ve gereksiz, paranızı kaptırmayın ama vaktiniz varken mutlaka ve mutlaka adr temel + tanker alın.

    benim şansıma ilk işim direkt yurtdışındaydı, sonra dönmek zorunda kalsam da bir terslik olmazsa tekrar gideceğim. fakat dikkat ettiyseniz benim şansıma dedim. çok çok çok şanslı değilseniz ilk işinizi direkt yurtdışında bulma ihtimaliniz düşük. hatta muhtemelen bir türk firmasında işe girseniz dahi ilk aşamada dışarı gidemeyeceksiniz.

    kullandığınız araçlar yaklaşık 4 milyon ederinde ve taşıdığınız yük buna dahil değil. bu işin yalnızca maddi sorumluluk boyutu, bunun bir de hukuki ve vicdani sorumluluk boyutu var ki paradan daha ağır. rüştünüzü ispat etmeden dışarı çıkmanız bu yüzden zor. ama bu işin güzel tarafı, tecrübeniz ve kabiliyetiniz çok ölçülebilir olduğu için vakti geldiğinde mutlaka gideceksiniz.

    tonlarca ağırlıktaki bir taşıt ile 90 km/s hız yapacaksınız, en ufak hatanız veya dalgınlığınız belki onlarca cana mal olabilir. ya geberir gidersiniz ya da katil olarak yargılanıp gebermekten de beter olursunuz.

    bu yüzden çalışırken prensipleriniz olsun. hürriyetinize, haysiyetinize ve canınıza zarar verecek yerlerde çalışmayın. iş bulunur.

    çoğumuz bu minvalde mesajlar alıyormuşuz, bu benim şahsi katkım olsun.

    bir dönem medya çok yardırdı "uçuş okullarının şöyle garantisi var, böyle pilot açığı var, kesin havada kapılıyorlar" gibi, şimdi de global olarak tır şoförü açığı var geyiği dönüyor. evet var, ama memuriyet gibi bir garanti beklemeyin. o açıktaki yeri koparmak sizin bileğinize kalmış.

    aramızda öyle mesleklerden adamlar var ki aklınız şaşar. bunun bir mesleğin yanında bir de yaşam tarzı olduğunu ve ciddi fedakarlıklar gerektirdiğini bilin. seçiminizi ona göre yapın ama unutmayın, kimse sizin elinizden baro kimliğinizi veya diplomanızı almayacak. olmazsa eski hayatınıza dönebilirsiniz.

    buradan iletişime geçmiş tüm dostlarım bilir bugüne kadar kimseyi yanıtsız bırakmadım, hatta çoğunuzla bizzat da tanıştım.

    keza grubun diğer üyeleri de çoğunuza yardımcı olmuştur.

    o yüzden aklınıza takılan bir şey olursa yardımcı olmaktan mutluluk duyarız.

    pgpilot, senin de başarılı geçen direksiyon sınavını kutlarız, aramıza hoş geldin ama götü bu koltuğa bir kez değen bir daha kalkamaz.

    edit: gaspetizm reis bir mesaj ile prensipli çalışmanın önemini bir kez daha vurguladı.

    "hocam güzel aciklamissin takometre konusunda firmalar baskı bile yapsa hile yapmayın konusunu da ben ileride ilave edeyim :) ( kamyon şoförü)"
  • küçükken hayalimdeki meslekti tır şoförlüğü. alacaktım bir tane tır, çıkacaktım yollara; ama uluslararası çalışacaktım. tek başıma olacaktım. böylece istediğim yeri gezecektim. ama gel gör ki şimdi devlet memuru olduk ve köpekler gibi pişmanım. ah be baba ne vardı ki beni bu kadar okutacak?
  • her ne kadar günah keçisi gibi görünselerde* yollarda zaten alıp başını gitmiş olan kaza sayısının artmasını önlerler.bir çok küçük araba hatalı sollama yapıp karşıdan gelen başka bir araçla karşılaştıgında küçük araç kaçabilsin diye boşluk bırakmak için ayagını frene koyan yine tır şoförleridir.

    sebep oldukları kazalarda yok degildir tabi ama esas suçlu 200.000 ytl. lik aracın sürücüsüne aylık 400 ytl.yi reva görenlerdedir. otobüs şoförlerini hiç sevmezler.
  • mesleklerinde belirli bir zaman geçirdikten sonra başka işte çalışamayan adamlardır bunlar. etrafımda bolca olduğu için yeterincesini inceledim diyebilirim.
    bir kere bunlar aileleri ve evlerinden o kadar uzun süre uzak kalmaya o derece alışırlar ki her akşam eve gelmek çoluk-çocuk sesinden o kadar uzaklaşırlar ki eve geldiklerinden kızgın birer körük halini alırlar. bayramda bile sefere çıkmaya teşnedir bazıları.

    sefer demek onlar için özgürlük demek, dertsiz tasasız ip ince bir yol demek. eve para lazım olunca tek yaptıkları bağlı oldukları firmayı arayıp muhasebeden gerekli parayı ailelerine yollamasını rica etmek oluyor çoğu zaman. bunu elbette öncelikle imkanları elvermediği için yapıyorlar. ama bir zaman sonra aile babalıklarında bu kadar mesuliyetsiz bir rolü epey benimsiyorlar.
    çocukları nerdeyse babasız büyüyor bu adamların. çünkü sefer arasında da eve gelmeleri dini ayin gibi. gelir, bir gün falan uyur, sonra bi kahveye çıkar, akşam eve gelir, bi kaç hoş beş'ten sonra tatili biter ve işe geri döner. bazıları hele sefer arası 2 gün falansa eve hiç gitmez. garajda zaman öldürür. diğer şoförler ile uzun çay sohbetleri ya da rakı alemi yaparlar römorklardaki malzeme kasasından çıkardıkları nevalelerle.

    bütün evini, alışkanlıklarını o tır kabinine taşır tır şoförü. bazısının kabininde, yangın söndürme tüpünün yanından turşu kavanozu bile çıkar temizlik kontrolünde.
    bu adamlar çok zor emekli olur. emekli olup evde kös kös oturmak kabustur onlar için. o ferah, kocaman kabinde upuzun, sınırsız yolları tepmeye alışınca ev daracık gelir onlara.
  • küçükken sorulan, büyüyünce ne olacaksın yavrucum klişesine içtenlikle verdiğim cevap. hala da sempatiyle bakarım bu insanlara.
  • work and travel olayının en hasını yapan insan.
  • sevgili comrade headcrab 'in yazdıklarına ek olarak ben de bir kaç cümle karalamak istedim.

    tır şoförü olmak isteyen yeni dimağların bir çoğu şoför arkadaşların malum ortamlarda paylaştıkları videolardan ve/veya ets2 oyunundan etkilenerek bu işe girişmek istiyorlar.

    sevgili arkadaşlar;

    bakınız comrade headcrab arkadaşımız işin ciddiyetini ve hata kaldıramayacağını zaten bahsetmiş ama, kendinizi tam ve kesin suretle bu işe adamak istiyor iseniz eğer, sebat etmeniz gerekecek.

    sosyal medyadaki malum gruplarda "limot sat bu işi yapacağına" şeklindeki yorumlardan anlayacağınız üzere, mesleğin eski çalışanları sektöre başka meslek gruplarından çalışan devşirilmesine karşılar. örneğin ben, 12 yıl zabıt katipliği yaptıktan sonra bu işe atıldım -her ne kadar geçmişimiz olsa da babadan dolayı- ama emin olun ben bile karşılaştım bu yıldırma politikaları ile, ki hala devam ediyor.

    sıfır tecrübeli arkadaşları bazı firmalar karın tokluğuna işi öğretmek karşılığında çalıştırabiliyorlar, zaman zaman benim çalıştığım firma da insan kaynağı durumuna göre tecrübeli personel yanında yetişmek için acemi personel de alabiliyor.

    en başta dediğimiz gibi, sebat etmek ilk gereken şey. akabinde yurt içi / yurtdışı işleri tecrübe edebilir, kendinizi geliştirme durumuna göre kariyer basamaklarını tırmanabilirsiniz. ohoo ben öğrendim deyip hareket ederseniz siz kaybedersiniz. tırda mesele geri geri gitmek değil, hava ve yol şartlarına göre 45 tonluk bir aracı 2 metrelik şeridin içinde nasıl tutacağınız ve gerektiğinde nasıl yavaşlatacağınız önemlidir.

    sektöre sizin gibi eğitimli ve kültürlü meslektaşlarımız geldikçe gün geçtikçe daha iyiye gideceğine eminim.

    yolunuz açık olsun.
hesabın var mı? giriş yap