• tiryak bir çeşit ot. aslında latince'den geliyor ismi ancak ortadoğu ve acem diyarlarında yaygın olarak kullanılıyor. marijuana , peyote gibi otlardan biri. farslar, genel düşüncenin aksine sağlığa iyi geldiğini, özellikle şeker hastalığı ve menopoza girmiş kişilere yaradığını söyler. nargilenin içine depiştirdikten sonra içimi daha bir lezizdir. adamı şen ve şakrak kılar. tiryaki lafı da eskilerden "çok tiryak içen" anlamında üretilmiş bir kelime.
  • eczacılık ve tıp tarihinde bir dönem çokça kullanılmış bir ilaç formu. "tiryaklar" diye anılırlar. içlerinden bazı formülasyonlar zaman içersinde şöhret kazansa da esasen tek bir formulasyonu yoktur. genellikle 40-50 çeşit bitki içeren ve ufak tefek farklılıkları olan onlarca çeşit tiryak terkibi vardır.

    anadolu'da mesir macunu olarak andığımız macun da esasen bir tiryaktır.

    tiryakların ortaya çıkışı şöyle bir efsaneye dayandırılır:

    pontus kralı mithridates vi küçük bir çocukken babasının zehirlenerek öldürülüşüne şahit olur ve annesinin kendisini de öldüreceğinden korkarak kaçar. yedi yıl boyunca dağlara sığınan mithridates bu süre boyunca zehirli bitkilerle ilgili gözlemler yapar ve deneyim kazanır. farklı zehir türlerine karşı tolerans kazanmak için bu bitkilerden elde ettiği zehirlerle kendisini küçük dozlarla zehirler.

    birgün geri döner ve hakettiği tahta oturur. kendisine 48 çeşit bitkiden bir antidot yapar.

    m.ö. 63 yılı civarında roma üzerine saldırmak üzereyken ordu içerisinde oğlu pharnaces ii önderliğinde bir isyan başgösterir. mithridates roma'ya teslim olmamak için kendini zehirlemek ister ancak kendi icadı olan antidot işe yarar içtiği zehir onu öldürmez. bunun üzerine kendisini korumalığını yapan askere öldürtür.

    mithridates'in geliştirdiği bu formülasyon mithridaticum, mithridatum, mithridatium (ing. mithridate) isimleriyle anılır. zaman içinde birçok ünlü hekim tarafından çalışma konusu olan mithridatum sonraları -grekçede "vahşi hayvanlara dair" anlamına gelen- theriake şeklinde isimlendirilir.
  • panzehir.
  • osmanlı devrinde alkol ve tütünün yanında afyon da yaygındı. afyona tiryak, afyon kullanana ise tiryaki denirdi.

    istanbul'da esnaf i bengciyan adı verilen bir sınıf bulunuyordu. bunlar süleymaniye'deki tiryakiler çarşısı'nda esrar içeren maddeler hazırlayıp satarlardı.

    afyon tiryakileri oruç tutarken zorlandıkları için orucun başlama saatinden hemen önce kundaklanmış denilen ince kağıda ya da deriye sarılmış afyon paketleri yutardı. bu paketler öğleye doğru çözülüp etkisini göstermeye başlardı.
    afyonu patlamak deyiminin hikayesi de buradan gelir...
  • kelimenin afyon anlamı mecazmış. esas anlamı panzehirmiş. içkiyle zıkkımlanıp, afyonla zehrini almak da kültüre enteresan uçlarda yerleşmiş.
  • tiryak-ı faruk: tedavisi zor olan birçok hastalıkta ve zehirli yıla ve böcek sokmalarında kullanılmak üzere hazırlanan, terkibinin ardından en az altı ay sonra kullanılmaya başlanan bir formülasyondur.

    tiryak-ı erbaa: vücudun bağışıklığını artırıcı olarak ve zehirlenmelerde kullanılmak üzere; defne tohumu, centiyane, mür, ziravent'in dövülüp elekten geçirilmesi ve kef'i alınmış balla karıştırılması ile hazırlanan bir formülasyondur.
  • üçüncü bir anlamı da vardır : afyon
  • ...
    acep acep ne nesnedir bu dert ile firak bana
    canımı sarhoş eyledi, aşk ağı vü tiryak bana *
    ...
  • said nursi'nin içinde risalelerini öğrencilerine * yazdırdığını itiraf ettiği ve pusulanın hacer-i esved taşını işaret ettiğini iddia ettiği risalesidir. bazı nur cemaatleri tarafından varlığı dahi kabul edilmez.
  • çengel bulmacada panzehirin karşılığı olan sözcük.
hesabın var mı? giriş yap