• 5403 sayılı yasa. zamaninda, george w bush'un , turkiye'de çıkması icin bizzat emir verdigi cargill yasası'nin onune " set " ceken kanundur bu.

    sora ne mi oldu ? sora, birileri bu yasayi delmek icin kivrandi. hazirladiklari dosyayi necdet sezer'e yolladilar.

    gerisini prof.dr. cihan dura anlatsin;

    "" türkiye ulusötesi şirketler için, türkiye cargill için!... (ııı)

    bu yazı serisinin konusu türkiye cumhuriyeti’nin hukuk düzeninin, millî irade çığırtkanları tarafından bir amerikan şirketi uğruna nasıl ayaklar altına alındığının yüz kızartıcı öyküsüdür.

    öykü on yıldan fazla bir dönemi kapsar. olup bitenler uzun zaman aralıklarıyla meydana geldiğinden, genellikle kamuoyunun dikkatini çekmemiş ya da çekse de aradaki bağlantılar yeterince kurulamamış, olay bir bütün olarak görülememiştir. bizim amacımız ve asıl katkımız işte bu olacaktır: olup biteni sistemli bir bütün haline getirip halkın ve aydınlarımızın dikkat ve değerlendirmesine sunmak.

    peki, olup biten neydi? hatırlamakta yarar var:

    amerikan şirketi cargill türkiye cumhuriyeti yasalarına aykırı olarak bir tarım alanına fabrika kurmuştu. bütün yaptırımlara rağmen türk yasalarını çiğnemekte ısrar ediyor, fütursuzca yasaların asıl kendisine uydurulmasını istiyordu. yalnız değildi bu küstahlığında tabii, iç ve dış şürekâsına güveniyordu. ancak türkiye cumhuriyetimiz de sahipsiz değildi: cargill’in yasa tanımazlığına karşı birkaç kez yürütmeyi durdurma kararı alındı. cargill ve destekçileri de karşı saldırılar düzenlediler. ancak bu ulus ötesi şirket her defasında türk yargısı’nın tokadını yedi.

    artık sonuna geldik öykümüzün…

    ne var ki bir ali cengiz oyunu bu!... yazım bitecek ama oyun biter mi, onu bilemem.

    ı) sıra “toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu”nda

    “cargill bu ülkenin gerçek sahipleri karşısında birçok kez kendi lehine düzenleme yaptırma başarısını gösterdi. kılıktan kılığa girdi, amerikan şirketi: çevre düzeni planı’nı, mevzii imar planı’nı değiştirtti; olmadı, bölgenin “tarımsal sanayi amaçlı nişasta fabrikası” alanına dönüştürülmesini sağladı. olmadı, başka bir oyuna geçilmesini buyurdu: özel endüstri bölgeleri kanunu’nu deldirdi. ama bir türlü nihai zaferi ilan edemedi.

    cargill ve şürekâsı oyunu bıraktı mı? elbette hayır! yeni bir oyuna daha geçtiler.

    akp hükümeti yeniden harekete geçti. bu çabalar da akp milletvekillerinin 3 temmuz 2005‘de yaptığı bir yasa değişikliği ile sonuçlandı. 19 temmuz 2005 tarihli resmi gazete‘de yayımlanan "toprak koruma ve arazi kullanımı” adlı yeni yasa ile, 11.10.2004 tarihinden önce “tarım arazilerini izin almadan amaç dışı kullanan” yasa tanımazlara, metrekareye 5 ytl ödemek koşuluyla yeni bir af getirildi.

    yasa yalnızca cargill’i değil, tarım toprağına fabrika kurarak açıkça hukuk ve çevre ihlali yapan uzel makine, döktaş, asil çelik, ormo, bamesa, aka otomotiv, toyota, evsan, krga gaz, kırpat, kent-sa ve toprak gibi şirketleri de kurtarıcı niteliktedir. ancak cargill’in yeri başkadır, o baş roldedir, diğerleri ise figüran. her ne şekilde olursa olsun onu ve arkasındaki “büyük patron”u gücendirmemek gerekir. amerikan şirketi, istediği yasa çıkmıştır ama, tam memnun edilememiştir. çünkü cargill, tecavüz ettiği 212 bin metrekarelik tarım toprağı için yaklaşık 1 milyon ytl ödeme yükümlülüğü ile karşı karşıyadır ve bu parayı ödemek istememektedir. amerikan şirketinin zarar görmesine akp hükümeti de razı değildir. yine kollar sıvanır ve eşine zor rastlanır yeni bir “kurtarma operasyonu”na girişilir. önce cargill, orhangazi tesisi’nin kurulu bulunduğu arazinin ”özel endüstri bölgesi“ ilan edilmesi için endüstri bölgeleri yasası kapsamında başvuruda bulunur. ardından bakanlar kurulu cargill’e özel olarak, şirketin işgal ettiği verimli tarım alanını “özel endüstri bölgesi” olarak ilan eder. bu karar, para cezası kararından yalnızca iki gün sonra, 5 temmuz 2005’te alınmıştır. amaç orhangazi’deki fabrikanın yasayı ihlal durumunun ortadan kaldırılmasıydı ya, bu hedef gerçekleştirilmiştir böylece.

    ancak cumhuriyet’in bekçileri vardır, yeminli kemalistler vardır! siperlerinde onlar da hazır beklemektedir. hemen yeniden danıştay’a başvururlar. danıştay 10. dairesi, kararını 8 şubat 2006’da açıklar.

    ve yine zafer! bakanlar kurulu’nun kararı iptal edilmiştir.

    danıştay’ın kararını aldığı tarihte, toprak koruma yasası’ndaki 6 aylık süre dolmuş olduğundan, amerikan şirketi af başvurusunda bulunamaz. danıştay kararına yönelik itirazlarından da sonuç alamaz ve 20 ekim 2006 tarihinde üretim faaliyetini durdurmak zorunda kalır.

    ıı) cargill’in ‘para cezası’ yla kurtarılması deneniyor

    hamle sırası yine karşı taraftadır.

    akp hükümeti yeniden harekete geçer. cargill’e çıkış yolu olacak bir gedik, türk hukuk düzeninde mutlaka açılacaktır. hedefte 5403 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu vardır. cargill, bir ulus ötesi şirket olarak öylesine nüfuz etmiştir ki türk siyasetine, yönetimine, bakın ne oluyor: başbakan, iki bakan ve dpt müsteşarı başbakanlık’ta cargill’e arka çıkmak, çıkarlarını korumak üzere bir toplantı yapıyorlar. çözümü de buluyorlar: toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu değiştirilecektir! bu kez hedef, çaresiz, cargill’i “para cezası yoluyla kurtarmak”tır.

    türk hukuk sistemi kevgire dönmüş, kimin umurunda? bir hikmet sahibi “dahilde sağlam olmak ve sarsılmamak, hariçte kendisini saydırmak isteyen bir devlet için, hukuk fikrini aşılamak ve bu hissi kuvvetlendirmekten daha kıymetli bir servet olamaz” demiş, kimin umurunda. böyle derdi mi var ki onların? bildiklerini devam ederler okumaya.

    biz de öykümüze devam edeceğiz ama önce, önemli bir hususu açıklamakta yarar görüyorum. akp iktidarı yasa çıkarmanın yeni ve kestirme bir yolunu bulmuş. hükümet çıkarılacak bir yasanın sorumluluğunu kendisi yüklenmek istemiyorsa, hazırladığı tasarıyı uygun gördüğü bir milletvekilinin eline tutuşturup, “bunun altını sen imzala da öneri seninmiş gibi işlem görsün. biz hükümet olarak destekleriz, yasa çıkar, değişikliğin şerefi de sana ait olur” diyormuş.

    peki, bu dâvâda “şerefli milletvekili” olarak kim seçilmiş ola ki? artık neye göre belirlendiyse, bilemiyorum, bursa milletvekili altan karapaşaoğlu üzerinde karar kılınmış. cargill lehine değişiklik sağlayacak kanun teklifi bu “paşa” soyluya yaptırılıyor. yeni yasa, yani 5403 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı yasası’nda değişiklik yapılmasını öngören yasa akp milletvekilleri tarafından 23 kasım 2006’da kabul ediliyor. yasa tarım arazileri üzerinde izin alınmadan kurulan tesislere, işlemlerini tamamlaması için ek süre getirmektedir. buna göre, 11 ekim 2004 tarihinden önce gerekli izinler alınmadan, tarım dışı kullanıma açılmış arazilerin arzu edilen amaçla kullanımı için, kanunun yayım tarihinden itibaren bir yıl içinde tarım ve köy işleri bakanlığı’na başvurulacaktır. ayrıca hazırlanacak toprak koruma projesine uyulacak, tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin metrekaresi başına 5 ytl ödenecektir. söz konusu arazi ve tesislerin istenilen amaçla kullanımı için çeşitli kurumlardan alınması gerekli ruhsat ve izin gibi işlemler, bakanlığa başvuru tarihinden itibaren 2 yıl zarfında tamamlanacaktır.

    hep söylüyorum, meydan boş değildir. bu defaki muhafız, cumhuriyetimizin en yüce bekçisi, çankaya’da oturan, bugün yokluğunu şiddetle hissettiğimiz cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer’dir. durur mu hiç, o da harekete geçiyor. “cargill yasası”nı meclis’e iade ediyor, bir kez daha görüşülmek üzere.

    ancak akp tınar mı, alışmış bir kere, dinlemiyor sağduyunun sesini…

    kamuoyunda artık “cargill yasası” olarak anılan ve "verimli tarım arazilerinin izinsiz ve hukuka aykırı şekilde işgal edilmesi" suçlarına af getiren 5578 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanununda değişiklik yapılması hakkındaki kanun 31 ocak 2007’de tbmm’nde yeniden kabul edilir, 9 şubat 2007 tarihinde de yasalaşır. cargill dakika beklemez, hemen gereğini yapar. yasanın sağladığı af olanağından yararlanacaktır ya, aynı gün valiliğe başvurur. bursa valiliği 20 şubat 2007 tarihinde başvuruya - her zaman olduğu gibi- olumlu yanıt verir.

    ancak sayın sezer bu, hiç geri kalır mı, o da karşı hamleye geçer, dâvâ açar anayasa mahkemesi’ne. yüce mahkeme 19 şubat 2007 tarihli kararıyla önce yasanın yürürlüğünü durdurur, sonra bazı maddelerini iptal eder. mücadelenin başka kahramanları da vardır. atatürk cumhuriyeti’nin, millî onurun bekçileri vardır, onlar da çıkar sahneye. ve bir karşı atak daha: valilik işleminin iptali için bursa idare mahkemelerinde iptal davaları açılır.

    sonuç olarak danıştay kararı ile, valilik işleminin yasal dayanağı kalmamıştır. dolayısiyle işlem hakkında bursa 1. idare mahkemesi'nce 23 mart 2007 ve 3. idare mahkemesi'nce de 8 kasım 2007 tarihlerinde iki ayrı "yürütmeyi durdurma" kararı alınır.

    ııı) çankaya siperi elden çıkınca

    yüzsüzlük arsızlık, şirretlik ancak bu kadar olur.

    ne zamandır ve bu defa da "hukuka aykırılık" anayasa mahkemesi ve idare mahkemeleri kararlarıyla belgelenmiştir, kanıtlanmıştır, suratlara çarpılmıştır, izin işlemi tamamen ortadan kalkmıştır. artık çek git be kardeşim. nerede… anlayan mı var? bir adım bile gerilememiştir, hâlâ diretmektedir cargill ve adamları… buna ne denir şimdi? isterseniz bir nasrettin hoca fıkrası ile anlatalım ne dendiğini:nasrettin hoca bir zenginin iftar yemeğine davetsiz olarak gitmiş, sofraya kurulmuş. çok geçmeden, ev sahibi bizimkini uyarmış, hoca hiç oralı değil. aradan bir süre geçmiş. kâhya, hoca’nın kulağına sofrada istenmediğini bir daha fısıldamış. bu kez de duymazlıktan gelen davetsiz konuğu, uşaklar kucakladıkları gibi götürüp, sokak kapısının önüne bırakıvermişler. nasrettin hoca, dışardan sesleniyormuş: eee…, bu kadarına da istiskal derler (istiskal: hoşlanmadığını belli ederek, birine soğuk ve kovar gibi davranmak).

    ancak neden şaşıyoruz ki? hatırlayalım, cargill bir ulus ötesi şirkettir, “bir ulusötesi şirket yalnızca kendi çıkarını, yalnız kendi kârını düşünür. girdiği ülkenin refahı ve kalkınması umurunda değildir. yasal olsun olmasın, her türlü kazancı meşru sayar. her türlü girişim mübahdır gözünde onun. sahip olduğu devâsâ üretim ve finans gücü sayesinde, girdiği ülkeye, her türlü ekonomik ve siyasal müdahalede bulunur. ülkenin hukukunu kendi çıkarları doğrultusunda etkileyip yeniden yapılandırmaya çalışır. bu işler için olmazsa olmaz destekçileri, yerli işbirlikçilerle diğer aldatılmış yöneticilerdir.”

    biz yine dönelim öykümüze.

    alicengiz oyunu devam etmektedir, karşı taraf yeni bir hamle yapar. sahnede yine akpli aydın karapaşaoğlu vardır, görevli yine odur. tahmin edeceğiniz gibi cargill için, yine bir af yasası hazırlanır ve viyana’yı kuşatan serdar-ı ekrem kara mustafa paşa’nın ahfadından olmakla övünen bursa milletvekili’nin eline sıkıştırılır: bu, "tarım arazisinde izinsiz gerçekleştirilmiş yatırımlara bir yıllık yeni bir af süresi” getiren bir yasa teklifidir

    burada ilginç olduğu kadar, sosyal ahlâkımız açısından düşündürücü bir ayrıntıya yer vermeden geçemeyeceğim. cargill’i kurtaracak yasa için cansiperane uğraş veren altan karapaşaoğlu geçmişte benzer bir yasaya yine cansiperane muhalefet etmiş. bakınız, önceki yıllarda nasıl eleştirmiş cargill affını: "sanki hukuki mercilerden bu firmaya 'siz merak etmeyin, siz yatırımınızı yapın, biz bu işleri düzeltiriz' dercesine büyük bir cesaretle yatırımlar yapılmaya devam edilmektedir. bakınız, ülkemizde bazı değerler artık yozlaşmaya başlamıştır, hukuka saygı kalmamıştır. evet, ülkemizin yatırıma ihtiyacı vardır, yatırımlar yapılmalıdır ama çevre tahrip edilmeden, insanların özgürlüklerine set vurulmadan..."

    karapaşaoğlu gerçek konusunda amerka’nın pragmatizmi ile de birleşmiş oluyor böylece.

    öykümüze dönersek, akp iktidarının meclis’ten geçirdiği 5751 sayılı “toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu” ile “mera kanunu’nda değişiklik yapılması hakkında kanun” ile, tarım arazilerinde kurulmuş olan bütün fabrika ve tesislere yeşil ışık yakılır. yasaya göre, 11 ekim 2004 tarihinden önce, gerekli izinleri almadan tarım dışı amaçla kullanıma açılan araziler, ”tarımsal bütünlüğü bozmaması“ halinde, ”istenilen amaç“la kullanılabilecektir. izin için sadece üç basit şart aranmaktadır: düzenlemenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 1 yıl içinde tarım bakanlığı’na başvurulacak. hazırlanacak toprak koruma projesi’ne uyulacak. tarım dışı kullanılan tarım arazilerinin her metre karesi için 5 ytl ödenecek.

    anlayacağınız, önceki yasa ısıtılarak yeniden sürülmüştür piyasaya. neden acaba? çünkü bir altın fırsat doğmuştur karşı tarafa. çankaya siperi el değiştirmiş, ulusal güçlerin elinden çıkmıştır. artık orada ahmet necdet sezer değil, akp’den gelme abdullah bey oturmaktadır.

    tabii beklenen olur: kanun cumhurbaşkanı abdullah gül tarafından -akp’nin diğer bütün yasaları gibi- jet hızıyla onaylanır.

    oysa, bakın, türkiye cumhuriyeti’nin yeminli savunucuları neler diyor bu yasa hakkında:

    onaylanan yasa yabancılara ayrıcalık sağlıyor. ulusal çıkarlara da, anayasa’ya da aykırıdır. evrensel hukuk ilkeleriyle bağdaşmıyor. yasanın, özellikle bir yabancı şirketin -ya da varsa belirli şirketlerin- tarım arazilerinde kurulu sanayi tesislerinin sorununu çözmek amacı taşıyan 6. maddesindeki düzenleme, yasaların “genel, soyut ve nesnel” olmasını gerektiren evrensel hukuk kurallarıyla ve anayasa’nın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmıyor.

    söyledim, meydan boş değildir, hiçbir zaman da değildi. atatürk cumhuriyeti’nin temelleri, her şeye rağmen sağlamdır, sağlam! karşı saldırı bu sefer başka bir cepheden başlar, bir partiden...

    tarih 10 nisan 2008… chp af yasasını, daha doğrusu “cargill’e imtiyaz yasası”nı anayasa mahkemesi’ne götürür. başvuru dilekçesinde 5751 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu ile mera kanunu’nda değişiklik yapılması hakkındaki kanun’un 2’nci maddesi ile 5403 sayılı toprak koruma ve arazi kullanımı kanunu’na eklenen geçici 4’ncü maddenin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemektedir. çünkü getirilen düzenleme ile bir yabancı şirket veya belirli şirketlere hukuka aykırı durum ve etkinlikleri koruma altına alınarak, ayrıcalık (imtiyaz) tanınmış oluyordu. “iptali istenen düzenleme ile amaç dışı kullanılan tarım arazilerine, her metre karesi için 5 ytl karşılığında izin verilmesi, maddi olanakları elverişli olanlarla olmayanlar arasında eşitsizlik yarattığından, anayasa’nın 10’ncu maddesinde ifade edilen ‘kanun önünde eşitlik’ ilkesine aykırıydı.

    anayasa devlete tarım arazilerinin endüstri sebebiyle yok edilmesinin önlenmesi görevini vermiş olmasına rağmen, iptali istenen düzenleme ile, anayasa’nın 45 nci maddesine aykırı olarak 1.sınıf tarım arazileri, endüstriye feda edilmekteydi.

    cargill hikâyesi şimdilik burada bitiyor, ancak oyun bitti mi? elbette hayır.

    bakalım türk hukukunun yılmaz bekçisi ve savunucusu anayasa mahkemesi bu kez ne diyecek?

    cargill de daha hangi kılıklara girmeyi deneyecek? "

    (bkz: http://www.cihandura.com/…kiye-cargill-icin-iii-540)
  • (bkz: land grabbing)
hesabın var mı? giriş yap