• hava sıcaktı, ne işimiz vardı eski tren yolunda bilmiyorum, taşlarla oynuyorduk, kullanılmayan eski boş vagonlara biniyoruz, iniyoruz, koşturuyoruz, birbirimizi korkutuyoruz. 7 yaşına gireceğim yaz tatilindeyiz, tren yolunda oynuyoruz. üstü boş olan yük vagonlarına çıkıyoruz zorlanarak, filmlerde gördüğümüz şeylere inanamıyoruz adamlar hareket halindeki trenden atlıyorlardı kaçarken, biz zar zor binmiştik ve çok yüksekti. susadık koşa koşa cami'nin avlusundaki çeşmelere gitmeye çalışıyoruz çünkü 6 kişiyiz ama 4 tane musluk var, önce kapmak lazım musluğu yoksa susuzluğunu istediğin kadar gideremezsin. tekrar döndük oyun(!) parkımıza, istasyonda durmuş upuzun bir tren vardı, filmlerdeki gibi yük treniydi hayallerimize gidecekti o tren. hemen birbirimizi gaza getirdik " pendik'te ineriz oğlum, biraz dolaşırız sonra döneriz buraya hadi macera olacak hadi" koştuk, üstü açık olanlardan birine atladık, yan yana oturduk sımsıkı tutunduk, hepimiz gülüyorduk deli gibi özgürlüğe gidecekti o tren. hava çok sıcaktı. tren hareket ettiğinde içimde kuşlar uçuşuyordu hayatımızın macerasıydı, yaklaşık 7 yıllık hayatın. tren iyice hızlanmıştı rüzgardan birbirimizi duyamıyorduk, biraz panik vardı ama olsun pendik'te duracaktı ve biz inecektik. bağıra bağıra şarkı söylüyorduk mutluluktan sesimizin az çıktığını zannederek ve mutluyduk. pendik'e yaklaşıyorduk maceramız sonra erecekti ama olmadı macera daha yeni başlıyordu. tren durmadı aynı hızda pendik istasyonunu geçti ve işte o zaman ilk küfürümü etmiştim dışımdan, hep içimden gizlice ederdim, terbiyeliydim (!) içimizden 2 tanesi hemen ağlamaya başladı, hiç bilmediğimiz bir yere gidiyorduk, karnımız acıkmıştı sıkı sıkı tutunmaktan yorulmuştuk ama şimdi daha sıkı tutuyorduk paslı destek borularını. yavaş yavaş şehir içinden çıkan daha da hızlanmıştı, artık 4'ümüz birden ağlıyorduk içimizden 2 koca yürekli adam da bizi sakinleştirmeye çalışıyordu "elbet bir yerde duracaktı ve biz inip diğer yöne giden başka bir trene binecektik" 3 dakika sonra onlarda ağlamaya başladılar.
    yaz tatilindeydik 7 yaşımızdaydık hayatımızın macerasındaydık. tren yavaşlar gibi oldu, bilmediğimiz bir yerde ağaçlık yeşillik bir arazideydik hiç ev yoktu etrafta, tren durma noktasına geldiğinde bir istasyona girmişti ama hiç kimse yoktu. ellerimiz pas'tan kahve rengi olmuştu ve göz yaşlarımızı silmek için ellerimizi yüzümüze sürdüğümüz için 6 kişilik küçük bir orduyduk "savaş boyalarımızı" da sürmüştük. kocaman gövdeli, göbekli, bıyıkları çenesine kadar inen polis gibi giyinmiş şapkalı ağzında düdüğü olan bir adam bize doğru yürüyorduk, normalde yaptığımız şeyin hatalı olduğunu bildiğimizden kaçardık hep o adamlardan ama bugün ona doğru yürüyorduk. "ne işiniz var burada? nereden geliyorsunuz?" gibi sorular sormaya başlamıştı, hatırladığım tek sözcük "bizi kartal'a gönder amca" idi. bize türlü türlü nasihatler ve bardak bardak su vererek kartal'a gidecek trene bindirmişti. bir ara "iyi ki indiniz trenden yoksa erzurum'a kadar giderdiniz." dediğini de hatırlıyorum. yolcu treniyle kartal'a dönerken arkada 4 kişilik koltuğa oturmuş 6 çocuktuk. bize bakan gülüp geçiyordu ama ellerimizi bırakmıyorduk. kartal'a geldiğimizde koşa koşa indik trenden hemen uzaklaştık oradan, mahallemizin sıcak güvenli yolundaydık artık, kırtasıye'nin önünden geçerken asılı olan türkiye haritasına baktık "erzurum nerede" diye. çok uzaktı. evimizden annemizden babamızdan hatta her türlü kavgayı ettiğimiz kardeşimizden çok uzaktı. tren yolu bitmişti artık bizim için, tren çok uzaklara götüren bir şeydi artık
  • bir nehir yatağıdır aslında. içine düşen küçük bir çocuğu sürükleyip götürür. vaftiz olmak gibi bir şeydir. sokaklarından geçip gittiğiniz şehirleri yeniden keşfetmek, küçük bir çocuk edası ile apartmanları incelemek, sınırların birden genişlemesi... oynaması en zevkli oyun, bir ev belirleyip içinde yaşayan insanların hayatının hayalini kurmaktır. hayalin tek çıkış noktası evin görünümü ve içinizde bıraktığı histir. lüks bir apartmanın 8. katı ile, eskişehir-istanbul yolundaki demiryoluna sıfır eski püskü evlerin hayali aynı değildir. birinde anne sobanın üstünde çorba kaynatmaktadır, diğerinde ise başka bir anne çocuklarına omlet hazırlamakta. bu gibi yüzeysel bir görünümü yarattığınızda sıra gelir ayrıntılara. eski evin duvarındaki aşınmış boyanın görüntüsünü, kanepenin aşınmış renklerini düşünürsünüz. ardından apartmandaki dairenin tahta döşemesi, çalışma odasındaki kitap rafı. çocukların çantaları ortalıkta durur, ilkokul 3 dergileri bir kenarda, ucu yeni açılmış kurşun kalem de hemen üstünde. onun yanında güzel bir masa ve çalışma lambası vardır, çocuk duvarına ninja turtles takvimi asmıştır, onun dergileri de masanın üzerinde uzanır. anne komşuya gider, anne işe gider. çocuklar evde kalır. biri evin arkasına çıkıp, treni izler. sizinle gözgöze geldiği an aranızda sadece demir teller vardır. diğeri ise bir bardak kola ile balkona çıkar, bu çocuk sizi göremez ama. onun tek dikkat ettiği trenin iştihamı ve bu durmak bilmeyen nehrin akıntısıdır.
    yavaş yavaş gece olur. evler yok olur. geriye belli belirsiz ışıklar ve karanlık kalır. bu noktadan sonra bu yolun size verebileceği tek şey göz kapaklarınızı kapamanızla birlikte düşlerinize girecek yeni bir şehrin imgesidir.
    sabah olunca -belki de- haydarpaşa'nın nostaljik bekleme odasındaki simit ve çay ile yapılacak kahvaltının huzuru sarar insanı.
    bir hamamda arınmak ve yeniden doğmak gibidir.
  • tüm tehlikeleri ve fonksiyonelliği bir yana, bir şehri çok güzelleştiren dekorasyon objesi.
  • öküzlerin beyazperdesi
  • izmit ve eskişehirin içinden geçen şey
    o tren yollarına niye çakıl taşı koyarlar hiç anlamam
  • tren'lerin gittigi yol.. uzerinde raylar bulunur ve cakili cakilli olur..
  • "iki rayı gibiyiz bir tren yolunun,
    yakın olması neyi değiştirir son istasyonun..."

    (bkz: sunay akın)
  • saç traşı sırasında; makina ile kafanın tam ortasından bir yol açılması... yanlarda saçlar orta bomboş ve aşikar... "tren yolu" derdik buna, traş olmayı eğlenceli hale getirirdi... bi de mr t'nin tren yolu versiyonu wardır.
  • huzur vericidir. unutulmuşluğu, yanlızlığı anımsatan bir hali vardır uzayıp giden rayların..
    derken tren gelir bozar huzuru ve gider tekrar gelmek üzere..
hesabın var mı? giriş yap