• kimilerinin** fetvası! ve sosyolojik açıdan aydınlatma maksatlı tanımları yardımıyla üzerinde bol bol konuştuğu konudur.
    hakkında konuşurken zengin kelime kullanımı ve en az iki farklı dilden örneklerin mevcudiyetine özen gösterilmelidir. en baba islam aliminin eline verecek ve doğruluğu kendinden menkul fetvalar çok önemlidir.
    örneklendirme konusunda da, genellikle 'avrupa vs arabistan' konsepti en önemli yardımcıdır. south park'taki chewbacca savunması tarzı bir savunma ise olaya son noktayı koyar. biz de salatayı löp diye yuttuktan sonra arkanızdan koşar 'yasaklamalıyız evet' diye haykırırız evet.

    (bkz: ya sabır)
  • yürürlüğe koyanların benzemekten en çok korktukları ülkenin* politikasından arakladıkları anlamsız yasak.
  • türban yasağının kalkmasına gerekçe olarak kadınların sosyal hayata katılmasını gösteren zihniyetlere istinaden (geçenlerdeki akplilerin demecinden bahsediyorum) çok yakında türban takmayan kadınların sosyal hayatta yer alamayacağının ilk habercisi.
  • "benim gibi olmayan yaşamasın" mantığıyla koyulmuş yasak. bir de "biz onların evlerindeki hallerine karışmıyoruz" saçmalığı vardır ki ne desek boş.
  • basında, üniversitede, okumuş, beyin sahibi olduğu varsayılan insanlarca, insanları fes giymekten kurtarmak, insanları sarık sarmaktan kurtarmak, gibi değişik faşist zorbalıklarla arasındaki benzerlik gösterilerek savunulduğunu gördüğüm faşist uygulama. bir insanın ne giyip ne giyemeyeceğine devletin müdahalesini meşru görebilen, kıyafet kanunu gibi bir şeyin varlığından rahatsız olmayıp, müslüman toplumların, daha genel olarak "doğu" toplumlarının kıyafetlerini şaklabanlık olarak görecek şekilde beyni yıkanmış, beyni*, algısı batı estetik krtiterleriyle, değer yargılarıyla sömürgeleştirilmiş zavallıların son tahakküm bahanesi. üstelik ilginç bir şekilde bu yasak konusundaki saplantı, türkiye'nin insanları başı açık dolaşmaktan kurtarmak, insanları batı şaklabanları gibi dolaşmaktan kurtarmak gibi benzer uygulamaların hüküm sürdüğü bir ülke* olmasını istememekle açıklanır.
  • (bkz: laik depresif)
  • "yazmayayım diyorum ama erzurum'daki atatürk üniversitesi'nin mezuniyet töreninde meydana gelen nahoş olay gözümün önünden gitmiyor.

    bir kere kuralı hatırlayalım: öğrenciler, üniversite derslik ve amfilerine ders ve sınav için türbanlı olarak giremezler!

    bu kadar. kural bu.

    yani, gerçekte türbanlı öğrencinin kampüs içinde, binanın koridorlarında ya da içinde ders yapılmayan derslik ve amfilerde türbanla bulunmasına bir engel yok.
    sanıyorum türban yasağının kapsamını ilk olarak istanbul üniversitesi genişletti. ya 'güvenlik' ya da 'başka türlü uygulamayı yapamıyorum' denilerek, öğrencilerin kampüse türbanlı girmesi engellenmeye başlandı. oysa buna hakları yoktu. derken uygulama yaygınlaştı.

    son olarak cumhurbaşkanı ahmet necdet sezer'in son iki yıldır yaptığı son derece nezaketsiz tutumun kamuoyuna 'sezer kamusal alana türbanı sokmuyor' diye yansımasının ardından birtakım rektörler üniversite binalarına askeri kışla ya da orduevi muamelesi yapmaya başladı, öğrenci olsun olmasın
    türbanlı ya da başörtülü hiç kimseyi üniversite sınırlarından içeri sokmamaya başladılar.
    işte, daha önce istanbul'da istanbul barosu kendi bir organizasyonu için üniversitenin bir salonunu kiralamış ama bazı işgüzar görevliler bir avukatın eşini başı örtülü diye içeri almamışlardı.
    ve şimdi de erzurum'da kendisini atatürkçü sanan ve utanmadan atatürk'ün adının arkasına saklanan bazı işgüzarlar, mezun olacak bir öğrencinin annesini başı örtülü diye salona almadılar, bir anneyi kızının üniversite mezuniyetine tanık olmaktan alıkoydular.

    hemen söyleyeyim, o annenin başını nasıl bağladığının hiçbir önemi yok. o anne peçe takıyor bile olabilirdi. yine de kızının mezuniyetini görebilmeli, törenin yapıldığı salonda gururla oturabilmeliydi. onu içeri almamaya kimsenin hakkı yok.
    mahsun bakışı gözümün önünden gitmeyen o anneyi salona sokmayanlar bu yolla türkiye'de laikliği koruduklarını sanıyorlar. gerçekten bu kadar aptal, bu kadar saflar onlar.
    oysa bu çeşit uygulamaların sürmesi halinde başörtüsü yasağını kamuoyu önünde savunmak giderek imkânsızlaşacak.

    bir hukuk devletinde, idarenin bütün eylemleri kanundan kaynaklanmak zorundadır.
    o anneyi ya da bir vatandaşı veya öğrenciyi ders yapılmayan bir üniversite binasına başıörtülü olarak girmekten alıkoyacak hiçbir yasa hükmü yoktur. var diyenler yalan söylüyorlar.
    varsayalım ki böyle bir yasa hükmü vardır; o zaman üniversite hastanelerinin de başörtülü hastaları geri çevirmesi gerekir. böyle bir yasa hükmü var ve hastane yöneticileri yine de türbanlı hastaların veya ziyaretçilerin hastane binasına girmesine izin veriyorlarsa ciddi bir suç işliyorlar demektir. bu yazıyı tıp fakültesi dekanları için bir suç duyurusu olarak da okuyabilirsiniz o zaman.

    böyle üç-beş olayın daha yaşanmasının ardından ak parti bir anayasa değişikliği gerçekleştirse ve bunu da referanduma götürse ne olur?
    maalesef türkiye'de rejimin temelleriyle islamcılar değil kendini laik sanan birtakım sersem darbe özlemcileri oynuyor aslında."

    ismet berkan

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=155939
hesabın var mı? giriş yap