• oldukça düşüktür, ancak düşük olmasının bazı avantajları da vardır. örneğin otobüs yolculuklarında mola verdiğinizde kitaplarınızı yanınızda taşımanız gerekmez. koltuğun üstünde bırakırsınız ve kimsenin almayacağından son derece emin olabilirsiniz.
  • türkiye istatistik kurumu'nun (tüik) geçen yıl yayınladığı verilere göre türkiye'de kitap okumaya kişi başına ayrılan sürenin sadece 1 dakika olmasına rağmen (bana göre 1 dakikanın da altında, büyük ihtimal 1 dakikaya yuvarlanmış) televizyona 6 internette geçirilen süreye ise 3 saat ayrılıyormuş. daha önce okuduğum bir başka kaynakta da ülkemizde kişi başına yıllık sadece 8 sayfa kitap okuduğumuz geçmekteydi. durum bu olunca türkiye kitap okuma oranında dünyada 86. sırada yer alarak yoksul afrika ülkeleriyle aynı kategoride bulunmaktadır.

    istanbul'da düzenlenen 36. uluslararası kitap fuarında tam bir ziyaretçi rekoru kırılmış! evet ülkemizde düzenlenen böyle bir organizasyonda "kitap"a yoğun bir ilgi olmasına rağmen kitap okuma oranı sadece yukarıda bahsettiğim oranlar kadardır. aynı zamanda 2016 verilerine bakıldığında ise ülkemiz insanının ihtiyaç listesinde kitap 235. sırada yer almaktadır. sanırım bizler kitapları raflarımızda boş boş durarak oraları süsleyen ya da çeşitli sosyal platformlarda fotoğraflarını paylaşıp kendimizi kültürlü olarak tanıtmamıza yardımcı birer eşya gibi kullanıyoruz. okuma alışkanlığını küçük yaşlarda kazanamadıkça, bu yönde eğitim verilmedikçe ve konunun önemi yeteri kadar anlaşılmadıkça sanırım bu oranlar her geçen gün daha da olumsuz bir boyuta evrilecektir.

    kaynak 1, kaynak 2, kaynak 3
  • yanıltıcı olduğunu düşündüğüm bir oran.
    acaba türkiye'de aynı kitabı en az sekiz kişinin okuduğunu hesaba katıyorlar mı?
    babam bir kitap alır, aylar sonra kitaptan konu açılır bu sırada annem de kıitabı okumuştur. sonra kitaba ben başlarım, kardeşlerim okumaya başlar, sonra eşleri alır kitabı. yaklaşık bir sene sonra kitap tekrar bizim eve gelir.

    bu durumu hesaba katıyorlar mı merak ediyorum doğrusu
  • ne zaman türkiye'deki kitap okuma oranıyla ilgili bir istatistik paylaşılsa birileri hemen "bi' kerem bizde bir kitabı yedi-sekiz kişi okuyor sırayla" diye aradan çıkıyor. zaten şu dünyada bir akıllı sizsiniz! istatistikçiler bu durumu hiç düşünmüyorlar değil mi! ayrıca dünyayı bir tek kendi memleketinden ibaret saydığı için dünyadaki diğer memleketlerde sanki kimse kitap paylaşmıyor sanıyor paşam.
  • gözlemlerime göre türkiye'de son yıllarda kitap okuma oranı ciddi bir şekilde arttı. hangi kütüphaneye, kitapçıya gitsem ağzına kadar dolu. millet mağaradan yeni çıkmış gibi kitap alıyor. bir de bunun e-book tarafı var.

    yalnız sadece genç nesil bu şekilde, orta yaş ve üzeri maalesef sudoku bile çözmüyor. zaten ülkedeki yaşlı nüfusu çıkarsak ülkenin her anlamda önü açılır: hem devlette kontenjan oluşur hem de hayatında eline iki kitap alıp okumamış bu nesil ortadan kalmış olur.
  • böyle bir oranın olduğundan bile şüpheliyim
  • son istatistiklere göre türkiye'de oranı %0,01 imiş. okuyanların %45'i aşk romanı, %43 ü din kitapları (dua tefsir hacı hoca falan) geri kalanı da felsefe makale ve kişisel gelişim okuyormuş. türkiye'de 4 kişilik bir aile bir yılda kitaba 5,5 tl veriyormuş. ayrıca dünya okuma sırasında 86. sıradaymışız. en çok okuyan il ankara, en az okuyan il ise urfa imiş.
    öznel bir yorum yapmaya gerek yok. her şey ortada.
  • türkiye’deki saçma sapan sınavlardan dolayı,mesai saatlerinin fazla olmasından dolayı,insan profilinin sorunlu olmasından dolayı,okulların yoğun saatlerinden dolayı insanda hiç mutluluk,şevk ve olumlu ifadeler kalmıyor ki mesela spor yapma oranları da çok düşük e tabi gayet doğal bir durum hem insanlar mutlu değil hem okul saatleri ve mesai saatleri çok yoğun hem siyasi sorunlardan dolayı biz nasıl hobilerimizi yapalım ki ? nasıl olumlu şeylere yönelelim ki ? nasıl olumlu şeylere yönelecek vakit bulalım ki ? nasıl hayatımızı yaşayalım ki ? ben corona virüsü bitince ve üniversite bitince yüksek lisans için irlanda’ya gidip orada iş bulup ve formalite evlilik yapıp bir daha dönmeyeceğim gerekirse ölümcül bir virüs çıksa ve tedavi için türkiye’ye dön deseler asla dönmem ... yani özetle kitap okuma oranının az olmasının sebebi ve kitaba ayrılan sürenin az olmasının sebebi bence cehalet değil ... ayrıca maaşlar da çok düşük (maaşlar ile ne alakası var diyecek olursanız) insanlar eve ekmek götürme derdinde olduğu için geçtim kitabı sporu hayatlarını yaşayamıyorlar ki yani o yüzden cehalet deyip de geçiştirmeyin zaten maalesef türkiye’de kitabı okuduğunu anlayamayanların oranı kitap okumayanların oranından da çok fazla (genelleme yapmak gibi olmasın) ama çoğu kişi de okumak için okuyor yani gösteriş yapmak için okuyor zaten kendini kandırmanın da bir anlamı yok yani kitabı okurken de tam olarak anlayarak okuyun okumak için okumayın ya da gösteriş için okumayın ...
hesabın var mı? giriş yap