• mesleki platolaşmaya en güzel örnektir.senelerce yüzbaşı mevkiinden ileri gidememiştir.
    onun yaptıklarının yarısını yapamadığı halde mareşal olan insanlar tanırım.
    demek ki nevada da kariyer şansı sıfır.
    (albay brown da ayrı bi basiretsizlik örneğidir)
  • amcası mı eniştesi mi, bu şekil 1 ranger akrabasının ölümü üzerine nevada rangerlerine katılmıştı... çavuş olmak için yarışmaya girmişti hemen... hatırlıyorum da, 3 kişi kalıyolar sonunda, ateş yarışması, ipin ucundaki 1 cismi vurucaklar, birinci vuruyo, ikinci geliyo "kalan parçayı vurucam", hop o da vuruyo, tommiks geliyo "bırakın, tutmayın beni, ipi vurucam" diyo, çekiyo vuruyo (zaten kaçırdığı görülmemiştir) vuruyo ipi, çavuş oluyo... bence haksızlık... bıraksanız birinci de ipi vurucaktı belki?
  • bara girer
    -barmen bana süt!!!
    -süt mü hala süt mü. ulan koca adam oldun, gerçi oldun da nooldu. devrelerin albay oldu tuğgeneral oldu sen hala yüzbaşısın ayrıca şu suziyi de senden başka herkes götürdü. ulan noolurdu sende lojistiğe, satınalmaya bi albay bi yarbay olaydın, ödeneklerin ucundan ucundan yesey.. neyse süt dediydin demi ılık mı olsun tomurcuk!!
  • tommiks bara giderdi, orda kesin buna saldırmaya hazır iki herif bulunurdu, bu birini fena döverdi, ötekini de pataklarken kenarda seyredeler:"aa tommiks adam dövüyo" derlerdi, saldıran adamlar da "tommiks mi, aman allahım" der kaçarlardı... sonra tom bara giderdi, barmen:
    -çok iyiydin tom, içkin benden, al
    -saol, ama ben yanlız süt içerim, o da başka zaman...
  • suziyi samanlıkta kıstırmak yerine, hangi ünivetsiteden diploma aldığı belli olmayan doktor lakaplı bir lavuk ve konyakçı lakaplı sarhoş ihtiyarlarla vahşi batının bakir bozkırlarına at koşturmayı yeğleyen bu gencin çorak nevada çöllerinde iki sarhoş ihtiyarla neler yaşadığını tahmin etmek zor olmasa gerek...
  • "sağ elimle vahşi batının en hızlı silah çeken adamı olabilirim ama sol elimle en az beş kişi beni geçer" bu cümleden de anladığımız kadarıyla o zamanlar vahşi batıda box office tadında "en hızlı silah çekenler listesi" vardır... bakın şöyle:

    23 kasım haftası top 10:
    1. tom miks'in sağ eli
    2. konyakçının sol eli
    3. red kit
    4. john smith
    5. tom miks'in sol eli
    6. sadrazamın sol taşşağı

    gibi... hatta şu da olur
    30 kasım haftası top 10:
    1. tom miks'in sağ eli
    2. konyakçının sol eli
    3. red kit
    4. john smith <öldü>
    5. tom miks'in sol eli
    6. sadrazamın sol taşşağı
  • ayrıca tommiks yüzbaşı mevkiisine çok çabuk ulalmıştır, çavuş-teğmen-yüzbaşı gibi mevkileri üçer beşer atlayarak yükselişi durmamış olsaydı tommiks şimdiye başkan olurdu...
  • intihar mektubu nevada halk kütüphanesi arşivlerinin gizli bir odasında bulunmuştur...kendi el yazısından dilimize çevirisi...

    "akranlarım arka sokaklarda misket oynarken silah tutuşturdular elime. çek vur dediler babanın katilini. nasıl yapardım? nasıl kıyardım ümit dolu yıllarıma?

    kolay olmadı ama yaptım. çünkü nevada’da töre her şeyden önce gelirdi.

    o ufacık, minicik, sevgi pıtırcığı ellerim oyundan alınıp silahla daha o zaman tanıştırıldı ve bir daha da ayrılmadı. ilkin içeri attılar kısa bir süre. yaş haddinden serbest kalıp, koruyucu aileye verilmeden önceki birkaç ayı ıslahevinde geçirdim.

    bazen geriye dönüp bakıyorum da çocukluğuma ait tek hatıralarım, daha doğrusu çocuk olarak tek hatıralarım o ıslahevine ait. çünkü oradan çıktıktan sonra bir daha asla çocuk olma şansım olmadı. koruyucu ailemle tanıştığım andan itibaren kendimi nedensiz, saçma bir dünyanın içinde, hayatta kalmak için çocuk değil yetişkin, zayıf değil güçlü olmak gerektiği gerçeğinin içinde buldum.

    koruyucu aile dediğim de su matarasına bile içki dolduran bir ayyaş ile onun cadaloz karısından ibaretti. ben ise onların korumaya söz verdikleri bir çocuktan çok evin işlerini yaptırabilecekleri ve para vermek zorunda olmadıkları bir uşaktım. zaten benim bu sahte kahramanlığımın temellerini onlar attılar desem yalan olmaz. her allah’ın günü dayak yerken dövüşmeyi, ceza olarak aç bıraktıklarında karnımı doyurmak için avlanırken de nişan almayı, ateş etmeyi öğrendim. yoksa zannettiğiniz gibi birilerinden eğitim falan almadım.

    yaşam felsefem basitti. ya avsın, ya da avcı.

    bakmayın siz şimdi ihtiyarın dibimden ayrılmadığına. kocakarı ölünce sahipsiz kaldı, eh tabi biz de iyi kötü ekmeğimizi elimize aldık, para kazanıyoruz ya mecbur iyi geçiniyor benimle. yoksa yarım şişe viskiye satmazsa beni ne olayım…

    velhasıl kelam çocukluk zor geçti. aslında tam da geçti sayılmaz. daha yaşımız ne ki? kocakarı ölünce kendimize yeni kapı ararken girdik bu kaleden içeri. ne kadersiz başım varmış ki daha içeri girer girmez kalenin itleri çevirdi etrafımı başladılar alay etmeye. gücendim tabi, zoruma gitti. gelgelelim ne kadar da kolpa bir yermiş ki burası bacak kadar çocuktan dayak yiyecek kadar çapsızları rancer diye içeri doldurmuşlar.

    e haliyle okumuşun olmadığı yerde keçi nasıl abdurrahman çelebi olursa bizde burada adamcıkların arasında adamdan sayıldık. sözüm ona şanlı şerefli nevada rancerleri. hadi oradan be. gel benden dayak ye. ondan sonra hala işine devam et. başkası olsa kahrından ölürdü. hay sizin haysiyetinize maden suyu, onbeş yaşında kopilden medet uman kopuklar sürüsü sizi. tabi ki benim de kendi çapımda marifetlerim var ama aynı zaman da akıl mantık da var be ağabeycim. benim etim ne budum ne… bak hala yaş haddinden meyhaneye girdik mi alkol alamıyoruz. bu pırpırlar olmasa içeri bile almayacaklar. sosyal mesaj vericez diye süt içmekten içim ekşidi resmen.

    ah ulan konyakçı. bunlar hep senin işin aslında. “ooğlum bak iki dakika akıllı ol, hem düzenli hem havalı iş, devlet memurusun sonuçta garanti maaş, temiz yüzlü çocuksun genel kurmaya kadar çıkarsın” diye kandırdı beni. çocuk aklımızla bilemezdik ki west point mezunu olmayana ekmek yokmuş. meğersem kendini benim menajerim ilan edip sınırsız yerli içkiye imzalamış mukaveleyi. zamanında bir uyansaydım ben işe yemiştim seni konyakçı. aslında şimdi bile bir versem istifamı saniye sürmez koyarlar seni kapı önüne. zati bunu bildiği için her göreve peşimden geliyor gölge gibi. başıma bir şey gelse kimse yüzüne bakıp bir kaşık su vermez açlıktan ölür. zerre umurumda değilsin konyakçı biliyon mu?

    hani hatun bir ağzından kaçırsa “kaçır beni tom” diye. alllaaaaahhh !!! dakika durmam. satmışım nevada rancerleri’nin anasını. yansın bu kulver kalesi. ondan sonra salasso’yla beraber sana mutluluklar konyakçı. ama nerdeeee? ne inat bir hatuna düşmüşüm yarabbi. nuh diyor peygamber demiyor. of ulan of. köprünün orta gözü; sular apardı düzü. ah ben öleydim suzan suzi, colorado nehri ayırdı bizi. varsa yoksa nevada, görev, kulver. ne zaman öpüşücez kızım biz? sırf hır çıksın, dağıtayım açılayım diye barlarda limonata içtim, hasretinden prangalar eskittim, kederimden konyakçı’yı geçtim be. (tamam, hiç görmediniz ama siz zaten olayları “bu maceranın sonu” yazan yere kadar takip ediyorsunuz)

    bazen çok daralıyorum be. alıp başımı buralardan gitmek istiyorum. onyedi yaşında yüzbaşılık ağır geliyor anlatabiliyor muyum? konyakçı’yla, doktor’la takılana kadar yaşıtlarımla köpek kovalamak, derede yüzmek, donuma kurbağa doldurmak istiyorum. daha basit bir şekilde anlatmak gerekirse sadece çocuk olmak istiyorum işte. hele bir büyüyelim gene gelir ranger oluruz. zaten bu dangalaklar bu kafayla devam ettikleri sürece daha bir kırk yıl bana muhtaç kalırlar. kendimi nasıl hayal ediyorum biliyor musunuz? böyle bir yamacın başındaymışım. kollarım iki yana açık. rüzgâr kâhküllerimi okşuyo anne eli gibi. etrafta ne barut kokusu ne at teri. kulaklarımda çocukların kahkahaları. ellerimde bilyelerim, topacım. üstümde kiraz ağacında yırtılan gömleğim. uçurumun dibinden yukarı doğru sesler beni çağırıyor, rüzgar yüzümü serin serin yalarken yere çarpma sesimi hayal meyal duyuyorum..."

    p.s. katkıları için aerolaconice teşekkürler. şahsi blogu http://umutclsn.blogcu.com/
  • türkçeye çevirilirken ilginç diyaloglara sahne olan çizgi roman

    (tommiks bir yerli kızın hayatını kurtarır ve yerli kız der ki..)
    -sen hayatımı kurtardın, sana sadık bir köle olacagım yabancı!
    -abartmaya gerek yok*! sen köle degilsin. yalnızca canavar yakla$ınca dedigimi yapacaksın.

    (kavga esnasında bir hasmı tommiksin üzerine atlar, tom daha çevik ve daha gevezedir...)
    -senin kafanı koparacagım!
    -sen hiç türk güre$i yapmadın herhalde*
  • apaçilerin, haydutların anasını belleyen, kutardığı karı kıza sarkmayacak kadar delikanlı , her söylemiyle coolluğun bokunu çıkaran, 15 metre yüksek yerlerden atına atlayan, şapkasını hiç kafasına takmayan, yaz kış çizmesini giymekten geri kalmayan, değişmeyen ve en çok sevilen çizgi roman kahramanı...
hesabın var mı? giriş yap